LÜTFÎ’NİN MANZUM KIRK HADİS TERCÜMESİ

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2016/2, Sayı:24
Journal of Süleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2016/2, Number:24
LÜTFÎ’NİN MANZUM KIRK HADİS TERCÜMESİ
Atila GÖKDEMİR1
ÖZET
Türk-İslâm Edebiyatı sahasında kaleme alınan eserlerde Hz.
Muhammed’in hayatının her safhası ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Hz.
Peygamber’in doğumu, isimleri, sûreti, mûcizeleri, gazâları, hicreti, sözleri,
mîrâcı, vefatı farklı edebî türlerin oluşmasına vesîle olmuştur. Manzum kırk
hadis tercümeleri de bu çerçevede teşekkül eden türlerden birisidir.
Çalışmamıza konu olan ve tam adı bilinmeyen manzum kırk hadis tercümesi,
Lütfî mahlaslı bir müellif tarafından, türün en mümbit eserlerini verdiği XVI.
yüzyılda kaleme alınmıştır. Eser, giriş ve bitiş bölümleri ile birlikte kırk adet
hadisin ikişer beyit ile nazma çekilmesi sûretiyle oluşturulmuştur. Müellifin
seçtiği hadisler bir Müslüman’a yapılmış nasihatler niteliğinde olup onun
dünyevî ve uhrevî hayatını düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu yönüyle eser,
Müslüman Türklerin edebî zevk ve üslûbunun ortaya konulması açısından
kayda değer bir örnek olarak kabul edilebilir.
Anahtar Kelimeler: Manzum Kırk Hadis, Lütfî, 16. Yüzyıl
LUTFÎ’S FORTY HADITH IN VERSE
ABSTRACT
Prophet Mohammad is the leading personality whose life was narrated
blow-by-blow in the works that were written in the Turkish Islamic literary
area. The life of Prophet Mohammad, his names, appearance, miracles, holy
wars, hejira, words, ascension and death conduced to form different literary
genres. Hadith translations in verse are one of the literary genres that were
formed within this context. The name of the forty hadith in verse that we
studied on in unknown. The author’s pseudonym is Lutfî and his work was
written in 16th century when this literary genre boomed. The work consists of
a beginning and an ending stage and it also has a main stage that consists of
forty hadith. Each hadith is rewritten with two verses. The hadiths in the work
are advises to a Muslim and they aim to arrange his life and next world. The

 Bu makale 12-15 Mayıs 2016 tarihleri arasında Isparta’da gerçekleştirilen V. Türkiye Lisansüstü
Çalışmalar Kongresi’nde sözlü sunumu yapılan fakat yayımlanmayan “Lütfi’nin Manzum Kırk
Hadis Tercümesi” adlı tebliğin genişletilmiş halidir.
1 Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı,
Doktora Öğrencisi, atilagokdemir32@gmail.com.
Atila GÖKDEMİR
[84]
work is significant in that it reflects the literary appreciation and style of
Muslim Turks.
Key Words: Forty Hadith in Verse, Lutfî, 16th Century
GİRİŞ
İslâm’ın ikinci asıl kaynağı ve dayanağı olan hadisler hem Türk-İslâm
Edebiyatında kaleme alınan beyitlere iktibas ve telmih sanatları ile yansımış
hem de edebiyatımızda müstakil bir edebî tür olarak ortaya çıkmıştır. Manzum
kırk hadis tercümeleri estetik zevk ve şuurun yansıması olmakla birlikte,
temelde irfanî bilgiyi yaymaya dönük didaktik çalışmalar olarak dikkati
çekmektedir. Hz. Peygamber’in ümmetine ışık tutacak manevî mirasına sahip
çıkan müellifler, bu umdelerin kolay öğrenilmesi ve hâfızalarda yer etmesi için
daha çok manzum olarak bu sahada kalem oynatmışlardır. Bu edebî tür,
yüzyıllarca Müslüman Türk müelliflerin en fazla rağbet gösterdikleri edebî
türlerden biri olmuş ve birçok meşhur şâir, dîvânlarının yanında birer de
manzum kırk hadis tercümesi kaleme almaya özen göstermiştir. Usûlî, Fuzûlî,
Nâbî, Hâkânî, Âşık Paşa gibi şâirlerin manzum kırk hadis tercümeleri,
geleneğin en önemli örneklerini teşkil etmiştir.
Arapçada “Erbaûn Hadîs”, Farsçada “Çihil Hadis” olarak bilinen Kırk
Hadis türü eserlerin ilk örnekleri, h. II. asrın son yarısında basit derlemeler
şeklinde ortaya çıkmıştır. Arap edebiyatında bu türün ilk örneğini veren
Abdullah b. el-Mübârek el-Hanzalî’dir2
. Eser, mensur olarak kaleme
alınmıştır. Nitekim Arap edebiyatında manzum örneklere çok fazla
rastlanmamaktadır. Nevevî’nin Kırk Hadis’i, bu türün Arap edebiyatındaki en
meşhur örneğidir. Molla Câmî’nin Farsça kaleme aldığı manzum kırk hadis
tercümesi de türünün önemli örnekleri arasındadır ve Ali Şîr Nevâî’den
başlayarak Fuzûlî, Nâbî gibi birçok şairimiz tarafından Türkçeye
aktarılmıştır3
.
Türk-İslâm Edebiyatı sahasında kaleme alınan manzum hadis
tercümeleri genellikle kırk adet hadisin bir araya getirilmesiyle
oluşturulmuştur. Hicrî II. yüzyıldan itibaren ilk ürünleri görülmeye başlanan
kırk hadis derlemeleri daha sonraki dönemlerde önemli ölçüde yaygınlık
kazanmış ve bağımsız bir edebî tür hâlini almıştır. Muhaddisler başta olmak
üzere birçok kimse kırk hadis türünde eserler verme çabası içerisine girmiştir.
Kırk hadis literatürü gözden geçirildiğinde müellifleri bu türde eser te’lîfine
sevk eden çeşitli gerekçelerin bulunduğu görülmektedir4
. Manzum hadis

2 Kettânî, er-Risâletü’l-Mustatrafe, Çev. Yusuf Özbek, İz Yayınları, İstanbul, 1994, s.193.
3Alim Yıldız, “Sirâcî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, C.XV, S. 1, s. 128.
4 Selahattin Yıldırım, Osmanlı’da Kırk Hadis Çalışmaları, Dârü’l-Hadis, İstanbul, 2000. s.19.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[85]
tercümelerinin, özellikle de manzum kırk hadis tercümelerinin yazılma
nedenlerinin başında hiç şüphesiz Hz. Peygamber’in “Ümmetim içinde din
emirlerine dair kırk hadis derleyeni Allah Teâla fakihler ve âlimler zümresi
arasında haşreder.5
ve “Ben kıyamet gününde ona şefâatçi olurum. Ona
Cennetin dilediğin kapısından gir denilir. Âlimler zümresi ile yazılır, şehitler
zümresi ile dirilir, şefâatim ona hak olur.”6 meâlindeki zayıf, hatta mevzu
olduğu kabul edilen rivâyet7
gelmektedir. Meşhur olan bu rivâyetin dışında
hadisin diğer bir tariki olarak zikredilen “Ölümünden sonraya kırk hadis
bırakan kimse cennette benim arkadaşımdır.”8
rivâyeti de kırk hadis
derleyenler için daha açık bir işaret ve müjde olarak görülmüştür. Hz.
Peygamber’in hadislerindeki bu müjdeye nâil olmak arzusu ile çok sayıda kırk
hadis mecmuası meydana getirilmiştir. Mezkûr rivâyet dışında ayrıca Hz.
Peygamber’in şefâatine nâil olma ve cehennem azâbından korunma arzusu,
okuyanların hayır dualarını almak ve öldükten sonra hayırla yâd edilme isteği,
Hz. Peygamber’in ruhâniyetine tevessül etmek, sıkıntıları unutmak, faydasız
geçen zamanı telâfi etmek, İslâm dinine ve Müslümanlara hizmet etmek,
dostların ve talebelerin ricâsını yerine getirmek, hadis ilminde ve edebiyatta
behresi olduğunu göstermek, âlimler arasında görülmek, ders tekrarlarında
istifade edilmek, şahsî görüşlerini açıklama imkânı elde etmek, padişah veya
devlet ricâlinden câize almak ya da bunların iltifatına nâil olmak, hastalıktan
kurtulmak ve şifâ bulmak9
gibi sebeplerden ötürü de bu edebî türde eserler
verilmiştir.
Kırk hadis tercümeleri çok farklı konuları muhtevâsında
barındırmaktadır. Eserlerin bir kısmı müstakil bir konuyu ihtivâ etmekle
birlikte farklı konuların bir arada yer aldığı tercümeler de bulunmaktadır.
Kur’ân’ın fazîleti, İslâm’ın şartları, Hz. Peygamber, âli ve ashabı, tasavvuf ve
tarîkat, uhrevî meseleler, ilim, âlim, siyâset, hukuk, cihat, içtimaî ve ahlakî
hayat, bir kavim ya da şehrin fazîleti, tıp, mizah, latîfe ve hüsn-i hat gibi
mevzular bu tür eserlerin muhtevâsını oluşturabilmektedir10
.
Kırk hadis şerh ve tercümeleri, şekil bakımından mensur, manzum ve
hem mensur hem manzum olmak üzere üç farklı tarzda tertip edilmiştir.
Mensur olanların bir kısmı hem tercüme hem şerh iken manzum olanlarda
genellikle tercüme bir kıta ile yapılır. Hadis metni bu kıt’adan önce veya sonra

5 Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, Lübnan-Beyrut, 1988, c.II, s. 246, Hadis no: 2465; İbn Abdülber, Câmiu
Beyâni’l-İlm, 1-192/199; Münâvî, Feyzü’l-Kadir, 6/119.
6 Beyhakî, Şuabü’l-İmân, Talebü’l-İlm, 7, II, 270, Hadis no: 1727.
7
İ. Hakkı Ünal, “İslâm Kültüründe Kırk Hadis Geleneği ve Şeyh Hâmid-i Velî’nin Hadîs-i Erbaîn
Şerhi”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. XXXIX, s. 137. Ünal, bu çalışmasında
mezkur rivayeti, hadis ilmi kıstasları bakımından uzunca tahlil etmiştir.
8
İbnü’l-Cevzî, el-İlelü’l-Mütenâhiye, Beyrut 1983, I-II, c. I, s. 125.
9 Karahan, İslâmî Türk Edebiyatı’nda Kırk Hadis, s. 5-18; Müzahir Kılıç, “Edebiyat Tarihi Bakımından
Kırk Hadisler”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 18, Erzurum,
2001, s. 93.
10 Karahan, İslamî Türk Edebiyatı’nda Kırk Hadis, s. 31-38.
Atila GÖKDEMİR
[86]
verilir. Bunun dışında az da olsa metin ve tercümenin aynı kıt’ada verildiği de
görülmektedir11
.
a. Kırk Hadis Tercümesi’nin Müellifi Lütfî Hakkında
İncelediğimiz eserin müellifi, mahlasını Lütfî olarak zikretmektedir.
Çün bu úavl-i latìfi gÿş itdüm
LütfiyÀ cÿş idüp òurÿş itdüm (45)
Lüùfì-i èÀciz ü günah-kÀrım
Maèãiyet derdi ile bìmÀrım (135)
Manzum Hadis Tercümesi’nin mukaddimesinde yer alan “Der Vasf-ı
Destûr-ı Mükerrem Müşîr-i Mufahham Zü’l-Mecd ve’l-Ula Hazret-i Sinan
Paşa” adlı bölümden hareketle müellifin, eserini Yemen fâtihi Koca Sinan
Paşa’ya12 sunduğu anlaşılmaktadır. Sinan Paşa’nın (ö. 1596) III. Murad ve III.
Mehmed dönemlerinde beş kez sadrazamlık görevinde bulunduğu
düşünülecek olursa Lütfî’nin XVI. asır müelliflerinden olduğunu söylemek
mümkündür.
Bu bilgiler ışığında XVI. yüzyılda yaşamış Lütfî mahlaslı şairler,
hatta Lütfullah isminin mahlas olarak Lütfî şeklinde kullanılabileceği göz
önünde bulundurularak Lütfullah adlı şairler taranmıştır.13 Lütfî Paşa adında
sadrazamlık yapmış bir isime rastlanmakla beraber sadrazam Koca Sinan
Paşa’ya eserini takdim etmesi bu seçeneği pek mümkün kılmamaktadır. Diğer
isim Lütfî-i Acem’dir ki Mısır ve Şam yanında bir süre İstanbul’da ikamet
etmiştir. Pek başarılı bir şair olmadığı, bu konuda alay edildiği ve Şam’a
döndüğü bilgisi yer almaktadır. Üçüncü Lütfî, kadılık görevinde bulunmuştur.
Bir diğer ihtimal de Lütfullah isminden hareketle Şeyhî Lütfullah Çelebi ismi
üzerinde de durulabilir. Zira hayatı hakkındaki bilgiler ile eserin
muhtevâsından yola çıkarak elde edilen bilgiler genel olarak örtüşmektedir.
M. 1565 yılında Ankara’da doğmuş olan Lütfullah Çelebi, Çelebi Kadı diye
tanınmıştır. Osmanlı Devleti'nin 21. Şeyhülislâmı, Ankaravî Bayramzâde
Zekeriyâ Efendi'nin küçük oğlu olan Lütfullah, Klasik Türk Edebiyatı’nın en
önemli şairlerinden Şeyhülislam Yahya’nın kardeşidir. Medrese öğrenimini
tamamladıktan sonra mülâzemetini Sa'düddîn-i Sânî Hoca Efendi'den

11 Yıldız, “Hz. Muhammed ile İlgili Edebî Türler”, Türk-İslâm Edebiyatı El Kitabı, edt. Ali Yılmaz,
Grafiker Yayınları, Ankara, 2012, s. 223.
12 Koca Sinan Paşa hakkında bkz. Mehmet İpşirli, “Koca Sinan Paşa”, DİA., c. XXVI, s. 137-139;
Hulusi Yavuz, Rumûzî’nin Târîh-i Feth-i Yemen’i ile Arşiv Vesikalarına Göre Sinan Paşa’nın
Yemen’i Fethi ve XVI. Asırda Yemen’in Sosyal Yapısı”, Atatürk Üniversitesi, Basılmamış Doktora
Tezi, c. I, s. 97-136.
13 Bkz. Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, Hazırlayan: Nuri Akbayar, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
İstanbul, 1996, C. 3, s.902- 905; Mehmed Nail Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Bizim Büro Yayınları, Ankara,
2001, C.2, s. 881-888.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[87]
yapmıştır. İlk görev yeri, Silivri Pirî Paşa Medresesi olup daha sonra Hâric
medresesine tayin olmuştur. Aynı yıl babası ile birlikte hac vazifesini îfâ
etmek üzere Hicaz'a gitmiş, m. 1589'da babası Zekeriyâ Efendi Rumeli
kazaskeri iken Kırtova'ya bağlı Kumanova'ya teftîş-i emvâl vazifesi ile tayin
edilmiştir. Yine aynı yıl Hâfız-zâde Ebul-meâlî Efendi'nin yerine Filibe
kadılığına getirilmiştir. m. 1595'te Ferhad Paşa ile birlikte Eflak seferine
katılmış, bu sırada Ordû-yı Hümâyûn kadılığı görevini yürütmüştür. Seferden
Sinan Paşa'nın maiyetinde dönmüştür. Eğri seferine de katılan şair, fethin
gerçekleşmesi ile Eğri Mevleviyetine getirilmiştir. İstanbul'a dönüşü
esnasında Sultan III. Mehmed (ö. m. 1603), hizmetlerini takdir ettiği şairi aynı
paye ile bu defa Filibe'ye bağlı Kızanlık kazasına atamıştır. Ardından sırasıyla
Tatarpazarcığı, Eyüp, Edirne, Filibe kadılıklarında bulunmuştur. M. 1625
yılında Anadolu kazaskeri olmuştur. M. 1632'de vefat etmiştir. Ancak
kaynaklarda Lütfullah Çelebi’nin Şeyhî mahlası ile şiir kaleme aldığı,
mecmualarda kalmış olan bu şiirlerin divan hâlinde tertip edilemediği de
belirtilmektedir.14 Her ne kadar mahlasının Şeyhî olması kesin hüküm verme
hususunda bizi tereddütte bırakmış ise de şairlerin kullandıkları mahlası bazen
değiştirip başka bir mahlas aldıkları ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır.15
Koca Sinan Paşa’nın Yemen fethi esnasında yanında bulunan şairlerin
olduğu da malumdur. Zira bizzat sefere katılıp bu fetih hakkında eser yazmış
olan Rumûzî’nin Târîh-i Feth-i Yemen’i üzerine doktora tezi hazırlayan
Hulusi Yavuz, Rumûzî’den başka Şehâbî adlı bir isimden daha
bahsetmektedir. Lütfî’den bahsedilmemekle birlikte Lütfullah Çelebi’nin
Sinan Paşa ile Eflak seferine gidip gelmiş olması bilgisi dikkat çekicidir.
Manzum kırk hadis tercümesinin bu Lütfîlerden biri tarafından yazılmış
olması ihtimalinin yanında bu mahlası kullanan başka bir Lütfî’ye ait
olabileceği ihtimali de göz önünde bulundurulabilir.
b. Eserin Nüshaları Hakkında
Manzum hadis tercümesi, mesnevî16 nazım şekli ile yazılmıştır. 139
beyitten müteşekkil eser; eğitici, öğretici ve yönlendirici yönü ağır basan, dinî
telkinlerde bulunan ahlâkî mesnevîler kategorisinde değerlendirilebilir.
Aruzun “feilâtün (fâilâtün) mefâilün feilün (fa’lün)” kalıbıyla yazılmıştır.

14 Abdülkerim Erdoğan-Mehmet Narince, Edebî ve Tarihî Şahsiyetleriyle Ankara, Ankara Büyükşehir
Belediyesi, Ankara, 2007, s.81; Mehmed Süreyya, a.g.e., c.III, s.905; Üzeyir Aslan, Şeyhî Lütfullah
Çelebi Kadı maddesi
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=2406 Erişim tarihi
(0715) 17.06.2016.
15 Ayrıntılı Bilgi İçin Bkz. Orhan Kurtoğlu, “Divan Şiirinde Mahlas Değiştiren ve Birden Fazla Mahlas
Kullanan Şairler”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, S.38, s. 71-91.
16 İsmail Ünver, “Mesnevî”, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), TDK. Yay., Ankara 1986,
S. 415-416-417, s. 432-450; Mustafa Çiçekler, “Mesnevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Ankara, 2004, c. XXIX, s. 321.
Atila GÖKDEMİR
[88]
Kütüphane kataloglarında yaptığımız araştırmalar sonucunda çalışmamıza
konu olan eserin iki nüshasına ulaşabildik.
1. Ankara Milli Kütüphane Nüshası: Bu nüsha, 06 Mil Yz A 8851/1
demirbaş numarasına kayıtlı olup Ankara Milli Kütüphane Yazmalar
Koleksiyonu’nda 1b-9b varakları arasında bulunmaktadır. Kenarları
kahverengi meşin bir cilt, kapakları kâğıt kaplı mukavva cilt içerisindedir.
15,5x10-12x7,2 cm. ebadında, suyolu filigranlı kâğıt üzerine, harekeli nesihle,
çift sütuna 11 satırlı yazılmıştır. Başlıklarda ve hadislerde kırmızı, metinde
siyah mürekkep kullanılmıştır. İlk iki sayfa cetveller yaldızlıdır. Eserin
sonunda istinsah kaydı yer almamaktadır. Bu sebeple eserin nerede ve ne
zaman yazıldığı, müstensihi ve istinsah tarihi bilgileri yoktur. Kütüphane
kayıtlarında eserin Ali Abbasçınar’dan 2001 yılında satın alındığı bilgisi
bulunmaktadır. Eserde eksik sayfa bulunmamaktadır17. Nüshadaki beyit
sayısı, 139’dur.
Başı: (1b)
EvvelÀ vÀcib oldı óamd-i ÒudÀ
İdelüm VÀcibü’l-vücÿda åenÀ
Sonu: (9b)
Kim ki bu daèvete diye Àmìn
Óaú anı her belÀdan ide emìn
2. Konya Belediyesi Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi
Nüshası: İncelediğimiz eserin farklı bir nüshası da Konya Belediyesi
Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi No: 14497’de kayıtlıdır. Kütüphane
kayıtlarında eserin müellifinin Lütfî, müstensihinin ise Şehrî İbrâhim el-Kâdî
olduğu belirtilmektedir18
. Eserin son varağında yer alan bilgiye göre istinsah
tarihi Receb 1127 (Temmuz 1715)’tir. Cildi koyu kahverengi meşin, miklebli,
kenarları hafif zencirekli, ön ve arka kapaklar ile mikleb müsenna bulut ve
hatâîli kompozisyondan oluşmuştur. 13,5×19 - 8×11 cm. ebadındadır. Bu
nüshada 41 hadis ile 1 kelâm-ı kibâr mevcuttur. 20 varaktan müteşekkildir.
Konya Koyunoğlu Kütüphanesi’nde kayıtlı bulunan nüsha, 2003 yılında
Mustafa Çıpan ve Ahmet Efe tarafından, Şehrî İbrahim adına yayınlanmıştır.
Bu çalışmada Şehrî İbrahim, eserin müstensihi olmasına rağmen, eserin
müellifi olarak gösterilmiştir19
.

17http://www.yazmalar.gov.tr/detay_goster.php?k=149250 Erişim Tarihi: (2100) 19.05.2016.
18 http://88.255.225.19:8091/detay_goster.php?k=2649 Erişim tarihi (0715) 17.06.2016
19 Bkz. Şehrî İbrahim, Koyunoğlu Müzesinde Kırk Hadis Mecmuası, Hazırlayan Mustafa Çıpan-Ahmet
Efe, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları 49, Konya, 2003.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[89]
Başı: (2a)
KÀle’n-Nebiyyü sallallahu èaleyhi vesellem
Men hafize èalÀ ümmeti erbaèìne hadisen
Sonu: (20a)
Men hafera bi’ren li-ahìhi’l-müslimi veúaèa fìhi
Ey Yÿsuf-ı gül-çehre meseldür atalardan
Düşmen içün úuyu úazan kazÀ boyunca
Ger úazarsañ düşmenüñ içün cÀh
O düşmez sen düşersin aña nÀgÀh
Eserin Ankara Milli Kütüphane nüshası ile Konya Büyükşehir
Belediyesi Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi nüshaları arasında çeşitli
farklılıklar bulunmaktadır. Göze çarpan en önemli fark, Ankara Milli
Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu’ndaki nüshada bulunan mukaddime
kısmının Konya Koyunoğlu Şehir Müzesi ve Kütüphanesi nüshasında
bulunmamasıdır. Bununla birlikte eserde mevcut olan ve nazma çekilen 40
hadisten 37’si her iki nüshada da aynıdır ya da küçük farklılıklar
bulunmaktadır. Ancak 3 hadis birbirinden tamamen farklıdır. Bazı hadislerde
ise manayı bozmamakla birlikte metin farklılıkları göze çarpmaktadır.
Çalışmamızın sonunda yer alan metin transkripsiyonu, nüshanın tam olması
nedeniyle Ankara Milli Kütüphane nüshası temel alınarak hazırlanmış ve
tespit edilen farklılıklara metinde işaret edilmiştir.
c. Eserin Dil ve Üslup Özellikleri
Çalışmamıza konu olan manzum kırk hadis tercümesi, edebî ve
sanatsal kaygılardan uzak, sâde, anlaşılır ve yalın bir dille kaleme alınmıştır.
Eserde uzun ve karmaşık söz kalıpları, tumturaklı tamlamalar çok az
kullanılmıştır. Eserin giriş bölümünde yer alan birtakım Farsça beyitler ile
Arapça (salavat-ı lâ yuhsâ, gerd-i naleyn, hâtimü’l-enbiyâ, habîb-i Hudâ,
tevekkül-i Barî, nısf-ı dîn, hayru’l-enâm, amel-i sâlih, hubb-ı dünyâ), Farsça
(rûz-i haşr, bâğ-ı cinân, hışm-ı Hâlık, tîr-i kader, hûy-ı bed) kelimeler ve
terkipler hariç tutulacak olursa, aşağıdaki beyitlerde de görüleceği üzere,
günümüz okuyucusu tarafından bile rahatlıkla anlaşılabilecek sade bir dile
sahiptir.
Bil muóaúúaú bunu ki az èamel
Çoú olur èilmile èamel idegör (62)
Cennete girmez ol kişi ki anuñ
Ola úalbinde kibr õerre úadar (82)
İnsanları dünyevî ve uhrevî konularda bilgilendirmeyi ve uyarmayı
konu edinen bu eser, nasîhatnâme türü içerisinde de değerlendirilebilir.
Atila GÖKDEMİR
[90]
Nasîhatnâme türü eserlerin genel özelliği; muhâtabını bilgilendirirken
yazıldığı dönemin toplumu tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek, edebî
kaygıların ikinci planda kaldığı ve anlatılmak isteneni en sâde ve yalın şekilde
ifade edebilecek söz ve söz kalıplarının kullanıldığı eserler olmalarıdır.
İncelediğimiz eser de, bu kategoride değerlendirilebilir.
Okuyucuya akıcı bir üslupla hitap edilen eserde açıklama, tasvir,
hitap, somutlama, açıklık, yalınlık, akıcılık gibi anlatım sanatlarından
faydalanılmış ve esere sanatsal kaygıların ötesinde samîmî bir dinî-
didaktik hüviyet kazandırılmıştır.
Vaède itseñ unutma iy mü’min
Borcdur saña ol edÀ eyle (98)
èAmeli òÿy-ı bed bozar óazer it
Nitekim sirke telò ider balı (86)
Bunların yanı sıra mevzûların izahı sırasında dinî ve tarihî
şahsiyetlerden de faydalanılarak eserin akıcı ve anlaşılır olmasına katkıda
bulunulmuştur.
Baúışı Úahraman özi Rüstem
Revişi Óamza-veş dil-Àver hem
Úılıcı úÀsım u cemÀli bedìè
Şìr-i YeõdÀn gibi mehìb ü şecìè (23-24)
d. Eserin Muhtevâ İncelemesi
Makalemize konu olan manzum hadis tercümesi giriş, konunun
işlendiği bölüm ve bitiş olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır.
1. Giriş: Besmeleyle başlanan mukaddimede, “Der-Tahmîd-i
Hazret-i Hakk ve Şükr-i Feyyâz-ı Mutlak Celle Celâlühû ve Amme Nevâlühû”
başlıklı 5 beyitlik tahmid ve tevhid yer almaktadır ki bir beyit Farsça
yazılmıştır. “Der-Na’t-ı Seyyidi’l-enâm Aleyhi’s-salâtü ve’s-Selâm” başlıklı
4 beyitlik na’tın da bir beyti Farsçadır. “Der-Na’t-ı Ashâb-ı Güzîn ve Evlâd u
Âl ü Ensâb-ı Seyyidi’l-Mürselîn Rıdvânu’llâhi Aleyhim Ecmaîn” başlıklı
böümde ise, dört halife ile birlikte Hz. Peygamber’in âlinin ve ashâbının
medhedildiği kısım biri Farsça dört beyitten müteşekkildir. Daha sonra eseri
ithaf ettiği Yemen fatihi Koca Sinan Paşa’nın medh ü senasına tahsis edilmiş
26 beyit yer almaktadır:
äÀóib-i tìà ü ùabl ü òayl ü óaşem
MÀlik-i òÀtem ü livÀ vü úalem
Menbaè-ı faøl u dÀniş ü iõèÀn
ŞehriyÀr-ı vilÀyet-i iósÀn (15-16)
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[91]
Müellif medhiye kısmında Koca Sinan Paşa’yı tarihte cesaret,
savaşçılık, adalet gibi hususlarda nam salmış şahsiyetlerle kıyaslamıştır. Koca
Sinan Paşa, ilk olarak adalet timsali kahraman bir hükümdar olarak şöhret
bulmuş olan Sâsânî hükümdarı Nûşirevân20 ile mukayese edilmiş, hatta Sinan
Paşa’nın ondan daha adaletli olduğu belirtilmiştir. Bakışları İran’da hükümdar
olan ve “Kâtil” lakabıyla tanınan pehlivan Kahraman’a21; hâl, hareket ve
tavırları ise Hz. Hamza’ya teşbih edilmiştir. Hayatı savaşlarla geçmiş, efsanevî
bir kahraman olan ve yaptığı savaşlarla ünlenen Rüstem-i Zâl bile Paşa kadar
savaşmamıştır. Sinan Paşa, Hz. Ali gibi cesurdur.
Sinan Paşa’ya medhi, 8 beyitlik sebeb-i telifin arz edildiği bölüm
takip etmektedir. Müellif öncelikle eserini sunduğu Sinan Paşa’nın güzel
sözlerden hoşlandığını belirtmiş, bu nedenle manzum kırk hadis türünde bir
eser kaleme almaya karar vermiştir. Hz. Peygamber’in “Kim benim din
emirlerine dair kırk hadisimi ezberlerse âlimler ve fakihlerle haşrolunur.22

hadîs-i şerîfi de eserini kaleme almasında müessirdir.
Gördüm ol ãÀóib-i èaùÀ vü kerem
Óaô ider òoş maúÀleden her dem
ÒÀùırım istedi o demde hemìn
Naôm idem úırú èaded óadìå-i güzìn
….
Óıfô idüp şol ki úırú óadìå-i şerìf
İtse naúl ümmet üzre anı laùìf
FuúahÀéile óaşr ide AllÀh
èUlemÀdan úıla anı ol ŞÀh
Ola anuñ şefìèi rÿz-i cezÀ
HÀtimü’l-enbiyÀ óabìb-i ÒudÀ (39-44)
2. Ana Konunun İşlendiği Bölüm
Eserde asıl konunun işlendiği bölüm 80 beyitten oluşmaktadır. 40 adet
hadis, ikişer beyitle açıklanmak sûretiyle bölüm tamamlanmıştır. Hadislerde
yer alan hususlar bir Müslüman’ın günlük hayatında işine en çok yarayacak

20 Necla Pekolcay vd., İslamî Türk Edebiyatı’nda Şekil ve Nevilere Giriş, Kitabevi Yayınları, İstanbul,
1994, s.112; Dursun Ali Tökel, Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar, Şahıslar Mitolojisi, Akçağ Yay.,
Ankara, 2000, s. 242-247.
21 Necla Pekolcay vd., a.g.e., s.112; Ahmet Talât Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzâhı,
Akçağ Yayınları, İstanbul, 1996, s.298; Tökel, a.g.e., s. 208-209.
22 Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, Lübnan-Beyrut, 1988, c.II, s. 246, Hadis no: 2465.
Atila GÖKDEMİR
[92]
abdest, namaz, zekât, hac ibadetler ile günlük hayattaki sosyal ilişkilerinde en
fazla karşılaşacakları durumlarla ilgilidir. Aynı zamanda adâlet, selamlaşmak,
tevâzu, küsleri barıştırmak, borç vermek, alınan borcu ödemek, cömertlik,
sadaka, anne-baba duâsı almak, mazlumun bedduâsından sakınmak, komşuluk
hakkına riâyet etmek, başkasının ayıbını araştırmamak, sabır, sâlih amel, ahde
vefâ gibi İslâm dinince övülen ve sosyal ilişkilerin düzenlenmesine yönelik
olan hususlar da ele alınmıştır. Aynı zamanda kibir, gıybet, haset, gazap,
ikiyüzlülük, söz taşıma, çok konuşma, dünya sevgisi gibi dinimizce yerilen
hususlar da müellif tarafından nasîhat konusu yapılmıştır.
Birbirinden bu òalúa söz ileden
Cennete dÀòil olmaz eyle óaõer (112)
Her günÀhıñ ulusı iy mü’min
Óubb-ı dünyÀdur ana buàø eyle (118 )
Şol kişi kim laùìfesi çoú olur
Az olur èırøı úalmaz anda vaúÀr (116)
3. Bitiş Bölümü
Mesnevîlerin bitiş bölümünde genellikle münâcât, duâ, eserin adı,
yazım tarihi, istinsaha dair bilgiler yer almaktadır. İncelediğimiz eserin 12
beyitten oluşan bitiş bölümü müellif tarafından “Der-Hâtime ve Duâ” şeklinde
adlandırılmıştır. Bu bölümde müellif ilk olarak eserini Allah’ın yardımı ile
tamamladığını söyleyerek Allah’a şükretmektedir.
Óamdu li’llah bu naôm-ı òÿb-niôÀm
Buldı èavn-i ÒudÀyile itmÀm (128)
Müellif, eserini gücü yettiği ölçüde tamamlamaya çalışmıştır. Bu eseri
kaleme alarak ulemâ sınıfının takipçisi olmuştur. Eserinde bir hata söz konusu
olur ise Hz. Peygamber’den kendisini bağışlamasını dilemektedir. Eseri
yazmaktaki amacı şiir inşâsındaki becerisini sergilemek değil, bu eseri
okuyana mahşer günü Hz. Peygamber’in şefâat etmesine vesîle olmaktır. Son
beyitlerde mahlasını zikrederek âciz ve günahkâr bir kul olduğunu, kendisinde
günah işleme hastalığının bulunduğunu ifade etmekte ve bu illetler karşısında
Allah’ın rahmetini talep etmektedir. Eser, “El-hamdü li’llÀhi èalÀ itmÀmihi
ve’ã-ãalÀtü èalÀ nebiyyihi ve Àlihi ve aãóÀbihi rıêvÀnu’llÀhi èaleyhim”
duâsı ile nihâyete ermiştir.
Eserde zikredilen hadislerin bir kısmı Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud,
Tirmizi, İbn Mâce gibi meşhur ve güvenilir muhaddislerin eserlerinde mevcut
olmakla birlikte, İbn Hibban, Sagânî, Beyhâkî, Deylemî, Heysemî, Hindî,
Teberânî, Suyûtî, İbn Asâkir, Aclûnî gibi muhaddislerin eserlerinde yer alan
hadisler çoğunluktadır. Eserde yer alan metinler arasında hadis kaynaklarında
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[93]
rastlanılmayan ve kelâm-ı kibâr olduğu bilinen sözler de hadis olarak
verilmiştir.
TRANSKRİPSİYONLU METİN23
1b
BİSMİLLĀHİRRAÓMĀNİRRAÓÎM24
Der Taómìd-i Óażret-i Óaúú Ve Şükr-i FeyyÀż-ı Muùlaú Celle
CelÀlühü Ve èAmme NevÀlühü
“feilÀtün (fÀilÀtün) mefÀilün feilün (fa’lün)
(1)EvvelÀ vÀcib oldı óamd-i ÒudÀ İdelüm VÀcibü’l-vücÿda åenÀ
(2)Söz ki bì-óamd ola olur ebter Õerreden òor u òÀúden kemter
(3)Şükr ü minnet aña hezÀr hezÀr Cümle eşyÀyı itdi yoúdan var
(4)Gerçi geldi vücÿda bunca èadem Cümle maèdÿm ola ola bir dem
(5)Nìst der-èÀlem-i vücÿd sivÀh Nìst cüz dergeheş melÀõ u penÀh
Der Naèt-ı Seyyidi’l-enÀm èAleyhi’s-SalÀtü Ve’s-selÀm
(6)æÀniyen Óaøret-i Óabìb-i ÒudÀ Aña olsun ãalavÀt-ı lÀ-yuóãÀ
(7)ŞehriyÀr-ı cihÀniyÀn oldur ŞehsuvÀr-ı mücerredÀn oldur
2a
(8)Ser ü sÀlÀr-ı ìn ü Àn oldur Serv-i bustÀn-ı lÀ-mekÀn oldur
(9)Gerd-i nÀèleyn ÿst tÀc-ı sipihr Õerre-i nÿr ÿst pertev-i mihr

Der Na’t-ı AãhÀb-ı Güzìn ve EvlÀd u Ál ü EnãÀb-ı Seyyidi’l-Mürselìn
RıdvÀnu’llÀhi èAl‘yhim Ecmaèìn
(10)æÀliåen çÀr-yÀr u aãhÀba Daòı evlÀd u Àl ü ensÀba
(11)èİzzet ü óürmet ü selÀm olsun İzleri tozı tÿtiyÀm olsun
(12)Dìn-i İslÀma anlar oldı èimÀd İtdiler èÀlem içre èadlile dÀd
(13)Mihr-i Àn zümre-i gürÿh-ı ãafÀ BÀd bÀúì derÿn-ı òÀùır-ı mÀ

23 Metin transkripsiyonunda Ankara Milli Kütüphane nüshası temel alınmıştır. Nüsha farklılıkları
belirtilirken Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi nüshası K harfi ile gösterilmiştir.
24 Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi nüshasında ilk 44 beyit bulunmamaktadır.
Atila GÖKDEMİR
[94]
Der Vaãf-ı Destÿr-ı Mükerrem Müşìr-i Müfaòòam Õü’l-Mecd ve’l-
èUlÀ Óażret-i SinÀn Paşa
(14)Baèd-ez-Àn Óaøret-i Kerìmü’ş-şÀn Yaèni düstÿr-ı pÀdişÀh-ı cihÀn
(15)äÀóib-i tìà ü ùabl ü òayl ü óaşem MÀlik-i òÀtem ü livÀ vü úalem
(16)Menbaè-ı faøl u dÀniş ü iõèÀn ŞehriyÀr-ı vilÀyet-i iósÀn
2b
(17)Gül-i gülzÀr-ı zümre-i vüzerÀ Yaènì kim Óaøret-i SinÀn Paşa
(18)Her ne yerde ki óÀkim oldı özi Görüñ òÿnile yürür oldı úozı
(19)Unuduldı ãadÀ-yı NÿşirevÀn èAdl ü dÀdı olalı òalúa revÀn
(20)Özidür şimdi èÀleme ÓÀtem Kefidür keffe-i seòÀ vü kerem
(21)Yed-i inèÀmına göre yedi yem Didiler bir óaúìr úaùreceyem
(22)Yoúdur erlikde òod ana åÀnì Bir dil-Àver anuñ gibi úÀnì
(23)Baúışı ÚahramÀn özi Rüstem Revişi Óamza-veş dil-Àver hem
(24)Úılıcı úÀsım u cemÀli bedìè Şìr-i YeõdÀn gibi mehìb ü şecìè
(25)Úaç başı var cihÀnda aèdÀnuñ Úılıcına baş egmeye anuñ
(26)Yemen iúlìmini alan oldur Ol diyÀra úılıç ãalan oldur
(27)Şol úadar itdi anda óarb ü úıtÀl İtmedi anı SÀm u Rüstem-i ZÀl
2b
(28)Òalú olalı cióÀn zemìn ü zamÀn Daòı ecsÀm-ı òalúa rÿó-ı revÀn
(29)èArãa-i rezme ser çeküp sancaú Açalı leşker-i ôafer bayraú
(30)Şeşper-i ser-girÀn düzüp ãaflar Başlar üzre yer ideli miàfer
(31)Nìzeler ùaèn uralı úalúana áÀzìler at ãalalı meydÀna
(32)Tìrler kendin ortaya atalı Cebeler ana sìneler ùutalı
(33)Úılıcıñ keskin olalı adı Urulaldan neberd bünyÀdı
(34)Olmadı hìç anuñ gibi bir ceng Olmaya Àòir ola devr-i dü-reng
(35)ÓÀãılı ol vezìr-i nìk òiãÀl Óüsn-i aòlÀúile sütÿde-fièÀl
(36)Her hünerde kemÀlile maèrÿf èÌlm ü faøl u maúÀlile mevãÿf
(37)ÓÀfıô-ı naôm muèciz-i BÀrì ÓÀùırında Nebìniñ aòbÀrı
(38)Naôma ùabè-ı selìsi hem mÀ’il ŞÀhid-i şièri ãayd ider óÀãıl
3b
(39)Gördüm ol ãÀóib-i èaùÀ vü kerem Óaô ider òoş maúÀleden her dem
(40)ÒÀùırım istedi o demde hemìn Naôm idem úırú èaded óadìå-i güzìn
(41)VÀrid oldı óadìå-i peyàamber Virdi andan muóaddiåìn òaber
Atila GÖKDEMİR
[84]
(42)Óıfô idüp şol ki úırú óadìå-i şerif İtse naúl ümmet üzre anı laùìf
(43)FuúahÀéile óaşr ide AllÀh èUlemÀdan úıla anı ol ŞÀh
(44)Ola anuñ şefìèi rÿz-i cezÀ HÀtimü’l-enbiyÀ óabìb-i ÒudÀ

ها ب ع ث هُ هّللاُ ب ع ث هُ هّللاُ ي وم
م ر ِدينِ

ا ِم ن أ
رب ِعي ن حِديثً

َّمتِي أ
ُ
» م ن حِف ظ عل ى أ
م
َّ
و هسل
ي ِه
َّى هّللاُ عل
ِ ُّي هصل
ق ا ل النَّب
»
ًما25
ِقي ًها عاِل
مِة ف
ِقي ا

ال
(45)Çün bu úavl-i latìfi gÿş itdüm LütfiyÀ26 cÿş idüp òurÿş itdüm
(46)Úıldım ol dem tevekkül-i BÀrì Ùaleb itdüm Rasÿlden yÀri27
(47)İbtidÀ eyleyüp be-nÀm-ı İlÀh28
Didüm ol demde29 faøl30

Bismi’llÀh
»
رآ ن31
قً

ال
ُ
رأ
ي ق

م ع هّللا ف ل
م
َّ
راد ا ن ي ت كل

ُم » م ن أ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
4a
(48)Kim ki Tañrı ile diler kelimÀt Oúusun dÀyimÀ KelÀmu’llÀh
(49)Söyleşir Óaúúıla anı oúuyan Nuùú-ı Peyàamber oldı ana güvÀh
»
ف ِم نهُ ُك ُّل ش ي ء32
ف هّللا خا
ُم » م ن خا
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(50)Kim ki úorúarsa Óaú TeèÀlÀdan Úorúar andan cemì-i maòlÿúÀt
(51)Úorúmaya ol ki Tañrı òışmından33 Úorúudur anı sÀye-i õerrÀt
»
34
ِ ِه ذ َّرةً
نُوب
م ي ب ق ِم ن ذُ
َّي مَّرةً ل
ُم » م ن ص َّل عل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(52)Buyurdu ol Óabìb-i Óaøret-i Óaú Kim baña bir kere vire ãalavÀt
(53)Õerre deñlü günÀhı úalmaz anuñ Virür aña ÒudÀ nice óasenÀt35

25 Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, c.II, s. 246, Hadis no: 2465.
26 K Lütfiyen
27 K nüshasında bu beyit bulunmamaktadır.
28 K binâm-ı İlâh
29 K dem
30 K bi-fazl
31 Hindî, Kenzu’l-Ummâl, 1, 510.
32 Kuzâî, Müsned-i Şihâb, s. 199.
33 K hışm-ı Mevlâdan
34 Aclûnî, II, 304.
35 K nüshasında bu hadisin metni ile 52 ve 53. beyitler bulunmamaktadır.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[85]
»
ر ِض36
ْل
ِنَّهُ ِظ ُّل هّللاِ فِي ا
طا ن ف إ
ُم »ال ت ُسبُّوا ال ُّسل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(54)ŞÀh-ı İslÀma sögme eyle óaõer Kim odur yeryüzinde sÀye-i Óaú
(55)ÚÀdir olduúca eyle aña duèÀ Mü’min olana oldurur elyaú
4b
»
ٌم عاِد ٌل37
ما
مِة اِ
ِقي ا

ل ى هّللا ي و ُم ال
ِ
ح َّب النَّا ِس إ

َّن أ
ِ
ُم »إ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(56)Ümmetüñ sevgülüsi rÿz-ı cezÀ Bil muóaúúaú ki şÀh-ı èÀêildür
(57)èAdl ü dÀd eyle kim úala bÀúì38 Ôulme saèy eyleme ki zÀyildür39
»
م ة40
و ُم سِل
عل ى ُك هلِ ُم سِل م
ِري ضةٌ
ُم ف

ِعل

ُم »ا ل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(58)èİlm farø oldı her MüselmÀna Gerek er olsun ol gerek èavrat
(59)Farø-ı vÀcib budur edÀ ideler TÀ ki òÀliã ola èubÿdiyyet
»
حِد41
َّ
ل ى الل
ِ
م هِد إ

ِم ن ال

م

ِعل

ُب ال
ُ
ُم »اُ طل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(60)Meódden laóde dek dürüş èilme Ùaleb it èilmi virmek AllÀhıñ
(61)İki èÀlemde èizz ise maúãÿd èİlme ãarf eyle mÀlile cÀhıñ
»
ِلي ٌل42
ج ه ِل ق

ع م ِل م ع ال

ر ال
َّن كثِي
ِ
ِم كثِي ٌر وإ

ِعل

ع م ِل م ع ال

ِلي ل ال
َّن ق
ِ
ُم »إ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(62)Bil muóaúúaú bunu ki az èamel Çoú olur èilmile èamel idegör
5a
(63)Çoú èamel cehlile olur çirkin èUlemÀ gitdügi yola gidegör43
»
ا ِدينِ ِه44
ثً
ُ
ل
ه ب ثُ
غنِيًّا ِل ِغن اهُ ذ

ُم » م ن ا ك رم
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(64)Şol ki mÀlı içün àanì olana Úılsa ikrÀm vü eylese taèøìm45
(65)æülüåÀnına dìniniñ anuñ Naúã irişür budur kelÀm-ı selim

36 Aclûnî, II, 439.
37 Tirmizî, Ahkâm, 4.
38 K ‘Adl ü dÀda dürüş ki bÀúì úala
39 K Ôulm ile milk-i fÀnì zÀyildür
40 Kuzâî, a.g.e., s. 42.
41 Mehmet Yılmaz, Kültürümüzde Âyet ve Hadisler (Ansiklopedik Sözlük), Kesit Yayınları, İstanbul,
2013, s.654.
42 Kuzâî, a.g.e., s. 42.
43 K Bu hadis ile 62 ve 63. beyitler bulunmamaktadır.
44 Bu ifade hadis kaynaklarında bulunmamaktadır.
45 K Meskenet birle eylese taèøìm
Atila GÖKDEMİR
[86]
»
46
مِة ا ل َّصل ةُ
ِقي ا

ال

بدُ ي وم
ع

ِ ِه ال
َّو ُل ما يُ حا ِس ُب ب

ُم »أ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(66)Rÿz-i Àòirde evvelÀ ãorılan Úul olandan namÀzdur anı bil
(67)Óazer it vaútini geçirme anuñ Ábdestiñ alup namÀzıñ úıl47
»
48
سل م
ْلِ
ُم »ا ل َّز كاةُ ق ن ط رةُ ا
وال َّسل
ي ِه ال َّصل ةُ
وق ا ل عل
(68)Her sene vir zekÀtı iy òˇÀce Bil ki İslÀma köpri oldı zekÀt
(69)Farø olan itmezise anı edÀ Sÿd-mend olmaz ana ãavm u salÀt
»
ِهر ز ق49
ُع ال
من
ت
ُم »ا ل ُّص ب حةُ
وال َّسل
ي ِه ال َّصل ةُ
وق ا ل عل
5b
(70)Seóerì àaflet eyleyüp uyuma Seóer uyòusı rızúı menè eyler
(71)Seóer-i òˇÀbda olan èacabÀ Tañrıdan rızú isteyüp neyler50
»
ي ك ال َّر ز ق51
و َّس ُع عل
رةِ يُ
َّط ها
م عل ى ال
ُم »دُ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(72)PÀklık üzere ol yüri dÀim PÀklık rızúıña virür vüsèat
(73)Ùayyib52 ü ùÀhir olmayan kişinin Gelür elbette rızúına úıllet
ن ي ُمو ت ي ُهوِديًّا

ي ِه أ
م ي ُح َّج ف ل عل
ول
ح رام

ل ى ب ي ِت َّّللاِ ال
ِ
ِغُهُ إ
ه
يُب ل
و را ِحل ةً
ك زادًا
ُم » م ن مل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
»
و ن ص رانِيًّا53

أ
(74)Kim ki óacc itmeye olup úÀdir Kaèbe’i varup eylemezse ùavÀf
(75)Öldügi demde ol Yahÿdì öle YÀòu NaãrÀnì yoú bu sözde òilÀf

46 Tirmizî, Mevâkit, 188.
47 K Bu hadis ile 66 ve 67. beyitler bulunmamaktadır.
48 Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, III, 62;Beyhâkî, Şu‘ab, III, 20.
49 Beyhâkî, el-Âdâb, I, 276.
50 K 71. beyit bulunmamaktadır.
51 Hindî, XV, 458.
52 K tîb
53 Tirmizî, Hac, 3.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[87]
»
54
ِم
كل

و ُح س ُن ال
ِم
رةِ ي دُ ُّل ال َّسل
م غِف

َّن ُمو ِجب ا ِت ال
ِ
ُم »إ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(76)Òalúa beõl-i selÀmile eyü söz Mÿcib55
-i maàfiretdürür taóúìú
(77)Her MüselmÀna vir selÀmı hem al Eyü söz söyle ol eyüye refìú56
»
57
ر و ضع هُ هّللاُ
و م ن ت كبَّ
ِ رف ع هُ هّللاُ
وا ض ع ِلِله
ُم » م ن ت
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(78)Bil ki ehl-i tevÀøuè58 olsa kişi Óaú anuñ úadrini úılur èÀlì
(79)Şol ki59 ululanup büyüklense İder alçaúdan alçaú anu ÒudÀ
»
ِن60
ِق نِ ص ُف الِدهي
ُ
ُخل

ُم » ُح س ُن ال
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(80)Òulúı gökcek olan kişiye zihì61 Nıãf-ı dìn oldı çün eyü sìret
(81)Sìreti òÿb olmayan62 mü’min Oldı gÿyÀ ki bir úurı ãÿret
»
ِكب ِر63

َّرة ِم ن ال
ق ا ل ذ

ِ ِه ِمث
ب

م ن كا ن فِي ق ل
جنَّة

د ُخ ُل ال
وق ا ل »ال ي
(82)Cennete girmez ol kişi ki anuñ Ola úalbinde kibr õerre úadar
(83)Úalbiñi meskenetle ãÀf eyle Kibrile virme òÀtırıña keder
»
ة64
ِف ر كع ِة صل

ل

ل ى هّللاِ ِم ن أ
ِ
ح ُّب إ
ِغ يب ِة ا

م ة ِم ن ال
وق ا ل »ت ر ُك كِل
(84)Vaz gelmek müsÀviden bir söz Ehl-i àıybetle olmayup hem-rÀz
(85)Óaøret-i Óaú úatında sevgülidür Úılmadınsa hezÀr-bÀr namaz
»
ع س ل65

خ ُّل ال

ف ِسدُ ال
ع م ِل ك ما يُ

ف ِسدُ ال
ِق يُ
ُ
ُخل

وق ا ل » ُسو ُء ال
(86)èAmeli òÿy-ı bed bozar óazer it Nitekim sirke telò ider balı
(87)Óüsn-i aòlaúile èamel eyle Bozma bed-òaãletile aèmÀli

54 Kuzâî, a.g.e.,s. 49.
55 K sebeb
56 K 76 ve 77. beyitlerin yeri değişiktir.
57 Tirmizî, Birr, 82.
58 K alçakgönüllü
59 K Kim ki
60 Hindî, Kenzu’l-Ummâl, III, 3.
61 K Devlet ana ki huyı gökcek ola
62 K olmayan hub
63 Tirmizî, Birr, 6.
64 Bihâr'ul-Envâr, c. 75, s. 261.
65 Gümüşhanevî, II,879.
Atila GÖKDEMİR
[88]
»
ح ط ب66

ُك ُل النَّا ُر ال

ح سن ا ِت ك ما ت أ

ُك ُل ال

ح سدُ ي أ

ُم »ا ل
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(88)ÓasenÀtı óased ider67 iy mü’min Odunı nice yer ise68 ateş
(89)Kimseniñ óÀline óased itme Dir iseñ Tañrı óÀliñi ide òoş
»
مانًا69
ِي
وإ
منًا

ب هُ أ

هّللاُ ق ل
م َلُ
ِد ُر عل ى ا نف اِذِه
و ُه و ي ق
ًظا
غ ي

وق ا ل » م ن ك ِظم
(90)áaøab u òışma şol ki úÀdir iken İtmeyüp70 òışmı yudsa óiddetini71
(91)Ùoldura úalbine anuñ AllÀh
72 Nÿr-ı ìmÀnla emÀnetini73
»
َّوا ب ش ِهيد74
و ج ب ت
ِن ا ست
ن ي

ح ب ي ن اث
صل

ُم » م ن أ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(92)İki ehl-i nizÀèıñ ortasını Kim ki ãuló eylese75 girüp òayra
(93)VÀcib olur aña åevÀb-ı şehìd Ùoúınur nefèi kendüye àayra
»
ِر كف ا ِعِل ِه76
خ ي

ُم »ا لدَّا ُل عل ى ال
ي ِه ال َّصل ةُ وال َّسل
ِ ُّي عل
وق ا ل النَّب
(94)Kim ki òayra delÀlet itse seni İşleyen òayrı oldurur gÿyÀ
(95)DÀ’imÀ òayr işe delÀlet úıl Eyleme şer kelÀmını iãàÀ77
»
ْل ِخ رة78
ا
ِ
ِم ن ح وائِج
جةً
س ب ِعي ن حا
الدُّ ني ا ق ف ى هّللاُ ل هُ
ِ
ِم ِم ن ح وائِج
ُم سِل

ِخي ِه ال
ِْل
جةً
وق ا ل » م ن ق ف ى حا
(96)Kim ki bir úardeşi MüselmÀnıñ Bitürür óÀcetini dünyÀda
(97)Óaøret-i Óaú anuñ da yetmiş kez Bitürür óÀcetini èuúbÀda

66 Ebû Dâvûd, Edeb, 44.
67 K Yer hased bil ki hayrı
68 K Nice yer ise odunı
69 Ebu Davud ,Edeb, 3.
70 K İtmese
71 K hiddetle
72 K Toldura anı Hazret-i Mevlâ
73 K emanet kıla
74 Yılmaz, a.g.e., s.502.
75 K eyleyüp
76 Tirmizî, ‘İlm, 14.
77 K 95. beyit bulunmamaktadır.
78 Buhârî, Mezâlim, 3.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[89]
»
ِعدَّةُ د ي ٌن79

»ا ل
م
َّ
و سل
ي ِه
َّى هّللاُ عل
ِ ُّي صل
وق ا ل النَّب
(98)Vaède itseñ unutma iy mü’min Borcdur saña ol80 edÀ eyle
(99)èAódiñe81 eyleme òilÀf ãaúın Úavliñe ãÀdıú ol vefÀ eyle
»
82
رفِيقُهُ
ن ا

وأ
ِر هللا،
ُم »ال َّس ِخ ُّي فِي ِج وا
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(100)Tañrı úoñşulıàındadır cömerd Didi aña Nebì83 benim yoldaş
(101)Beõl úıl Óaú yolına mÀ-meleki Bilki ãıàmaz bu yolda èaúl-ı meèÀş
»
طِف ُئ غ ض ب ال َّر هِب84
يُ
ُم »ال َّصد ق ةُ
وال َّسل
ي ِه ال َّصل ةُ
وق ا ل عل
(102)Defè ider òışm-ı ÒÀlıúı ãadaúa Müsteóaúúa85 taãadduú eyle
müdÀm
(103)äadaúayla belÀyı red eyle Budurur úavl-i pÀk-i òayru’lenÀm86
»
87
م رة
ِش هقِ ت
ِ
و ب
ُردُّ ال َّسائِ ل ول
ُم »ال ت
وال َّسل
ي ِه ال َّصل ةُ
وق ا ل عل
(104)SÀéili eyleme úapuñdan red Nıãf-i òurmaca olsa vir aña
(105)Külli olmazsa cüz’i olsun vir Úalacaú virdigiñdür saña88
»
َّمتِ ِه89
ِْلُ
ِ هيِ
عا ِء النَّب
ِدِه كدُ
ول
واِلِد ِل

ُء ال
عا
ُم »دُ
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(106)Úavmine daèvet-i nebì gibidür Atanıñ oàlına duèÀsı hemÀn
(107)Bed-duèÀsından atanıñ ananın Óazer it itme anlara èiãyÀn

79 Kuzâî, a.g.e., s. 118.
80 K anı
81 K Va’dene
82 Yılmaz, a.g.e., s.603.
83 K peygamber
84 Tirmizi, Zekât 28.
85 K Fukaraya
86 K kavî çâk enâm
87 Kuzâî, a.g.e., s.135.
88 K 103. beyit bulunmamaktadır.
89 Aclûnî, I, 405.
Atila GÖKDEMİR
[90]
»
و كا ن كافِ ًرا90
ول
ُوِم
م ظل

ُم »اِتَّقُوا د ع وة ال
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(108)Bed-duèÀsını alma maôlÿmuñ KÀfir ise de andan eyle óazer
(109)äanma maôlÿmuñ Àhı yerde úalur Ùoúınur saña ãanki tìr-i úader
»
ر91
ِن ِم ن ن ا
سان ا
مِة ِل
ِقي ا

ال

ِن فِي الدُّ ني ا كا ن ل هُ ي وم
و ج ه ي
وق ا ل » م ن كا ن ذ ا
(110)Ol92 ki dünyÀda iki yüzlü ola İki èÀlemde bulmaya rÀóat
(111)Ola maóşerde oddan iki dili Bileler èilletin úamu ümmet
»
93
ٌم
َّما
ن
جنَّة

د ُخ ُل ال
ُم »ال ي
وال َّسل
ي ِه ال َّصل ةُ
وق ا ل عل
(112)Birbirinden bu òalúa söz ileden Cennete dÀòil olmaz eyle óaõer
(113)İrtikÀb itme zemmi vü nemmi Cennete girmek ister iseñ eger
»
ِن94
ِ سا
ه
ِن فِي ِح ف ِظ الل
ِْل ن سا

ا
حةُ
ُم » را
ي ِه ال َّسل
وق ا ل عل
(114)Ádemüñ bil óuøÿru iy mü’min Dilini ãaúlamaúda oldı hemìn
(115)Bulduàuñ sözi söyleme óaõer it Dil belÀsından eyle cÀnı emìn95
ُم
ي ِه ال َّسل
و » ق ا ل عل
ر ِمزا ُحهُ ذهب وقا ُرهُ
من کثُ
96 »
(116)Şol kişi kim laùìfesi çoú olur Az olur èırøı úalmaz anda vaúÀr
(117)äıma nÀmÿsıñı laùìfe ile áayreti olana gereúdür èÀr
و ُ ق ا ل عل
ُح هب الدُّنيا رأ ُس ي ِه ال َّسل م » ُک هل خطيئ ة
97 »
(118)Her günÀhıñ ulusı iy mü’min Óubb-ı dünyÀdur ana buàø eyle
(119)MÀ-sivÀ sevgüsin çıúar dilden Dili óubb-ı ÒudÀyile ùoyla

90 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/153.
91 Ebû Dâvud, Edeb, 39.
92 K Şol
93 Tirmizî, Birr, 79.
94 Yılmaz, a.g.e., s. 581.
95 K Bu hadis ile 104 ve 105. beyitler bulunmamaktadır.
96 Gümüşhanevî, II, 1258.
97 Ebu Dâvud, Edeb, 125.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[91]
ُم
ي ِه ال َّسل
و » ق ا ل عل
من جا ُرهُ بوائِق هُ
ال يدخ ُل الجنَّة من ل م ي أ
98 »
(120)Şol kişi cennete duòÿl itmez99 Koñşısı andan olmasa100 òoşnÿd
(121)Koñşı óaúúın rièÀyet eyleyigör Olma bÀà-ı cinÀndan merdÿd101
ُم
ي ِه ال َّسل
و »طوبى لمن شغله عيبه عن عيوب الناس ق ا ل عل
102 »
(122)Eylik ol kişiye ki ol dÀyim Kendünüñ èaybına ola meşàÿl
(123)İlleriñ èaybını olup èÀyib Görmeye kendü èaybını maèúÿl
ُم
ي ِه ال َّسل
و » هللا ق ا ل عل
من ت ًصبهر علی مصيبة يُعوضه
103 »
(124)Ol ki eyler muãìbete ãabrı èİvaøın virür aña Óaøret-i Óaú
(125)Şol ki ãabr itmeyüp ider şekvÀ èİvaøa olmaz ol kişi elyaú104
ُم
ي ِه ال َّسل
و » ق ا ل عل
يُبع ثس ک ُل عبد علی ما ما ت عليه
105 »
(126)Her ne óÀl üzre fevt olursa kişi Yine anuñla óaşr ider AllÀh
(127)èAmel-i ãÀlióa düriş
106 dÀyim Çün èamel saña olısar hem-rÀh

Der ÒÀtime ve Duèa
107

(128)Óamdu li’llÀh bu naôm-ı òÿb-niôÀmBuldı èavn-i ÒudÀyile itmÀm
(129)Úudretim yetdügünce naôm itdim èUlemÀ gitdügi yola gitdüm
(130)Sehvile ãÀdır oldı ise òaùÀ Umarın èafv ide Óabìb-i ÒudÀ
(130)èArøım ãanma ola èarø-ı hüner Ùalebim bu ki Óaøret-i Server
(131)Oúıyana bu naômı şefúat ide Rÿz-ı óaşr olıcaú şefÀèat ide
(132)Daòı naôma kim oldı ise sebeb Vire maúãÿdın ana Óaøret-i Rab
(133)YÀ İlÀhì be-óaúú-ı óubb-ı Rasÿl Eyle bu naômımı benim maúbÿl
(135)Luùfì-i èÀciz ü günÀh-kÀrım Maèãiyet derdi ile bìmÀrım
(136)èAczime úudretiñ èaùÀ eyle Derdime raómetiñ devÀ eyle

98 Müslim, İman, 73.
99 K Cennete dâhil olmaz şol kimse
100 K olmaya
101 K Hem-civârın kim ise ta’ciz itme/Ola senden emîn râh-ı şünûd
102 Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, II, 46.
103 Kuzâî, a.g.e., s. 36.
104 K Hadis metni ile 124 ve 125. beyitler bulunmamaktadır.
105 Mirkat, I, 332; Münâvî, Feyzü’l-Kâdir, V, 663.
106 K Düriş a’mâl-i sâlihâya
107 K Der-Hâtime ve Duâ bölümü bulunmamaktadır.
Atila GÖKDEMİR
[92]
(137)Óaşr úıl ümmet-i Muóammed ile Rÿşen it úalbi nÿr-ı Aómed ile
(138)Cümlemüz it Óabìbiñ ile refìú Bize göster cemÀliñi taóúìú
(139)Kim ki bu daèvete diye Àmìn Óaú anı her belÀdan ide emìn
El-hamdü lillÀhi èalÀ itmÀmihì ve’ã-ãalÀtü èalÀ nebiyyihi ve Àlihi ve aãóÀbihi
rıêvÀnu’llÀhi èaleyhim
SONUÇ
Osmanlılar döneminde Hz. Peygamber’in hadislerinin manzum
tercümesi şeklinde çok sayıda eser, geleneksel olarak kaleme alınmıştır.
Sünnet-i seniyyeyi yaygınlaştırmayı ve halkı bilgilendirmeyi amaçlayan bu
eserler, Müslüman Türk okuyucuları tarafından referans eserler olarak kabul
görmüştür. İncelememize konu olan eser de bunlardan birisidir. Manzum hadis
tercümesi çalışmalarının yoğun olarak kaleme alındığı XVI. yüzyıla ait olan
eserin dili son derece sâde, açık ve anlaşılır olup günümüzde dahi kolaylıkla
anlaşılabilecek bir Türkçe ile yazılmıştır. Müellif, edebî kaygılardan ziyâde
didaktik mahiyette bir eser kaleme almış, nazım şekli olarak mesnevî türünde
yazdığı bu eseri ile de manzum kırk hadis türüne katkıda bulunmuştur. Eser,
muhtevâsında barındırdığı konu çeşitliliği bakımından değerlendirildiğinde
dinî-didaktik-ahlakî mesnevîler sınıfına dâhil edilebilir. Eser, manzum kırk
hadis tercümesi olmasının yanı sıra Osmanlılar döneminde halkın inanç
dünyasını ve zihniyetini ortaya koyması bakımından da dikkat çekicidir. Kırk
adet hadisi manzum olarak kaleme alıp bilginin yayılmasını ve kolay
öğrenilmesini sağlamaya dönük bir gayret olarak değerlendirilebilir.
KAYNAKÇA
ACLUNÎ (1988) Keşfü’l-Hafâ, Lübnan-Beyrut, I-II.
ASLAN, Üzeyir “Şeyhî Lütfullah Çelebi Kadı” maddesi,
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay
&detay=2406, Erişim tarihi (0418) 05.06.2016.
CEVZÎ İbnü’l (1983) el-İlelü’l-Mütenâhiye, Beyrut, I-II.
ÇİÇEKLER, Mustafa (2004) “Mesnevî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, Ankara, c. XXIX, s. 320-322.
ERDOĞAN, Abdulkadir-NARİNCE Mehmet (2007) Edebî ve Tarihî
Şahsiyetleriyle Ankara, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara.
GÜMÜŞHANEVî, Ahmed Ziyaeddin (2010), Ramuzu’l-Ehadis, Hadis
Ansiklopedisi, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, C.1-2.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[93]
HİNDÎ, Alaeddin Ali bin Hüsameddin (1989) Kenzu’l-Ummâl, c. I-II-XVXVI,
Beyrut.
http://88.255.225.19:8091/detay_goster.php?k=2649, Erişim tarihi (0715)
07.06.2016.
http://www.yazmalar.gov.tr/detay_goster.php?k=149250, Erişim Tarihi:
(2100) 19.05.2016.
İBRAHİM, Şehrî (2003) Koyunoğlu Müzesinde Kırk Hadis Mecmuası, Haz.
Mustafa Çıpan-Ahmet Efe, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları
49, Konya.
İPŞİRLİ, Mehmet (2002) Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Ankara,
c. XXVI, s. 137-139.
KARAHAN, Abdulkadir (1991) İslâmî Türk Edebiyatı’nda Kırk Hadis,
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara.
KETTÂNÎ (1994) er-Risâletü’l-Mustatrafe, çev. Yusuf ÖZBEK, İz
Yayıncılık, İstanbul.
KILIÇ, Müzahir (2001) “Edebiyat Tarihi Bakımından Kırk Hadisler”, Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S. 18,
Erzurum, s.93-103.
KURTOĞLU, Orhan, “Divan Şiirinde Mahlas Değiştiren ve Birden Fazla
Mahlas Kullanan Şairler”, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler
Dergisi, S.38, s.71-91.
KUZÂÎ (2005), Müsned-i Şihâb, çev. Ali Akar, Armağan Kitaplar, Konya.
MECLİSÎ, Muhammed Bâkır (ty) Bihârü’l-Envâr, c. LXXV.
MÜSLİM, Ebu’l-Hüseyin (1970) Sahih-i Müslim ve Tercemesi, tercüme:
Mehmet Sofuoğlu, c. VIII, İrfan Yayınları, İstanbul.
ONAY, Ahmet Talât (1996) Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzahı,
Akçağ Yayınları, İstanbul.
PEKOLCAY, Necla vd. (1994) İslamî Türk Edebiyatı’nda Şekil ve Nevilere
Giriş, Kitabevi Yayınları, İstanbul.
SAMİ, Şemseddin (2010) Kâmûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul.
SÜREYYÂ, Mehmed (1996) Sicill-i Osmânî, haz. Nuri Akbayar, C. III,
İstanbul.
TİRMİZÎ, Ebu İsa Muhammed (1938) El-Mektebetü’l-İslamiyye, Kahire.
TÖKEL, Dursun Ali (2000) Divan Şiirinde Mitolojik Unsurlar, Şahıslar
Mitolojisi, Akçağ Yay., Ankara.
Atila GÖKDEMİR
[94]
ULUDAĞ, Süleyman (2008) “Ricâlü’l-gayb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, Ankara, c.XXXV, s.81-83.
ÜNAL, İ. Hakkı, “İslâm Kültüründe Kırk Hadis Geleneği ve Şeyh Hâmid-i
Velî’nin Hadîs-i Erbaîn Şerhi”, Ankara Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Dergisi, c. XXXIX, s.137-146.
ÜNVER, İsmail (1986) “Mesnevî”, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II (Dîvân
Şiiri), Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, s.430-563.
YAVUZ, Hulusi, Rumûzî’nin Târih-i Feth-i Yemen’i ile Arşiv Vesikalarına
Göre Sinan Paşa’nın Yemen’i Fethi ve XVI. Asırda Yemen’in Sosyal
Yapısı, Atatürk Üniversitesi, Basılmamış Doktora Tezi, c.1, s. 97-136.
YAVUZ, Yusuf Şevki (1997) “Hamdele”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, İstanbul, c. XV, s.448-449.
YILMAZ, Mehmet (2013) Kültürümüzde Âyet ve Hadisler (Ansiklopedik
Sözlük), Kesit Yayınları, İstanbul.
YILDIRIM, Selahattin (2000) Osmanlı’da Kırk Hadis Çalışmaları, Osmanlı
Hadis Araştırmaları, İstanbul.
YILDIZ, Âlim (2012) “Hz. Muhammed ile İlgili Edebî Türler”, Türk-İslâm
Edebiyatı El Kitabı, edt. Ali Yılmaz, Grafiker Yayınları, Ankara.
YILDIZ, Âlim, “Sırâcî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi”, Cumhuriyet
Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, c.XV, sy.1, s.127-150.
Lütfî’nin Manzum Kırk Hadis Tercümesi
[95]

Konular