PROF. DR. ABDÜLKADİR KARAHAN’IN “FUZÛLΔ MERKEZLİ KLÂSİK TÜRK EDEBİYATI MESELELERİNE BAKIŞI

Ϧ
Eyyüp Azlal “Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli
Klâsik Türk Edebiyatı Meselelerine Bakışı”
HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi [Journal of Academic Literature],
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı, Yıl 2, Sayı 5, 2016, ss. 286-293
Yükleme Tarihi: 14.06.2016 - Kabul Tarihi: 13.10.2016
Eyyüp AZLAL
PROF. DR. ABDÜLKADİR KARAHAN’IN “FUZÛLΔ MERKEZLİ
KLÂSİK TÜRK EDEBİYATI MESELELERİNE BAKIŞI
Öz: Bir edebî eseri tam olarak anlayabilmek için sahibinin psikolojisini,
muhitini, estetik ölçüsünü, güzellik anlayışını da kavrayıp öylece izhara gerek
vardır. Yazar için önem arz eden; eserin içindeki hayal âlemini, muhtevayı ve
fikri vermektir. Bu yüzden Abdülkadir Karahan, üzerinde çalıştığı bir şâire
büyüklük payesini verirken, onu eserinin hacminden, eserin sosyal değeri ve
tarihle olan münasebetinden değil, o eseri vücuda getiren zatın muhitini,
psikolojisini ön plana çıkarmaktır.
Anahtar Kelimeler: Fuzûlî, Bağdat, Beşeri Aşk, Psikoloji, Muhit,
Kerbela
PROFESSOR DR. ABDULKADİR KARAHAN’S VİEWS ON
CLASSİCAL TURKİSH LİTERATURE
Abstarct: Understanding a literary work in depth requires to
understand its aouthor’s psyhocholog,social surroundings, as well as sense of
aesthetics.The important thing for the author is to give the reader the realm of
imaginary within the book, its content and idea. While attaching great
importance to the poet he studies, Abdulkadir Karahan highlights the social
surroundings of the poet and his the psyhchology instead of the historical
importance and role of the work within the society.
Key Word: Fuzuli, Baghdad, Human Love, Psyhocholog, Social
Surroundinq, Kerbala
GİRİŞ
Fuzûlî’nin ve daha nice şâirin gül bahçesine bahçıvanlık yapan Klâsik
Türk Edebiyatı duayenlerinden Prof. Dr. Abdülkadir Karahan, bu vazifeyi
yıllarca bir şeref abidesi olarak yapmıştır. Karahan’ın “Fuzûlî” merkezli Klasik
Türk edebiyatı meselelerine yaklaşımını “Fuzûlî, Muhiti, Hayatı ve Şahsiyeti”
adlı eserinden yola çıkarak belirlemeye çalışacağız.
Karahan’a göre Fuzûlî, medeniyetimizin bir sözcüsüdür ki bu
medeniyet Batı medeniyetine asırlarca bu sözcüsüyle galebe çaldı. Bu iddiayı
sadece Karahan ileri sürmez. Kendisinin Ankara’da bulunduğu bir sırada Türk
gramerini en geniş bir şekilde Fransızca olarak yazmış olan Fransız bir
Profesörden de işitir. “Eğer siz klâsik edebiyatınızı bütün güzelliği ve

 Tahran Yunus Emre Enstitüsü Kültür ve Sanat Koordinatörü
 Bu Yazı, VI. Klâsik Türk Edebiyatı Sempozyumunda, (Prof. Dr. Mine Mengi Adına, 25-27 Kasım
2010 Kayseri ) tebliğ olarak sunulmuştur.
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 287
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

ihtişamıyla incelemiş olsanız ve dünyaya tanıtmış olsanız. Bizim sembolik
edebiyatımızı dahi ikinci planda bırakırsınız.1
Yine Abdülkadir Karahan, aynı zamanda hocası olan Ali Nihat Tarlan’ın
Şeyhî Divanı’nı tedkik ederken belirttiği “herhangi bir sanatkarın hayat ve
şahsiyetine dair malumat edinmek için onun eserine müracaat etmek en doğru
yol ise de bu yol, bizim Divan Edebiyatımızda biraz tehlikeli olsa gerektir.
Samimiyeti birçok anane ve zaruretlere feda eden bu edebiyatta şairlerin
şahsiyetine nüfuz edebilmek pek güçtür.”2
Klâsik edebiyat meselelerinde Bu hassas ve samimi tavsiyeler
doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştıran Abdülkadir Karahan, ülkemizde o
zamanlar kendi alanın bir ilkini de gerçekleştirmekte gecikmemiştir.
“Fuzûlî’nin Psikolojisi” diye bir şaheser hazırladı. Kitap yayınlandığında
edebiyat dünyasında büyük bir akis yarattı. Çünkü o zamana kadar şairlerin
psikolojisi tetkik edilmiyordu. Fuad Köprülü gibi şahsiyetler bile şâirleri,
sadece tarih ve sosyal hayat bakımından inceliyorlardı, eserleri de öylece
açıklıyorlardı. Fakat Psikoloji ve estetik bakımdan bir çalışma yapılmamıştı.
Önemli bir eseri tam olarak anlayabilmek için sahibinin psikolojisini,
estetik ölçüsünü, güzellik anlayışını da anlayıp öylece izhara gerek vardır.
Yazar için önem arz eden; eserin içindeki hayal âlemini, muhtevayı ve fikri
vermektir. Bu yüzden Abdülkadir Karahan, üzerinde çalıştığı bir şaire
büyüklük payesini verirken, onu sadece eserinin hacminden, eserin sosyal
değeri ve tarihle olan münasebetiyle ilişkilendirmez. O eseri vücuda getiren
zatın muhitini, psikolojisini ve estetik yapısının da eserde büyük bir iz
bıraktığını düşünür. Karahan’ın bu hususta görüşleri şöyledir:
“O zamanlara kadar şairlerin psikolojisi tetkik edilmiyordu. Köprülü ve
Ziya Gökalp gibi değerli bilim adamlarımız bize tarih ve sosyal hayat
bakımından edebiyatımızı ve sosyal varlığımızı daha iyi anlamamız için büyük
yardımlarda bulunmuşlardır. Fakat psikoloji ve estetik bakımdan bir şey
yapılmamıştı. Önemli bir eseri tam anlatabilmek için sahibinin psikolojisini,
estetik ölçüsünü, güzellik anlayışı da anlayıp anlatılmalıdır. Önemli olan eserin
içindeki hayal âlemini, muhtevayı ve fikri vermektir. Bir şaire veya yazara büyük
şair veya büyük yazar diyorsak bu sadece eserin hacminden dolayı değildir. O
eseri vücuda getiren muhitin özelliklerini tanımamız lazımdır. Eseri meydana
getiren zatın hem muhitini hem de psikolojisini bilmemiz lazımdır. O yazar, o
eseri yazarken hangi psikoloji içindeydi, yazarın umumi olarak psikolojisi
nasıldır? Bunların bilinmesi lazımdır. Estetik görüşü nedir, güzelliği nasıl

1 Yardım M. Nuri, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’la Yapılan Son Mülakat, Türkiye Gazetesi, 8
Temmuz 1999. (Bkz. Yardım M. Nuri, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’la Yapılan Son Mülakat,
Edessa Dergisi, İst. 2001)
2 Tarlan, Ali Nihat, Şeyhi Divanını Tedkik, TDD, İst. 1942, c.1, s.56
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 288
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

anlatmıştır, güzele varmak hangi yollardan geçmiştir? Kendisi eser yazarken ne
kadar çalışmaya ve uzun boylu düşünmeye devam etmiştir.“ 3
Karahan’ın “Fuzûlî” merkezli Klâsik Türk Edebiyatı meselelerini dört
ana gurupta toplayabiliriz.
1.Fuzûlî’nin Yaşadığı Muhit 2. Fuzûlî’nin Yaşadığı Dönem ( Dini, Siyasi, İktisadi
ve Kültürel Durum) 3. Fuzûlî’nin Hayatı 4. Fuzûlî’nin Psikolojisi ve Estetik
yapısı
Abdülkadir Karahan, Fuzûlî’nin muhiti meselesinde önce Irak
coğrafyasına derin bir giriş yapmıştır. Nehirler, göller, şehirler birer birer
anlatılmıştır. Efsane nehir Fırat’ın suladığı medeniyet merkezleri Hille, Babil,
Kerbela zikredilirken; nazlı nehir Dicle’nin bağrına bastığı Bağdat, Musul ve
her iki nehrin birleşmesinden sonra Basra’nın medeniyet tarihindeki rolleri
birer birer anlatılmıştır.4
Şairimizin meşhur Su kasidesindeki şu beytini hatırlayalım;
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış tarîk-i Ahmed-i Muhtâr’e su
İslam bir insanda tezahür edince onda maddi ve manevi berraklık tecelli
ettirir. Bağdat’ın içinden Medine’ye doğru, peygamberimize doğru aktığı için
berraklaşan bir Dicle ve Fırat’ın tasvirini yapmadan bu şiiri anlayabilir miyiz
acaba? Beyitte geçen berrak su ile Müslümanlık arasındaki benzerliği Dicle ile
Fırat’ın coşkun akan ve berraklaşan halini bilmeden anlayamazdık. İşte
Karahan hoca bu meseleye yakından ışık tutmuştur.
Yine Muharrem ayında bütün İslam dünyasının bilhassa şiîlerin
mukaddes makamları olan Necef, Kerbela ve Bağdat dolayları insan kitleleriyle
dolardı. Bu bölge üzerinde nüfuz kurmak isteyen Osmanlı ile Safavi devleti
arasındaki siyasi çekişme ve geniş rağbet şairimizin ilk gençlik yıllarına rast
gelmektedir. Bu sosyal muhitin bu kadar canlı kımıldanışları, med ve cezirleri
Karahan Hocanın deyimiyle Mezopotamya kıyılarında Bahreyn incilerinin en
güzellerinden birinin parlamasına vesile olmuştur.
İşte Fuzûlî’nin bir Müslüman olarak muhitinin kendisine hazırladığı
daha doğrusu, doğduğu günden beri çevresinde hazır bulduğu bu dinî
muhtevayı istidadı nispetinde eserlerinde aksettirmiştir.5
Fuzûlî’nin doğum yeri meselesi de Karahan Hocamızın epey mesai
harcadığı bir meseledir. Karahan, Fuzûlî’nin Bağdat’ta doğmadığını Tezkire

3 Yardım M. Nuri, Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’la Yapılan Bir Mülakat, Türkiye Gazetesi, 8
Temmuz 1999
4 Azlal, Eyyüp, Efsane Nehir Fırat, İstanbul, 2007
5 Eraydın, Dr. Selçuk, Tasavvuf ve Edebiyat Yazıları, İstanbul 1997, s.40
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 289
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

sahibi Sâdıkî’nin “İbrahim Han Hidmeti de Bağdadga barub”6 sözlerinden
anlaşıldığı gibi divanında birkaç vesile ile Bağdat’ı diyar-ı gurbet saymak
suretiyle kendisi tarafından ifade etmiştir. Peki Bağdat’ta değil de nerede
doğmuştur. Bu soruya Karahan Hoca Kerbela’da doğmuştur diye cevap verir.
Hocanın ne büyük delili de Fuzûlî’nin farsça Divanının mukaddimesidir.
Burada şairimiz “Bu dünya görmemiş körpe gençlere ve gurbet çekmemiş
yetimlere benzeyen şiirlerim Kerbelâ sahasında Necef toprağında doğup Bağdat
havasında yetişmişlerdir.” 7
Abdülbaki Gölpınarlı da Fuzûlî divanı medhalinde şairimizin eserlerine
dayanarak onun Kerbela’da doğduğu yönünde görüş belirtir. 8
Fuzûlî’nin doğum yeri gibi doğum tarihi meselesinde de Karahan 1495
tarihinin hudutlarına girmeden şairimizin doğmuş olabileceğini tahmin eder.
Bu tahmin de birkaç olayla ilişki kurulduktan sonra yapılıyor. Mesela Şah
İsmail’e Beng-ü Bade’yi sunarken şairimizin en az yirmili yaşlarda olması
gereği doğuyor. Daha sonra Diyarbekir beylerinden Elvend beye sunulan bir
kaside de doğum tarihinin 1495’ten önce olduğunu gösteriyor.9
Fuzûlî’nin mezhebi meselesi üzerinde de büyük tartışmalar
yaşanmıştır. Fuad Köprülü Fuzûlî için koyu bir Şii, Saadetin Nüzhet Ergün da
onun için müfrit, hatta batınî bir şi’î tanımlaması yaparken Karahan bu hususa
biraz temkinli yaklaşır. Bu konuda Karahan’ın görüşü şöyledir: “Evet Fuzûlî
Şiîdir. Fakat imamları nübüvvet derecesine çıkaran veya haklarında ilahiyat
ahkâmıyla hükmeden galiyeden değildir. Onun mezhebi Şî’a-yı İsna
‘Aşeriye’dedir. Şairin Hüseyn-i mazluma ağlamanın ecr-i mesubatı gibi
meselelerde İsna ‘Aşeriyeden mutedil bir ş’iîdir.” 10
Fuzûlî’nin bir tarikata intisabı konusunda Karahan Hoca zamanına
kadar yapılan değerlendirmeleri şifahî buluyor ve şairin bir tarikat ehli
olduğunu Ahdî Tezkiresindeki malumata dayanarak söylüyor. “Peyrev-i şeri’at
ve hadd-i zâtında Ehl-i tarikattır.”11 Fuzûlî’nin tarikat ehli olduğunu söyleyen
Karahan, şairinin tarikatının ismi konusunda ise şunları söyler: “Fuzûlî’nin
hayatı tedkit edilirse kendisinin her türlü yolu cami bir ehl-i tarik olmayıp
tasavvuf zevkine mütemayil olduğu görülür. Bunun içindir ki ona muayyen bir
tarikât isnad etmek şimdilik mümkün olmadığı gibi ileride de böyle bir
sarahatin meydana çıkabileceğine ihtimal vermiyoruz.”
Fuzûlî’nin estetik ve beden yapısı üzerinde de Karahan Hocanın
düşünceleri şöyledir: “Peşin olarak tam mevsukiyet ve katiyet ifade
edemeyeceklerini bilmekle beraber, eldeki minyatürlere ve resimlere göre

6 Köprülü Fuat, Azeri Edebiyatının Tekâmülü, İA, 12. Cüz, 1942
7 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir, Fuzûlî Nerede Doğmuştur, Tasvir Gazetesi, 1945 ve Urfa Gazetesi
1946
8 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir , A.g.e.,
9 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir , A.g.e.
10 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir , A.g.e.
11 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir , A.g.e.
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 290
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

Fuzûlî’nin beden yapısından umumi intiba şudur; ince uzun bir boy; yine ince
zayıf bir endam; dar omuzlar, uzun nahif eller; kuru, dar bir göğüs. Yüz itibariyle
de göze çarpan naeinlik; alın kemiği ile elmacık kemiklerinin kabarıkça oluşu
kafa çevresinin küçükçe görünüşüdür. Bu ince uzun yüzde çizgiler keskindir.
Burun da dar ve uzun gözüküyor. Bu saydığımız vasıflar ile beden yapısı da
astenik gözüküyor.
Yine Karahan Hoca, Fuzûlî’nin mizacı hakkında ise şu fikirdedir. “O
halde Fuzûlî’nin mizacı da, Şizotim sanatkar mizacı ve beden yapısı da astenik
(leptosom) tip yapısıdır. Kısacası bir formül şeklinde olarak “Fuzûlî; şizotizmasteniktir.”12
Burada Karahan, şairimizin eserlerinden yola çıkarak onun sima
bakımından pek cazip görünmediği görüşündedir. Fuzûlî, kadınların rağbetini
celb etmeyen bir çehreye malikti. Zira bu kadar ihtibas ve mahrumiyetler
ancak tatmin edilmeyen insanlara hastır. Bunun sebebi ise şunlar olabilir:
Fuzûlî’nin mensup olduğu sosyal sınıfın, yani ulema sınıfının hayatını tehdit
eden dini yasaklar, bu sınıfın ananevi yaşama tarzının bu gibi maceralara
müsait olmaması ve hususiyle içinde bulunduğu muhitin cinsi heyecanlara
karşı koyduğu ağır kayıtlar söz konusudur. Bunlara rağmen umumi
kanaatimiz eserlerine göre onun aşk hayatında muvaffak olamadığının ve yer
yer kendi hakkında bir nevi aşağılık duygusunu taşıdığının his olunmasında,
bu derece ihtibaslarla dolup taşmasında simasının da esaslı bir sebep teşkil
ettiği merkezindedir.13
Karahan’ın bu tespitlerini destekler nitelikte Mehmet Kaplan
hocamızın ilginçtir ki Fuzûlî ile aynı coğrafyada yaşamış ve Bağdat ahalisinden
olan Şair Ahmet Haşim için “ Şahsi psikolojisi Haşim’de sosyal çevre ile
anlaşamayarak kendi içine ve sanat alemine çekildi. Çocukluğuna ait şuuraltı
intibalarının da bu hususta rolü olduğuna kaniim. Çocukluğunda kaybettiği
annesine ait hasta, narin, müşfik ve güzel vasıflarına haiz kadın ve kadınlar
Haşim’in ufuklarını doldurdular. Bütün bunlar Freud psikolojiyle
açıklanabilecek meseledir.”14 Tespitinde bulunur. Yine yakın dönem edebiyat
çevrelerinde biliyoruz ki Ahmet Haşim’in gündüzleri pek sokağa çıkmadığını
Fuzûlî’de beşerî aşk meselesinde ise Karahan hoca şu fikirdedir: “Eğer
beşeri heyecanların emsalsiz zevki, heyecanı ve evlat yetiştirmenin tabiî
sevgisi, hazzı olmasaydı hayat bu kadar aziz ve leziz olmazdı. Fuzûlî’de beşeri
heyecanların çocukluğundan gençliğine geçişte nasıl bir atılım ve gelişim
gösterdiği hakkında şunlar söylenebilir: Daha çocuk denilebilecek bir yaşta
hocasının kızına âşık olduğu, hatta meşhur:
Perîşan-hâlüñ oldum sormaduñ hâl-i perîşânum
Gamuñdan derde düşdüm kılmaduñ tedbîr-i dermânum

12 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir, Fuzûlî: Muhiti-Hayatı ve Şahsiyeti, İstanbul, 1995
13 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir, A.g.e.
14 Kaplan, Mehmet, Tanzimattan Cumhuriyet’e Şiir Tahlilleri 1, İstanbul,1954 s.143-144
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 291
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

Ne dersin rûzigârum böyle mi geçsün güzel hânum
Gözüm cânım efendim sevdiğüm devletlü sultânım 15
bendiyle başlayan murabbaını bu ilk sevgi heyecanıyla yazdığı sonraları bu
kızla evlendiği gayr-i mevsuk bir rivayet ise de şu kadar var ki şâirimiz
cinsiyet içgüdüsünden derin bir kompleks halinde hemen bütün ömrü
boyunca kuvvetle müessir olduğuna ve fikri, dini inançlarının bu cinsiyet
heyecanıyla daima mücadelede bulunduğuna eserleri şahadet etmektedir. Ve
derhal ilave edelim ki bu cinsî duygu her zaman beşerî bir kimlikle karşımıza
çıkmayacaktır. Onun biraz aşağıda üzerinde duracağımız şekilde, türlü
elbiseler içinde ve bazen büsbütün mücerret- ilahî bir yükselişe doğru
göklerde kanat çırptığını da göreceğiz. Fakat Fuzûlî, Farsça divanının
önsözünde çocukluk dönemlerinde dünyada olup bitenlere ibret nazarıyla
baktığını, hünerler kazanma sevgilisine gözümü dikip onu kendime sevgili
edindiğinden bahseder. Şâir, bu aşk oyununun zaman zaman yaratılışında gizli
olan yakıcı ihtiras ve şiddetli arzular karşısında şiir sevgisinin kapılarına
sığınıyordu. Prof. Dr. Muhammed Nur Doğan’a göre ise Fuzûlî, şiirinde acıyı ve
derdi kısacası lirizmi hüner edinmek istemiştir.16
Tatmin edilemeyen, ihtibasa uğrayan beşerî heyecanların bazen en
yüksek sanat şaheserlerinde kılık değiştirerek yaşadığı görülmektedir. Bu
tatmin edilemeyen hadise beşeri aşk olabileceği gibi mesela futbol maçında
sakatlanıp bir daha yeşil sahalara dönemeyen ve sonradan iyi bir türkücü olan
insanlar vardır.17
Yine Fuzûlî’ye dönersek 16. Asır Irak sosyal hayatı ortada ve şâirimiz
gibi gayet hassas, içli ve coşkun ve mütevazı bir ilim talebesinin cinsî
heyecanlarını tatmin etmekten uzak kalacağı tabiî olarak hemen ilk bakışta
kabul edilir. Karahan, Fuzûlî’nin orta halli bir zekaya sahip olmadığını, üstün
zekalı biri olduğunu düşünür ki gerçekten bu tür cinsî itilmelerin, günümüz
tabiriyle cevapsız aşkların sonu ya ruhî bunalımlar sonucu intihar ya da ruhi
bir hastalığa yakalanmaktır. Ama öznemiz olan Fuzûlî, maddî âlemde tatmin
edilemeyen arzularını ulvileştirmek ve bunun neticesinde vücuda getirdiği
eserlerini dünyaya mal ettirmiştir.
Bu durum bize bir hadis-i şerifi hatırlatıyor. Eğer bir insan âşık olur ve
aşık olduğu kişiye onu sevdiğini söylemeden ölürse o insan şehittir. Buna
söylenmemiş aşktır aşkların en güzeli deriz. Fuzûlî aşkını söylemiş midir,
bilmiyoruz? Ama bizim bildiğimiz şairimizin cinsî içgüdüsünün onda
uyandırdığı kompleksleri tatmin etmek için ilk evvel ilme yapışır. Kendini
bilgiye vakfetmekle her zaman için gönlünde gizlenen, kanında dolaşan aşk
perisine dimağının ve vücudunun kapılarını açmak istemedi. Nitekim şairin

15 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir, Fuzûlî: Muhiti-Hayatı ve Şahsiyeti, İstanbul, 1995, s.279-280
16 Doğan, Prof. Dr. Muhammed Nur, Fuzuli’nin Poetikası, İst. 2009,Yelkenli Yay. s.128-133
17 Bkz. Futbolcu Mustafa Uğur’un Hayatı, http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_U%C4%9Fur
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 292
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

divanlarının mukaddimelerinde ilk gençliğinde şiire başlayışı, sonra kendini
ilme verişi hakkında epey açıklamalar var.
Leyla gibi birçok güzellerin, Mecnun gibi şiir dinlemek için şairimizin
başına üşüşmeleri onun şairliğini mukarrer kılmıştır. Nazmının âvâzesiyle
âlemler doldu ve şöhreti tamamlandı. İşte hal böyle oluncadır ki o şiirinin
ilimden uzak olmasını dilemedi. Çünkü ilimsiz şiir esası yok duvar gibidir.
Aşkı terennüm etmek, gayr-ı şuurdaki fırtınalarla bunalan ruhunun alt
duygu tazyikinden kurtulmak için Fuzûlî’nin elinde tek çare vardı. Söz ile
başlamak… Fuzûlî, Söz redifli bir gazelinde söylemek istediklerini aslında
şifrelemiştir. Şiirden bir parça alırsak;
Halka ağzın sırrını her dem kılur izhâr söz
Bu ne sırdur kim olur her lahza yokdan var söz
Arturan söz kadrini sıdk ile kadrin artutur
Kim ne miktar olsa ehlin eyler ol miktar söz
Fuzûlî’nin Türkçe ve Farsça divanlarında yaklaşık 700 gazelinde
duyulan ses bu gülen ve ağlayan aşkının çağıldayışıdır. Sevgilisini bazen etten
ve kandan mürekkeb bir insan olarak bize şakıyan şair, çoğu zaman onu mistik
ve müteal bir hüviyete yükseltir. Gayet saf ve denaetkar bir şaibe ile
lekelenmemiş olan bu aşk Gibb’in dediği gibi gerçekten “meleklerin semada
birbirlerine karşı taşıyacakları derecede temizdir. 18Karahan Hocanın objektif
vesikalar dediği Fuzûlî’nin şiirlerinde onun aşkına dair çıkardığı sonuç şudur:
Fuzûlî, ilk gençliğinde ruhunun ta derinliklerine nüfuz eden gayet şedit bir aşk
fırtınası geçirmiştir. O devre göre maddi halde tezahüre imkân bulamayan bu
aşkın onda büyüye büyüye, hapsedile edile ulvileşmiş, yavaş yavaş maddi
halden çıkarak ilahi bir aşka inkılap etmiş olması ihtimali bizce kuvvetlidir.
İkinci bir ihtimal de Fuzûlî, güzelliğe aşıktır. Sevgilisi, hayatının sonuna kadar
onda hakim olan tek bir dilber olmayıp muhtelif zamanlarda karşılaştığı bir
çok güzeller olabilir. Fuzûlî’nin gazellerinde bu beşeri ve ilahi aşk hemen her
nüansıyla birbirine karışmış, şiirlerinde her iki manaya da alınmağa müsait
ifade tarzı bizi sarih olmaktan alıkoyuyor.19
Şiirlerin bazı örnekler bakarsak:
Ey Fuzûlî alemün gördüm kamu nimetlerin
Hiç nimet görmedüm didar-ı dilbere tek leziz
Yine:
Çıkma yarum geceler ağyar ta’nından sakın
Sen meh-i evc-i melahatsen bu noksandır sana
Bu türlü misalleri çoğaltmak mümkündür.

18 Gibb, E.J.W. (Çev. Ali Çavuşoğlu) A History of Ottoman Poetry, c. II, London 1999, s.84
19 Karahan, Prof. Dr. Abdülkadir, A.g.e.
Eyyüp AZLAL – Prof. Dr. Abdülkadir Karahan’ın “Fuzûlî” Merkezli Klâsik Türk Edebiyatı… 293
tEMKIK - Ϧикмeт - حكمت
HİKMET - Akademik Edebiyat Dergisi [ Journal of Academic Literature ]
Prof. Dr. Mine MENGİ Özel Sayısı - Yıl 2, Sayı 5, 2016
ISSN: 2458 - 8636

SONUÇ
Prof. Dr. Abdülkadir Karahan Fuzûlî’nin muhiti, hayatı ve şahsiyeti ve
bilhassa psikolojisini incelediği çalışmasında Klâsik Türk Edebiyatının pek çok
meselesini ele almış ve bu yolda bize ışık tutmuştur. Karahan, Fûzulî’yi bu
yönüyle biz tanıtmakla kalmamış Klâsik Türk Edebiyatının ilham kaynağı olan
İran’daki edebiyat dünyasına da tanıtmıştır. Yakın dönemde Fuzûli, Hayatı ve
Muhiti” adlı eserinin İran’da Farsça’ya çevrilmiş olması tezimizi destekler
niteliktedir.20... Bu da bize gösteriyor ki şairlerin eserlerini incelerken
kaynaklarda verilen bilgiler ve şairinin eserinin yanında onun yaşadığı muhiti,
psikolojik yapısı, estetik anlayışını göz ardı etmemiz lazım. Nef’i, Eruzumlu ve
hamasi şiirleri var. Nâbî, Urfalı’dır ve hikemî şiirleri var. Bâkî ise İstanbullu ve
Bahar şiirleri var. Bu üçşairin muhitinden aldıklarını şiirlerine yansıttığını
açıklıkla söylebilirsek. Karahan hocanın şairin muhiti meselesini anlayabiliriz.
Diğer bir netice de Karahan Hoca, Fuzûlînin psikolojisini anlamadan
aşkının da anlaşılamayacağını söyler ki şâirin bu aşkı da şiirleri arasına
serpiştirilmiştir. Karahan, Fuzûlî’nin Kerbela’da doğması nedeniyle bir
mazlum psikolojisi içinde olduğunu, şairin bir ehl-i tarikat olduğunu,
mezhebinin de “İsnâ’aşeriyye”den olduğunu bize bildirir. 16. Asırda Irak
muhitinde yetişen Yüce Mevlâ’nın çöle bir armağan olarak verdiği Fırat ve
Dicle kenarında yazdığı şiirler bizi ölümsüz duygulara kaptırmaktadır. Bu
ölümsüz şairin şiirlerini zevkle okuyup incelememize vesile olan merhum
hocamız Abdülkadir Karahan’ın ruhu şad, mekanı cennet olsun.
KAYNAKÇA
Karahan, Abdülkadir, Fuzûlî: Muhiti-Hayatı ve Şahsiyeti, İstanbul, 1995
Banarlı, N.Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1964
Doğan, Muhammed Nur, Fuzuli’nin Poetikası, İst. 2009,Yelkenli Yay.
Kaplan, Mehmet, Tanzimattan Cumhuriyet’e Şiir Tahlilleri 1, İstanbul,1954
Gibb, E.J.W. A History of Ottoman Poetry, c. II, London 1904,
Köprülü, Fuat, Azeri Edebiyatının Tekâmülü, İA, 12. Cüz, 1942
Gibb, E.J.W. (Çev. Ali Çavuşoğlu) A History of Ottoman Poetry, c. II, London
1999
İnternet Arşivi
(Futbolcu Mustafa Uğur’un Hayatı),
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_U%C4%9Fur
http://www.mirasmaktoob.ir/fa/news/6066

عبدالقادر قاراخان، فضولی، محیط، زندگی و شخصیت: حیات ,6066/news/fa/ir.mirasmaktoob.www://http 20
اجتماعی میانرودان در قرن دهم هجری(، ترجمه: عطاهللا حسنی، تهران، نگارستاناندیشه،

Konular