Emîrî’nin İkinci Divânındaki Farsça Şiirlerinde Geçen Ayetler

ÖZ
III. Murad (ö. 1004/1595) dönemi şairlerinden olan Mehmed b. Musa Paşa’nın asıl adı
Mehmed, mahlası Emîrî’dir. Soyu baba tarafından Candaroğullarına, anne tarafından Selçuklu
âlimlerinden Fahreddin Râzî’nin (ö. 606/1210) torunu Pîrî Mehmed Paşa’ya (ö. 939/1532) dayanmaktadır.
Hayatına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmayan Emîrî’nin iki Divân’ı
bulunmaktadır. Sûfî bir şair olan Emîrî, Mevlâna (ö. 672/1273), Şems-i Tebrîzî (ö. 645/1247 ?),
Câmî (ö. 898/1492), Attâr (ö. 618/1221) gibi mutasavvıf şairlerden etkilenmiştir. Şiirlerinde
Allah’ın sıfatlarına, peygamberin mucizelerine değinmiş; ilâhî aşkı ve sevgiliyi anlatmıştır. Ayrıca
şiirlerinde ayet, hadis ve peygamber kıssalarına işaret etmiş; edebî sanatları çokça kullanmıştır.
Söz konusu çalışmada Emîrî’nin hayatına dair bilgiler verilmiş ve Emîrî’nin İkinci Divân’ındaki
Farsça şiirlerinde iktibas edilen ayetler tespit edilerek, incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Emîrî, Divân, Kur’ân, Ayet, İktibas.
ABSTRACT
Verses in Persıan Poems Located at Emîrî’s Second Diwan
Being poets ofIII. Murad (d. 1004/1595) period, Mehmed b. Moses Pasha’sreal nameis Mehmed,
and his pseudonym is Emîrî or referred to as Emir in his poems. His pedigree is based on the
principalities Candaroğulları part of his father, and Fahreddin Razi’s (d. 606/1210) grandson Pîrî
Mehmed Pasha (d. 939/1532) of Seljuk Scholars part of his mother. Emîrî whom there is not any
knowledge in resources about his life has got two Diwan’s. Emîrî, a Sûfî poet, was affected from poets
such as Mawlana (d. 672/1273), Shams-i Tabrizi (d. 645/1247 ?), Jami (d. 898/1492), Attâr (d.
618/1221). In his poetry, he attributes of God, he touched on the miracles of the prophets; god of love
and tell her lover. Also poetry in verses, hadiths and pointed to the Prophets; literary arts have used a
lot. In his mentioned study information on the Emîrî’s of lifeis given and the verses quated in Persian
poems at Emîrî’s Second Diwan, were examined.
Key words: Emîrî, Diwan, Qur’an, Verse, Quotation.
Emîrî’nin İkinci Divânındaki Farsça
Şiirlerinde Geçen Ayetler*
Yasemin YAYLALI
**
Yıl: 2016/2 | Sayı: 46
____________________________________________________________________________________
* Bu çalışmada “Emîrî Divânı” konulu doktora tezinden faydalanılmıştır. ** Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı.
Yaylalı, Yasemin, “Emîrî’nin İkinci Divânındaki Farsça Şiirlerinde Geçen
Ayetler”, İLTED, Erzurum 2016/2, sayı: 46, ss. 247-267
248 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
Giriş
1.Emîrî’nin Hayatı
Hakkında tezkirelerde herhangi bir bilgi bulunmayan Mehmed b. Musa Paşa,
III. Murad döneminde (1574-1595) paşalık yapan; ancak bu görevinden azl
edilen XVI. yüzyıl Osmanlı şairlerindendir.
1 Divânından anlaşıldığı üzere adı
Mehmed2
, mahlası Emîrî’dir; ancak bazı şiirlerinde vezin gereği Emîr şeklini de
kullanmıştır.
3 Babası Candaroğulları beylerinden Musa Paşa4
, annesi Pîrî Mehmed
Paşa’nın kızı Hanım’dır.
5 Emîrî kendi ifadesine göre Peygamber’in ashabından
ünlü komutan Halid b. Velid’in (ö. 21/642) neslinden gelmektedir:
6
Hâlid b. Velid neslinden Radıyallahu Teâlâ anhü Hazret-i Emîrî Mehmed bey
kim7
Hâlid’in nesli her nerede olursa din yolunun yardımcısı olur,
Hâlid’e ey Allah’ım mahşer günü hitap et!
8
Emîrî’nin doğum yeri ve doğum tarihi hakkında kaynaklarda bir bilgi bulunmamaktadır.
Ancak Divânının sonunda düşürdüğü Türkçe bir tarih kıtasına göre
996/1587 yılında hayatta olduğu anlaşılmaktadır:
9
Tarîk-i nazma oldu ki çünkü râgib
Emîrî Hak ola daim nasîrin
Bu oldu hâtıra ilhâm-ı târîh
Münâcâtı ola makbul Emîrin (996/1587)10
Baba tarafından soyu 1292 yılında Kastamonu, Sinop ve çevresinde kurulan
ve Oğuzların Kayı boyundan olan Candaroğulları Beyliğine dayanmaktadır.
Oğuzların Kayı boyundan olan beyliğin dili Türkçe, mezhepleri Sünni-Hanefî’dir.
11
____________________________________________________________________________________
1 Yaylalı, Yasemin, Emîrî Divanı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, danışman: Veyis Değirmençay, Atatürk Üniversitesi,
2013, s. 38.
Emîrî Divanı, İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Bölümü Nr: 3780, vr. 283a 2 .
3 Yaylalı, a.g.t., s. 29.
Emîrî Divanı, Ankara Milli Kütüphane Nr: A 85, vr.76b 4 .
5 Küçükdağ, Yusuf, Vezir-i Âzam Pîrî Mehmed Paşa, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Konya 1994, s. 119.
6 Yaylalı, a.g.t., s. 29.
Emîrî Divanı, A Nüshası, vr.113b 7 .
Emîrî Divanı, A Nüshası, vr.113b 8 .
9 Yaylalı, a.g.t., s. 19.
Emîrî Divanı, İ Nüshası, vr. 181a 10 .
11 Öztuna, Yılmaz, Devletler ve Hanedanlar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989, II, s. 80.
!'
'
""
'"

%$

(

#$ $
'&
#

###################
%%
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7
###################

"
!
'
& 
(

  "(
$
"(!


%
 
#
%%
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 249
Candaroğulları beyliği, Selçukluların hizmetinde bulunan Alp Arslan (ö. ?) ve
oğlu Şemseddîn Yaman Candar’la (ö. 708/1308) başlamaktadır.
12 Ancak Emîrî’nin
soy ağacını verdiği Farsça manzumesinde zikrettiği dedelerinden Alp Arslan’ın
babası Nureddîn (ö. ?) hakkında bir bilgi mevcut değildir.
13
Emîrî’nin soy ağacını verdiği manzumesi:
Emîrî’yim, Mehmed’dir adım, Allah’ın dergâhından ümitliyim.
Babam Musa ve ceddim Sorh Ahmed, gönlümün niyazı sınırsız.
Diğer atam İbrahim geldi büyük dedem, bana rahmet etsin isterim Mevlâ.
Diğer atam Emîr İsfendiyâr’dır, Allah’a şükür ki iyi ada sahiptir.
Diğer atam Âdil oğlu Bâyezid Han, mahşerde ey Allah’ım sen mutluluk ulaştır!
Mîr Yakup da Âdil’e peder oldu, onun ahlâkının tümü beğenildi,
Ki o mert Kırım Han’ın damadıydı, bu dünyada o mutluluk ve mutsuzluk çekti.
Onun babası Şemseddîn olmuş, kimseler onun hizmetine yönelmiş.
Şemseddîn’in babası Alp Arslan, dünya halkına ihsanda bulundu.
Onun babası Nureddîn, onun adını o dinin nurlu şehidi koydu.
Derler Halid’in neslindendi onlar, benim duam onların ruhuna gitsin!
Halid’e Hakk’ın Kılıcı demiş peygamber, din yolunda kılıç çekti o mert asker.
Kılıc’a ey Allah’ım sen rahmet et, onların hepsinin ruhu şad olsun!
____________________________________________________________________________________
12 Öztuna, a.g.e., II, s. 81.
13 Yaylalı, a.g.t., s. 24.
###################
%%
 
X1I#GSRH
1! 251.5QH 1
F;1.1HGSO2)2R

+5 Y1L@5H1.2R


';J)'01R3RV1.2R

QC';N)

2H
Q)'02B
'H
N
M
'-?JR1E4%N  1
T5 (EJR
4%18 1
M
'-?JR1E QKN  1
'
Q)1E'0D6K1LRQ)
ISN-@A/>S51E'0N)

V+-! "Y >F5
H1RQH62"
+! Q,JH M1L)H
 
1SH10M'

1/)
'-?2H
 'SK
EQHNGOQ01L+! 2H
+5 
XSKN)U1I


Q0Q, Y'5 H29#N)
Q=2H
'-?T0N$

25H21S9 
2R

M
' +H10
'6
'6/(/':1H';AF0N)
M
'XJR
 QK1SP8
'PLR
V7/ N)JH';

26;
2H1S9JR
M N)

'8
Q8W'9R N$
R1O T:

)
+! 29/&5
1LS*K
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7

    

%%
D


!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
5
250 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
Ey Allah’ım eğer bir kimse derse âmin, iyilik ve zühdü adet etsin!
Emîrî kuluna sen rahmet edersen, kıyamet günü sorguda sıkıntı çekmez.
Senin rahmet damlaların sonsuzdur, benim pişmanlık gözyaşlarım su kabarcığı
gibidir14
Candaroğulları Beyliği’nde Emîrî’nin silsilesi sırasıyla: Nureddîn (ö.?), Alp
Arslan (ö.?), Şemseddîn Yaman Candar (ö. 708/1308) , Emîr Yakup (ö. ?), Âdil
Bey (ö. 764/1362?), Bâyezid (ö. 787/1385), İsfendiyâr Bey (ö. 843/1439), İbrahim
Bey (ö. 847/1443), Kızıl Ahmed Paşa ( 906/1500’den sonra) ve son olarak Emîrî’nin
babası Musa Paşa (ö. 922/1516)’dır. Soy ağacını verdiği manzumenin sonunda
yine Halid b. Velid’in neslinden geldiğini söylemektedir:
Derler Hâlid’in neslindendi onlar, benim duam onların ruhuna gitsin
Hâlid’e Hakk’ın kılıcı demiş peygamber, din yolunda kılıç çekti o mert asker.
15
Emîrî’nin amcaoğlu olan Şemsî Paşa da (ö. 988/1580), Vikaye adlı kitabında
yer alan bir şiirinde soyunu Hâlid b. Velid’e dayandırmıştır16
.
Emîrî’nin soyu anne tarafından II. Bâyezid (ö. 918/1512) döneminde kadı ve
baş defterdar olan; Yavuz Sultan Selim (ö. 926/1520) döneminde de aynı görevine
devam eden, Selçuklu âlimlerinden Fahreddin Râzî’nin torunu Pîrî Mehmed
Paşa’ya (ö. 939/1532)17 dayanmaktadır. Emîrî, dedesinin vezir Pîrî Paşa olduğunu
şöyle anlatır:
Ceddem olmuşdur vezir-i muktedâ
Pîrî Paşa deyu olunmuş nidâ18
Pîrî Mehmed Paşa vezirliği yanında ilmi ve şairliğiyle de şöhret bulmuş,
Remzî mahlasıyla şiirler söylemiştir.
19 Mürettep bir Divânçe’si olduğu kaydedilse
de20 elde mevcut değildir. Şiirlerinden geriye birkaç beyit kalmıştır. Bunlardan
birkaç beyit:
Şeb-i zülfünde kalanlar zulümât ile yürür
İrişen lebleri âbına hayat ile yürür
Zâhidi hasret-i mey söyle za’îf eyledi kim
Elde tesbih ü asâsı salavât ile yürür21
____________________________________________________________________________________
Emîrî Divanı, A Nüshası, vr. 76b 14 .
Emîrî Divanı, A Nüshası, vr. 76b 15 .
16 Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi (Haz. Bekir Sıtkı Dal), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992, II, s. 9-10.
17 Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Matbaa-yi Âmire, İstanbul 1333 hş, II, s. 111.
Emîrî Divanı, İ Nüshası, vr. 283a 18 .
19 Latîfî, Tezkiretü’ş-şuarâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, (Haz. Rıdvan Canım), Ankara
2000, s. 276.
20 Bursalı Mehmed Tahir, a.g.e., II, s. 112.
21 Kınalızâde Hasan Çelebî, Tezkiretü’ş-şuarâ, (Haz. İbrahim Kutluk), Türk Tarih Kurumu Basımaevi, Ankara 1989,
I, s. 419.
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 251
Emîrî’nin ölüm tarihine dair de kaynaklarda bir bilgi yoktur; ancak 1600’lü
yılların ilk çeyreğinde ölmüş olması muhtemeldir.
22
2. Emîrî’nin Eserleri:
Emîrî, bir manzumesinde dört Divân’ının olduğunu; ayrıca Aşknâme ve İrâ-
detnâme adlı iki mesnevisinin bulunduğunu belirtmektedir23
; ancak iki divânı
24
(İkinci ve Dördüncü Divânları) haricinde diğer eserleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
25
Emîrî, Şems-i Tebrizi’nin tasavvuf alanında Farsça kaleme aldığı Mergûbu’lkulûb26
adlı eserini manzum olarak Türkçe’ye27 çevirmiştir. Eser tövbe, Allah’ın
zatı ve sıfatları, abdest, dünyayı terk etmek, tecrid ve tefrid, mağrifet, âşık ve fena
olmak üzere on fasıldan oluşmaktadır. Mevlâna’nın Heft Vadi
28 isimli eserini de
manzum olarak Türkçe’ye29 çevirmiştir. Eser maksadın talebi, aşk, mağrifet,
isti’nâ, tevhid, hayret ve fenafillâh olmak üzere tasavvufta aşılması gereken yedi
vadiyi anlatmaktadır.
30
3. Emîrî’nin İkinci Divânı:
Emîrî, İkinci Divân’ını kabul görmesi ve azledildiği paşalık görevine yeniden
getirilmesi için III. Murad’a sunmuştur.
31 Emîrî bu Divân’ında Farsça şiirler
yanında Türkçe şiirler de söylemiş; bunların içinde azda olsa Arapça mülemma
beyitlere de yer vermiştir. İkinci Divân gazel, kaside, mesnevi, kıt‘a, rubai ve
müfret şiirlerden oluşmaktadır. Farsça 565 gazel, 3 kaside, 11 mesnevi, 55 kıta, 18
dubeyt, 20 rubai ve 101 müfret; Türkçe 257 gazel (1 tanesi Arapça-Türkçe
mülemma), 2 mesnevi, 8 kıt‘a ve 36 (1tanesi Arapça) müfret manzumelerdir.
32
Emîrî, büyük sûfî şairlerden özellikle Mevlâna (ö. 672/1273), Şems-i Tebrîzî
(ö. 645/1247 ?), Câmî (ö. 898/1492), Attâr (ö. 618/1221), Hâcû-yi Kirmânî (ö.
753/1352) ve Kemâl-i Hucendî’den (ö. 803/1401) etkilenmiş; Divân’ında bu
şairlerden özellikle Mevlâna’nın şiirlerine yer vermiş, telmihlerde bulunmuş,
____________________________________________________________________________________
22 Yaylalı, a.g.t., s. 21.
Emîrî Divanı, İ Nüshası, vr. 283a 23 .
24 Emîrî, Divan, İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Kısmı, Nr: 3780; Emîrî, Divan, Ankara Milli Kütüphane,
Nr: A 85.
25 Yaylalı, a.g.t., s. 46.
Emîrî Divanı, İ Nüshası, vr. 1b
- 7a 26
27 Şems-i Tebrizî, Mergûbu’l-kulûb, Kitaphâne-i Merkezî-i Dânişgâh-i Tahran, Nr: 8004.
Emîrî Divanı, İ Nüshası, vr. 7b
- 10b 28 .
29 Kaynaklarda Mevlâna’nın böyle bir eserine rastlanmamıştır.
30 Yaylalı, a.g.t., s. 38.
31 Çiçekler, Mustafa, Osmanlılar Döneminde Farsça Şiir Söyleyen Şairlerin Eserlerinin Yazmaları, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, danışman: Nazif Hoca, İstanbul Üniversitesi, 1989, s. 42.
32 Yaylalı, a.g.t., s. 46-47.
252 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
diğer şairleri ya isimleriyle ya da eserleriyle anmıştır. Sûfî bir şair olan Emîrî,
tasavvufîşiirlersöylemiştir. ŞiirlerindeAllah’ın sıfatlarına, peygamberin mucizelerine
değinmiş; ilâhî aşkı ve sevgiliyi anlatmıştır. Ayrıca şiirlerinde ayet, hadis ve
peygamber kıssalarına işaret etmiş; telmih, teşbih, tezat, tenasüp gibi edebî
sanatları çokça kullanmıştır. 33
Emîrî inceleme konusu olan İkinci Divân’ındaki Farsça şiirlerinde Kur’ân’dan
birçok ayete telmih ve iktibas yoluyla yer vermiştir. Bazı ayetleri bir kez, bazılarını
iki kez, bazılarını ise daha fazla kullanmıştır. Çalışmada birden fazla geçen
ayetlerin sadece bir örneği verilmiştir; diğer örneklerin sayfa ve beyit numaraları
altta dipnotta belirtilmiştir.
Emîrî, Fâtihâ, Bakara, En’am, A‘râf, Tevbe, Yûsuf, İsrâ, Tâhâ, Enbiyâ, Kasas,
Yâsin, Zümer, Kalem, Mü‘min, Kaf, Rahmân, Haşr, Talâk, Tahrîm, Kalem, İnsân
(Dehr), Mürselât, Nebe, Alak, İhlâs Sûrelerinin bazı ayetlerinden iktibaslar
yapmıştır.
Emîrî, bazen Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet olarak gönderilmesine,
güzel ahlakına, Hz. Ebubekir ile Mekke’den Medine’ye hicretleri sırasında Sevr
mağarasına sığınmalarına, Allah’ın mahşerde ölüleri dirilteceğine inanmayan
müşrike cevabına, Hz. Muhammed’e suikast düzenleyen Nadîr oğullarının ve
onlara yardım vadeden münafıkların hâlinin beyan edilmesine; Hz. Ali gibi bir
genç olmadığına; Hz. Şuayb’ın Medyen halkını doğru yola çağırırken müşriklerle
mücadelesine ve onlarla arasında geçen konuşmalara; Hz. Mûsâ’nın Tûr-i Sina’da
Allah’la konuşmasına, buzağıya tapan halkının bağışlanması için Allah’tan af dilemesine,
Firavun’un sihirbazlarını yaptıkları hatadan dönmeleri için uyarmasına;
Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin işledikleri günahtan pişmanlık duyarak babalarından
kendileri için dua etmesini istemelerine temasta bulunurken; bazen kıyameti nitelerken,
inkâr edenlerin hayvanlar gibi hatta onlardan aşağı olduklarına, Allah’a
karşı gelmekten sakınanların cennetle ödüllendirileceğine, cehennemin küfrü se-
çenlerle dolmayacak kadar büyük ve geniş oluşuna, Allah’tan başka ilahlar
edinmemek gerektiğine, Allah’ın verilen sözlerine bağlı kalınmasına dair emrine,
hiçbir şeyin ebedî olmadığına ve geçici dünyaya bağlanmamak gerektiğine dair
öğüt ve nasihatte bulunmuş; Allah’a tevekkül etmenin önemine, Allah’ın insana
şah damarından daha yakın oluşuna, Allah’ın tek ve eşsiz oluşuna, yaratma
kudretine, rahmetine, insana bilmediğini öğrettiğine değinmiş; tövbe ve istiğfarın
önemine vurgu yaparken ve Kur’ân’ın insanlar için yol gösterici oluşunu vb.
anlatırken ayetlerden iktibas yaparak anlatımı daha da güçlendirmiştir.
____________________________________________________________________________________
33 Yaylalı, a.g.t., s. 39-41.
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 253
Söz konusu çalışmada Emîrî’nin İkinci Divân’ında yer alan Farsça şiirlerinde
iktibas edilen ayetlere değinilmiştir. Bu ayetlerin kullanıldığı beyitler ayetlerin
Kur’ân’daki sırasına göre dizilmiş; bir kez kullanılan ayetlerin metin içindeki yeri,
beytin Türkçe çevirisinin yanında parantez içinde yazılmış; birkaç kez kullanılan
aynı ayetlerin ise sadece bir örneğini verilerek metindeki yeri altta dip notta
belirtilmiş; diğerleri ise altta onun yanında diğer örnekler şeklinde gösterilmiştir.
4. Emîrî’nin İkinci Divân’ındaki Farsça Şiirlerinde Geçen Ayetler:
4.1. Fâtiha Sûresi 2. Ayet: Bu ayette, hamdın sadece âlemlerin Rabbi olan
Allah’a mahsus olduğu ifade edilmektedir.
34 Emîrî, üç yerde bu ayetten iktibas
ettiği “Rabbü’l-‘âlemîn” lafzıyla Allah’ın âlemlerin Rabbi oluşuna ve herkesin
rızkını verdiğine dikkat çekmektedir:
Herkesin rızkını verdi “Rabbü’l-‘âlemîn”35
, ibadet et böylece olur yakîn.
36
4.2. Bakara Sûresi 2. Ayet: Bu ayette, Kur’ân’ın Allah tarafından gönderildiğine
koşulsuz inanan sakınanlar için hidayet kaynağı ve yol gösterici olduğu ifade
edilmektedir.
37 Emîrî, bir yerde değindiği beytin ikinci mısraındaki “Huden li’lmuttekîn”
ifadesiyle bu ayetten iktibas yaparak Kur’ân’ın sakınanlar için rehber
olduğuna dikkat çekmiştir:
Sen dilinle şükret “Rahmeten li’l- ‘âlemîn”38
, Kur’ân benim için yeterli hediyedir
“Huden li’l- muttekîn”.
39 (18/7)
4.3. Bakara Sûresi 117. Ayet: “Ol” (der), o da oluverir” anlamındaki kün
feyekûn ayeti Kur’ân’da aynı anlamda yedi ayette geçmektedir. Kün, Allah’ın
gücünü, kudretini ifade etmektedir. Allah bir şeyi yaratmak istediğinde bunu kün
emriyle yapar. Bu ayet genelde şairlerce kün ve kün feyekûn’un mazi hali olan kün
____________________________________________________________________________________
34 Keleş, Reyhan, Divan Şiirinde Âyet ve Hadis İktibasları, Kitabevi, İstanbul 2016, s. 45.
35 Rabbü’l-‘âlemîn: Âlemlerin Rabbi,“Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (1. Fâtiha, 2);“Hamd, âlemlerin
Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (37. Sâffât, 182).
36 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 18, b. 2; Diğer örnekler: 17/10, 25/1.
37 Dihkân, Ekber, Hezâr u Yek Nükte Ez Kur’ân-ı Kerîm, İntişârât-i Hürrem, Kum 1389 hş, II, s. 695.
38 “Rahmeten li’l- ‘âlemîn” ifadesi Enbiyâ Sûresi 107. ayetinden iktibas edilmiş olup, ileride Enbiyâ Sûresi 107. ayetinde
açıklanmıştır.
39 Huden li’l-muttekîn: (Allah’a karşı gelmekten) sakınanlar için bir yol gösterici, “Bu, kendisinde şüphe olmayan
kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.”, (2. Bakara, 2).
%%fO)'1/%%
P
%%
D
%%
%% %%
@
+%*############.$!  



  &##############-/)#############/1"0'#############(,  
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
@
%%fO)'1/%%
P
%%
D
%%
%% %%
@
K
 %'0$1%" 
(
,

+
#
 
   /)%-%*0"&" .+!




 


 

  
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
@
254 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
fekân şeklinde kullanılmaktadır.
40 Emîrî, Allah’ın yaratma kudretine değinirken
üç yerde kullandığı
41 bu ayeti “kün fekân” lafzıyla iktibas etmiştir:
Bundan başıma gölgelik olsun, “Kün fekân”42 hükmünün gölgesi olur ihlâs.
(146/2)
4.4. En’am Sûresi 16 Ayet: Bu ayette, kıyamet azabından sadece Allah’ın
rahmetiyle kurtulabileceği vurgulanmaktadır.
43 Emîrî, bir yerde bu ayetten iktibas
ettiği“Zalike’l-fevzu’l-mübîn”lafzıyla Allah’tan kendisine hidayet etmesini dileyerek
mahşer günü bu azabı savuşturup, kurtuluşu yaşayanlardan olmayı ümit etmektedir:
Peygambere doğru giderim mahşer gününde ey Allah’ım, bana hidayet et, “Zalike’l-fevzu’l-mübîn”44
. (18/11)
4.5. A‘râf Sûresi 87. Ayet: Bu ayette, Hz. Şuayb’ın davetini engellemeye çalışan
Medyenli müşriklere onlar ile iman edenler hakkındaki hükmü Allaha bırakmayı
önermesi anlatılmaktadır.
45 Hz. Şuayb, Allah tarafından tevhit inancını terk edip,
uydurma ilahlara tapan Medyen halkını doğru yola çağırmak üzere gönderilmiştir.
Ancak Medyen halkından müşrikler, insanların Şuayb peygamberle görüşmesini
engellemeye çalışmış; müminleri korkutmuş ve ölümle tehdit etmişlerdir. Bunun
üzerine Hz. Şuayb da onların bu davranışını kınamış ve Allah’ın bozgunculuk yapanları
nasıl cezalandıracağını söyleyerek onlarla iman edenler arasındaki hükmü,
hüküm verenlerin en hayırlısı olan Allah’a bırakmayı teklif etmiştir.
46
Emîrî bir yerde bu ayetten iktibas ettiği “Hayru’l-hâkimîn” lafzıyla dinin
emirlerine uymak gerektiğine; zira bunların hüküm verenlerin en hayırlısı Allah’ın
emirleri olduğuna vurgu yapmaktadır: ____________________________________________________________________________________
40 Keleş, a.g.e., s. 60.
41 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s.146/2; ; Diğer örnekler: 9/13, 22/14.
42 Kün fekân: Ol (dedi) ve oluverdi, “O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol”
der, o da hemen oluverir.” (2. Bakara, 117); “Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, “ol”
dememizdir. O da hemen oluverir.” (16. Nahl, 40). (Diğerleri için bkz. 3. Âl-i İmrân 47, 59, 6. En‘âm 73, 19. Meryem
35, 36. Yâsin 82, 40. Mü‘min 68.)
43 Dihkân, a.g.e., I, s. 89.
44 Zalike’l-fevzu’l-mubîn: Bu apaçık bir kurtuluştur, “(O günün azabı) kimden savuşturulursa, gerçekten (Allah)
ona acımıştır. İşte bu apaçık kurtuluştur.” (6. En’am, 16).
45 Köksal, M. Asım, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyaner Vakfı Yayınları, Ankara 2013, I, s. 331.
46 Yiğit, İsmail, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2010, s. 379.
M " ?
 
 "*#"24+''''0 ""#$6"1'''''''''''4%#"(/'''''''''''0"/''''''''''',")+-4+'''''''''''0 
 ""&5''''.#"$3'''', 
%%%
D
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
@

 '4(20.)&%*". 1-6)+$#/,5! 3* 



 



 

 
%%%
D
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
@
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 255
Sana hak din her ne buyurursa itaat et, Allah’a şükürler olsun hükümler “Hayru’l-hâkimîn”47
(olan Allah) tandır. (18/8)
4.6. A‘râf Sûresi 89. Ayet: Bu ayet ise Hz. Şuayb’ın kendisini ve inanları yurtlarından
çıkarmakla tehdit eden müşriklere verdiği cevabı içermektedir. Hz. Şuayb’ı
davetinden yıldıramayan müşrikler, alay ve hakaretlerinden bir sonuç alamayacaklarını
anlayınca ona ve ashabına atalarının dinine dönmezlerse, onları
yurtlarından atacaklarına dair tehditler savurmuşlardır. Bunun üzerine Hz. Şuayb,
Allah’ın lütfuyla hidayete ermişken batıla dönmenin Allah’a karşı iftira olacağını
ve bunun onlar için asla söz konusu olmayacağını söylemiştir. Ve müşriklerin kö-
tülüklerine aldırış etmeyeceklerini, Allah’ın iradesine teslim olduklarını; çünkü
her şeyin O’nun iradesinde olduğunu ve son hükmü, fethedenlerin en hayırlısı
olan Allah’a bıraktığını ifade etmiştir.
48
Emîrî bir yerde değindiği “Hayru’l-fâtihîn” ifadesiyle bu ayetten iktibas etmiştir:
Ey Kerîm ve ey Rahîm! Gece gündüz (senden) isterim, ey Allah’ım kalpleri aç
çünkü Sensin “Hayru’l-fâtihîn”49
. (18/12)
4.7. A‘râf Sûresi 155. Ayet: Bu ayette, Hz. Mûsâ’nın buzağıya taparak büyük
günah işleyen kavminin bağışlanması için seçtiği yetmiş kişiyle birlikte bağışlayanların
en hayırlısı Allah’a tövbe etmek için Tûr-i Sinâ’ya gidişi anlatılmaktadır.
50
Hz. Mûsâ’nın Allah’ın vaadine uyarak Sinâ dağına gitmesinin ardından kavmi
Sâmirî’nin yaptığı altın buzağıya tapmaya başlarlar. Hz. Mûsâ geri döndüğünde
onların buzağıya taptıklarını görünce çok kızar. Daha sonra kavminin bu büyük
günahtan pişmanlık duyduğunu görünce kavminin tövbe ederek bağışlanması
için emredildiği üzere seçtiği yetmiş kişiyle birlikte Tûr-i Sinâ’ya çıkar ve orada
Allah’tan “Sen bağışlayanların en hayırlısısın” diye af diler51
. ____________________________________________________________________________________
47 Hayru’l-hâkimîn: Hüküm verenlerin en hayırlısı,“Eğer içinizden bir kısmı benimle gönderilen gerçeğe inanmış,
bir kısmı da inanmamışsa, artık Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en
hayırlısıdır.” (7. A‘râf, 87).
48 Yiğit, a.g.e., s. 383.
49 Hayru’l-fâtihîn, Fethedenlerin en hayırlısı, “Allah, bizi sizin dininizden kurtardıktan sonra eğer ona dönersek
mutlaka Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz
bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz!
Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen fethedenlerin en hayırlısısın.” (7. A‘râf, 89).
50 Köksal, a.g.e., II, s. 76-77.
51 Yiğit, a.g.e., s. 465-466.
%%%
D


$"(4%6*"+ #4/*+*')5$0*.2 *3&-$,1! 

      


!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
@
%%
D K & G = =



 $. /#,+&%* /" -0'( /!) 


 
%%
%%
D
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
8
256 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
Emîrî, bir yerde bu ayetten iktibas ettiği“Hayru’l-gâfirîn”ifadesiyle bağışlayanların
en hayırlısı olan Allah’tan bağışlanma dilemek gerektiğine vurgu yapmaktadır:
Başını yere koyarak bağışlanma iste, yalvar! Emîrî, Hakk’ı yâd eder, O, “Hayru’l-gâfirîn”52
dir. (19/3)
4.8. A‘râf Sûresi 179. Ayet: Allah’a inanmayan, O’nun varlığını, birliğini
bildikleri halde bir inat uğruna O’nu inkâr edenlerin durumlarının anlatıldığı bu
ayette onların hayvanlar gibi hatta onlardan daha aşağı oldukları anlatılmaktadır.
Onların hayvandan daha aşağı oluşlarına Furkân Sûresi 44. ayette de dikkat çekilmektedir.
53 Emîri üç yerde54 bu ayetten iktibas ettiği “ke’l- en’âm” lafzıyla bu
dünyada hayvan hükmünde olmayıp, yaratılan her şeye ibret gözüyle bakmak gerektiğine;
yoksa ahirette gözleri olup görmeyen, kulakları olup duymayan, adeta
hayvanlar gibi yolca sapkın olanlarla aynı sonu paylaşıp cehenneme gideceğine
dikkat çekmektedir. Emîrî aslında kendine hitaben söylediği bu beyitte herkese
seslenerek öğüt vermektedir:
Gördüğün her şeye ibretle bak, Emîrî orada “k’el- en’âm”55 olma.
4.9. Tevbe Sûresi 40. Ayet: Bu ayette Peygamber efendimizin Hicret esnasında
Hz. Ebubekir’le Sevr mağarasına sığınmaları olayı anlatılmaktadır.
56 Emîrî, “Sâ-
niyesneyni iz humâ fî’l-gâri” ibaresiyle bir yerde bu ayeti iktibas ederek bu olaya
değinmektedir:
____________________________________________________________________________________
52 Hayru’l-gâfirîn: Bağışlayanların en hayırlısı, “Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam
seçti. Onları sarsıntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce
helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu,
sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin.
Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın” dedi.” (7. A‘râf, 155).
53 Keleş, a.g.e., s. 94.
54 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 40/12; ; Diğer örnekler: 89/9, 170/5.
55 Ke’l-en’âm: Hayvanlar gibi, “Ant olsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri
olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar
hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” (7. A‘râf, 179); “Yoksa sen
onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler,
belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.” (25. Furkân, 44).
56 Yılmaz, Mehmet, Kültürümüzde Ayet ve Hadisler, Kesit Yayınları, İstanbul 2013, s. 600.
%%
D
%%
%%
D
/ K / = 7

  $()('!0 (##$-+/*,."#&%( 
 
  


 
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
8
? M
  $)#########1!+#########* 7#########.1 2####&"(####05####,-####/3'####48,5####%-####6 

"# !
%%
@
%%
%%
!
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
6
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 257
Mağara arkadaşım cananın hayalidir,“Sâniyesneyni iz humâ fî’l-gâri”57
. (131/9)
Hz. Muhammed Mekke’den Medine’ye hicret ederken Hz. Ebubekir’le birlikte
müşriklerden Sevr mağarasına gizlenirler. Bu yüzden Hz. Ebubekir’e mağara
arkadaşı denilmiştir.
58
4.10. Yûsuf Sûresi 97. Ayet: Bu ayette, Hz. Yûsuf’un kardeşlerinin yaptıkları
hatayı anlayarak babalarından Allah’ın onları affetmesi için dua etmesini dilemeleri
anlatılmaktadır.
59
Hz. Yûsuf’un kardeşleri onu kıskandıkları için bir kuyuya atar ve babalarına
da “onu kurt yedi” derler. Ancak oradan geçen bir kervan Hz. Yûsuf’u kuyudan
çıkarır ve Mısır’a götürüp köle olarak satar. Daha sonra Hz. Yûsuf Allah’ın
yardımıyla Mısır’da vezirliğe kadar yükselir. Hz. Yûsuf kıtlık dolayısıyla Mısır’a
gelen kardeşlerine kendini tanıtır, onları cezalandırmaz, onları affeder ve gömleğini
kör olan gözlerinin açılması için babalarının yüzüne sürmesini ve tüm aile fertleri
ile birlikte Mısır’a gelmelerini ister. Babalarının yanına geri dönen kardeşlerin
gömleği yüzüne sürdüklerinde gözlerinin açıldığını görürler ve babalarına tüm
olanları anlatırlar ve affedilmeleri için Allah’a dua etmesini isterler.
60 Emîrî bir
yerde bu ayetten iktibas ettiği “Kunnâ hâtıîn” sözüyle tıpkı yaptığı hatadan
pişmanlık duyan Hz. Yûsuf’un kardeşleri gibi işlediği günahtan duyduğu
pişmanlığını dile getirmektedir:
Suç işlemişim ondan öylesine utanç duyuyorum, ben aynı şekildeitirafediyorum
“Kunnâ hâtıîn”61 sözünü. (18/9)
4.11. İsrâ Sûresi 34. Ayet: Ahit, “bir işi yapmak üzere söz verme, yemin etme,
anlaşma” anlamlarına gelmektedir. İsrâ Sûresi 34. ayette bu konuyla ilgili olarak
____________________________________________________________________________________
57 Sâniyesneyni iz humâ fî’l-gâri: O ikisi mağarada iken o, iki kişiden ikincisiydi, “Ona (Muhammed’e) yardım etmezseniz,
bilin ki, inkâr edenler onu Mekke’den çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah
ona yardım etmişti. Arkadaşına (Ebu Bekir’e) “Üzülme, Allah bizimledir” diyordu; Allah da ona güven vermiş,
görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş, inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah’ın sözü yücedir. Allah
güçlüdür, hâkimdir.” (9. Tevbe, 40).
58 Şemîsâ, Sîrûs, Ferheng-i Telmîhât, Neşr-i Mitrâ, Tahran 1386 hş., 592.
59 Köksal, a.g.e., I, s. 292.
60 Yiğit, a.g.e., s. 345-348.
61 Kunnâ hâtıîn: Biz, gerçekten suçlu idik, “Oğulları, “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz
gerçekten suçlu idik” dediler”. (12. Yûsuf, 97).
%%
@
%%
? M

!  # 1,,,,,,,,,,4*)/70,,,,,,,,,,2)-0,,,,,,,,,,63).+0,,,,,,,,,5)+8 
  

  
"     
%%
!
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
6
%%
@
%%
%%
!
7/+($.2148&32 ! '62+,!*4"%-0) 5+# 


! 
 #" 
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
6
258 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
yetim, olgunluk yaşına gelinceye değin onun malına uygun olmayan bir şekilde
yaklaşılmaması, verilen sözün ise yerine getirilmesi emredilmektedir.
62 Emîrî bu
ayete “Evfû bi’l-ahdi” yerine “Evfû bi’l-uhûd”ifadesiyle (ahit kelimesinin çoğulunu
kullanarak) bir yerde iktibas etmiş ve verilen sözde durulmasının önemine ve gerekliliğine
vurgu yapmıştır:
Emîrî sen kendi sözüne bağlı kal! Allah demiştir: “Evfû bi’l-uhûd”63 (237/2)
4.12. Tâhâ Sûresi 61. Ayet: Bu ayet, Hz. Mûsâ’nın, Firavun tarafından karşısına
çıkarılan sihirbazları, “Allah’a karşı yalan uyduranlar, hüsrana uğrar” diyerek
uyarması olayını anlatmaktadır.
64 Emîrî, “Kad hâbe” sözüyle bu ayetten bir yerde
iktibas etmiştir:
Emîrî senin ayrılığından ölmüş, (Allah’ın, kendisini kirleten) “Kad hâbe”65 dediği
gibi. (54/5)
4.13. Enbiyâ 107. Ayet: Tüm kâinatın peygamberi olan Hz. Peygamber’in, Allah
tarafından âlemlere rahmet olarak gönderildiğiKur’ân’da açıkça bildirilmiştir.
66 Emîrî
“Rahmeten li’l- ‘âlemîn” ifadesiyle bu ayeti üç yerde67 iktibas etmiş ve Peygamber
efendimizin âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olmasına değinmiştir:
Sen dilinle şükret “Rahmeten li’l- ‘âlemîn”68
, Kur’ân benim için yeterli hediyedir
“Huden li’l-muttekîn”.
4.14. Kasas Sûresi 30. Ayet: Bu ayet, Allah’ın Hz. Mûsâ’ya Tûr dağında nida
etmesi ve ilk emirlerini bildirmesi hakkında bilgi vermektedir.
69 Hz. Mûsâ, Hz.
____________________________________________________________________________________
62 Yılmaz, a.g.e., s. 145.
63 Evfû bi’l-uhûd: Vaatlerinizi yerine getirin, “Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde
yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.” (17. İsrâ, 34).
64 Köksal, a.g.e., II, s. 49.
65 Kad hâbe: Hüsrana uğramıştır, “Mûsâ, onlara şöyle dedi: “Yazıklar olsun size! Allah’a karşı yalan uydurmayın,
yoksa sizi azap ile yok eder. Allah’a karşı yalan uyduran mutlaka hüsrana uğramıştır.” (20. Tâhâ, 61).
66 Keleş, a.g.e., s. 143.
67 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 18/7; ; Diğer örnekler: 33/5, 33/21.
68 Rahmeten li’l- ‘âlemîn: Âlemlere rahmet olarak, “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”
(21. Enbiyâ, 107).
69 Keleş, a.g.e., s. 159.
30!!!!!!!!!!!-&," /!!!!!!$&!!!!!!+"2!!!!!!' 2!!!!!!()!!!!!!1*#%!!!!!!. !
$#&)" #
(!
%# '   ! (

''
@
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
L



''
@
" " %"'1*'%
!!2 -3% /#% '0 . & ,)+"$ .1( *1) . !"&#####
$ '
$ (#####
% $
)
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
L



''
@
 +'$$$$-2$$$$*"&%3#+$$$$) 
$
'

&
!
 
   " 1$$$.( +$$$0%+$$$/!2$$$),$$$) (& 
(
'

&#
 
) 
 
% 
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
L



EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 259
Şuayb’a verdiği söz üzere ona on yıl çobanlık ettikten sonra kızıyla evlenir.
Ailesiyle birlikte Mısır’a gitmek için yola çıktığı bir gece Tûr-i Sinâ’ya yaklaştıklarında
şiddetli bir rüzgâr ve fırtınayla karşı karşıya kalır. O esnada uzakta bir ateş görür;
onu alıp getirmek için yanına doğru gider. Ateşe yaklaştığında onun bir ağacın
üzerinde olduğunu görür. Korkarak geri dönmeye niyetlenmişken ağaç tarafından
“Şüphesiz ben Allah’ım” diye nida gelir70 Emîrî, Hz. Mûsâ’nın Tûr-i Sinâ’da Allah’la
konuşmasının anlatıldığı ayetten “innî ena’llâh” lafzıyla bir yerde iktibas etmiştir:
Mûsâ’nın yolda görüp “innî ena’llâh”71 müjdesini işittiği ne gece idi. (223/6)
4.15. Kasas Sûresi 88. Ayet: Bu ayette, Allah’tan başka ilahlar edinilemeyeceği;
sadece O’na kulluk edip, yalvarmak gerektiği buyrulmaktadır.
72 Emîrî üç yerde73
bu ayetten iktibas ettiği “Lâ ted’u meallâhi ilâhen âhara” lafzıyla Allah’tan başka
ilahlara ibadet etmemek gerektiğine dikkat çekmiştir:
Kerîm (çok cömert) ve büyük olan Allah’ın dergâhına secdeet,“Lâ ted’u meallâhi
ilâhen âhara”74
.
4.16. Secde Sûresi 8. Ayet: Bu ayette ilk insanın yaratılmasından sonra, onun
neslinin devamının kadın ve erkeğin birlikteliği yoluyla olduğu anlatılmaktadır.
75
Emîrî iki yerde76 bu ayetten getirdiği “Min mâin mehîn” ibaresiyle Allah’ın insanı
bayağı bir sudan yaratmasına değinmiştir:
(O), zahir ve batındır; bütün eşya şahittir; insanı“Min mâin mehîn”77 olarak yaratandır.
____________________________________________________________________________________
70 Yiğit, a.g.e., s. 407-408.
71 İnnî enallâh: Şüphesiz ben Allahım, “Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki
ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.” (28. Kasas, 30).
72 Yılmaz, a.g.e., s. 421.
73 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 287/7; ; Diğer örnekler: 288/1, 288/2.
74 Lâ ted’u meallâhi ilâhen âhar: Allah ile beraber başka bir ilâha ibadet etme, “Sen Allah ile beraber başka bir
ilâha ibadet etme.O’ndanbaşkahiçbirilâhyoktur.O’nunzatındanbaşkaherşey yokolacaktır.HükümyalnızcaO’nundur
ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.”(28. Kasas, 88); “Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarma,
sonra azaba uğratılanlardan olursun!”(26. Şuarâ, 213).
75 Dihkân, a.g.e., II, s. 89.
76 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 17/8; ; Diğer örnek: 18/5.
77 Min mâin mehîn: Bayağı bir sudan, “Sonra onun neslini bir öz sudan, bayağı bir sudan yarattı.” (32. Secde, 8);
“Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?”(77. Mürselât, 20).
''
@
%%
@
(#
& )$!
$ '&
%%%
" / %"""""""""""""""""""""""-/*3.""""""""""""""""""""""", /!! *"""2 '""+1-0""&# 1""")("",0""$
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
L



. K
 ,''''')$#(#+1''''')#4-'''''*&%#5'''''.#40/'''''2#3''''') #
-!!!!!!!!!!+)!!!!!!!!!!
# "
(#%
%
1 ' #
.!!!!!!!!!!#
/$
,!!!!!!!!!
& #  *0#
%%
@
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7

%%
@
< < K < K
'-))))))) * 1,  $'.4+,$% /2"$3(0#-)5!&1$* +
/&(.)))))))+
/&0))))))),
/'
%%
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7

260 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
4.17. Yâsin Sûresi 78. Ayet: Bu ayet, müşriklerin önde gelenlerinden birinin
Hz. Peygamber’in yanına elinde çürümüş bir kemik parçasıyla gelip onu ufalayarak
“Böyle ufalandıktan sonra Allah mı bunu diriltecek?” sözüne karşılık Peygamber
efendimizin “Evet seni de diriltecek ve cehenneme sokacak” cevabını vermesi
üzerine indirilmiştir.
78 Emîrî öldükten sonra çürümüş kemikleri, Allah’ın
diriltileceğini bir yerde bu ayetten iktibas ettiği “Yuhyi’l- izâme ve hiye ramîm
ibaresiyle anlatmıştır:
Toprağımdan geçersen görürsün, “Yuhyi’l- izâme ve hiye ramîm”79 hükmünü.
(185/3)
4.18. Zümer Sûresi 73. Ayet: Ayette, Allah’a karşı gelmekten ve günah
işlemekten sakınanlara cennet kapılarının açılacağı ve orada ebedî olarak kalacakları
zikredilmektedir. Özellikle bu ayetin “Fedhulûhâ hâlidîn” lafzı şairlerce çok kullanılmıştır.
80 Emîrî, “Fedhulûhâ hâlidîn” lafzıyla bu ayetten bir yerde iktibas etmiş
ve günah işlemekten sakınanlara açılacak olan cennet kapılarının Allah’ın izzeti
olduğunu ifade etmiştir:
Senin yüce izzetin olur bu “Fedhulûhâ hâlidîn”81 hitabı. (34/2)
4.19. Mü‘min Sûresi 16. Ayet: Bu ayette, kıyamet günü nitelendirilmektedir.
O gün Allah, mülkün kime ait olduğunu sorar ve yine mülkün sadece kendisine
ait olduğunu vurgular. Ayette soruyu soran da, cevabı veren de Allah’tır.
82 Emîrî
bir yerde bu ayetten iktibas ettiği“limen”ifadesiyle ahirette işlenen tüm günahların
ortaya çıkacağını ve mülkün tek sahibinin Allah olduğunun bir kez daha
anlaşılacağını söyleyerek; ahirette pişmanlık duyanlardan olmamak için Allah’tan
günahtan kaçınması için kendisine yardım ve merhamet etmesini dilemektedir:
____________________________________________________________________________________
78 Keleş, a.g.e., s. 174.
79 Yuhyi’l-‘ızâme ve hiye ramîmun: Çürümüş kemikleri (kim) diriltecek, “Bir de kendi yaratılışını unutarak bize
bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” (36. Yâsin, 78).
80 Keleş, a.g.e., s. 179.
81 Fedhulûhâ hâlidîn: Ona ebedî olarak giriniz, “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk
edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun!
Tertemiz oldunuz. Öyleyse ebedî olarak ona (cennete) girin” (39. Zümer, 73).
82 Yılmaz, a.g.e., s. 469.
%%
@
%%
@
K * S "
%$3((((((*/ ,((((((((45.$,((((((((4)$&1((((((((+$3)-((((((((0$'$2((((((((+ #
-1 &
.
$
$
0 &
/$
"$
!) $*&
+',0 &
1
'  (%
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7

%%
@
%%
@
!!#('''''''.+!2'''''''5" %4''''''''''')!4'''''''''''*!,'''''''''''31)!&,'''''''''''0!$-'''''''''''/ ) (#######
$ $
/0%
-)% '
"($
+ $
.1&
*########& ! ,( !!
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
7

EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 261
Bana günahtan sakınmaya ve merhameteimkân ver, sonunda nitekim her yerde
“limen”83 nidası olur. (258/19)
4.20. Mü‘min Sûresi 44. Ayet: Bu ayette Hz. Mûsâ’ya iman eden bir müminin
Firavun ve adamlarına şirki bırakıp, doğru yola dönmelerine dair nasihati anlatılmaktadır.
Bu mümin Firavun ve maiyetine sonunda Allah’a dönüleceğini ve
orada herkesin yaptıkları iyilik ve kötülüğün karşılıklarını göreceğini; zira Allah’ın
kullarını hakkıyla gördüğünü söylemiştir.
84 Emîrî bir yerde bu ayetten iktibas
ettiği “Basîrun bi’l-‘ibâd” lafzıyla Allah’ın kullarını hakkıyla gördüğüne vurgu
yapmıştır:
Herkes senin kapına yönelmiştir, ne güzel senin “Basîrun bi’l-‘ibâd”85 vasfın.
(6/1)
4.21. Kâf Sûresi 16. Ayet: Bu ayette geçen şah damarı terimiyle Allah’ın insana
şah damarından daha yakın olduğu belirtilmektedir. Bu sözde ifade edilen
yakınlık mecazîdir, Allah’ın ilim sıfatının bir ifadesidir.
86 Emîrî bir yerde bu
ayetten iktibas ettiği “Habli’l-verîd” ifadesiyle, Allah’ın kullarına olan yakınlığını
dile getirmiştir:
Âşıkların üzerine mutluluk sabahı doğunca, ondan zahir oldu “Habli’l-verîd”87
sözünün anlamı. (101/1)
4.22. Kâf Sûresi 30. Ayet: Buharî ve Müslim’in, Hz. Enes’ten rivayet ettikleri
bir hadiste, cehennemin çok geniş ve büyük olduğu; dolmasının imkânsız olduğu
ve küfrü seçenlerle dolmayacağı ifade edilmiştir. Bu ayette buna dikkat çekilmektedir.
88
____________________________________________________________________________________
83 Limen: Kimindir?, “O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. Bugün mülk (hükümranlık)
kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ındır. (40. Mü‘min, 16).
84 Çakan, L. İsmail-Solmaz, N. Mehmed, Kur’ân-ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhid Mücadelesi, Ensar Neşriyat,
İstanbul 2006, s. 171.
85 Basîrun bi’l-‘ibâd: Kullarını görür, “Size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah’a havale ediyorum.
Şüphesiz Allah, kullarını hakkıyla görendir.” (40. Mü‘min, 44).
86 Yılmaz, a.g.e., s. 193.
87 Habli’l-verîd: Şah damarı, “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü
biz, ona şah damarından daha yakınız.” (50. Kâf, 16).
88 Yılmaz, a.g.e., s. 219.
   (#####+.#####8!-#####6$9#####&-#####:.#####, 5####37####)5####'.####/;3*####2 "%*4####01 



!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
U

%28****7+%.****:) 2*******6'0,%+(%;*******3%('%4*******1%5*******-%9*******/ 



  

 2****6&   %%

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
U


 (%%746-;%%/##"& $ .9)%%2 -%;6"!")4%/ ,+%1&)5%0)3.%/8%*&:%' 
  


 

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
U

262 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
Emîrî, “Hel min mezîd” ifadesiyle bir yerde bu ayeti iktibas etmiştir:
Senin şevkin gönle ulaştı ben ondan mest oldum, yeryüzü halkı işitirler
(Cehennemin) “Hel min mezîd”89 narasını. (101/2)
4.23. Rahmân Sûresi 26. ayet: Bu ayette, ömrün geçiciliği, bütün canlıların
ölümlü olduğu ve her şeyin vakti gelince yok olacağı; o yüzden de geçici olan bu
dünyaya ve dünya mülküne meyletmemek gerektiği anlatılmaktadır.
90 Emîrî,
geçici olan bu dünyaya ve nimetlerine meyletmemek gerektiğini vurgularken bu
ayetin tümünü biryerde iktibas etmiştir:
Hakk’ın “Küllü men ‘aleyhâ fân”91 vahyi varken nasıl olur dünya mülküne
meylim. (17/2)
4.24. Haşr Sûresi 13. Ayet: Bu ayette Nadîroğullarının ve onlara yardım vadeden
münafıkların hâli beyan edilmektedir. Hz. Peygamber Yahudi kabilelerinden Nadî-
roğullarına kendisine düzenledikleri suikast girişiminin cezası olarak on gün içinde
yurtlarını terk etmelerini bildirmiş; ancak münafıkların başı Abdullah b. Übey b.
Selûl ise onlara destek vereceğini vadederek bu emre uymamalarını istemiştir. Ancak
münafıklar yardım etmemişlerdir.
92 Emîr, “Lâ yefkahûn” ibaresiyle bu ayeti bir yerde
iktibas etmiştir:
Böyle davranışları delilik bil, “Lâ yefkahûn”93 kabilinden. (256/17)
4.25. Talâk Sûresi 3. Ayet: Tevekkülce “Allah’a güvenme, sığınma” demektir.
Kula düşen O’na yalnız sözle değil, kalple, içtenlikle dayanmak ve O’nun yardımını
istemektir. Bu ayette tevekkül edenleri Allah’ın ödüllendireceği vurgulanmaktadır.
94
Emîrî, bir yerde bu ayetten iktibas ettiği “Haysu lâ yahtesibü” lafzıyla her ne ____________________________________________________________________________________
89 Hel min mezîd: Daha yok mu?, “O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha yok mu?” der.” (50. Kâf,
30).
90 Yılmaz, a.g.e., s. 389.
91 Küllü men aleyhâ fân: “Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.”( 55. Rahmân, 26).
92 Çakan-Solmaz, a.g.e., s. 527.
93 Lâ yefkahûn: Onlar anlamazlar, “Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan
daha baskındır. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.” (59. Haşr, 13).
94 Yılmaz, a.g.e., s. 538, 547.

   9-"""27,7:8"""1('"""5!3""4+ &!6"5%,"0)"/5,;. $-(:*#:0 


 
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
U
"
*'!' 


%
&
"

$
#  !   "/& +-.#,%$)0(0
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:
%%
&+*0$)&# /.% ,"'(!.- $  
#"!   %
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:
%%
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 263
sıkıntı olursa olsun daima tevvekkül etmek gerektiğine; zira Allah’ın kulunu hiç
beklemediği yerden rızıklandıracağına dikkat çekmiştir:
Ertesi gün başka bir gam olursa, benim için belirir “Haysu lâ yahtesibü”95
.
(266/7)
4.26. Tahrîm Sûresi 8. Ayet: Kur’ân’da tövbe kelimesi sıkça geçmekte ve mü-
minlerin kurtuluşa ermek için Allah’a tövbe etmesi gerektiği ısrarla ifade edilmektedir.
96 Bu ayette “Allah’a tövbe edin” anlamındaki “Tûbû ilâllâh” lafzı “nasûh”
kelimesi ile birlikte zikredilerek inananların Allah’a nasıl tövbe etmesi gerektiği
buyrulmaktadır.
97 Buna göre tövbe eden kişi samimi bir şekilde, kararlılıkla ve bir
daha pişmanlık duyulan işe geri dönmeyecek şekilde tövbe etmelidir.
98 Emîrî, bir
yerde bu ayetten iktibas ettiği“Tûbû ilâllâh”lafzıyla seher vakti bir daha dönmemek
üzere günahlardan tövbe etmenin gerekliliğine değinmiştir:
Seher vakti gönülden ve candan gelir “Tûbû ilâllâh”99 narası. (22/4)
4.27. Kalem 4. Ayet: Bu ayette Peygamber efendimizin ne derece güzel bir
ahlaka sahip olduğu vurgulanmaktadır.
100 Emîrî, iki yerde101 bu ayetten iktibas
ettiği “hulukin azîmin” lafzıyla Hz. Peygamber’in güzel ahlakına dikkat çekmektedir:
Senin güzel ahlakının methi oldu innehu “hulukin azîmin”102
, ey Allah’ın resulü
senle hasta kalpler şifa bulur.
____________________________________________________________________________________
95 Haysu lâ yahtesib: Hesaplamadığı yerden, “Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse,
O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.” (65. Talâk, 3).
96 Demirci, Mehmet, Hadislerle Tasavvuf Kültürü, Vefa Yayınları, İstanbul 2009, s. 71.
97 Yılmaz, a.g.e., s. 647.
98 Dihkân, a.g.e., I, s. 418-419.
99 Tûbû ilâllâh: Allah’a tövbe ediniz, Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kö-
tülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden
ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nurumuzu
bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler. (66. Tahrîm, 8).
100 Dihkân, a.g.e., II, s. 146
101 Yaylalı, a.g.t. (Metin) s. 31/1; ; Diğer örnekler: 29/9.
102 İnnehu hulukin azîmin: Şüphesiz o yüce bir ahlaktır, “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (68. Kalem, 4).
D 8 D
,####+.####&'####0(####& (#######% *#######)(#######%'#######0/#######-"$!.#######& 
 $

!

 & "
 
%
  # 
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:
%%
 .*,-#)- .%$*(+*/!%'" )0*&
& ! "
%
#%  $ 
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:
%% 0%% 'B-A)'6-?('2-<=5'@-84'*6-? )
+'
,$-%% & (
.*( ','E)'.C--7+'F /& >D<--7'0--=;'/:--9'6--1F'C--3
%%
@
''
@
''
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



264 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
4.28. İnsan Sûresi 1. Ayet: İnsanın yaratılışına dair bilgi verilen bu ayette “Hel
etâ”lafzı“Geldi geçmedi mi?” şeklinde tercüme edilmekte ve birçok şair tarafından
bu ifadeyle kimi zaman Peygamber efendimiz kimi zaman da Hz. Ali kastedilmektedir.
103 Emîrî de bir yerde kullandığı“Heletâ”lafzıyla Hz. Ali’yi kastetmektedir.
Zira beytin ikinci mısraında Hz. Ali hakkındaki sahih olmayan bir hadisten
iktibas edilen “Lâ feta” (Genç yoktur)104 ifadesi de bunu doğrulamaktadır:
“Hel etâ”105 bağının yeşil dalı, “Lâ feta” meydanındaki arsanın kükreyen aslanı!
(39/8)
4.29. Nebe Sûresi 13. Ayet: Bu ayet, Allah’ın güneşi ısı ve ışık kaynağı olarak
yaratması hakkındadır.
106 Emîrî bir yerde değindiği “Sirâcen vehhâcen” lafzını bu
ayetten iktibas etmiştir:
Gönül senin aşk ateşinle nurlanır, gönlümün ateşi “Sirâcen vehhâcen”107 dır.
(84/11)
4.30. Alak Sûresi 5. Ayet: Alak Sûresinin ilk beş ayeti Peygamber efendimize
indirilen ilk ayetlerdir. Allah, Hz. Peygamberin şahsında tüm insanlara hitap
etmiş ve insana kalemle yazmayı öğretmiş; insan da bu kalem aracılığıyla Rabbi
sayesinde bilmediğini öğrenmiştir.
108 Emîrî bir yerde kullandığı “Alleme’l-insâne”
ifadesiyle bu ayete iktibas etmiştir:
Her ne kadar özüm toprak, rüzgâr ve su olsa da ne güzel müjdedir “Alleme’l-insâne”109
ayeti. (17/13)
____________________________________________________________________________________
103 Keleş, a.g.e., s. 252-253.
104 “Lâ seyfe illâ Zülfikâr ve lâ fetâ illâ ‘Alî” (Zülfikâr’dan keskin kılıç ve Ali’den başka genç yoktur) (‘Aclûnî, Hadis
no: 3069).
105 Hel eta: Geldi geçmedi mi? “İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman
geçmedi mi?”(76. İnsân, 1).
106 Keleş, a.g.e., s. 261.
107 Sirâcun vehhâc: Aydınlatıcı kandil, “Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık.” (78. Nebe, 13).
108 Keleş, a.g.e., s. 292.
109 Alleme’l-insân: İnsana öğretti, “İnsana bilmediğini öğretti.” (96. Alak, 5).
%%
@
/&&&& $ 258111>6-C<7111=-05111>95?-2. '
*'%#(
-&&&&' &&&&&&&&& &,'#0$ 2/:11111111EB D11111111@;A-2F3-411111111? $ . ' $) +
''
@
''
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



%%
@
P P C
&&&&&&&&&&&&&&-,0+ $5D<<<<<<<<<<<<5B<<<<<<<<<<<@A5?<<<<<<<<<<<>65:5=8 )
'#,(
-%)
.&&&&&&&&&&&&&&& * $(
, /
''
@
''
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



%%
@
''
@
/ " B,,,0%D,,,1E@%(*4,,,:5%%3,,,C+ 6,95&%=,C%-%)F%-%.47%?>%8;A<%B/82' '
0#! ( &
.$$$)
-& *$$$ , & !&"% +
''
@
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 265
4.31. İhlâs Sûresi 1. ve 2. Ayetler: Peygamber efendimiz tarafından Kur’ân’ın
üçte birine denk olduğu söylenen İhlâs Sûresinin ilk ayetinde Allah’ın tek ve eşsiz
oluşu ve bu sıfatın Allah’tan başkasına nispet edilemeyeceği; ikinci ayetinde ise
Allah’ın doğurmamış ve doğmamış oluşu; var oluş bakımından kimseye muhtaç
olmayıp, her şeyin varlığının O’na borçlu olması dile getirilmektedir.
110 Emîrî bir
yerde bu iki ayetin tamamını iktibas etmiştir:
Ey senin temiz zatının sıfatı “Kul huva’llâhu ehad”111 sözüdür, insan ve cinlerin
dilinde senin vasfın “Allâhü’s-samed”112 sözüdür. (6/11)
SONUÇ
Emîrî’nin İkinci Divân’ında yer alan Farsça şiirlerinde Kur’ân’dan Fâtihâ,
Bakara, En’am, A‘râf, Tevbe, Yûsuf, İsrâ, Tâhâ, Enbiyâ, Kasas, Yâsin, Zümer,
Kalem, Mü‘min, Kaf, Rahmân, Haşr, Talâk, Tahrîm, Kalem, İnsân (Dehr), Mürselât,
Nebe, Alak, İhlâs Sûrelerinin belli ayetlerinden iktibaslar yapılmıştır. Emîrî,
şiirlerinde dinî ve ahlakî konulara yer vermiş; öğüt ve nasihati ön planda tutmuş;
bu sebeple de Kur’ân’daki belli ayetlerden iktibaslar yaparak vermek istediği
mesajı daha da önemli ve etkili hale getirmeyi amaçlamıştır. Söz konusu ayetlerin
çoğunun Divan edebiyatındaki şairlerin büyük kısmının da eserlerinde sıkça gö-
rülüyor olması dinî ve ahlakî içerikli eserlerde anlatılmaya çalışılan konunun
ortak ve verilen mesajın da evrensel oluşundan kaynaklanmakla birlikte; elbetteki
şairin mevzuya kendi yorumunu katmış olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Emîrî, inceleme konusu olan Farsça şiirlerinde anlatımı güçlendirmek için
iktibas ettiği ayetlerle okuyucuya Allah’ın büyüklüğünü, yüceliğini, eşsizliğini,
merhametini vb. sıfatlarını hatırlatmakta; isyan eden, dinin emir ve yasaklarını
yerine getirmeyenlerin sonunu göstermekte; bunun yanında salih kulları bekleyen
güzel hediye ve ihsanları göstermekte ve özünde insanı iyiliğe ve doğru yola sevk
etmeyi hadeflemektedir.
____________________________________________________________________________________
110 Dihkân, a.g.e., I, s. 72.
111 Kul huvallâhu ehad: “De ki: O Allah bir tektir.”(112. İhlâs, 1).
112 Allâhu’s-samed: “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” (112. İhlâs, 2).
%%
@
''
@
''
@
C
.;59F.0/2.0:A?.8/ $
0  & #
/!$
.%
+!$
* (!
" # !),  & .D5<.@5?7.B5=.7.>5C/.6E4.31  '# $
0 & ($ #  -
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



266 Yıl: 2016/2 | Sayı: 46 | Yrd. Doç. Dr. Yasemin YAYLALI
Kaynakça
‘Aclûnî, İsmâil b. Muhammed, Keşfu’l-hafâ‘ ve Müzilü’l-İlbâs, Beyrut 1351, I-II.
Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, Matbaa-yi Âmire, İstanbul 1333 hş.,
I-III.
Çakan, L. İsmail-Solmaz, N. Mehmed, Kur’ân-ı Kerim’e Göre Peygamberler ve
Tevhid Mücadelesi, Ensar Neşriyat, İstanbul 2006.
Çiçekler, Mustafa, Osmanlılar Döneminde Farsça Şiir Söyleyen Şairlerin Eserlerinin
Yazmaları, Yüksek Lisans Tezi, danışman: Nazif Hoca, İstanbul Üniversitesi,
1989.
Demirci, Mehmet, Hadislerle Tasavvuf Kültürü, Vefa Yayınları, İstanbul 2009.
Dihkân, Ekber, Hezâr u Yek Nükte Ez Kur’ân-ı Kerîm, İntişârât-i Hürrem, Kum
1389 hş., I-III.
Emîrî Divanı, İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Bölümü Nr: 3780.
Emîrî Divanı, Ankara Milli Kütüphane Nr: A 85.
Keleş, Reyhan, Divan Şiirinde Âyet ve Hadis İktibasları, Kitabevi Yayınları, İstanbul
2016.
Kınalızâde Hasan Çelebî, Tezkiretü’ş-şuarâ, (Haz. İbrahim Kutluk), Türk Tarih
Kurumu Basımaevi, Ankara 1989, I-II.
Köksal, M. Asım, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara
2013, I-II.
Küçükdağ, Yusuf, Vezir-i Âzam Pîrî Mehmed Paşa, Selçuk Üniversitesi Yayınları,
Konya 1994.
Latîfî, Tezkiretü’ş-şuarâ ve Tabsıratü’n-nuzamâ (Haz. Rıdvan Canım), Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığı, Ankara 2000.
Öztuna, Yılmaz, Devletler ve Hanedanlar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara
1989, I-V.
Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, (Haz. Bekir Sıtkı Dal), Kültür Bakanlığı
Yayınları, Ankara 1992, I-II.
Şemîsâ, Sîrûs, Ferheng-i Telmîhât, Neşr-i Mitrâ, Tahran 1386 hş.
EMÎRÎ’NİN İKİNCİ DİVÂNINDAKİ FARSÇA ŞİİRLERİNDE GEÇEN AYETLER 267
Şems-i Tebrizî, Mergûbu’l-kulûb, Kitaphâne-i Merkezî-i Dânişgâh-i Tahran, 8004
Numaralı Yazma.
Yaylalı, Yasemin, Emîrî Divanı, Doktora Tezi, danışman: Veyis Değirmençay,
Atatürk Üniversitesi, 2013.
Yılmaz, Mehmet, Kültürümüzde Ayet ve Hadisler, Kesit Yayınları, İstanbul 2013.
Yiğit, İsmail, Peygamberler Tarihi, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2010.

Konular