İRAN MEŞRUTİYET HAREKETİNİN TÜRK LİDERLERİ: SETTAR VE BÂGER HANLAR∗

ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
47
İRAN MEŞRUTİYET HAREKETİNİN TÜRK LİDERLERİ: SETTAR
VE BÂGER HANLAR∗
TURKISH LEADERS OF THE IRANIAN CONSTITUTION
MOVEMENT: SATTAR AND BAGHER KHANS∗∗
Gökhan BOLAT∗∗∗
Özet:
1906 yılında İran’da başlayan Meşrutiyet hareketi yakın dönem İran tarihinin
en önemli olaylarından birisi olarak kabul edilmektedir. Muzaffereddin Şah’ın
(1896-1907) 31 Aralık 1906 yılında imzalayarak yürürlüğe koyduğu I. Meşrutiyet ve
Kanun-i Esasi, oğlu Muhammed Ali Şah (1907-1909) tarafından 23 Haziran
1908’de Meclis-i Milli’nin bombalatılması üzerine rafa kaldırılmıştır. Bunun üzerine
I. Meşrutiyetin ilan edilmesinde büyük rolü olan Azeri Türkleri çoğunlukta oldukları
Azerbaycan bölgesinde Muhammed Ali Şah’a karşı bir mücadele başlatmışlardır.
25 Temmuz 1908’de başlayan Tebrizli Mücahidler ile Muhammed Ali Şah’a bağlı
ordular arasındaki mücadele 11ay sürmüştür. Bu süre içinde Rusların da desteğiyle
Tebriz’i kuşatan Muhammed Ali Şah’ın bütün uğraşlarına rağmen Settar Han ve
Bâger Han liderliğindeki Mücahidler geri adım atmamışlardır. Şah’a bağlı birlikler
arasında baş gösteren anlaşmazlıklar ve bazı komutanların Mücahidlerin tarafına
geçmesi üzerine Muhammed Ali Şah 8 Mayıs 1909’da seçimlerin yapılıp Meclis’in
tekrar açılacağını tüm ülkeye bildirdikten sonra13 Mayıs 1909’da birliklerini geri
çekmek zorunda kalmıştır.
Bu çalışmada II. Meşrutiyet Hareketi’nin en önemli simalarından ve
Azerbaycan Türklerinden Settar Han ve Bâger Han’ın hayatları ve meşrutiyet
hareketinde oynadıkları roller, İngiliz Arşiv Belgeleri ile Farsça ve Türkçe kaynaklar
ışığında ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: İran Meşrutiyeti, Settar Han, Bâger Han, Azerbaycan
Türkleri.
Abstract:
The Iranian Constitutional movement, started in 1906 is considered to be one
of the most important events in the recent history of Iran. The First Constitution,
                                                            ∗
Bu çalışma, Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi (BAP) tarafından SBA-11-
3456 kodlu proje kapsamında desteklenmektedir. ∗∗ Bu çalışma 12-14 Eylül 2012 tarihlerinde Varşova’da düzenlenen “II. Uluslararası Türkoloji
Sempozyumu”nda sunulan “İran Meşrutiyet Hareketi’nin Türk Liderleri: Settar Han ve Bâger Han”
adlı bildirinin gözden geçirilmiş ve genişletilmiş hâlidir. ∗∗∗ Yrd. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü – Kayseri
gokbolat@gmail.com
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
48
signed and put into force on December 31st 1906 by Mozaffar Al Din Shah (1896-
1907) was abolished due to the bombing of the Majlis e Melli (National Assembly)
on June 23rd 1908 by his son Mohammad Ali Shah (1907-1908). Thereupon, Azeri
Turks who had a major role in the proclamation of the First Constitution started a
struggle against Mohammed Ali Shah in Azerbaijan where they are in majority. The
struggle started on July 25th 1908 between the Mujahideen of Tabriz and the armies
of Muhammed Ali Shah and lasted 11 months. During this time, despite all the
efforts of Mohammed Ali Shah Tabriz was besieged with the support of the
Russians and mujahideens led by Sattar and Bagher Khans withdrew. Because of the
disputes that had arisen among the troops of Shah some commanders went on the
side of the Mujahideen and Mohammed Ali Shah was forced to withdraw his troops
after declaring elections to be held on May 8th 1909 and announced the re-opening
of the Majlis e Melli throughout the country.
In this study, life of Azerbaijani Turks Settar and Bagher Khans who are the
most important figures in the Second Constitutional Movement and their roles in the
constitutional movement are discussed in detail in the light of the British archival
documents and Persian and Turkish sources.
Key words: Sattar Khan, Bagher Khan, Iran Constitutional Movement,
Azerbaijani Turks.
1. İran Meşrutiyet Hareketine Kadar Settar ve Bâger Hanlar
1.1. Settar Han Serdar-ı Milli (Millî Komutan)
Hayatının ilk dönemleri hakkında fazla bilgi olmayan Settar Han, 16
Temmuz 1867 tarihinde Güney Azerbaycan’da bulunan Karadağ’da1
dünyaya geldi. Doğduğu köyün adı konusunda kaynaklarda bir uzlaşma
yoktur. Bazılarına göre anne tarafından ötürü Karadağ’daki Germeduz
bucağı (Baykara, 1978, s. 84) bazı kaynaklara göre ise yine Karadağ’a bağlı
Suçumî bucağıdır. Ancak diğer ve genel kabul gören görüş ise Maskaran ya
da diğer adıyla Cananlu köyünde doğduğu şeklindedir (Nimetullahi, 1379, s.
7; Pistor-Hatam, 2009, gösterilen yer.)2
. Ancak kesin olan Karadağ’da
doğduğudur (Kesrevi, 1388, s. 345; Hocegan, 1383, s. 147; Nevade, 1390, s.
35; Baykara, 1978, s. 85). Hacı Hasan ailesinin üçüncü erkek çocuğu olarak
dünyaya gelmiştir. Babası Hacı Hasan Karadağı, orta halli bir çerçi idi.
Tebriz’den aldığı kumaş vesair eşyayı Tebriz-Karadağ arasındaki köylerde
satardı (Baykara, 1978, s. 84; Nimetullahi, 1379, s. 5). Hacı Hasan,
Muhammed Hanlu Aşireti’nden olan ilk eşinin ölümünden sonra Beşik
                                                            1
Karacadağ veya Farsçadaki diğer kullanımı Arasbaran olan bölge, günümüzde İran’a bağlı Doğu
Azerbaycan Vilayeti ile Aras Nehri arasında bulunmaktadır. 2
Anja Pistor-Hatam ve bazı diğer kaynaklarda köyün adı “Janali” olarak verilse de hem Farsça
kaynaklarda yazıldığı şekliyle hem de bölgenin Azerbaycan Türklerinin yaşadığı bir yer olmasından
dolayı adının Türkçe “Cananlu/Cananlı” olma ihtimali daha yüksektir. Janali’ den Canali olma
ihtimali ise Farsça kaynaklardaki yazımı esas aldığımızda ortadan kalkmaktadır.
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
49
köyünden Ümmü Gülsüm ile evlenmiş ve bu evlilikten dört oğlu ve bir kızı
olmuştur. Oğullarının isimleri sırasıyla, İsmail, Gaffar, Settar ve Azim’dir.
Hacı Hasan, bölgede kendisine güvenilen biri olup özellikle İran devleti ve
Ruslarla başı derde girenlerin sıkça evine sığındığı önemli bir şahsiyettir.
Ancak bu durum Hacı Hasan ve ailesi için büyük trajedilerin yaşanmasına
sebep olmuştur. Şöyle ki, Settar Han’ın kardeşi İsmail, evlerine sığınan ve
daha sonra arkadaş olduğu ve beraber kaçakçılık yaptığı Kaçak Ferhat
adında birini evinde sakladığı ve polislere teslim etmediği gerekçesiyle
yakalanmış ve o dönemde Tebriz Valisi olan Muhammed Ali Mirza’nın
(Muhammed Ali Şah) talimatıyla haksız yere başı kesilerek öldürülmüştür.
(Hocegan, 1383, s. 147)
İsmail’in ölümü tüm aileyi derinden sarsmış bundan dolayı daha sonra
Tebriz’e taşınmışlardır. Babası bir süre Tebriz’de yaşadıktan sonra tekrar
Karadağ’a dönmüşse de çok geçmeden Akyazı denilen yerde üzüntüden
ölmüştür. Ölmeden önce ise oğullarına zalimlere ve Kaçar sülalesine karşı
mücadele etmelerini vasiyet etmiştir (Baykara, 1978, s. 84-85; Nevade,
1390, s. 35). İsmail’in Muhammed, Kerim ve İbrahim adında üç oğlu vardı.
Rusların Tebriz’i işgalinden sonra üçü de cansiperane bir şekilde
mücadeleye katılmışlardır. Kerim ve Muhammed 1911’de Tebriz’de Ruslara
karşı ölümüne saldırmış ancak yakalanarak Ocak 1912’de idam
edilmişlerdir. İbrahim ise Settar Han’la birlikte Tahran’a gitmiş ve orda
diğer birçok mücahidle birlikte can vermiştir. Ayakkabı tamircisi olan diğer
kardeşi Gaffar ise dürüstlüğüyle tanınan biriydi. O da Rusların Tebriz’i işgali
sırasında cesur bir şekilde mücadele etmiş ve bu uğurda ölmüştür. Settar
Han’ın sadece kardeşi ve yeğenleri değil kendi akrabasından çoğu bu
mücadelelerde şehit olmuşlardır (Nimetullahi, 1379, s. 6; Browne, 1912, s.
21).
Resim 1: Settar Han’ın yeğenleri Muhammed Han (sağda) ve Kerim Han’ın (solda) idamı
(Kaynak: Browne, 1912, s. 21)
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
50
Settar Han, çocukluğunda babasıyla birlikte köy köy dolaşarak ona
yardımcı olmuştur. Hiç okula gitmemiştir. Bu yüzden okuma yazma
bilmezdi. Öyle ki alfabedeki harfleri bile tanımazdı. Ancak zeki ve mantıklı
bir yapısı vardı. Ayrıca yaşadığı olaylar ona ciddi tecrübeler kazandırmıştı.
Dinî bakımdan Şii mezhebine mensup olup her ne kadar hayat tarzı ile
çelişkili gibi görünse de dindar bir kişiliği vardı. Tahran’da bir grup
arkadaşıyla beraber imzaladığı ve yol haritalarını çizen belgedeki Din-i
müb’in-i İslâm, bekâ-yı meşrutiyyet ve istiklâl-i memleket-i İran.. ifâdesi de
bunu göstermektedir (Revasani, 1385, s. 252).
Karakter olarak babasına benzediğinden olsa gerek kendisine sığınan
ve yardım isteyenlerin bu isteklerini geri çevirmez, canı pahasına da olsa
yardımcı olmaya çalışırdı. Tebriz’de bulunduğu sırada meydana gelen bir
hadise bunun en önemli göstergesidir. Polisten kaçan Kafkasya kökenli iki
kaçak Settar Han’ın evine sığınmış ve bunun üzerine ev polisler tarafından
kuşatılmıştır. İki kaçağın teslim edilmesi yönünde başlayan tartışma Settar
Han’ın kaçakları teslim etmemesi üzerine silahlı çatışmaya dönüşmüş ve bu
sırada polislerden biri vurulmuştur. Bunun üzerine Settar Han yakalanarak
Erdebil’de bulunan ve şartlarının kötülüğü ile ünlü Narin Kale zindanına
hapsedilmiş ve burada iki yıl işkence görmüştür. Oldukça ağır koşullarda
geçen iki yılın ardından zindanda tanıştığı Kocabeyli Haşim adlı biriyle,
Alarlu aşiretinden bazı kişilerin de yardımıyla firar etmiştir. Zindanda
geçirdiği süre onu Kaçar devletine karşı iyice düşman etmiş ve bundan sonra
devlete karşı mücadele eden çetelerle birlikte hareket etmeye başlamıştır.
Uzun bir süre dağlarda eşkıyalık yaparak yaşamını sürdürürken hem
koşulların zorluğu hem de babasının tavsiyesi üzerine eşkıyalıktan vazgeçip
şehir ve köylerde gizli gizli yaşamaya başlamıştır. Bu sırada Tebriz’deki
Hıyaban Mahallesi’ne gelen Settar Han, burada daha sonra en yakın arkadaşı
ve yoldaşı olacak olan Bâger Han ile tanışmıştır. İnsanî ilişkiler ve liderlik
açısından oldukça yetenekli biri olan Settar Han, Bâger Han ile birlikte
Tebriz’deki meşrutiyet ve değişim taraftarlarını etraflarına toplamış ve
zaman zaman onlarla biraraya gelerek fikir alışverişinde bulunmuşlardır. Bir
süre sonra babasının ve dostlarının yardımı ve verdikleri yüklü bir parayla
Settar Han affedilmiştir (Baykara, 1978, s. 86,87,88).
Bundan sonra Merend’e giderek demiryolunda memuriyete başlayan
Settar Han kısa bir süre sonra oradan da ayrılarak bir süre Merend ve Hoy
arasında veliaht şehzade Muzafferedin Mirza’ya bağlı jandarmada
(tüfengderan) görev yapmış ve burada kendisine hizmetlerinden dolayı
Muzaffereddin Mirza tarafından Han ünvanı verilmiştir (Pistor-Hatam, 2009,
gös.yer). Ancak kısa bir süre sonra oradan da ayrılıp Tahran ve Horasan’a
gitmiş ve Horasan Valisi’nin emrindeki yardımcı kuvvetlerde görev almıştır.
Fakat kendisini isyan eden Türkmenlere karşı mücadele etmek için
göndermek istediklerinde Settar Han buna karşı çıkmıştır. Bunun üzerine
Horasan hâkimi kendisine tahkir edici sözler söylemiştir. Settar Han da
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
51
kendisine söylenen sözlere aynı şekilde karşılık vermiş ve görevinden
ayrılmıştır (Cihad, 1361, s. 51).
Horasan’dan sonra bir süre Tebriz’de gidip tekrar eşkıyalığa başlayan
Settar Han bir süre sonra tutuklanmamak için buradan da kaçmak zorunda
kaldı. 1894’te Irak’a, Şiilerce kutsal kabul edilen Atebat-ı Aliya’ya hac
ibadeti için gittiğinde ise Kâzımeyn’de İranlı ziyaretçilere kötü davranan
yerel görevlilerle bir münakaşa yaşamıştır. Tartışma üzerine oraya gelen
Iraklı polisler de görevlilerden yana olunca Settar Han ve polisler arasında
kavga çıkmış ve polislerden birini dövmüştür. Bunun üzerine hakkında
Osmanlı yöneticilerine şikâyette bulunulmuştur. Ancak dönemin ünlü Şii din
adamı Ayetullah Mirza Hasan Şirazî’nin (1815-1894) devreye girmesiyle
hakkında her hangi bir işlem yapılmamıştır. Bir süre tekrar Tebriz’de
yaşadıktan sonra hayatının daha sonrasında önemli değişiklere neden olacak
olan ikinci hac yolcuğu için 1901-1902’de bu kez Necef’teki İmam Ali
Türbesi’ne gitmiş ve burada önceki hayatından vazgeçeceği ve kanunlara
uyan bir hayata başlayacağı şeklinde kendisine söz vermiştir. Bu sözünden
dolayı İran’a tekrar döndüğünde eski hayat tarzı yerine, Selmas’ta Hacı
Muhammed-Tâki Sarraf adında Tebriz’li bir kodamanın konağında güvenlik
dâhil her türlü işten sorumlu kâhya olarak işe başlamıştır. Ancak okuryazar
olmaması burada da karşısına bir sorun olarak çıkmıştır. Konağın hesap
işlerinde bir takım zorluklar yaşayınca işi bırakıp 1904’te tekrar Tebriz’e
dönmüş ve burada at satıcılığı yapmaya başlamıştır (Pistor-Hatam, 2009,
gös.yer; Baykara, 1978, s. 87).
Tebriz’de bulunduğu sırada çeşitli gruplarla görüşmeye başlayan Settar
Han, Tebriz’deki ünlü Şeyhî Medresesi ve onun öğretilerine ilgi duymaya
başlamıştır. Ayrıca Meşrutiyet mücadelesinde önemli görevler üstlenen
Lutiler’e
3
katılmıştır (Abrahamian, 2008, s. 52). Esasında çoğu eğitimsiz
olan bu insanlar, din, vatan, millet gibi kavramlara büyük bir saygı
duyuyorlardı. Özellikle Tebriz’de din adamlarının çoğunun Meşrutiyet
taraftarı olması ve herkesi bu mücadeleye davet etmeleri Lutileri de
etkilemiş, bu nedenle mücadelede aktif olarak yer almışlardır (Fethi, 1389, s.
36-37).
1.2. Bâger Han Salâr-ı Milli ( Milli Lider)
Settar Han’ın en yakın arkadaşı ve can yoldaşı olan Bâger Han
1862’de Tebriz’deki Hıyaban Mahallesi’nde doğmuştur. Babasının adı Hacı
Rıza Benna’dır. Settar Han’dan farklı olarak az da olsa bir mollanın yanında
eğitim almıştır. Soyadından da anlaşılacağı üzere duvarcı ustası olan
                                                            3
Kökenleri Timurlar’a kadar giden Lutîler, İran’da genellikle fakir ve genellikle ağır ve beden gücü
gerektiren işlerde çalışan, çoğunluğu güçlü kuvvetli olan insanların oluşturduğu bir gruptur. Hayat
tarzları çok dinî olmasa da yaptıkları işin dinî duygu ve düşüncelerine aykırı olmamasına dikkat
ederlerdi. İran’da bunlar sınıfsal bir tabakayı oluşturmaktaydı ve bunlara ait Lutî Hane veya
Neggare Hane denilen yerler bulunurdu. Floor, 1971, s.104; Abrahamian, 1968, s. 195)
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
52
babasının yanında çalışmaya başlayan Bâger Han onun yanında ustalığa
kadar yükselmiştir (Serdarıniya, 1369, s. 15; Amanat, 1989, s. 726;
Abrahamian, 2008, s. 52; Baykara, 1978, s. 105-106). Aynı mahalleden
Mimar Hacı Hüseyin’in çizdiği bir plan üzerinde birkaç tane iki katlı bina da
yapmıştır. Ancak bu meslekte iş bulmak her zaman mümkün olmadığı için
devlet memurluğuna girmiş ve atlı tahsildarlık yapmaya başlamıştır. Daha
sonra ise Settar Han gibi, Tebriz Valisi olan veliaht şehzade Muzaffereddin
Mirza’nın emrindeki kuvvetlere ‘yüzbaşı’ rütbesiyle katılmış ve gösterdiği
cesaretten dolayı kendisine de “Han” unvanı verilmiştir. Bu nedenle daha
sonraları “Bâger Han” diye anılmaya başlamıştır. Devlet hizmetindeyken
devletin halka karşı zulmü yakından görmüş, yöneticilerin İngiliz ve
Rusların elinde adeta birer oyuncak haline geldiğine tanık olmuştur. Bu
yüzden ve saray görevlileriyle yaşadığı bir tartışmadan ötürü devlet
memuriyetinden ayrılmış ve Kaçar Hanedanına düşman haline gelmiştir
(Baykara, 1978, s. 106).
Bâger Han hakkında en orijinal çalışmayı yapan Azerbaycan
Türklerinden Samed Serdarıniya’nın onu tanıyanlardan birebir aktardığına
göre, Bager Han misafirperver ve yiğit biri olmasına rağmen konuşma
sırasında çabuk sinirlenen ve öfkesine hâkim olamayan biriydi. Settar Han
gibi o da başkalarına itaat etmeyi pek sevmezdi (Serdarıniya, 1369, s. 15).
Bâger Han, Settar Han’la kurduğu yakın dostluktan sonra onunla birlikte
hareket etmeye başlamış, Settar Han gibi Şeyhî Medresesi lideri Tegat’ül-
İslâm’ın taraftarlarından biri olmuş ve daha önce adı geçen Lutî’lere
katılarak Hıyaban Mahallesi’nin reisi olmuştur (Amanat, 1989, s. 726).
Settar ve Bâger Hanların Meşrutiyet öncesi hayat öyküleri farklı olsa da
tanıştıktan ve Meşrutiyet mücadelesine katıldıktan sonra hayatlarının sonuna
kadar beraber hareket etmişler, bir bakıma aynı kaderi paylaşmışlardır.
2. Meşrutiyet Hareketleri Sırasında Settar ve Bâger Hanlar
Meşrutiyet kelimesinin kökeninin nereden geldiği tam olarak
bilinmemekle birlikte kesin olan bu kavramın İran’a Osmanlı’dan geçtiğidir.
Meşrutiyet dönemi entelektüellerinden Ali Ekber Dehoda’ya göre,
Meşrutiyet terimi ne Arapça’da ne de Farsça’da kullanılmıştır. Bu terim
Farsça’ya Osmanlı Türkleri vasıtasıyla geçmiştir (Gheissari, 1997, s. 24).
1906 yılında Birinci Meşrutiyet ilan edildikten sonra Settar ve Bâger
Hanlar Tebriz’de daha aktif bir hale geldiler ve 1907’de Tebriz
Mücahidleri’ne (Mücahidun) katıldılar. Ayrıca Tebriz meşrutiyetçilerinin en
önemli kuruluşlarından biri olan Encümen-i Hakikat’e üye oldular (PistorHatam,
2009, gös.yer.). Sürekli beraber hareket eden Settar ve Bâger Hanlar
kısa sürede Tebriz’de herkes tarafından bilinen iki önemli sima haline
gelmişlerdir. Yaşadıkları iki önemli olay onların herkes tarafından
tanınmasına büyük katkı sağlamıştır. Bunlardan ilki Muhammed Ali Şah
tarafından Tebriz’deki meşrutiyetçileri ortadan kaldırmak için gönderilen
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
53
Ekrem’üs-Saltana’yı şehre girmeden yakalamak için gönderilen gruba
gönüllü olarak katılmalarıdır. Ancak Ekrem’üs-Saltana’yı yakalamak için
Baba Bağı denilen yere geldiklerinde onun Esedullah denilen biriyle gün
doğmadan oradan ayrıldığını ve Tahran’a döndüğünü öğrenmişler ve bir
netice alamamışlardır. Buna rağmen gösterdikleri cesaret herkeste büyük
hayranlık uyandırmıştır (Kesrevi, 1388, s. 345). İkinci olay ise yaşanan
gergin ortamdan dolayı fiyatları artıran ve bu nedenle halkı zor durumda
bırakan hububat satıcılarını ürünlerini normal fiyatından satmaya
zorlamalarıdır. Bu önemli bir konuydu çünkü özellikle Kafkaslardan gelen
savaşçılar bomba yapımında uzmanlaşmış kişiler olduklarından bomba
yapımı için bazı ürünlere ihtiyaç duyuyorlardı. Settar ve Bâger Hanlar
sayesinde meşrutiyetçilerin bu önemli ihtiyacı da sorunsuz karşılanmış oldu
(Abrahamian, 2008, s. 52).
2.1. Tebriz Kuşatması ve Settar ve Bâger Hanlar
Meclis-i Millî’nin Şah’a bağlı ve Rus komutan Liyakof’un liderliğini
yaptığı Kazak Tugayları tarafından 22 Haziran 1908’de bombalanması ve
böylece Birinci Meşrutiyet’in sona ermesiyle Tebriz hariç İran’ın diğer
şehirlerinde Meşrutiyet hareketi de sona ermişti. Meşrutin ilan edilmesinde
büyük gayretleri olan Tebriz halkı Meclis’in bombalanmasına karşı çıkmış
ve Şah’ın bu zorbalığını kabul etmemişlerdir. Hadiseden kısa bir süre sonra
pazardaki esnaflar toplanarak genel greve gitmişler ve Şah’ı protesto
etmişlerdir. Ayrıca Tebriz Şeyh’ül-İslâm’ı Meclis’in acil olarak açılması
yönünde bir bildiri yayınlamıştır. Diğer bütün şehirlerde şehir konseyi
görevini gören vilayet encümenleri birer birer kapandığı halde Tebriz’deki
Encümen-i Tebriz kapanmamış, Milli Meclis’in yokluğunda Şah yanlısı
üyeleriyle yollarını ayırarak kendisini “Geçici Azerbaycan Hükümeti” olarak
ilan etmiştir. Böylece aldığı kararlarla Şah’a karşı meşrutiyet mücadelesini
başlatmış ve bu mücadelenin ana merkezi haline gelmiştir (Abrahamian,
1982, s. 96-97).
Tebriz’de Meşrutiyetçilerle Şah taraftarları arasında meydana gelen
çatışmalar üç farklı aşamada cereyan etmiştir. Mücadelenin ilk aşaması 22
Haziran 1908’de Tahran’daki Milli Meclis’in bombalanmasından hemen
sonra, Haziran’ın sonu ve Temmuz başlarında sokaklarda meydana gelen
kısa süreli çatışmalardır. Bu çatışmalar Tebriz’de bulunan yaklaşık 30
mahalleden bir kaçında meydana gelmiştir. En önemli çatışmaların yaşandığı
yer ise Acıçay nehrinin yanında ve şehrin kuzey batısında yer alan aynı
zamanda Settar Han’ın da mahallesi olan Emirhiz Mahallesi’dir. Settar Han
ve yardımcısı Bâger Han’ın liderliğini yaptığı bu mücadelelerde Şah
taraftarlarına karşı ciddi bir üstünlük sağlanmıştır. İkinci aşama ise Şah
taraftarlarının Tebriz’den tamamen çıkarılmaları sonrasında yaşanan
gelişmelerdir. Şah’a bağlı birlikler şehre erzak girişini kesmek ve halkı zayıf
düşürmek için büyük çaba göstermişler ancak bunda başarılı olamamışlardır.
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
54
Bu noktada yine Settar Han ve Bâger Han’ın etkisi olmuş ve şehri Rusya
sınırına bağlayan en uzun yol olan Culfa yolunun kontrolünü ele
geçirmişlerdir. Üçüncü aşama ise 3 Şubat 1909’dan itibaren şehrin dışarıyla
bağlantısının ve şehre erzak girişinin tamamen kesilmesi ve sonrasındaki
gelişmelerdir. Mücahidler kuşatmayı yarmak için sonuncusu 22 Nisan’da
olmak üzere birçok saldırı düzenlemişler ancak başarılı olamamışlardır. Bu
süre içinde şehir halkı açlıktan zayıf düşmüş ve birçok kişi hayatını
kaybetmiştir. Kıtlık artık dayanılmaz bir hale gelince görünüşte erzak
getirmek ve şehirdeki Avrupa vatandaşlarını kurtarma bahanesiyle 29 Nisan
1909’da Rus orduları General Znarsky komutasında şehre girmiş ve burayı
işgal etmiştir (Browne, 2001, s. 236; Keddie & Amanat, 1991, s. 205).
Meclis-i Millî’nin bombalanmasından önce Tebriz’de yaşanan bazı
gelişmeler iki taraf arasındaki mücadelelerin başlangıcını oluşturmuştur.
Şöyle ki, Tebriz Müçtehidi Hacı Mirza Hasan, İmam-ı Cuma Mirza
Abdulkerim, Mir Haşim ve birkaç ulema Muhammed Ali Şah’a bir telgraf
göndererek Meşrutiyetin ortadan kaldırılmasını istemişlerdir. Bu istek
Tebriz’deki Meşrutiyet taraftarlarını öfkelendirmiş ve Mir Haşim
yakalanarak öldürülmüştür. Bunun üzerine Şah taraftarları Muhammed Ali
Şah’ın da bizzat tahrikiyle Deveci mahallesinde toplanarak Emirhiz
Mahallesi’ne doğru yürümüşler ve burada halkın bir kısmını öldürüp evlerini
yağmalamışlardır. Ayrıca Emirhiz’in hemen yanı başındaki Çahar Manar’da
bulunan mücahidlerin evine bomba atmışlardır. Bu arada Tebriz’deki Rus
konsolosluğu tarafından Şah’a bağlı orduların Tebriz’e doğru yola çıktığı ve
yakında burada olacakları şeklinde halk üzerinde korku yaratan haberler
yayılmıştır. Bunun üzerine Bâger Han da dâhil olmak üzere ümitsizliğe
kapılan meşrutiyet taraftarlarının birçoğu evlerine barış isteğinin bir
göstergesi olarak beyaz bayrak asmışlardır (Browne, 2001, s. 237; Sykes,
1930, s. 416; Daniel, 2000, s. 125; FO, 416/37, July 1, 1908). Hatta bu sırada
Rusya’nın Tebriz konsolosu Settar Han’ın yanına gelerek çeşitli tavsiyelerde
bulunmuş ve tehlikelerden korunmak için isterse evinin çatısına Rus bayrağı
asabileceğini ve güvenli bir şekilde hayatına devam edebileceğini
söylemiştir. Settar Han ise cevaben: Ben yedi düvelin İran bayrağı altına
girmesini isterken neden Rus bayrağının altına sığınayım demiştir (Nevade,
1390, s. 35).
Settar Han ve kendisine sadık bazı adamları bu haberler üzerine karşı
saldırıya geçerek daha önce Şah taraftarlarının eline geçen yerleri geri almış
ve 16 Temmuz 1908 gecesi şehirdeki bütün evleri tek tek dolaşarak asılan
beyaz bayrakları sabaha kadar indirmiş ve halkı birlikte mücadeleye
çağırmışlardır. Bunun üzerine Tebriz halkı heyecana gelerek “Yaşasın Settar
Han!” ve “Kahrolsun Meşrutiyet düşmanları!” diye bağırmaya ve yeniden
organize olmaya başladılar. (Baghdadi, 1982, s. 188; Keddie & Amanat,
1991, s. 205). Edward Browne’a göre eğer Settar ve Bâger Hanlar
olmasaydı, Şah’a bağlı ordu kısa sürede ve seri bir şekilde şehri ele geçirir
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
55
ve böylece meşrutiyet mücadelesi büyük yara alırdı (Browne, 2001, s. 236).
Bu olaydan sonra Tebriz’deki çatışmalar yerellikten çıkıp ulusal bir boyuta
ulaşmıştır. Tahran, Meşhed ve Reşt’ten gelen meşrutiyet taraftarları Settar ve
Bâger Hanların etrafında toplanmaya başlamışlardır. Bunun yanı sıra
Fedailer (İran Ermenileri) ve Kafkaslardan Tebriz’e gelen çok sayıda Türk
(daha çok Azerbaycan’dan), Ermeni (Taşnaklar), Gürcü ve Rus sosyal
demokrat da İran meşrutiyetçilerine destek vermişlerdir (Acudani, 1372, s.
433-434; Afary, 2004, s. 68; Baghdadi, 1982, s. 205).
Resim 2: Tebriz Kuşatmasında Settar Han, Bâger Han ve Tebriz Mücahidleri
Böylece Settar ve Bâger Hanlar Tebriz’deki mücadelenin liderleri
konumuna gelmişlerdir. Bu liderlikte ikisinin de cesur ve mücadeleci özelliği
kadar bilhassa Settar Han’ın sempatik yapısı, Tebriz halkı ve Mücahidun’la
yakın ilişkiler kurması, bir çok konuda diğerlerine de danışması ve bu
nedenle kendisine karşı oluşan güven etkili olmuştur. Settar Han,
mücadelenin sonuna kadar Tebrizli Mücahidleri organize etmiş böylece
onların birlik olmalarını sağlamıştır. Devlete ait ele geçirdiği silah ve
cephaneyi Mücahidlere dağıtmıştır. Bunun yanı sıra Tebriz Encümeni de
mücadele için gerekli parayı sağlamak için varlıklı kimselere vergi
mecburiyeti getirmiştir. Mücadele için gerekli ihtiyaçlar sağlandıktan sonra
daha az tehlikeli yerlerde savaşmaları amacıyla ayrıca bazı yedek kuvvetler
oluşturulmuştur. Mücadeleye katılan Mücahidlere günlük 4, yedek
kuvvetlere ise 2 kıran yevmiye ödenmiştir. Settar Han, Mücahidlere sıkı bir
disiplin uygulamış ve onlara zenginlerin mallarını yağmalamayı ve halka
zarar verici hareketleri yasaklamıştır. Koyduğu kurallara uymayanları halkın
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
56
içinde sert bir şekilde cezalandırmış hatta affedilmez suç işleyen bazılarını
herkesin gözü önünde asmıştır (Afary, 1996, s. 215).
Tebriz’deki meşrutiyet mücadelesine destek vermek için Kafkaslardan
gelenler ise Rusya Sosyal Demokratları, Ermeni Taşnak Örgütü ve Bakü’de
bulunan Himmet Partisi tarafından organize edilmekteydi. Mücadeleye
Kafkaslardan katılanlar kırmızı bayrak taşırken, İranlı meşrutiyetçiler ise üç
renkli İran bayrağı altında savaşıyorlardı. Kafkaslardan gelenlerin ortak
sloganı “Özgürlük Aşkının Vatanı Yoktur” idi (Abrahamian, 2008, s. 51).
Kuşatma süresince Tebriz’deki yollar ve önemli yerlerin kontrolü
Settar Han ve adamlarının elindeydi. Fakat bu süre içinde Tebriz’in dünya
ile bağlantısı kesilmiş ve neredeyse ne olup bittiği hakkında hiçbir haber
alınamıyordu. Ancak, Osmanlı Devleti’nde 24 Temmuz 1908’de II.
Meşrutiyet’in ilan edildiği haberi 4 Ağustos’ta Osmanlı’nın Tebriz
şehbenderi tarafından Tebriz’e ulaştırılmış ve bu durum Tebriz’deki
meşrutiyet taraftarlarının moralini yükseltmiştir. Bunun sebeplerinden birisi
Osmanlı ve İran arasındaki Sünnilik ve Şiilik’ten gelen husumetin son
dönemlerde azalmaya başlamasıydı (Sykes, 1930, s. 416). Bunu sağlayan en
önemli etkenlerden biri ise Cemaleddin Afganî ve öğrencilerinden “İttihad-ı
İslâm” kitabının yazarı Şehzade Hacı Şeyh’ül-Reis’tir. Bu iki ismin yaydığı
İslâm Birliği fikri iki toplumun birbirine karşı düşünce ve tavırlarının
değişmesine neden olmuştu. Bu haber üzerine Tebriz meşrutiyetçileri bir
beyanname hazırlayıp afişler halinde tüm şehre asmışlardır. Osmanlı Devleti
ile muhtemel bir birlikteliği arzulayan bu beyannamede şu ifadeler yer
almaktaydı (Browne, 2001, s. 237) :
Eğer yeni bir vali destek kuvvetleriyle şehre gelmeden, kabul edilebilir
bir çözüm yolu bulabilirlerse Sultan (Osmanlı) Şah’ın yerine iyi bir Padişah
olarak kabul edilecektir.
Bununla ilgili olarak 16 Teşrin-i Sani/Kasım 1908’de Rus Novoye
Vremya gazetesinde Tebriz kaynaklı yayımlanan bir telgrafname Osmanlı ve
Rusya arasında ciddi bir gerginliğe neden olmuştur. Gazetenin yayımladığı
telgrafnameye göre Fedailer Tebriz’e girdiği sırada Settar Han’ın sergilediği
tutumdan memnun kalan Osmanlı Devleti, Settar Han’a bu memnuniyetini
bildirilen bir mektup ile rozet göndermiştir. Ayrıca bizzat Padişah tarafından
gönderilen bir şecaat (cesaret) madalyası da Tebriz şehbenderi tarafından
kendisine tevdî edilmiştir. Bu haber Rusya’da ciddi bir etki yapmış ve
Rusya’nın İstanbul büyükelçisi Çarikof Hariciye Nezareti’nden konuyla
ilgili bilgi istemiştir. Hariciye Nezareti gönderdiği resmi yazıda haberin
doğru olmadığını belirterek haberi tekzip etmiştir (BOA, YA. HUS.145/28).
Ancak resmi kayıtlarda böyle bir haber tekzip edilse de doğru olma ihtimali
de yüksektir. Şöyle ki 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İran’ın Osmanlı
sınırında örgütlenen ve kendilerine Fedai denilen Ermeni komitacılar
buradan Osmanlı topraklarına sürekli saldırıda bulunmuşlardır. Bunlardan en
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
57
etkilisi 1896 Van İsyanı sırasında olmuştur. Ermenilerin İran içindeki bu
faaliyetlerine ise İran yöneticileri gizliden destek vermişlerdir4
. Bu nedenle
Osmanlı Devleti’nin hem İran yönetimine karşı mücadele eden hem de
meşrutiyet mücadelesine destek vermelerine rağmen bunun dışında hiçbir
ortak yönleri olmayan Fedailere karşı mesafeli duruşundan dolayı Settar
Han’a böyle bir ilgi göstermiş olması ihtimali yüksektir. Bunun yanı sıra
Osmanlı’da II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde önemli rol oynayan Jön
Türkler’den bazılarının Tebriz mücadelesini ve Azerbaycan Türklerini
desteklediklerin de kaynaklarda yer almaktadır (Browne, 2001, s. 238).
İki taraf arasındaki mücadele 1908’in sonbahar ve kış aylarında
şiddetini artırmaya başlamıştır. Bu dönemde Ayn’üd-Devle idaresindeki 40
bin kişilik ordu Tebriz’e giden yolları tek tek kapatıp şehre erzak girmesini
engellemeye, böylece meşrutiyet taraftarlarının gücünü kırmaya çalışıyordu.
Ancak Tebriz halkı bu kuşatmaya karşı olanca gücüyle direnmeye devam
ediyordu. Ekim ayında Settar ve Bâger Hanların yaptıkları saldırı sonucunda
Şah yanlısı Rahim Han’ın birlikleri bozguna uğratılmış ve Tebriz’deki
cephanelik ele geçirilmişti. Bu saldırı sonrasında yaklaşık 20.000 tüfek ve
ciddi miktarda cephane meşrutiyetçilerin eline geçmiştir (Baykara, 1978, s.
108). Bu durum çıkarları tehlikeye giren Rusya ve İngiltere’yi oldukça
rahatsız etmeye başlamıştı. Ruslar adeta elleri tetikte şehre girmeyi
bekliyorlardı. Şubat 1909’dan itibaren Culfa yolunun da Şah’a bağlı ordunun
eline geçmesiyle şehirde inanılmaz derecede kıtlık kendini gösterdi. Buna
rağmen Tebriz hala meşrutiyetçilerin kontrolü altındaydı. Bu durum
karşısında iki devlet anlaşarak Rusların şehri işgal etmesini kararlaştırdılar.
Bundan karardan sonra Rus ordusu şehre erzak ulaştırma bahanesiyle
harekete geçerek Tebriz’e girmiş ve kuşatmayı kaldırmıştır (Sykes, 1930, s.
417).
Rusların 29 Nisan 1909’da Tebriz’i işgal etmesi üzerine Settar ve
Bâger Hanlar Osmanlı Konsolosluğuna sığınmışlar (BEO 3562/267081-1) ve
Muhammed Ali Şah’ın Temmuz 16 Temmuz’da tahttan indirilişine kadar
orada kalmışlardır. Bu süre içinde İstiklal isimli bir gazete de çıkarmışlardır
(Erol, 2007, s. 34). Settar ve Bâger Hanların Osmanlı Şehbenderliği’ne
sığınması Rusya ve İngiltere’yi rahatsız etmiştir. İki devlet kendi çıkarları
açısından ulusal birer kahraman haline gelen bu iki ismi etkisizleştirmek
istiyorlardı. Bu nedenle Osmanlı Devleti’ne diplomatik baskı yapmaya
başladılar. Osmanlı Devleti, Rusya ile yaptığı görüşmelerde Settar ve Bâger
Hanlara sığınma hakkı verilmiş olmakla birlikte şehbenderlikten istedikleri
zaman ayrılabileceklerini belirtmiştir. Ancak ayrılmaları durumunda can
güvenliklerinin sağlanması hususunda Rusya’dan güvence istemiştir (BOA,
MV.19/128-19). Rusya’dan gerekli teminatı alamayan Osmanlı Devleti,
                                                            4
Ermenilerin İran içindeki örgütlenmeleri ve Kaçar Hanedanlığının Ermenilere verdikleri destekler
hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Bolat, 2010.
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
58
Tebriz Şehbenderliği vasıtasıyla onlara artık kendilerini şehbenderlikte
koruyamayabileceğini ama isterlerse İstanbul’a gönderilebileceklerini
bildirmiş ve bu konudaki düşüncelerini sormuştur. İstanbul’a gitme fikrine
sıcak bakmayan Settar ve Bâger Hanlar, bunun üzerine Tahran’da bulunan
Sipahdar-ı Azim’e bir telgraf göndermişler ve durumu anlatmışlardır. Bunun
üzerine Sipahdar-ı Azim, onlara bir yolunu bulup Tahran’a gelmelerini,
Rusların buraya kadar gelemeyeceklerini bildirmiştir (Ayn’üs-Saltana, 1995,
s. 2691). Ancak Rus işgali altındaki Tebriz’den Tahran’a ulaşmak riskli
olduğu için orda kalmayı tercih etmişler ve Muhammed Ali Şah’ın 16
Temmuz 1909’da görevinden ayrılması ve İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla
birlikte genel af ilan edilmesinden sonra şehbenderlikten ayrılmışlardır
(Amanat, 1989, s. 727; Ayn’üs-Saltana, 1995, s. 2784).
3. Meşrutiyetin İlanından Sonra Settar ve Bâger Hanlar
Muhammed Ali Şah’ın tahttan ayrılmasından sonra tüm ülkede bir
kahraman haline gelen Settar Han yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak 9 Eylül
1909’da Erdebil’e vali olarak atandı. Ancak hem idarecilik anlamındaki
tecrübesizliği ve bundan dolayı idaresi altındakilere aşırı sinirli yaklaşımları
hem de Tebriz’de Rahim Han ile şehir halkı arasında yaşanan bir
gerginlikten dolayı görevinden ayrılıp tekrar Tebriz’e döndü. Ancak
Tebriz’de durumlar değişmişti. Tebriz’e yeni vali olarak atanan Muhbir’usSaltana
ve Rus konsolosu, Settar ve Bâger Hanlar ile Lutileri şehirden
uzaklaştırmak istiyorlardı. Bunun en önemli sebebi kuşkusuz Settar ve Bâger
Hanların halk nezdindeki itibarı ve bundan dolayı gelecekte şehrin
kontrolünün bunlara geçeceği korkusuydu (Pistor-Hatam, 2009, gös.yer).
Bununla ilgili olarak Rus konsolosu Baronovski’ye ait, İran-ı Nev
gazetesinin 9. sayısında çıkan bir haberde konsolos: Azerbaycan’ın huzurunu
temin etmek için Settar ve Bâger Hanların oradan mutlaka çıkarılmaları
gerektiğini belirtmiştir (Ayn’üs-Saltana, 1995, s. 3041). İngiltere ve Rusya
bu yönde Tahran’da hükümete baskı yapmışlar ve hükümetin Settar ve
Bâger Hanların Tebriz’den başkent Tahran’a gönderilmeleri yönünde karar
almasını sağlamışlardır. İngiltere’nin Tahran büyükelçisi Sir G.Barclay’ın
İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey’e 4 Mart 1910’da gönderdiği
telgrafta, İran Vezir-i Azamının Settar ve Bâger Hanların Tahran’a
gelmeleri yönünde emir verdiğini, bunların gelmelerinin fedai güçlerini
çökerteceğini belirtmiştir (FO, 416/43, March 4, 1910).
Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanlığı Tahran’daki büyükelçiliğine
gönderdiği bir talimatla İran hükümetinin uyarılarak Settar ve Bâger
Hanların etkisizleştirilmesi için zaman kaybedilmemesi gerektiği, bununla
ilgili acil harekete geçilmesini aksi takdirde gerekli önlemleri kendilerinin
alacaklarını bildirdi (FO, 416/43, March 11, 1910).
Ortaya çıkan gelişmelere güçlerinin yetmeyeceğine kanaat getiren
Settar ve Bâger Hanlar Tebriz’den ayrılmaya karar verdiler. Tebriz’den
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
59
ayrılmadan önce Tebriz Valisi Muhbir’us-Saltana ile görüşerek ona şunları
söylemişlerdir:
Amacımız meşrutiyetin iadesi ve İran milletinin huzuruydu.
Şuan ben ve refikam Bâger gidiyoruz. Size iyiliğimiz çoktur. Ayrıcalık
ve bir şey isteme gibi bir alışkanlığımız yok bizim. Tekrar millete
hizmet için bize ihtiyaç duyulursa elbette bundan şeref duyarız
(Ayn’üs-Saltana, 1995, s. 2784).
3.1. Settar ve Bâger Hanların Tebriz’den Ayrılmaları
Tebriz’den yanlarında 300 atlı ile birlikte ayrılan Settar ve Bâger
Hanları Kazvin’de Meclis’ten iki milletvekili karşıladı. Bu tür gösterilere
alışık olmayan iki mütevazı insan haber vermeden sabahleyin Kazvin’den
Tahran’a hareket ettiler. Ancak yola çıktıkları haberi Tahran’a onlardan önce
ulaştı ve 19 Mart 1910’da Tahran’ın dışında onları bekleyen kalabalık bir
grup bando eşliğinde bu iki kahramana görkemli bir karşılama merasimi
düzenlediler. Bu sırada Tahran’da Mehrabad denilen bölgede binlerce insan
da onları bekliyordu. Bazı kaynaklara göre onları karşılamaya Tahran
halkının yaklaşık üçte ikisi gelmişti. Tahran’a vardıklarında Ahmet Şah ve
hükümet üyeleri tarafından Gülistan Sarayı’nda bir karşılama töreni
düzenlendi. Birkaç gün hükümetin onursal misafirleri olarak kaldıktan sonra
şimdiki Rus büyükelçiliğinin olduğu yerde bulunan Park-ı Atabeg’e
yerleştiler (Pistor-Hatam, 2009, gös.yer).
Tahran’da milli kahramanlar olarak karşılanan Settar ve Bâger Hanlar
Milli Şura Meclisi’nin ikinci oturumunda, milletvekilleri tarafından
Meşrutiyetin Gerçek Kurtarıcıları olarak onurlandırıldılar ve Meclis
tarafından kendilerine birer şükran plaketi sunuldu (Erol, 2007, s. 35).
Gösterilen bu teveccühe karşılık Serdar ve Salar-ı Millî Meclise hitaben şu
konuşmayı yaptılar:
Şükürler olsun ki halkın fedakârlıkla çektiği zahmetler
neticesinde biz milletin kâbe-i amali ve İranlıların azatlık ve ebedi
saadet kaynağı olan Milli Şura Meclis’ine geldik. Kadim İran
milletine olan samimi teşekkürlerimizi sayın milletvekillerine
sunuyoruz. Ümit ediyoruz ki harabe olan ülkeyi yeniden kurmak ve
fesadı ıslah etmek, memleketi terakkiye götürmek için muhkem irade
ve tam sayı ile söz ve el bir hareket eden vatansever hayırhah
fedakârlıkları karşılığında sayın vekiller terakki kervanından geri
kalmamak ve başka medeni ülkelerle omuz omuza insanlık saadeti
yolunda aşağıdan yukarıya kadar öz sadakatlarını gösterecek ve
çalışacaklardır. En kısa zamanda meşrutiyet usulünün hükümlerini ve
özgürlük kanunlarını ülkenin her bir yanında yürürlüğe koyacaklardır
(Baykara, 1978, s. 99-100).
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
60
3.2. Park-ı Atabeg Baskını ve Hazin Sonları
Meşrutiyet tekrar ilan edilmesinden sonra Tahran içinde iki önemli
meşrutiyetçi grup olan Mücahidlerin oluşturduğu İtidalyun (Ilımlılar) ile
Ermenilerden oluşan Demokratlar ve onlara destek veren Bahtiyari Aşireti
arasında güç mücadelesi başladı. Eli silahlı bu gruplar arasındaki mücadele
zaman zaman çeşitli kanlı olayların yaşanmasına neden oluyordu. Bu durum
Tahran’daki vaziyeti günden güne daha da kötüleştiriyordu. Bu arada bu
karışık vaziyetten istifade eden bazıları da şahsi veya siyasî nedenlerle faili
meçhul cinayetler işlemeye başladı.
Bu gergin ortamda meşrutiyet hareketinin önemli simalarından biri
olan meşrutiyet taraftarı Seyyid Abdullah Behbahani Demokratlar tarafından
öldürüldü. Bu olay şehirdeki iki grup arasındaki çatışmaların artmasına
neden oldu. Olaydan sonra Demokratları destekleyen Ali Muhammed Han
Terbiyyet ve Seyyid Abdurrezzak da İtidalyun tarafından öldürüldü
(Serdarniya, 1369, s. 122). Rus ve İngiliz büyükelçileri olayların sorumlusu
olarak Mücahidleri suçlamaya başladılar ve onları etkisizleştirmek için
hükümet üzerindeki baskılarını artırdılar.
Mücahidlerden kurtulmanın yollarını arayan hükümet Ağustos
1910’da, Tahran’daki Mücahidlerin silahlarını teslim etmeleri yönünde bir
karar aldı. Yaklaşık bir aydır adamları ile Park-ı Atabeg’te kalan Settar ve
Bâger Hanlar ile hükümet arasında silahların bırakılması, Settar ve Bâger
Hanlar ile Mücahidlerin hükümet güçlerine katılımı konusunda antlaşma
sağlanması için görüşmeler başladı. Hem ülke içinden hem de bazı yabancı
elçiliklerden bazı görevlilerin bu görüşmeleri teşvik eden girişimleri oldu ve
yedi saat süren müzakere sonunda taraflar arasında bir antlaşma imzalandı.
Bunun üzerine Settar Han, silahsızlanmayı sağlamak için kendisine biraz
süre verilmesini istedi. Silahların teslim koşulları ve zamanını belirlemek
için hükümet üyeleriyle tekrar görüştü. Yapılan görüşmede 48 saat içinde
silahların teslim edilmesi ve Mücahidlerin Park-ı Atabeg’i terk etmeleri
kararlaştırıldı. Tekrar adamlarının yanına dönen Settar Han onlara tüfek ve
fişeklerini devlete teslim etmeleri ve parktan ayrılmaları yönünde emir verdi.
Ancak Mücahidlerden çoğu alınan bu karardan memnun değildi ve bu
yüzden silahlarını bırakmak istemediler. Settar Han Mücahidlerin bu tutumu
karşısında onların yanında yer aldı. Bu sırada Osmanlı ve Alman sefirleri
parka giderek Settar Han’ı silahların teslim edilmemesinin doğuracağı
tehlikeler konusunda uyardılar (Muhammedi, 1370, s. 66-68).
Ancak henüz verilen süre dolmadan Ermeni Yeprem Han
liderliğindeki Demokratlar ile Serdar-ı Esad liderliğindeki Bahtiyari aşiretine
mensup yaklaşık 1500 kişi Park-ı Atabeg’te yaklaşık 1000 adamıyla
bekleyen Settar ve Bâger Hanlara saldırdı. Settar ve Bâger Hanlar saldırıya
karşı güçlü bir karşılık vermelerine rağmen büyük kayıplar verdiler. Settar
Han çatışma sırasında bacağından yaralandı ve ölünceye kadar sakat kaldı.
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
61
Burada uğradıkları ihanet ve vefasızlık meşrutiyetin yeniden ilanında büyük
emekleri olan iki lideri derinden üzdü. Settar Han bu olaydan sonra Tebriz’e
gitmek istediyse de hükümet buna izin vermedi ve 16 Kasım 1914’te
Tahran’da vefat etti (Pistor-Hatam, gös.yer). Bâger Han ise 1915’e kadar
Tahran’da kaldıktan sonra Ruslara karşı savaşan milli savunma güçlerine
katıldı. Daha sonra Türkiye sınırına yakın Kürdistan bölgesindeki Kasr-ı
Şirin köyüne gitti. Kasım 1916’da bir akşam sınırdaki köyleri dolaşırken
Muhammed Emin Talabani isimli bir Kürt eşkıya tarafından öldürüldü
(Amanat, 1988, s. 728).
Yaşadıkları vefasızlıklara ve hazin sonlarına rağmen Settar ve Bâger
Hanlara olan sevgi halk arasında gittikçe yayıldı. Birçok şair onların
kahramanlıklarını ele alan şiirler yazdı. İran Meşrutiyet dönemi şairlerinden
Seyid Esrefü’d-Din Gilânî tarafından yazılan Zafer Teranesi adlı şiir Settar
ve Bâger Han’a duyulan bu sevginin en önemli göstergelerinden biridir
(Kafkasyalı, 2002, s. 91,93):
Sizsiniz İran’da şüci’an(yiğitler) bu gün,
Millet içün olmada gurban bu gün,
Adl (Adalet) sizinle tapacag can bugün,
Min yasasın Bagır ü Settarınız,
Millet-i Tebriz, Hüda (Allah) yârınız!
Resim 3: Settar Han Serdar-ı Milli (Sağda) ve Bâger Han Salar-ı Milli (
Solda)
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
62
Sonuç
Türk-İran ilişkilerindeki tarihî rekabette mezhep unsurunun daha ön
planda olması İran’daki Türk varlığına olan ilginin zayıf kalmasına neden
olmuştur. Bunun en önemli göstergelerinden birisi şüphesiz bu alanda
yapılan bilimsel çalışmaların azlığıdır. Türkiye’de son dönemde yapılan bazı
değerli çalışmaları istisna tutarsak İran’daki Türklerle ilgili yapılan bilimsel
çalışmalar olması gereken düzeye henüz gelmemiştir. Bu ilgisizlik birbirine
komşu olan, aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan Türkiye Türkleri ile
Güney Azerbaycan Türkleri arasında yakın ilişkilerin kurulmasını da
olumsuz etkilemiştir. Bununla birlikte, bu çalışmada da görüldüğü üzere
İran’da yaşayan Azeri Türkleri için Türkiye hiçbir zaman “yabancı” bir
devlet olmamış ve ilk sığınılacak, yardım beklenecek ülke olmuştur.
20. yüzyılın başlarında İran’da meydana gelen meşrutiyet
hareketlerinde Azerbaycan Türkleri ve Tebriz çok önemli bir rol oynamıştır.
Tebriz’deki mücadelelerde cesaretleriyle ön plana çıkan ve sıradan birer
insan iken İran’daki meşrutiyet hareketlerinin kaderini etkileyen birer
kahraman haline dönüşen Settar ve Bâger Hanlar İran’daki Azerbaycan
Türklerinin tarihinde unutulmaz yerlerini almışlardır. Buna karşın
hayatlarının son dönemlerinde verdikleri mücadeleye paralel bir değer
görmemişler, her ikisi de trajik olaylar neticesinde ve mahzun bir şekilde bu
dünyadan göçüp gitmişlerdir. Ele alınan bu çalışmanın naçizane
amaçlarından birisi Settar ve Bâger Hanların gerek hayat hikâyeleri ve
gerekse verdikleri kahramanca mücadelelerini İran’ın dışındaki diğer
insanlara ve özellikle onlarla aynı kültürü, aynı dili konuşanlara ulaştırmak
olmuştur.
KAYNAKLAR
Arşiv Belgeleri
Public Record Office (PRO), Foreign Office (FO) Papers
FO. 416/37. Mr. Marling to Sir Edward Grey. Tehran, July 1 1908.
FO. 416/43. Sir G.Barclay to Sir Edward Grey. Tehran, March 4 1910
FO. 416/43. Sir A. Nicolson to Sir Edward Grey. St. Petersburg. March 11 1910.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgeleri (BOA)
Meclis-i Vükela Mazbataları (MV) 19/128-19
Yıldız Sadaret Hususi Kataloğu (Y.A.HUS) 145/128
Bab-ı Ali Evrak Odası (BEO) 3562/267081-1
Gazeteler
Cihad. (1361). Settar Han Agazger Kıyam-ı Hunin-i Merdum-u Tebriz. Şomara 35.
s. 51, 16 Tir.
ZfWT
Vol. 5, No. 1 (2013)
Zeitschrift für die Welt der Türken
Journal of World of Turks
63
Ansiklopediler
Pistor-Hatam, A. (2009). Sattar Khan. In Encyclopedia Iranica Online Baskı. 14
Ocak 2013, http://www.iranicaonline.org/articles/sattar-khan-one-of-themost-popular-heroes-from-tabriz-who-defended-the-town-during-the-lesserautocracy-in-1908-09.

Araştırma ve Tetkik Eseler
Abrahamian, E. (1968). The Crowd in Iranian Politics 1905-1953. Past & Present.
(41), 184-210.
Abrahamian, E. (2008). A History of Modern Iran. Newyork: Cambridge University
Press.
Abrahamian, E. (1982). Iran Between Two Revolution. Princeton: Princeton
University Press.
Acudanî, M. (1372). Meşrute-i İranî. Tahran: Neşr-i Ehtiran,
Afary, J. (2004). Armenian Social Democrats, The Democrat Party of Iran, and
Iran-i Naw a Secret Camaraderie. In S. Cronin, (Ed.), Reformers and
Revolutionaries in Modern Iran: New Perspectives on the Iranian Left (66-
84). New York: RoutledgeCurzon Publications.
Afary, J. (1996). The Iranian Constitutional Revolution 1906-1911: Grassroots
Democracy, Social Democracy, & the Origins of Feminism. Newyork:
Columbia University Press.
Amanat, A. (1989). Baqer Khan Salar-e Melli. In E. Yarshater, (Ed.), Encyclopaedia
Iranica (III, 726-728). London: Routledge & Kegan Paul PLC.
Ayn’üs-Saltana. (1995). Ruzname-i Hatırat-ı Ayn’üs-Saltana (C. 4). Tehran:
Neşriyyat-ı Esatir.
Baghdadi, A. (1982). Muhammed Ali Şah Döneminde Osmanlı-İran Siyasi İlişkileri
ve İran’daki İç Olaylar (1907-1909). Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi.
Baykara, H. (1978). İran İnkılâbı ve Azatlık Hareketleri. İstanbul: Emek
Matbaacılık.
Bolat, G. (2010). Ermeni Meselesinde İran’ın Rolü ve Osmanlı-İran İlişkilerine
Etkileri (1876-1909). Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Browne, E. G. (1912). The Reign of Terror at Tabriz England’s Responsibility.
Manchester: Taylor, Garnett. Evans & Co.
Browne, E. G. (2001). İnkılab-ı Meşrute-i İran. (M. Kazvini, Çev.). Tahran:
Neşriyat-ı Kevir.
Daniel, E. L. (2000). History of Iran. Westport CT: Greenwood Press,
Erol, O. (2007). İran İç Politikasında Azerbaycan Türkleri (1906-2006).
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi.
Floor, W. M. (1971). The Luis: A Social Phenomenon in Qajar Persia: A
Reappraisal. Die Welt des Islams New Series, 13 (1-2), 103-120.
Fethi, A. (1389). Te’sir-i Lutiha-yı Cünbüş-i Meşrute-i İran. (R. Erbehani, Ter.).
Name-i Tarih-i Pejuhan. Sal-i Şeşom, Şomara-i Bist-u Yekom, Bahar, 33-52.
Gheissari, A. (1997). Iranian Intellectuals in the Twentieth Century. Austin, TX:
University of Texas Press.
Hocegan, H. E. (1383). Settar Han Serdar-ı Milli. Tarih-i Pejuhî. Şomara 19,
Tabestan, 137-153.
Gökhan Bolat
İran Meşrutiyet Hareketinin Türk Liderleri: Settar ve Bâger Hanlar
Turkish Leaders of the Iranian Constitution Movement: Sattar and Bagher Khans
64
Kafkasyalı, A. (2002). İran Türk Edebiyatı Antolojisi (C. 4) (Yayın No: 920).
Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayınları.
Keddie, N., & Amanat, M. (1991). Iran Under The Later Qajars 1848-1922. The
Cambridge History of Iran 7 From Nader Shah to The Islamic Republic, 174-
212. Cambridge: Cambridge University Press,
Kesrevi, A. (1388). Tarih-i Meşrute-i İran. Tahran: Müessese-i İntişarat-ı Negah.
Nevade, F. (1390). Settar Han ve Bâger Han Serdar ve Salar-ı Milli. Zeban ve
Edebiyat, Hafız, Şomara 84, 35. Mordad.
Mahmudi, M. (1370). Vakıa-yı Park-ı Atabeg. Tarih “Gencine-i Esnad”, Şomara 2,
Tabestan.
Nimetullahî, H. (1379). Be Yâd-ı Settar Han Dust-dar-ı Salâh ve Azadî. Mahname-i
Kilk, Ferheng ve Hüner. Şomaraha-yı 117-120, 3-10. Şehriver-Azer.
Revasani, Ş. (1385). Settar Han, Serdar-ı Millî, Hidmetgozar ve Gahraman-ı
Setemdidgân-ı İran. Ittılaat-ı Siyasî-i İktisadî, Şomara 228-230, 246-255.
Serdarıniya: (1369). Bâger Han Salar-ı Milli (Çab-ı Evvel). Tahran: İntişarat-ı
İraniyan.
Sykes: P. (1930). A History of Persia (Vol. II) (Third Edition). London: McMillan
and Co.

Konular