Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Tıp Metni: Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn

International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS)
December 2015 : Volume 1
ISSN :
Doi :
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 15
Field : Turkish Language, Literature
Type : Review Article
Recieved:18.11.2015 - Accepted:15.12.2015
Eski Anadolu Türkçesine Ait Bir Tıp Metni:
Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn
Zahide PARLAR
Okt. Dr., Bartın Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili Bölüm Başkanlığı, Bartın, TÜRKİYE
E-posta: okunzahide@yahoo.com
Öz
Bu çalışmada, yazarı ve istinsah tarihi belli olmayan, dil özellikleri incelendiğinde Eski
Anadolu Türkçesi dönemine ait olduğu tespit edilen Kitāb-ı Keḥḥāl-Nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn
adlı tıp yazması çeşitli yönleriyle tanıtılacaktır. Sekiz makalâttan oluşan eser göz hastalıkları
üzerine kapsamlı bir eser oluşturma gayesiyle farklı tıp kitaplarından derlenerek
hazırlanmıştır. Eserin ilk iki makalâtında sağlığı korumanın yolları, insanın yaradılışı, gebelik
ve doğum süreci, kafatasının anatomisi, baş ağrılarının teşhis ve tedavisinden bahsedilmiştir;
diğer altı bölümünde göz ile ilgili hastalıkların sebepleri, teşhisi ve tedavisinde kullanılacak
ilaçlar terkipleri ile birlikte anlatılmıştır. Eserin içerdiği pek çok anatomi, botanik, eczacılık
vb. teriminden dolayı Türk dili ve kültürü yanında tıp ve bilim tarihi gibi farklı bilim dalları
için de dikkate değer bir eserdir. Teşhis ve tedavilerde kullanılan Türkçe terimler ise
Türkçenin hem terim karşılamadaki gücünü hem de bilim dili olma yolundaki adımlarını
göstermesi bakımından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn, Eski Anadolu Tükçesi, tıp
yazmaları, tıp tarihi, kehhâl-nâme, göz hastalıkları ve tedavileri, tıp terimleri

 Bu makale, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili Ana Bilim Dalında hazırlanan
Kitāb-ı Keḥḥāl-Nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım) başlıklı doktora tezinden kısaltılarak
hazırlanmıştır.
International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 16
The Medicine Text of Old Anatolian Turkish:
Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn
Zahide PARLAR
Lect., Phd., Bartın University, Faculty of Literature, Bartın, TURKEY
E-posta: okunzahide@yahoo.com
Abstract
In this study, it is aimed to introduce the medicine manuscript titled Kitâb-ı Kehhâl-Nâme-i
Nüru’l-Uyûn, whose author and copy date aren’t known but when its language proporties
investigated it is understood that its date backs to the period of Old Anatolian Turkish. What
seems clear, the manuscript consisted of eight sections prepared by compiling from different
medicine books to create a comprehensive work about eye diseases. In the first two sections
of the work, it is seen that the manuscript mentions the ways of protecting health, creation of
men, pregnancy and birth process, the anatomy of skull, diagnosis and treatment of headache.
In the other six sections, the causes, the diagnosis and the drugs used for its curation of the
illness about eyes are explained with their composition. Because of numerous terms of
anatomy, botany and pharmacy used in this work, we can say that it is important for not only
Turkish language and culture but also various disciplines such as medicine and the history of
science. As for the Turkish terms used for diagnosis and treatments, they are very important
in terms of indicating both efficiency of Turkish to meet terms and its steps in the path to
becoming scientific language.
Keywords: Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn, The Old Anatolian Turkish, medicine
manuscript, history of medicine, kehhâl-nâme, eye diseases and their treatments
K
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Aralık, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 17
1. Giriş
Son yıllara kadar Eski Anadolu Türkçesi üzerine yapılan çalışmaların çoğunu edebî eserler
teşkil etmektedir; fakat son dönemlerde özellikle tıp eserlerini konu alan çalışmalar, bu dönem
Türkçesinin bir edebî dil olması yanında bir bilim dili mahiyetinde olduğunu da ortaya
çıkarmaktadır. Bu döneme ait farklı tarzda ve özellikle bilimsel konulardaki eserler üzerine
yapılacak çalışmalar, Türkçenin bilim dili olma yolundaki adımlarını ve hatta bilim dili olma
hususundaki yerini göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu makalede ele alınan Eski
Anadolu Türkçesi dönemi tıp yazması de ait olduğu dönemin dil özellikleri ile tıp
metinlerindeki söz varlığını yansıtmaktadır. Bunun yanında hastalıklar ve bunların
tedavilerine yer verilirken kullanılan pek çok anatomi, botanik, eczacılık, kelimeleri ile
hastalık ve ilaç adları ile ilaçların yapımında kullanılan farklı madde adlarından dolayı Türk
dili ve kültürü yanında tıp ve bilim tarihi, botanik, zooloji, kimya vb. alanlarda çalışan
araştırmacılar için de önem arz etmektedir.
2. Yazmanın Tavsifi
Katalog kaydında adı Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn olarak geçen eser, İstanbul Millet
Kütüphanesi Ali Emiri-Tıb Bölümünde 254 demirbaş numarasıyla kayıtlıdır. Dış boyutları
190x115, iç boyutları 120x60 mm’dir. Eser; şirazeli, şemseli, miklepli ve tam meşin kaplıdır.
204 varak olan eserde varaklar 15 satır ve 1 sütundan oluşmuştur. Sadece ilk varak 13, son
varak 17 satırdır. Eser, harekesiz nesih ile yazılmıştır. Katalog kaydında yazar adı olarak
Mahmûd Şirvânî geçmesine rağmen tek nüshası tespit edilen eserin hiçbir yerinde eser ve
müellif adı açık olarak yer almamaktadır. Ali Haydar Bayat ve Necdet Okumuş (BAYAT &
OKUMUŞ , 2004, s. 47) da, bu eserin Muhammed bin Mahmûd Şirvânî’ye ait almadığını ve
göz hastalıklarıyla ilgili farklı kitaplardan derlendiğini ifade etmişlerdir. Müellifi ve
müstensihi belli olmayan eserde mukaddime kısmı bulunmamakta ve eser doğrudan birinci
makalâtla başlamaktadır. Eserin 105b sayfasında ayak olarak rūşnāī çekeler fāʾide ifadesi
verilmesine rağmen sonraki sayfa yirmi dördünci kelimesi ile başlamaktadır. Böylece yirmi
ikinci ve yirmi üçüncü bapların yer aldığı 106a-107b sayfalarının eserde mevcut olmadığı
tespit edilmiştir. Eser, çeşitli hastalıklar ve bunların tedavileri hakkındaki bilgileri ihtiva eden
8 makalâttan ve her makalât da kendi içinde farklı sayılardaki baplardan oluşmaktadır. Eserin
3. ve 4. makalâtı Hacı Veli Bişkin (BİŞKİN, 2010) tarafından yüksek lisans tezi olarak
çalışılan Vasiyyetnâme-i Kehhâlîn ve 4. makalâtı ise Zeynep Akkiraz Ayhan (AKKİRAZ
AYHAN, 2011) tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanan Kitābu Emrāżi’l-ʿAyn adlı
eserle benzerlik göstermektedir. Eserler arasında makalât ve baplar ile ilaç terkiplerinin
sıralanması bakımından ise farklılıklar söz konusudur. İlgili makalâtlar muhtemelen ana
kaynak olarak kullanılan aynı eserden tercüme edilerek yazarlar tarafından eserlere dâhil
edilmiştir.
Eserde kırmızı ve siyah mürekkep kullanılmıştır. Kırmızı mürekkep; makalât, baplar ve alt
başlıkları belirtmek yanında bu bölümlerde geçen hekim adları, ilaç adları, ilaçlarda kullanılan
bitki, hayvan veya kimyasal madde adları için kullanılmıştır. Ayrıca, vurgulanmak istenen ve
dahi, amma, eger gibi işlev sözcükleri (edat, bağlaç) de kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. İşlev
sözcüklerinin birçok yerde kırmızı mürekkeple işaretlenmiş olması bunlardan sonra gelen
ifadeleri vurgulamak ve önce gelenlerle ilişkilerini göstermek içindir (YAYLAGÜL, 2010, s.
25). Metnin diğer kısımları ise siyah mürekkeple yazılmıştır.
International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 18
Eserde yararlanılan kaynaklara atıfta bulunulması eserin bilimsel bir bakış açısıyla yazıldığına
delil teşkil etmektedir. Yararlanılan eserler yazmanın çeşitli yerlerinde eser veya yazar adı
verilerek ya da belirsiz bir şekilde dile getirilmiştir. Bu eserlere gönderme yapmanın asıl
nedeni bize göre söylenen reçetelerin doğruluğunu pekiştirmek, okuyucuyu ilacın etkili
olduğuna inandırabilmektir. Müellif, şu tabip ve eserlere atıfta bulunmuştur:
Daḫı Cālinūs (5) eydür: “Her kimsenüñ mādde dimāġdan gözine inse, eger bedende (6)
imtilāsı olmasa, ḥammāma girmek fāʾide eyler; velí şol (7) kimseler kim imtilāsı ola, şarāb ve
ḥammām muḫāṭaradur. [128a/04]
Bir nev (12) daḫı, yigirmi yıllıḳ beyāżı giderür; nitekim Ebū Yaḥyā-yı Şimāşí (13) eydür: “Bu
keḥl nüsḫası Berhūr atlu kişiden dört yüz (14) altuna ṣatun aldum, tecribe itdügini
gördügümden ṣoñradur. [154a/12]
Ammā üstād Aḥmed-i Ferruḥ -raḥmetu’l- (9) lāhi ʿaleyh- kendü kitābında şöyle dimişdür kim
“Ṣu ṭabaḳa-yı (10) ʿinebiyyeyle ṭabaḳa-yı ʿankebutiyyenüñ ortasında olur yāḫūd (11)
ḳarniyyeyle ʿinebiyyenüñ ortasında olur ya ʿaṣab-ı mücevvefe (12) içinde olur. [169b/08]
ʿAli bin ʿĪsā-yı keḥḥāl kendü kitābında eydür: “İbnü’l-ḫaşābe (9) şarnāḳʿaẓím ʿārıż oldı,
ḳavm-i ḳabílesi rāżī (10) olmadılar kim yaralar, çıḳaralar, ben aña müddetle zurūr-ı aġber
(11) ve zurūr-ı aṣferle daḫı işbu ṭılālar ile tímār itdüm.” dir. [96a/08]
Fūlus eydür: (8) “Edviyenüñ yigreki oldur kim evvel cerāḥati aça, andan ṣoñra (9) fāʾidesini
ẓāhir ola; eger ḥalūzūní, mür, ṣabrla ḳarışdurup (10) ol mevżʿe ṭılā itseler ʿacāyib fāʾide
eyleye.” Ve Ḫˇāce (11) Ebū ʿAlí bin Sínā Ḳānūn’da eydür: “Müfred ḥalūzūn dögüp (12)
ġarabenüñ içine ḳomaḳ kifāyet eyler.” dir, yaş seẕāb ṣuyını (13) yāḫūd ekşi enār ṣuyını
ġarabeye ṭamzuralar be-ġāyet fāʾide (14) eyler. [111b/07]
Daḫı İbn Bayṭār Müfredātında (14) eytmiş: “Tecribe eyledüm; beyān dibin yumşaḳ dögeler,
ġubār olınca (15) göze çekeler, raḳíḳ ẓafrayı gidere, mücerrebdür. [133b/13]
Ayrıca bazı tedavilerdeki farklı uygulamalar ile organ isimlendirmelerindeki farklılıklara
baʿżı ṭabíbler, baʿżı nüsḫalarda, baʿżısı keḥḥāller, baʿżı müteḳaddimler, baʿżılar ifadeleriyle
dikkat çekilmiştir:
Ṣıfat-ı (15) sefūd kim burna ṭamzuralar, çörek otı, nuşādır ve tirbíd, [37a] (1) her birinden
birer dirhem, baʿżı nüsḫalarda tirbíd yirine būre eylemişler. 36b/14
Bu ṭabaḳa ṭabaḳa-yı ṣulbiyye dirler, ṭabaḳa-yı [56b] (1) ṣafíḳa daḫı dirler, baʿżıları bunı
ṭabaḳadan ṣaymazlar, ġışā (2) dirler. 56a/15
3. Dil ve Üslûp Özellikleri
Üzerinde çalışılan eserin katalog kaydında 841/1437 tarihi yer almaktadır; fakat eserde hangi
tarihte yazıldığını belirten bir kayıt yoktur. Dil özellikleri dikkate alındığında eserin Eski
Anadolu Türkçesine ait olduğu görülmektedir. Eserin dili diğer dönem eserlerinden çok farklı
özelliklere sahip değildir. Bu sebeple yazım ve dil bilgisi özellikleri hususundan ziyade
dönemin tıp eserlerini daha iyi kavramaya yardımcı olması açısından eserin üslûp özellikleri
üzerinde durulması tercih edilmiştir. Bu döneme ait tıp kitaplarında belirli kalıplar
kullanılarak oluşturulan bir anlatım söz konusudur. Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn,
nesir diliyle yazılmış olup dil ve üslup özellikleri bakımından dönemin tıp kitaplarıyla benzer
özellikler göstermektedir. Eserin söz varlığı -tıbbî terimler dışında- anlaşılırdır. Tıp
K
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Aralık, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 19
yazmalarında yer alan günlük dildeki sözcüklerin birçoğu farklı anlamları karşılamak üzere
birer tıp terimi olarak kullanılmışlardır. Bu sözcüklerin tespit edilip anlamlandırılması hususu
oldukça meşakkatli olabilmektedir. Dönemin tıp anlayışı çerçevesinde metnin üslûp
özellikleri incelendiğinde, üslup bakımından bütünlük sağlayan ve anlatımda paralellikler
kuran kalıp ifadeler, cümle bağlayıcıları, yüklem görevindeki sözler dikkat çekmektedir.
Metnin genelinde kullanılan kalıp ifadeler sayesinde konular birbiriyle bağlantılı olarak
verilmiş, anlatımda bir bütünlük sağlanmıştır. Kompozisyon bütünlüğünün kurulmasını
sağlayan kalıplar hem bilginin kolay öğrenilmesini hem kolay ezberlenmesini sağladığı gibi;
anlatımın da sınırlarını çizmiştir. Bu bir yönüyle tıp kitaplarını tek düze anlatıma sürüklese de
öğrenmeyi kolaylaştırdığından tercih edilmiştir (GÜMÜŞATAM, 2009, s. 1381).
Eski Anadolu Türkçesi döneminin gerek tercüme gerekse telif tıp eserlerinde tedavi için
ihtiyaç duyulacak tıbbî malzemeler ve ilaçlar, ilaçların yapımında izlenen uygulamalar
sırasıyla anlatılmaktadır. Genellikle ilaçlar bitkilerden; tohumlar, yaprak, kök ve meyveler
bazen de hayvansal maddelerden, kimyasallardan yapılmaktaydı. İlaçlar genellikle bu
maddelerin kaynatılması, kurutulup toz hâline getirilmesi, sıkılıp suyunun çıkarılması vb.
yollarla elde edilmekteydi. Genel olarak Eski Anadolu Türkçesi tıp eserlerinde olduğu gibi
çalışılan eserde de, devrin edebî eserleriyle kıyaslama yapıldığında hastalık tedavisi için
önerilen reçetelerin yalın olduğu ve ilaç yapımlarının sade nesir diliyle aktarıldığı görülür:
Ṣıfat-ı şiyāf-ı (7) mücerreb kim göze inen ṣuyı zāʾil eyler; ṣafrā ödini alalar, esküre (8) içinde
ḳoyalar, bir dirhem kāsní bir perde beze bağlayalar, el urup (9) siñirce içinde şol-ḳadar
ezeler kim hemvār ola, baʿdehu bir (10) dirhem balasān yaġın ḳarışdurup ḳurudup şiyāflar
eyleyüp (11) göze çekeler; ṣunuñ ibtidāsına intişār-ı beyāża fāʾide eyleye. 176a/06
Nevʿ-i (14) díger: Dār-ı fülfül dögüp ním-kūft eyleyeler, keçinüñ baġrını (15) alup, şerḥā
eyleyüp ocaġa bıraġalar, köpüklenüp ṣulanduġı [189a] (1) vaḳtın dār-ı fülfül üzerine ekeler,
çıḳaralar, ḳuruda, yumşaḳ dögüp (2) göze çekeler ve hem sürme-yi rūşināí ve şiyāf-ı merāret
(3) çekeler ve hem ġāyet fāʾide eyleye. 188b/13
Konusu dolayısıyla metinde genellikle öğretici bir anlatım tekniği kullanılmıştır. Mukayeseli
anlatım tekniğine ise daha çok bitki ve ilaçların fayda veya zararı yanında diğer
olumlu/olumsuz özellikleri verilirken başvurulmuş olup bunun için ve eger, eger, meger, daĥı,
ve daĥı, ammā, amma eger gibi cümle bağlayıcıları kullanılmıştır:
Eger tūtiyāyı zeytūn yapraġı ṣuyıyla (7) ya mersín yapraġı ṣuyıyla perverde eylerlerse ġāyet
(8) fāʾide eyleye. Ammā eger üçünci nevʿini baġlamaḳ yumşaḳ (9) rifāde eyleyeler, göz andan
uzunca rifādenüñ üzerine ḳurşundan (10) taḫta eyleyeler. [165a/06]
Eger żıdd-ı mizāc ṣovuḳ (6) olacaḳ olursa anuñ edviyeleri müşk ve māmírān (7) ve egir ve
fülfül ve buña beñzer nesnelerdür. Ve eger żıdd-ı mizāc (8) ter olursa anuñ edviyeleri süd ve
bādām yaġı ve yumurda (9) aġı ve bezr-i ḳuṭūnā luʿāb ve buña beñzer nesnelerdür. Ve daḫı
(10) māddeyi gözden kim istifrāġ itdüreler, yedi vech üzerine (11) iderler. [61a/05]
Hikâye edici anlatım ise sadece bir yerde bir olayın nakledilmesi sırasında kullanılmıştır:
Nitekim Ḫˇāce Ebū ʿAlí İbn Sínā eydür -raḥmetu’llāhi (9) ʿaleyh-: “Ben bir ʿaḳl muʿteber kişi
gördüm-kim anuñ gözine (10) ṣu inmege āġāz eyledi, işbu ṭaríḳe kendüye muʿālece (11)
eyledi; yaʿní istifrāġ eylemekle, ṭaʿām az yimekle, balġam (12) arturur ġıźālardan iḥtirāz
itmekle, ḳalíller yiyüp muḥallil (13) sürmeler müneşşef edviyeler istiʿmāl eylemekle, ṣuyı
International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 20
gözine (14) inmekden menʿ eyleyüp zāʾil eyledi, görmekligün nūrı (15) yine ḳarārına geldi.
[174b/08]
Metinde yer alan dualar, kalıp sözler, ayet ve hadisler İslami bir çevrede yazıldığını
göstermektedir: El-ʿāḳilu ṭabíb nefsihi. (Akıllı kimse kendinin tabibidir.) [10a/13], Enne
aĥira’d-devāʾi el-keyyu. (Tedavilerin en sonuncusu dağlanmaktır.) [39a/02], İnneke ʿalā külli
şeyʾin ḳadír. (Al-i İmran (3) , 26. âyeti) (Sen her şeye kadirsin.) Makalât ve bapların
bitişlerinde va’llahü’l-aʿlem (Allah bilir.), ve’s-selām (İşte o kadar, son söz budur.), vaʿllāhu
aʿlem bi’ṣ-ṣavāb (Doğrusunu Allah bilir.) gibi Arapça kalıp ifadeler kullanılmıştır.
4. Konusu
Sekiz makalâttan oluşan eserde yukarıda ifade edildiği gibi her makalât kendi içinde farklı
sayıda baplara ayrılmıştır. Metinde kullanılan makalât başlıkları ve bu makalâtlarda yer alan
baplar ile baplarda anlatılan konular kısaca şu şekildedir:
Maḳālāt-ı evvel: 8 bap olan bu ilk makalâtta ilaçlar özellikleri ve etken maddelerinin
bulunduğu bitkiler ile anlatıldıktan sonra kafatasının anatomisi ve sağlığı korumanın yolları
anlatılır. İkinci bapta hastalığın ve sağlığın tanımı ile hastalık belirtilerinin doğru şekilde
tespitini yapmak için bilinmesi gerekenler üzerinde durulur. Üçüncü bapta sağlığı korumak
için yenmesi gereken yemeklerden ve dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsedilir. Üçüncü
bapta İbni Sina’dan bir şiir alıntısı da söz konusudur. Dördüncü bapta insanın yaradılışı, anne
karnındaki oluşumu ve beslenmesi anlatılır. Bu bapta ikiz bebeklerin oluşumu ve çocuğun
cinsiyetini tespit etmek üzere verilen bilgiler açısından önem arz etmektedir. Bu bölümde
anlatılan bilgiler Kur’an-ı Kerim’den çeşitli ayetlerle desteklenmiştir. Beşinci bapta doğum
sürecinde aylara göre çocuğun sureti ve hareketinin nasıl olacağı anlatılır. Altıncı bapta
insanın kemikleri ve anatomisi, yedinci bapta ise beynin anatomisi ve kemiklerinden
bahsedilir. Kemiklerin şekillerini temsil etmek üzere her biri için Arap alfabesindeki harfler
kullanılmıştır. Sekizinci bapta ise kafatasının bölümleri ile zarları ele alınır; bunların çok iyi
bilinmesi gerektiğine ve tedaviye öyle başlanmasına dikkat çekilir.
İkinci maḳālāt: Çeşitli baş ağrılarının sebebini, belirtilerini ve ilaçlarını anlatan 21 baptan
oluşur. İlk bapta sıcaktan olan baş ağrılarının sebebi ve belirtileri anlatılırken diğer baplarda
farklı şekillerdeki baş ağrılarının sebepleri, belirtileri ve ilaçlarından bahsedilir. Bu bapların
konusu şu şekildedir: İkinci bap safradan, üçüncü bap sıcak kandan, dördüncü soğuktan,
beşinci balgamdan, altıncı sevdadan, yedinci yoğun yellerden, sekizinci kuruluktan,
dokuzuncu mide ağzının zayıflığından, onuncu beyindeki hissin kuvvetinden, on birinci
uykudan sonra olan, on ikinci cinsel ilişkiden sonra olan, on üçüncü kokulardan ve
buharlardan olan, on dördüncü dışarıdaki rüzgârlardan olan, on beşinci yara ve irinden
kaynaklanan, on altıncı kafatasının içinde ortaya çıkan, on yedinci sersemlikten olan, on
sekizinci sancıyla olan, on dokuzuncu süreklilik arz eden, yirminci humma hastalığından olan,
yirmi birinci bap ise şaḳíḳa denilen yarım baş ağrısının sebepleri, belirtileri ve ilaçları. Tüm
bapların arkasından ilaçlarda kullanılan malzemeler, yapılışları ve uygulanışları anlatılır.
Beşinci bapta ameliyat için kullanılacak dağlama aletinin resmi verilmiştir:
Üçünci maḳālāt: 10 baptan oluşan bu makalâtta gözü tedavi edecek hekimlerin bilmesi
gereken hususlar anlatılır. İlk bapta gözün anatomik özellikleri, gözde yer alan tabakalar ve
bunların özellikleri ve faydaları üzerinde durulur. İkinci bapta gözü kaplayan zarlar, sinirler,
tabakalar, kaslar ve damarlar hakkında bilgi verilir. Üçüncü bapta ise gözün mizacına ait
K
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Aralık, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 21
özelliklerinden olan sıcak ve nemliliğine ilişkin olarak bilinmesi gereken bilgiler verilir.
Dördüncü bapta göz hastalıkları dört ana başlık altında anlatılır. Beşinci bapta ise bu
hastalıkların sebepleri yedi başlık olarak verilir. Altıncı bapta, önceki bapta verilen yedi göz
hastalığının tedavisinde kullanılabilecek yedi ilaç ve bunların etkileri anlatılır. Yedinci bapta
ise daha önceki baplarda dile getirilen müfret ilaçlarda kullanılacak bitkiler alfabetik olarak
ele alınır ve bu bitkilerin mizaç özellikleri ile etkileri verilir. Sekizinci bapta da bu bitkilerin
özelliklerini bilmenin önemi yanında bunların hangi hastalıkta nasıl kullanılması gerektiği
anlatılır. Dokuzuncu bapta tedavi için gözün içine konulacak bu bitkilerin nasıl uygulanması
gerektiğinden bahsedilir. Onuncu bapta gözü rüzgâr, toz, sıcak vb.den korumanın yolları
anlatılır.
Dördünci maḳālāt: 32 baptan oluşan bu bölümde gözün kapağında ve köşesinde ortaya çıkan
hastalıkların sebebi ve ilacı ele alınır. Bu hastalıkların sayısı 32 olduğu için bapların sayısı da
buna göre belirlenmiştir. Bunlardan 10 tanesinin gözün kapağında geri kalanların ise göz, kaş
ve başla ortak olarak teşekkül ettiği ifade edilir. Baplarda sırasıyla şu hastalıklar sebepleri,
belirtileri ve ilaçlarıyla birlikte anlatılır: perde, taḥaccür, iltiṣāḳ, şetre, şaʿíre, şiʿrü’z-zāíde,
gözdeki kıl dönmesi, verdinc, sulaḳ, şarnāḳ, cereb, ḥakke, cüssā, ġalíẓ, dümmel, terśe,
kümne, śülūl, şerā, ġılle, saḳfa, intifāḥ, selef, teekkül, istirḫā, mevtü’d-dem ve’l-ḥażrí, kirpik
diplerinde olan ḳamal, ḳamḳānve ḳardān hastalıkları, intişārü’l-hüdüb, kirpiklerin ağrıması ve
ḳaş dökülmesi, ġarabe, ġuded, seyalān.
Beşinci maḳālāt: 13 baptan oluşan bu makalâtta gözün mülteḥime tabakasında meydana gelen
13 hastalık anlatılır. İlk bapta çeşitli göz ağrılarının sebebi, belirtileri ve tedavisi sonraki
baplarda da sırasıyla şu hastalıkların sebebi, belirtileri ve tedavisinden bahsedilir: ṭarfe, ẓafra,
intifāḥ, cüssā, ḥuḳne, sebel, vadḳ, demʿa, dübeyle, tūśe, laḥmü’z-zāíd, teferruḳu’l-ittiṣāl.
Altıncı maḳālāt: 10 baptan oluşan bu bölümde gözün ḳarniyye tabakasında meydana gelen
hastalıkların sebebi, belirtileri ve tedavisinden bahsedilir. Bu 10 hastalık sırasıyla şunlardır:
ḳarḥa ve dübeyle, ḳarniyyede meydana gelen beśereler, ḳarniyyeye düşen ak, ḳarniyyenin
renginin değişmesi, ḳarniyyenin nemliliği, kuruluğu, kümne, hastalığı, nütuvv, saraṭān,
teferruḳu’l-ittiṣāl.
Yedinci maḳālāt: 5 baptan oluşan bu makalâtın ilk babında gözün inebiyye tabakasında
meydana gelen ittisāʿ hastalığından sonra sırasıyla diğer baplarda şu konular anlatılır: żìḳ,
nütuvv, teferruḳü’l-ittiṣāl, göze su inmesi.
Sekizinci maḳālāt: 11 bap olan bu makalâtta gözün duyularla anlaşılamayan hastalıklarının
sebepleri ve tedavisi anlatılır. İlk bapta gözün bir tabakası olan ruṭūbet-i beyżıyyede, ikinci
bapta ruṭūbet-i celídiyyeyle ʿankebutiyyeyede, üçüncü ūḥ-ı bāṣırada meydana gelen
hastalıklar anlatılır. Dördüncü bapta gece körlüğünün, beşinci bapta ise gündüz körlüğünün
sebebi, belirtileri ve tedavisi ele alınır. Altıncı bapta kar ve soğuktan dolayı rahatsızlanan
gözün tedavisinden bahsedilir. Yedinci bapta ruṭūbet-i zücāciyyedeki, sekizinci bapta ʿaṣab-ı
mücevvefte meydana gelen hastalıklar anlatılır. Onuncu bap göz nurunun zayıflığından, son
bap ise çeşitli göz ağrıları ve hastalıklarına fayda eden ilaçlardan bahseder.
5. Söz Varlığı
Eski Anadolu Türkçesinin tıp anlayışının günümüz tıbbından farklı şekilde gelişmesi
sayesinde, Eski Anadolu Türkçesi tıp eserleri yazıldıkları dönemin beslenme kültürü,
insanların çevresindeki hayvanlar ve bitkilere verdiği adlar, ölçü ve tartı terimleri hakkında
International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 22
geniş bir yelpazeyi içine alacak zengin söz varlığına sahiptir. Bitkiler ve hayvansal
maddelerden istifade edilerek ilaç yapımını anlatan klasik tıp eserlerinde, eczacılıkla ilgili
bulgulara ulaşılabilir. Bu noktada dönemin tıp eserlerinde tıp ve eczacılık bilgilerinin iç içe
olduğunu vurgulamak gerekir. Öte yandan eski eczacılık geleneği ve bu bilim dalıyla ilişkili
olan botanik, zooloji gibi bilim dallarının etkileşimi de söz konusudur. Tıp yazmalarının söz
varlığı açısından diğer bir belirgin özelliği ise günlük dildeki sözcüklerin birçoğunun birer tıp
terimi olarak farklı bir anlamla kullanılmasıdır. Bu husus dikkate alınarak Kitāb-ı Keḥḥālnāme-i
Nūrü’l-ʿUyūn, söz varlığı açısından değerlendirilecek olursa şunlar söylenebilir:
Metinde yaklaşık 4500 madde başı yer almaktadır. Bunlardan yaklaşık 2550’si Türkçe,
1511’i Arapça, 408’i Farsça ve 31’i Yunancadır. Arapça kelimelerden 26’sı, Farsça
kelimelerden 12’si Türkçe ek almıştır. Tıp metinlerinin ihtisas eseri olması dolayısıyla daha
çok hekimlere yönelik yazıldığı dikkate alındığında, terimler dışında bu metinlerin dil olarak
hiç de ağır olmadıkları hatta sade ve anlaşılır bir dille kaleme alındıkları dahi söylenebilir.
Madde başlarına bakıldığında da bu durum yüzdelik oranlar açısından da şu şekildedir:
Türkçe kelimeler %51, Arapça kelimeler %30, Farsça kelimeler %8 ve Yunanca kelimeler ise
%1’lik oranda yer almaktadır. Eserlerdeki alıntı sözcük kullanımıyla ilgili unutulmaması
gereken önemli bir nokta da şudur ki hekimler Arapça, Farsça, zaman zaman da Yunanca
kökenli sözcükler kullansalar da aynı eser içerisinde bu sözcüklerin açıklamasını vererek
eserlerini anlaşılır hâle getirmeyi amaçlamışlardır.
Kitāb-ı Keḥḥāl-nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn, özellikle tıp terimleri açısından da önemli bir kaynaktır.
Metinde Türkçe, Arapça, Farsça ve Yunanca tıp terimleri kullanılmış; bazı terimler için
geçtikleri yerde Türkçe veya başka dilden karşılığı hemen verilmiştir. Aynı kelime metin
içerisinde farklı yerlerde Arapça, Farsça ve Yunanca karşılıklarıyla geçmiştir. Hekimlerin
bitkilerin farklı dillerdeki adlarını aynı eserde kullanması ve hatta aynı satırda diğer dillerdeki
adını vermesi bitkiyi belirginleştirme düşüncesinden kaynaklanıyor olmalıdır. Hekimler bu
eserleri okuyacak, bunlardan faydalanacak kişilerin bitkinin bir dildeki adını bilemeyeceği
düşüncesinden hareketle farklı dillerdeki adlarını da vermiş olmalıdır (DOĞAN, 2010, s.
323). Ayrıca eserin farklı kaynaklardan derlenerek hazırlanması bu durumda etkili olmuştur.
Böylece eserlerin dili üzerine yapılan çalışmalarda bu kelime ve terimlerin karşılıklarının
verilmesi kolaylaşmıştır.
Cereb şol gicikdür kim gözüñ ḳapaġında (2) ʿārıż olur, dört nevʿdür. Biri Yūnān dilince
raṭūṭus (3) dirler; yaʿní irilik dimek olur. İkinci nevʿ cereb-i ṭaraḫūdís (4) dirler, ġāyet ḳatı
irilik dimek olur. Üçünci nevʿ cerebe (5) sūḳūsís dirler, incír ḳabuġı gibi yarılmaḳdur.
[96b/01]
(3) Śūlūl kim ʿārıż olur gözüñ ḳapaġında iki nevʿdür; maʿrūf (4) ʿAcem dilince ḳundume
dirler, Türk dilince sigil dirler. [104a/03]
Saʿfa bir ʿilletdür kim kirpük diplerine (3) vāḳiʿ olur. ʿAlāmet kirpük diblerinden kepek gibi
nesne (4) ḥāṣıl olmaḳdur, Türk dilince ḳonaḳ dirler. [105b/02]
Üçünci māddesi bu iki nevʿden daḫı ġalíẓ olup (12) çoḳ olursa ḳarāda dirler, anuñ ayaḳları
görinür; Türük (13) dilince ḳırḳ ayaḳlu dirler. [107a/11]
Genel sağlıkla ilgili terimler köken olarak büyük oranda Arapçaya dayanır. Arapça
terimlerden birkaçı şunlardır:
K
Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Aralık, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 23
Evvelki (11) bāb ṭabaḳa-yı ʿinebiyyeye ʿārıż olan ittisāʿ bildürür. (12) İkinci bāb ʿinebiyyenüñ
śuḳbesi ṭar olduġını bildürür; ol ʿillete żíḳ dirler. (13) Üçünci bāb ʿinebiyyeye ʿārıż olan
nütuvv ʿilletini bildürür. [160a/10]
Eserde geçen terimlerin bir bölümü, günümüz yazı dilinde yaşamasa da Anadolu ağızları
içinde varlığını devam ettirmeyi başarmıştır. Aslında bugün de halk ağzında bu gibi terimlerin
yaşamını sürdürmesi eserin devrin halk ağzından kopuk olmadığının da bir kanıtı olarak
değerlendirilebilir. Gici 72b/01, 84a/11, degmesi 145a/09, 200b/05, 201b/08, aġulu 177a/02,
dükeli 11b/01, 16a/12, 17b/15, depren- 95b/09, 174a/13, kiçi 59a/05, 107a/08, süñük 17b/08,
17b/08, 14a/10, yavuz 3a/10 gibi kelimeler buna örnek teşkil etmektedir.
6. Değerlendirme ve Sonuç
Yukarıda yazarı ve istinsah tarihi belli olmayan, dil özellikleri incelendiğinde Eski Anadolu
Türkçesi dönemine ait olduğu tespit edilen Kitāb-ı Keḥḥāl-Nāme-i Nūrü’l-ʿUyūn adlı tıp
yazması çeşitli yönleriyle tanıtılmaya çalışılmıştır. 204 varak olan eserde varaklar, 15 satır ve
1 sütundan oluşmuş ve harekesiz nesih ile yazılmıştır. Eser, çeşitli hastalıklar ve bunların
tedavileri hakkındaki bilgileri ihtiva eden 8 makalâttan ve her makalât da kendi içinde farklı
sayılardaki baplardan oluşmaktadır. Mukaddime kısmı bulunmayan eser, doğrudan birinci
makalâtla başlamaktadır. Eserin ana konusu göz hastalıklarının sebebi, teşhisi ve tedavisidir.
İlk iki makalât aslında kitabın geri kalan altı makalâtında ele alınacak olan ana konu için bir
hazırlık mahiyetindedir. Bu bakımdan öncelikle bilinmesi gereken belli başlı ilaçlar ve etken
maddeleri hakkında bilgi verilmiş, sağlığın öneminden bahsedilmiş ve insanın anatomisi ele
alınmıştır. Daha sonra hekimlerin göz ile ilgili bir tedaviye başlamadan önce kafatasının
anatomisini bilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur. Göz hastalıklarına geçmeden önce ise
baş ağrılarıyla benzer belirtilere sahip olması muhtemel olduğu için baş ağrıları sebepleri,
teşhis ve tedavileri ile açıklanmıştır. Böylece göz hastalıklarının teşhis ve tedavilerinin en
doğru şekilde yapılması için gerekli bilgiler verilmiştir.
Eser, dil ve yazım özellikleri açısından dönemin diğer eserlerinden çok büyük farklılıklar
taşımamaktadır. Konusu dolayısıyla metinde genellikle öğretici bir anlatım tekniği
kullanılmıştır. Mukayeseli anlatım tekniği bitki ve ilaçların fayda veya zararları ile
olumlu/olumsuz özellikleri verilirken kullanılmıştır.
Eserde yararlanılan kaynaklara atıfta bulunulmuştur; bu sayede esere bilimsel bir nitelik
kazandırılmakla beraber hastalıkların tedavisi için önerilen reçetelerin doğruluğunun ve
etkisinin pekiştirilmesi sağlanmıştır. Eserde; üslup bakımından bütünlük sağlayan ve
anlatımda paralellikler kuran kalıp ifadeler, cümle bağlayıcıları, yüklem görevindeki sözler
dikkat çekmektedir. Metnin genelinde kullanılan kalıp ifadeler sayesinde konular birbiriyle
bağlantılı olarak verilmiş, anlatımda bir bütünlük sağlanmıştır.
Eserin söz varlığı -tıbbî terimler dışında- anlaşılırdır. Tıp yazmalarının hemen hepsinde
olduğu gibi bu eserde de günlük dildeki sözcükler, farklı anlamlarla birer tıp terimi olarak
kullanılmışlardır. Metinde Türkçe, Arapça, Farsça ve Yunanca tıp terimleri kullanılmış; bazı
terimlerin Arapça, Farsça ve Yunanca karşılıkları bir arada verilmiştir. Böylece teşhis ve
tedavilerde yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi ve yabancı terimlerin Türkçeleştirmesi
sağlanmıştır. Ayrıca bu durum, Türkçenin terim karşılama gücünü ve Türkçenin bilim dili
olma yolundaki adımlarını göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Genel sağlıkla ilgili
terimler köken olarak büyük oranda Arapçaya dayanır. Eserde geçen terimlerden bir kısmı ise
International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2015; 1: 15-24
Copyright©IntJCSS (www.intjcss.com) - 24
günümüz yazı dilinde yaşamasa da Anadolu ağızları içinde varlığını devam ettirmeyi
başarmıştır. Aslında bugün de halk ağzında bu gibi terimlerin yaşamını sürdürmesi eserin
devrin halk ağzından kopuk olmadığının da bir kanıtı olarak değerlendirilebilir. Eser;
dönemin beslenme kültürü, insanların çevresindeki hayvanlar ve bitkilere verdiği adlar, ölçü
ve tartı terimleri gibi hakkında geniş bir yelpazeyi içine alacak zengin söz varlığına sahiptir.
Bu bakımdan da bu eser; hastalıklar ve bunların tedavilerine yer verilirken kullanılan pek çok
anatomi, botanik, eczacılık ve kimya terimlerinden dolayı Türk dili ve kültürü yanında tıp ve
bilim tarihi, botanik, zooloji, kimya gibi alanlar için de dikkate değerdir.
KAYNAKÇA
Akkiraz ZA (2011). Kitābu Emrāżi’l-ʿAyn (İnceleme-Metin-Dizin), Cumhuriyet Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Sivas.
Argunşah M (1999). Tuhfe-i Murâdî (İnceleme- Metin- Dizin), TDK Yayınları, Ankara.
Bayat AH, Okumuş N (2004). Muhammed bin Mahmûd-ı Şirvânî Mürşid (Göz Hastalıkları),
Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.
Bişkin HV (2010). Vasiyyetnâme-i Kehhâlîn, Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde.
Canpolat M, Önler Z (2007). İshak Bin Murad Edviye-i Müfrede, TDK Yayınları, Ankara.
Doğan Ş (2010). “Eski Oğuz Türkçesinde Tıp Dilinin Oluşumu ve Özellikleri”, Turkish
Studies, Volume 5/1 Winter.
Gümüşatam G (2009). 15. Yüzyıl Tıp Kitaplarından Tertî-i Muʿâlece’nin Söz Varlığı, Dil ve
Anlatım Özellikleri, Turkish Studies, Volume 4/8, Fall.
Kitâb-ı Kehhâl-nâme-i Nûru’l-Uyûn, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Efendi-Tıp, No: 254.
Önler Z (1998). “XIV-XV. Yüzyıl Türkçe Tıp Metinlerinin Dili ve Söz Varlığı”, Kebikeç,
Ankara.
Türkmen S (2006). Eski Anadolu Türkçesinde Tıp Terimleri, Basılmamış Doktora Tezi,
Kırıkkale Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırıkkale.
Uzel İ, Suveren K (1988). “İlk Türkçe Tıp Yazmalarına Genel Bir Bakış”, Tıp Tarihi
Araştırmaları, s. 2, İstanbul.
Yaylagül Ö (2010). Ebvâb-ı Şifâ, KÖKSAV, Ankara: KÖKSAV Yayınları.

Konular