Behiştî Ahmed Çelebi, Târîh-i Behiştî: Vâridât-ı Sübhânî ve Fütûhât-ı Osmânî (791-907 / 1389-1502) II, haz. Fatma Kaytaz,

Behiştî Ahmed Çelebi, Târîh-i Behiştî: Vâridât-ı Sübhânî ve
Fütûhât-ı Osmânî (791-907 / 1389-1502) II, haz. Fatma Kaytaz,
Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2016, 9789751631916, 419 s.
İlhami Danış*
Osmanlı Tarihinin birincil kaynaklarının gün yüzüne çıkarılıp araştırmacıların
istifadesine sunulması; tarihsel süreçlerin doğru anlaşılması ve yorumlanması
ve bilgilerin mukayese edilebilmesi açısından büyük önemi haizdir. Osmanlı tarihçiliğinin
gelişim sürecinde II. Bayezid devri önemli bir süreçtir. Padişahın ilim
ehlini himaye etmesi ve onları Osmanlı tarihi ile ilgili eserler telif etmeye teşvik
etmesi bu dönemde yazılan eserlerin sayısı ve niteliği anlamında önemli bir kaynak
oluşturmuştur. Osmanlı tarih yazıcığının önemli isimlerinden Âşıkpaşazâde,
Tursun Bey, Neşrî, Oruç Bey ve Behiştî Ahmed Çelebi II. Bayezid döneminde
eserlerini telif etmişlerdir. II. Bayezid’in bu himayesi hem edebi hem de tarihi
açıdan değerli eserlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.
Osmanlı tarihine dair bu eserlerin birçoğu transkripsiyon ve değerlendirmeyle,
bazıları da günümüz Türkçesi ile sadeleştirilerek yayınlanmıştır. Özellikle
doktora çalışmalarına konu olan bu eserlerin, doktora sonrası yayına dönüştü-
rülmesi Osmanlı tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için büyük bir hazine değerindedir.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölü-
mü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Fatma Kaytaz’ın doktora konusu olan ve
doktora sonrası ulaşılan yeni bilgiler eşliğinde düzenlenerek Türk Tarih Kurumu
tarafından basılan Tarih-i Behiştî çalışması, bu minvalde önemli bir yayın olarak
araştırmacıların istifadesine sunulmuştur.
II. Bayezid dönemi tarihçilerinden olan Behiştî Ahmed, eserini himayesinde
yetiştiği II. Bayezid’in emriyle yazmıştır. Eserinde ilk Osmanlı padişahı Osman
* Öğr. Gör., Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, İstanbul/
Türkiye, idanis@fsm.edu.tr
Yayın Değerlendirme / Book Reviews - Geliş Tarihi / Received: 30.11.2016 Kabul Tarihi / Accepted: 30.11.2016 - FSMIAD, 2016; (8): 313-317
FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi
FSM Scholarly Studies Journal of Humanities and Social Sciences
Sayı/Number 8 Yıl/Year 2016 Güz/Autumn
© 2016 Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
DOI: 10.16947/fsmia.281725 - http://dergipark.gov.tr/fsmia - http://dergi.fsm.edu.tr
314 FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 8 (2016) Güz
Gazi’den II. Bayezid’e, sekiz Osmanlı padişahının dönemlerini anlatmaktadır.
Her padişah dönemi “Sifr” adı verilen bölümlerde ele alınmıştır. (Bu adlandırma
Fatma Kaytaz tarafından da belirtildiği gibi farklı tarihçiler tarafından da kullanılmıştır;
İbn Kemal tarafından “Defter”, İdris-i Bitlisî tarafından da “Ketibe” vb.)
Eserin II. cilt olarak adlandırılmasının da oldukça önemli bir bilgiye erişilmesinden
sonra gerçekleştirildiğini öğreniyoruz. Kaytaz, doktora çalışmasından
sonra ilk üç Osmanlı padişahını anlatan bölümün bir nüshasının tespit edildiğini1
ve tespit edilen bu nüshanın I. cilt olarak çalışıldığını, bu cilt sayesinde ise
bazı yeni bilgilere erişildiğini belirtmektedir. Bu yeni bilgilerden en önemlisi ise
Behiştî Ahmed’in eserine Vâridât-ı Sübhânî ve Fütûhât-ı Osmânî ismini vermiş
olduğudur.
Behiştî Ahmed’in yayına hazırlanan II. cildi, Yıldırım Bayezid’den II. Bayezid’e
kadar olan süreci kapsamaktadır. “Giriş”, “metin” ve “dizin” olarak üç
bölümden oluşan yayının “giriş” kısmında Behiştî Ahmed Çelebi’nin hayatı ve
eserleri konu edilmiştir. Özellikle doğum tarihi2
ve ismi ile ilgili farklı görüşlerin
olduğu Behiştî Ahmed Çelebi’nin en çok bilinen özelliği şairliğidir. Şiirlerinde
“Behiştî” mahlasını kullanan şairin isminin Ahmed olduğunu da Leylâ vü Mecnûn
adlı mesnevisinden öğrenmekteyiz.
II. Bayezid döneminde yaşayan Behiştî Ahmed, babasını erken yaşta kaybettikten
sonra padişahın himayesinde yetişmiş ve onun hizmetinde bulunmuştur.
Sarayda yetişmiş olması onun iyi bir eğitim aldığını göstermektedir ki, eserleri,
Arapça ve Farsça’ya hâkimiyeti ve şiirleri bunu doğrulamaktadır. Eserleri arasında
Hamse’si –ki, Türk edebiyatında Hamse tertip eden ilk şairlerden biri olarak
bilinmektedir- önemli bir yere sahiptir. Şuara tezkirelerinde Behiştî Ahmed’in
Hamse’si ile ilgili çok sayıda bilgi bulunmaktadır ve günümüzde birçok çalışmaya
da konu olmuştur. Yakın zamanda bir Divanı’nın da bulunduğunu belirten Kaytaz,
Behiştî’ye atfedilen bazı şerhlerin varlığına da dikkat çekmektedir.
Hazırlanan yayında Behiştî Tarihi detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu noktada
eserin nüshaları, bu nüshaların içeriği ve nüshaların nasıl kullanıldığı aktarılmıştır.
Metinde eserin British Library Add. 7869 nüshası ile Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi Revan nr. 1270 nüshası esas alınmıştır. Bu tarz çalışmalarda
en önemli hususlardan biri, eserin kaynaklarının incelenmesidir. Eser üzerinde
çalışanların karşılaştığı en temel sorun ise eserin içerisinde kullanılan kaynakların
isminin belirtilmemesidir. Dolayısıyla kaynak tespiti yapma noktasında titiz
1 Bu nüsha bir makale ile tanıtılmıştır; Müjgan Çakır/Fatma Kaytaz, “Behiştî Ahmed Çelebi’nin
Yazdığı Osmanlı Tarihi’nin (Vâridât-ı Sübhânî ve Fütûhât-ı Osmânî) Bilinmeyen Eksik Kısmı-
na Dair”, Turkish Studies-International Periodical For The Languages, Literature and History
of Turkic Volume 8/11 Fall 2013, p. 99-112, Ankara/ Turkey.
2 Yazara göre en doğru tarih H.874 / M.1469/70 olarak kabul edilebilir.
Yayın Değerlendirme / Book Reviews 315
bir çalışma gerekmektedir. Kaytaz’ın kitapta belirttiği üzere özellikle eserde “dirler”,
rivâyet iderler” şeklinde bilgi aktaran cümleler eserin kaynaklarına ulaşma
noktasında önemli bulgulardır. Ayrıca Behiştî Tarihi’nde “mervîdür ki”, “hikâyet
ideler ki” gibi kelimeler bilginin başka bir kaynaktan (yazılı veya sözlü) alındı-
ğına işaret etmektedir. Bu çerçevede eser üzerinde yapılan incelemede Behiştî
Ahmed’in kullandığı yazılı kaynaklar tespit edilmiş, bu kaynaklar örnekleriyle
beraber mukayeseli şekilde değerlendirilmiştir. Buna göre Behiştî Ahmed, eserinde
Osmanlı tarih yazıcılığı açısından önemli yere sahip olan birçok kaynaktan
istifade etmiştir. Bu kaynaklar; İdris-i Bitlisi, Neşrî, İbn Kemal, Tursun Bey, Ruhî
Çelebi, Oruç Beğ, Gazavatnâme ve Anonim Tevârîhi Âli Osmanlar olarak sıralanmaktadır.
Kaytaz bu eserlerin sıralamasında en çok istifade edilene göre bir
tercihte bulunmuştur. Her kaynağın Behiştî Tarihi ile mukayesesi yapılmış ve
kaynaklardan istifade edilen hususlar araştırmacıların kolay ulaşabileceği bir sitemle
aynı sayfada karşılıklı sütunlarda gösterilmiştir.
İslam Ansiklopedisindeki (EI2, I, 1210) “Bihishti” maddesini yazan ve Osmanlı
tarihi ile ilgili çeşitli araştırmaları olan V.L. Manege’ın, Behiştî Tarihi’nin
en önemli kaynağı olan İdris-i Bitlisi’nin Heşt Bihişti ile benzerliğine dair dü-
şüncesinin3
tamamen yersiz olmamakla birlikte oldukça iddialı olduğunu belirten
Kaytaz, çalışmasında Behiştî Ahmed’in, Heşt Bihişt’ten aldığı bilgilerin yanı
sıra farklı kaynaklardan da istifade ettiğini ayrıca tamamen kendi gözlemlerine
dayanan orijinal bilgiler de içerdiğini örneklerle aktarmaktadır. Behişti Tarihi incelendiğinde
müellif, eserinde kendi müşahedeleri yanında döneminde yaşayan
önemli şahısların anlattıklarına da yer vermektedir. Şüphesiz bu bilgiler dönemi
yaşayanların gözlemleri olması hasebiyle oldukça önemlidir ve eserin önemine
katkı sağlamaktadır.
Behiştî Ahmed’in eserini telif ederken kullandığı kaynakların Behiştî Tarihi
ile karşılaştırılması detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Burada, Behiştî Ahmed’in
kaynaklardan ne şekilde istifade ettiği örneklerle aktarılmıştır. Böylece eser ve
kaynakları arasındaki bağlantı ortaya çıkarılmıştır. Verilen örnekler kısa bir de-
ğerlendirme (kaynak ile eser arasında bilginin ne şekilde kullanıldığı ve dil, üslup
benzerliği ve farklılıkları) ile aktarılmış olup araştırmacıların kolay bir şekilde
karşılaştırma yapmalarına imkân sağlanmıştır.
“Kaynak değeri” başlığı kitabın en önemli kısımlarından birisidir. Burada
Behiştî Tarihi’nin özgünlüğü değerlendirilmektedir. Kaytaz, Behiştî Tarihi’nin,
özellikle en çok istifade ettiği İdrisi Bitlisi ve Neşri tarihlerinin kopyası olmaktan
ziyade kendine özgü bir Osmanlı Tarihi olduğunu şu maddelerle gerekçelendirmektedir:
3 Menage, Behişti Tarihinin İdrisi Bitlisi’nin takipçisi olduğunu ve ondan daha fazla bilgi içermediğini
öne sürmektedir.
316 FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 8 (2016) Güz
- Kullandığı bilgileri kaynaklardan aynen nakletmemesi, farklı kaynaklarla
mukayese edip eksiklikleri tamamlamış olması,
- II. Murad dönemine ait bazı bilgilerin doğrusunun ilk defa Behiştî tarihinde
yer alması ve Uzunçarşılı, İnalcık gibi tarihçilerin bu bilgileri Behiştî Tarihi’ni
kaynak göstererek kullanmaları,
- II. Bayezid dönemi ile ilgili kendi müşahedelerini (II. Bayezid’in Çöke Yaylası’nda
elçi kabulü, Arnavutluk Seferi vd.) veya bizzat nakleden kişilerden
elde ettiği bilgileri kullanması,
- II. Bayezid dönemine ait diğer kaynaklarda eksik, hatalı olan bilgileri (Karagöz
Paşa’nın idamı, Eflak voyvodasının Osmanlı ordusuna ilhakı vb.) doğ-
ru şekilde aktarıyor olması,
- Hiçbir kaynakta yer almayan özgün bilgiler veriyor olması.
Eserin metin bölümünün fihristi bilgiye erişilmesini kolaylaştıracak şekilde
yayının “İçindekiler” kısmında yer almaktadır. Metindeki başlıklar incelendiğinde
Behiştî Ahmed’in özellikle gazâ ve fetihlere geniş yer verdiği görülmektedir. Bunun
yanı sıra cülus törenleri, elçi kabulleri, padişahların ve çocuklarının düğünleri
ile ilgili bilgiler de araştırmacılar için önemlidir. Behişti Ahmed, şair olmasının
etkisiyle eserinde edebî bir üslup kullanmış, Farsça ve Arapça sıfat grupları ile
uzun tasvirlere yer vermiştir. Yazarın da belirttiği gibi padişahların tahta çıkışları,
savaş sahneleri, kalelerin ihtişamı, baharın gelişi gibi olaylarda geniş tasvirlere,
Farsça Arapça ve Türkçe beyitlere yer vermiştir. Eser, şiirleri, dili ve tasvirleriyle
edebî açıdan da incelenmeye değerdir. Her padişah dönemi uzun manzumeler ile
başlamaktadır. En uzun manzumeler ise II. Bayezid, Fatih Sultan Mehmed ve I.
Bayezid dönemine aittir. Şiirlere sadece bölüm başlarında rastlanmaz. Metin içerisinde
çok sayıda beyit ve mesnevi yer almaktadır. Behiştî’nin şiirlerine örnek
olması hasebiyle Fatih’in düğününün anlatıldığı kısımda yer alan bir beyit ile II.
Bayezid’e ithafen yazdığı uzun manzumeden kısa bir örneği paylaşalım:
Beyt
Gelürler bir yire ol iki cânân
Biri Belkîs olur biri Süleymân
Manzume
Ne sultânımış şâhumuz bileler
Anup cân ü dilden du‘â kılalar
Selâtînün oldur ser-i defteri
Şeh ol pâdişehler anun leşkeri
Yayın Değerlendirme / Book Reviews 317
Kemâli kemâlinde kadri celîl
Şifâlar bulur şefkatinden ‘alil
Kime kim ola zerrece himmeti
Ziyâde olur gün gibi rif‘ati
Vay ana ki kahrına mazhar ola sezâ
Kalanı yanında anun kethuzâ
Sonuç olarak, Behiştî Ahmed ile ilgili olarak kaynaklarda Hamse’si ile ilgili
bilgiler yer alırken tarih eseri ile ilgili bilgi yer almamıştır. Behiştî Tarihi’ni ilk
kullanan Uzunçarşılı olmuştur. O zamana kadar pek bilinmemesinin sebebi olarak
Kaytaz, Behiştî’nin eserini II. Bayezid’e takdim etme fırsatı bulamamasını
gösterir. Eser günümüzde artık makalelere konu olmaktadır. İlk defa tüm metni
ve nüshaları ile Fatma Kaytaz tarafından doktora tezi olarak ele alınmış ve ardından
yeni bilgilerle yayına dönüştürülmüştür. Yayının sonunda yer alan indeks –ki,
bu tarz çalışmalar için oldukça önem arz eder- eser üzerinde çalışmayı kolaylaş-
tırmaktadır. Bu yayına kadar eserin muhtevası hakkında çok fazla bilgi sahibi
olunmaması bile çalışmayı önemli kılmaktadır.

Konular