PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ

PEHLEVİLER DÖNEMİ
TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
ERSİN SELÇUK
Öğretim Görevlisi, Dicle Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi
Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Fars Dili ve Edebiyatı
ersinselcuk@gmail.com
Öz
Türk ve İran yönetimleri arasındaki ilişkiler Safeviler döneminde mezhep eksenli bir çatışma
süreci yaşamıştır. Sonraki süreçlerde Türk-İran ilişkilerilerinde çeşitli tartışma ve
çatışma vakaları yaşanmıştır. 18.yüzyılda İran’daki karışılıklıktan sonra Kaçar Hanedanlığı
döneminde Osmanlı ile karşılıklı iyi ilişkiler geliştirme sürecine girilmiştir. 1925’te
kurulan Pehlevi Hanedanlığı döneminde de bu anlayışa dayalı ilişkiler devam etmiştir.
Atatürk, İran ile ilişkileri iyileştirme ve geliştirme noktasında çok çaba sarfetmiştir. İki
ülke arasındaki bu iyi ilişkiler kültür ve edebiyat alanında da kendini göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, İran, Pehlevi, Modernleşme, Uluslararası İlişkiler, Edebiyat
TURKISH-IRANIAN RELATIONS DURING THE PAHLAWI RULE
Abstract
There was hard conflicts between Ottoman and Iranian rulers during the Safawid periods
because of some ideological and sectial dogmas rooted in Safawid area. And
until nineteenth century Ottoman and Iranian rulers were a kind of rivals. But when
Qajar Dynasty got the rule of the country, the positive relations between Ottoman
and Iranian authourity had started, and attitude to make good relations and improve
affective position remaind alive when the Pahlawi Dynasty came to rule. In this course
of time literal and cultural relation between two comunity was good and improving.
Keywords: Turkey, Iran, Pahlawi, modernisation, international relations
YIL / YEAR 13, SAYI / ISSUE 25 (BAHAR / SPRING 2015/1) ss. 129 - 140
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
130
ERSİN SELÇUK
Giriş
Her şeyden önce Türk-İran ilişkilerini tarihi bir perspektiften ele almak
gereklidir. Osmanlı Devleti ve İran tarih boyunca devam eden
mezhep odaklı ideolojik bir çatışmanın tarafı olmuşlardır. Bu bağlamda
Türk-İran rekabeti Safeviler Döneminde (1486-1722) en şiddetli şeklini
aldı. Safevi Hanedanlığı’nın dağılmasının ardından, İran’da XVIII. yüzyıl
boyunca kargaşa hakim oldu. Sonraki yüzyıllar boyunca Türk-İran iliş-
kileri, iki ülke arasındaki sınırın değişmemesini de sağlayan, küçük sürtüşmeler
etrafında cereyan etti. 1797 yılında kurulan Kaçar Hanedanlı-
ğı, Osmanlı Hanedanlığı’na yönelik olumlu bir tavır sergilemiş ve bu dö-
nemdeki Türk-İran ilişkileri Rusya ve Avrupa güçlerinin her iki imparatorluğa
şiddetli bir şekilde baskı uygulamaları sonucu olumlu anlamda
etkilenmiş ve bu durum 1850’lere değin devam etmiştir. 1925’te Kaçar
Hanedanlığı’nın yerini alan Pehlevi Hanedanlığı
1
ile de Türkiye ve İran
arasında süregelen iyi ilişkiler devam etti. Bazı küçük gerginliklere rağ-
men Türk-İran ilişkileri, Pehlevi rejimi zamanında en iyi seviyeye ulaştı
2
.
Pehlevi Hanedanlığı, ya da gerçekte monarşik anayasal düzen 11 Şubat
1979’da İmam Humeyni önderliğinde gerçekleştirilen İslami halk devriminin
zafere ulaşması ile sona erdi3
.
Pehleviler Döneminin Başlaması
Haziran 1908’de Şah sıkı yönetim ilan ederek meclisi kapatmıştı. Anayasa
taraftarları, Tebriz’i işgal etmiş olan Ruslara ve Şah’ın bu hareketine
rağmen direndiler ve Temmuz 1909’da Muhammet Ali Şah’ı tahttan
indirerek yerine yedi yaşındaki oğlu Ahmet’i geçirdiler. İki yıl sonra
Muhammet Ali’nin yeniden tahtı ele geçirme teşebbüsü Rusların doğ-
rudan müdahalesine yol açtı. Nihayet 24 Aralık 1911 tarihinde meclis
tekrar kapatıldı.
İran, Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmış olmasına rağmen savaş
sonrasında Türk-Rus ve İngilizlerin çekişme alanı oldu. 1917’de Bolşevik
ihtilâli sebebiyle Rusların bölgeden çekilmesi üzerine 1919 tarihli ant-
1
Golden, Peter B., Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman KARATAY, s. 314, Ankara, 2002. 2
Aras, Bülent; “Türk-İran İlişkileri: Değişim ve Süreklilik’’, Avrasya Dosyası, C.XII, Sayı 2, s.62,
2006. 3
, Adel, Gholamali Haddad, Elmi, Mohammad Jafer, Taromi-fad, Hasan, “The Pahlavi Dynasty”,
An Entry from Encyclopedia of the world of Islam, s. 96, EWI Press Ltd., 2012, London.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
131
PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
laşmaya göre İran tamamen İngilizlerin kontrolü altına girdi. İran ancak
Sovyetler Birliği ile yapılan 1921 tarihli antlaşma sonucu İngilizlerin baskısından
kurtulabildi. Aynı yıl darbe ile yönetimi ele geçiren Rıza Han
cumhuriyet ilan etmeyi düşündü fakat ulemanın muhalefeti sebebiyle
bu fikrinden vazgeçti. 1923 yılında Ahmet Şah’ı tahttan indiren Rıza Şah
Pehlevi 15 Aralık 1925’te kendini şah ilan etti. Böylece İran’da Kaçarlar
Dönemi kapanmış, Pehleviler Dönemi başlamış oldu4
.
Pehleviler Döneminde İran’ın Dış
Politikası veTürkiye ile İlişkilerin Başlaması
İran ve Osmanlılar arasındaki diplomatik ilişkiler resmen 1835 yılında
İran’da Osmanlı elçiliğinin açılmasıyla başladı. İran da Nasıruddin
Şah zamanında Emir-i Kebir’in başbakanlığı döneminde 1851 yılında
Osmanlı’da ilk kez olarak kendi elçiliğini açtı. Osmanlı Devleti’nin dağılmasından
sonra iki yeni şahsiyetin ortaya çıkmasıyla iki ülke bazı deği-
şimlere sahne oldu.5
Pehleviler döneminde İran’ın dış politikasının Rus
ve İngiliz hegemonyasının etkisi altında gelişme gösterdiği söylenebilir.
Yine bu dönemde şahlık rejiminin tesisi ve eski İran kültürünün diriltilmesi
ile birlikte yeni bir İran ülküsü oluşturulmaya çalışıldığı da bir vakı-
adır6
. Ayrıca 1942-1949 yılları arasında eski İngiliz sömürgeciliği ile yeni
Amerikan sömürgeciliğinin İran’daki rekabetinin İran’ın dış politikasında
gerçekleştirdiği etkiler de göz önünde tutulmalıdır7
.Nitekim İkinci Dünya
Savaşı öncesi İran siyasetinde hâkim devlet olan Büyük Britanya savaş
sonrası yerini Amerika Birleşik Devletleri’ne bırakmıştır8
.
Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının hemen ardından milli mücadele
sonunda kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, çevresindeki komşularıyla
dostluk ve barış içinde yaşama ilkesine büyük önem vermiştir. Milli
mücadele yıllarında Ankara, Müslüman komşuları ile ilişkilerini geliş-
tirmeye çalışmıştı. Bunda İslamî motifleri de kullanmıştı. Türkiye İran ve
4
Üstün, İsmail Safa, “İran’’, DİA c. XXII, s. 402, İstanbul, 2000. 5
Harrâzî, Saîd, Târîhçe-i Ravâbıt-i Îrân ve Turkiyye Der Dovre-i Pehlevî, http://gozarestan.ir/
show.php?id=752 (10.01.2015) 6 Arman-ı İrân, TDV İslam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi, 193052 demirbaş numarada
kayıtlı, s. 15-18., Tahran, 1327 hş. 7
Zencanî, Abbasalî Amîd, İnkılâb-i İslâmî ve Rîşehâ-yi An, Neşr-i Kitâb-ı Siyâsî, Tahran, 1367/1989,
s. 395. 8
Taflıoğlu, M. Serkan, “II. Pehlevi Dönemi İran Dış Siyaseti Üzerine Bir Deneme”, Turkish Studies
- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic,
Volume 8/7 Summer 2013, p. 631-644, Ankara-Turkey, s. 632.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
132
ERSİN SELÇUK
Afganistan’la siyasi ilişkilere girmişti. Türkiye ile İran arasındaki diplomatik
ilişkiler l921 yılında başlamıştır. Mümtazü’d-devle l921’de ilk ola-
ğanüstü İran elçisi olarak Ankara’ya gelmişti9
.
Türkiye komşularıyla dostluk ve barış içerisinde yaşama ikesine verdi-
ği önemi İran ile 22 Nisan 1926 tarihinde imzaladığı ‘’Güvenlik ve Dostluk
Antlaşması’’ ile kanıtlamıştır. 1934 yılında İran şahı Rıza Pehlevi’nin
Türkiye’ye yaptığı ziyaret Atatürk döneminin önemli siyasal olaylarından
biri olmuştur. Bu tarihten sonra 8 Temmuz 1937 tarihinde Türkiye,
İran, Irak ve Afganistan arasında, adını Tahran’daki Sadabat Sarayı’ndan
alan Sadabat Paktı imzalandı.
1930’lu yıllar Avrupa’da savaş rüzgarlarının yeniden esmeye baş-
ladığı dönemdir. İçerde büyük ve köklü inkılaplara girişmiş bulunan
Türkiye, bunu gerçekleştirmek için dışarıdaki gelişmeleri yakından izlemeyi
ihmal etmemiştir. Almanya’da Nazi Partisi’nin 1933 yılında iktidar
olması, İtalya’nın Akdeniz’de ve Balkanlar’da yayılmacı bir siyaset
izlemesi ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya
barışını tehdit etmeye başlamıştı. Bu tehlikelerin belirmesi, ikili dostlukların
ortak bir işbirliğine dönüştürülmesinin gerekli olduğu kanaatini
doğurmuştu. İtalya ve Bulgaristan’ın Balkanlarda yayılmacı bir siyaset
izlemeleri, Balkan ülkelerini endişeye sevk etmiş ve onları birbirine
yaklaştırma sonucunu doğurmuştur. Bu gelişmeler sonucu Yunanistan,
Yugoslavya, Romanya ve Türkiye bir araya gelerek 9 Şubat
1934 tarihinde Atina’da Balkan Antantı’nı imzaladılar.
Balkan Antantı ile batı sınırlarını güvence altına alan Türkiye, doğu sı-
nırlarının güvenliği için de bir işbirliği arayışına girmiştir. Bu çerçevede
özellikle İran ile 1932 yılından sonra yaşanan gelişmeler iki ülkeyi birbirine
yaklaştırmış ve İran şahı Rıza Pehlevi’nin 1934 Haziran’ında Türkiye’yi
ziyaret etmesi iki ülke arasındaki ilişkileri en üst seviyeye çıkarmıştır10.
Rıza Han Türkiye’den döndükten sonra zihninde bir çok değişim yaşadı.
O İran’ı olabildiğince Türkiye’ye benzetmek istiyordu. Örneğin ekonomik
alanlarda Rıza Han’ın Atatürk ile görüşmesinde iki ülke arasındaki
tüm sınır anlaşmazlıkları giderilerek dostluk antlaşmalarının ve ekono-
9
Can, Aydın, Atatürk Dönemi Türk- İran İlişkileri, s. 3, http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/aydin_can_ataturk_donemi_turk_iran_iliskileri.pdf
(09/01/2015) 10 Yıldırım, Ender; Türkiye İran İlişkileri (1918-1960); Yüksek Lisans Tezi; s. 61-62.; İstanbul,
2009.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
133
PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
mik antlaşmaların zemini hazırlandı
11. Rıza Şah Pehlevi gelişen bu ilişkilerde
Türkiye’ye çok güvenmekteydi ve kendi ülkesi için Türkiye’yi bir model
olarak görmekteydi. Ayrıca Rıza Şah Pehlevi, Türkiye’ye güvendiğinin
bir işareti olarak İran’ın Afganistan’la olan sınır ihtilafının çözümünün Türkiyenin
hakemliğine bırakılmasını dahi teklif etmişti. Afgan ve İran hükü-
metleri Türkiye’nin hakemliğini kabul etmiş ve bu göreve Türk hükümeti
tarafından Fahrettin Paş atanmıştır. Türk heyetinin hakemliği ile sonuçlanan
sınır antlaşması 1935 yılında İran meclisinde onaylanmıştır12.
Sınırları içinde büyük bir Türk nüfusunun yaşamakta olduğu İran’ın,
tarihsel olaylardan alınması gereken derslerden esinlenerek batı kom-
şusu Türkiye ile birlikte Merkezi Antlaşma Teşkilatı (CENTO) içinde bulunuşu;
ortak güvenlik ve ekonomik kalkınma yönünden her iki devlete
önemli yararlar ve fırsatlar hazırlamıştır13.
İran ve Türkiye Arasındaki Kültürel İlişkiler
Rıza Han Avrupa’ya yapmış olduğu bir yolculuğun ardından şöyle demiştir:
‘’Ben Türklerin bu kadar ilerleyip, Avrupa medeniyetini almakta
bu kadar mesafe katedeceklerini sanmıyordum. Oysa şimdi görüyorum
ki biz çok geri kalmışız ve tüm güçlerimizle memleketin ilerlemesi için
özellikle kadınların özgürlüğü konusunda adımlar atmalıyız.’’ Beraberindekiler
de kendisinin sayesinde İran milletinin büyük ilerlemeler katetti-
ğini ifade etmişlerdir. Fakat Rıza Han bu durumla beraber yine aynı sözlerini
söylemiştir. O, İran’a döndüğünde İran’ı görünüm bakımından Türkiye
ile eşitlemeye karar verdi. Şapkada değişiklik, hicab’ın kaldırılması,
üniversitelerin kurulması, yüksek askeri okulların kurulması, Pars Haber
Ajansı’nın kurulması, Ferhengistan-ı İran gibi kurumların tesis edilmesi,
tüm bunlar Türkiye’nin etkisi ile olmuştu14.
Rıza Şah, İran milliyetçiliği söylemini kullanıyor ve yakın dostu olan
Mustafa Kemal Atatürk gibi din ve siyaseti birbirinden ayırarak kapitalizmle
modern-ulus devleti birbirine bağlamak için çaba gösteriyor-
11 Pehlevânî, Tal’at, Revabıt-ı İrân ve Turkiye Der Dovre-yi Pehlevî, http:/www.pajoohe.com/fa/
print.php?UID=39490. 12 Yıldırım, Ender; Türkiye İran İlişkileri (1918-1960); Yüksek Lisans Tezi; s. 61-62.; İstanbul,
2009. 13 Harrâzî, Tarihte Türk-İran İlişkileri, İstanbul, s. 142-143. 14 Pehlevânî, Tal’at, Revabıt-ı İrân ve Turkiye Der Dovre-yi Pehlevî, http:/www.pajoohe.com/fa/
print.php?UID=39490
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
134
ERSİN SELÇUK
du. Rıza Şah bu dönemde başlattığı sosyal ve siyasi reformlarla İran’ı
feodal-köylü bir ülke olmaktan endüstrisi gelişmiş bir ülkeye dönüştürmeyi
başarmıştır. Üniversiteler açmış, fabrikalar kurmuş ve ülkeyi baş-
tan aşağıya demiryollarıyla döşemiştir. Kaliteli bir yönetim kadrosu yetiştirmek
için yurt dışına öğrenciler göndermiştir15.
Ayrıca Pehleviler dönemi içerisinde çoğunlukla siyaseten ilerlemiş olan
Türk nüfusunun siyasette kısmen rol almış olması Türk-İran ilişkilerinde
yeni ufukların doğmasına kapı aralayabilecek dinamiklere sahiptir16.
Cumhuriyet Döneminde Türk-İran İlişkileri
Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti ile İran arasında yukarıda
da belirtildiği gibi yeni kültürel ve siyasal ilişkiler kurulmuş ve bu
ilişkiler geçmiş tarihteki ilişkilere oranla yeni bir yol izlemiştir. Atatürk’ün
Türkiye Cumhuriyeti’ne yön veren ve komşularla dostluğu öncülleyen politikası
bu anlamda İran ile de dostluğun gelişmesini sağlamıştır.17
Türk Kurtuluş Savaşı’nı izleyen yıllarda Türkiye’nin doğu sınırında
İranla bazı sınır anlaşmazlıkları olmuştu. Bu anlaşmazlıklar özellikle Musul
uyuşmazlığının sürüp gittiği yıllara rastlar ve Türkiye’de 1925 yılında
ortaya çıkan ‘’Doğu İsyanı’ndan’’ sonra da devam eder. Ancak 22 Nisan
1926 yılında sınır sorunlarına son vermek amacıyla; Tahran’da imzalanan
“Güvenlik ve Dostluk Antlaşması’’ Türk-İran ilişkilerinde önemli bir
adım olmuştur. Altı maddeden oluşan bu antlaşmanın 1. maddesi iki ülke
arasında ‘’Sonsuz’’ (Ebedi) dostluğu öngörüyordu. Bu antlaşma Türk-
İran sınırı sorunlarını genel hatlarıyla çözüme bağlıyordu. Bu antlaşmanın
6. maddesinde şöyle deniliyordu: “Akit taraflar sınır bölgeleri halkı-
nın huzur ve güvenliğini sağlamak amacıyla sınıra civar arazide bulunan
aşiretlerin ihdas edegelmekte oldukları iki memleketin asayişini bozan
cürme ait fiillere ve tertiplere son vermek için gerekli bütün tedbirleri
alacaklardır. Bu tedbirler taraf olan hükümetlerce ayrı ayrı ve gereğine
inandıkları takdirde ortaklaşa alınacaktır.’’18
15 Yeğin, Abdullah, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, s. 23, Seta Yayınları, Rapor, Haziran, 2013. 16 Golden, Peter B., Türk Halkları Tarihine Giriş, s. 314. 17 Atatürk’ün yabancı devlet başkanlarıyla olan ilişkileriyle ilgili olarak Türk Tarih Kurumu yayınlarından
2001 yılında basılan, Bilal N. Şimşir’in Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları adlı
eserin, volume II, s. 411-559 kısımlarına bakılabilir. 18 Bkz. Gönlübol, Mehmet, Sar, Cem, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919-1965), Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara 1969, s. 97.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
135
PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
Daha sonra bu minvalde bazı olayların çıkışı üzerine adı geçen antlaşmaya
ek bir protokolün imzalanması 15 Haziran 1928’de Tahran’da
gerçekleştirildi. Bu protokolü izleyen ve Tahran’da 23 Ocak 1932’de imzalanan
antlaşma; Türk-İran sınır hattının tayini, uzlaşma, adli düzeltme
(tesviye) ve hakemlik konularına çözüm getirdi. Bu antlaşmaların ilkinde
sınırda soygunları önlemek amacıyla Ağrı bölgesindeki sınır hattında
bazı değişiklikler yapıldı. 5 Kasım 1932’de Ankara’da imzalanan antlaş-
ma 22 Nisan 1926 tarihli antlaşmayı yeniledi. Bu suretle iki ülkenin ilişkileri
daha dostça bir havaya girmiş oldu19.
Son Şah Döneminde Türk-İran İlişkileri
İran ve Afganistan Türkiye’nin dış politikasında son derece önemli yeri
olan kardeş ülkeler olmuşlardır. Bunun üç sebebi vardır:
a-İran ve Afganistan’ın stratejik önemleri.
b-Her iki ülkenin bünyelerinde milyonlarca Türk kökenli insanı barındırmaları.
c-Kafkasya ve Türkistan Türk ülkeleri ile komşu olmaları.
Sağlığında Atatürk, bu iki ülkeye, özellikle Afganistan’a elinden geldi-
ği kadar yardım etmiştir. İran’da Pehlevi Hanedanlığı’nın kurucusu Şah Muhammet
Rıza Pehlevi’ye de mümkün olan desteği vermiştir. Bununla da yetinmeyen
Atatürk, her iki ülke ile ayrı ayrı dostluk antlaşmaları imzalamış-
tır20. Fakat Stalin önderliğindeki Sovyet Rusya’nın İran ve Afganistan’da komünizmi
yayma gayretlerine hız vermesi, Atatürk’ü endişeye sevk etmiştir.
Bunun üzerine Atatürk, bu iki müslüman dost ülkenin liderlerini ikna ederek
onların bir dostluk paktı etrafında birleşmelerini sağlamıştır. Bu arada,
İran ve Irak arasındaki sınır ihtilafın çözümünü sağlayan Atatürk, Türkiye ile
birlikte bu üç ülkeyi Sadabat Paktı ile bir araya getirmiştir.
Türkiye’nin 1951’de NATO’ya alınması kararından sonra ABD, İngiltere,
Fransa ve Türkiye, Mısır’ı da aralarına alarak Doğu Akdeniz’in savunması
için bir “Orta Doğu Komutanlığı’’ oluşturmak istemişse de Mısır’ın
bu teklifi kabul etmemesi üzerine bu teşebbüsten bir netice alınamamış-
tır. Bunun üzerine ABD, komünist rejimin yayılmasını önlemek için Türki-
19 Tarihte Türk-İran İlişkileri, s. 127-129. 20 Atatürk’ün yabancı devlet başkanlarıyla yaptığı çeşitli yazışma örnekleri ve fotoğraflar, Atatürk
ve Yabancı Devlet Başkanları adlı eserin 724-754 sayfaları arasında yer almaktadır.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
136
ERSİN SELÇUK
ye, İran, Irak ve Pakistan’ın bir araya gelerek bir müdafaa paktı kurmalarını
teklif etmiştir.21 Bu dönemdeki Türk-İran ilişkilerinin daha çok, yüksek bölgesel
antlaşmaların ışığı altında gerçekleşmiş olduğu ve dünyanın süper
gücü olarak Amerika’nın iki ülke arasındaki ilişkilerin oluşturulmasında en
önemli rolü aldığını söylemek de mümkündür22. Zaten o sıralarda İran dış
politikası 19 Ağustos 1953 askeri darbe sonrasında özellikle Orta Doğu ile
ilgili konularda, Amerika Birleşik Devletleri’nin politikaları ile örtüşmüştür.
Böylesi iniş ve çıkışlara rağmen ilişkiler gelişerek devam etmiştir.23
Ayrıca Muhammet Rıza Şah da tüm iniş ve çıkışlara rağmen Türkiye
ile ilişkilerde bazı önemli adımlar atmıştır. 1956 yılında Bağdat Antlaşması,
1960 yılında CENTO antlaşması, 1965 yılında RCD diye adlandırılan
Bölgesel Kalkınma Teşkilatının oluşturulması gibi adımlar bu
cümledendir24. Yine 1960’lı yıllarda Türkiye-İran ilişkilerinin yeni bir
çerçeveye oturduğunu, ABD çerçevesinden çıkarak doğrudan iki ülke
çıkarları açısından tanımlanmaya başlanmıştır. Türkiye bir yandan
dış CENTO’ya bağlılığını korurken, diğer yandan yeni benimsediği çok
yönlü dış politikasına uygun olarak İranla ilişkilerini sağlam bir zeminde
tutmaya çabalamıştır25.
Rıza Şah’ın Etkilendiği Kişiler ve Aydınlar
1924’e gelindiğinde, Rıza Şah, Atatürk’ün çizgisinin yanı sıra bir cumhuriyet
fikrini de benimsemeye hazırdı, fakat halkın büyük bir kesiminin
Türkiye’de cumhuriyetçilikle atbaşı gidiyor gibi gözüken apaçık İslam
düşmanlığının İran’ı etkileyeceğini düşünerek, tereddüt etti. En sonunda
1925’te son Kaçar hükümdarını tahttan indirdi ve kendisini şah
ve yeni bir hanedanın (Pehlevi) kurucusu ilan etti. Ancak kurulan bu yeni
hanedanlıkla da İran ne dış borçlarından kurtulabildi ne de istikbale
dair verilen taahhütleri yerine getirebildi.
21 Saray, Mehmet, Türk-İran İlişkileri, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, s. 129-131, 1999,
Ankara. 22 Pehlevânî, Tal’at, Revabıt-ı İrân ve Turkiye Der Dovre-yi Pehlevî, http:/www.pajoohe.com/fa/
print.php?UID=39490 23 Adel, Gholamali Haddad, Elmi, Mohammad Jafer, Taromi-fad, Hasan, “The Pahlavi Dynasty”,
An Entry from Encyclopaedia of the World of Islam,, EWI Press Ltd., London 2012, s. 94. 24 Pehlevânî, Tal’at, Revabıt-ı İrân ve Türkiye Der Dovre-yi Pehlevî, http:/www.pajoohe.com/fa/
print.php?UID=39490 25 Çetinsaya, Gökhan, “Atatürk Dönemi Türkiye-İran İlişkileri 1926–1938”, http://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=354876
(08.01.2005).
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
137
PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
Bununla birlikte, Fars devrimi, Rıza Şah’ın idaresinde meyvelerini verdikçe
bir modernleşme terkibi ortaya çıkardı. Büyük ölçüde Atatürk’ün
reformlarından uyarlanan reformlar tıpkı Atatürk’ünkiler gibi bazı noktalarda,
Rus devriminden çıkarılanlara yani Komunizm rejimindeki uygulamalara
çarpıcı bir şekilde paraleldi. Hatta topyekün kültürel gidişatı
bile kısmen benzeşti. Rıza da komünistler gibi, İslami mirasın aşılaca-
ğı bir kültürel geleceği hedeflemiş, ama yine de onun yerine ikame edilmeye
çalışılan Batı kültürünü kolayca benimseyememiş gibi gözüküyordu.
Fakat komünistler arasındaki yeni kültürel ilham gerçekte ruhun belirli
bir derece bağımsızlığını inkişaf ettirirken, Rıza Şah yönetiminde bu
büyük ölçüde zahirde kaldı.
Yeni ilhamı, İslam öncesi İran gelenekleri temin edecekti. Fakat böyle
bir ilham kendisini en fazla yeni hükümet binalarının cephelerinde
gösterdi. Aslında, Rıza’nın yönetimi altında ulema, İslam’ın temsilcileri
olarak, iktisadi açıdan (her şeyden önce, eğitim sistemindeki arta kalan
kalelerinden saf dışı edilerek) ve prestij açısından (mesela, şii muharrem
ayı törenlerindeki bazı gösterilerin yasaklanmasıyla ve hepsinden
önemlisi güneş takvimi uygulamasına geçilerek milli seküler tatillere
dair yeni bir sistemin kısmen dini bayramlar yerine ikame edilmesiyle)
sürekli baltalandı. Fakat İslam’ın kamusal rolünü kısıtlayan kurumlar
için pratik ilham kaynağı, aslında, modern Batı idi. Atatürk’ün içten Batı-
cılığının aksine onunki bir derece olumsuz, esasen kendisini dışarıda tutan
bir tavırdı: Rıza, Batılı bilgiyle sadece en yalın teknik anlamıyla ilgilenilmesi
gerektiğini ileri süren, yoğun bir resmi Batı aleyhtarlığını ve Batı
korkusunu teşvik etti. Örneğin, yeni güneş takvimi Batının kullandığı
Gregoryen takvim değildi, yeni bir İrani takvimdi26.Şah ayrıca kendi monarşi
anlayışını sağlamlaştırmak için iç dinamiklerden çok Batı ve Doğu
blokları arasındaki güç mücadelesini kendi lehine kullanmıştır. Batı’nın,
özellikle Amerikan yönetiminin İran’a olan hayati ihtiyacı Şah yönetiminin
içerde daha otoriter yapı kurmasına zemin hazırlamıştır27.
Muhammed Rıza Şah Pehlevi’nin Türkiye Ziyareti
1956 yılının hiç şüphesiz en önemli gelişmelerinden biri İran şahı Muham-
26 G. S. Hodgson, Marshall, İslam’ın Serüveni, İz yayıncılık, İstanbul 1993, c.3, s. 351-352. 27 Taflıoğlu, M. Serkan, “II. Pehlevi Dönemi İran Dış Siyaseti Üzerine Bir Deneme”, Turkish Studies
- International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic,
Volume 8/7 Summer 2013, p. 631-644, Ankara-Turkey, s. 632.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
138
ERSİN SELÇUK
med Rıza Pehlevi’nin Türkiye ziyaretidir. Adnan Menderes’in Tahran ziyareti
sırasında sürekli vurgulanan Türk-İran dostluğunu daha da perçinlemek
amacıyla İran Şehinşahı Türkiye’ye davet edilmişti. Şehinşah ve eşi Krali-
çe Süreyya ve maiyetiyle birlikte 16 Mayıs 1956’da resmi davetli olarak
Türkiye’ye geldiler. Şah, Türkiye’ye teşriflerinden sonra onuruna verilen bir
ziyafette iki ülke arasındaki dostluğa değinen bir konuşma yapmıştır.28
Türkiye’de Yapılan Araştırmalara Göre İran ve İranlılar
1971 yılında, İran şehinşahlığının 2500. kuruluş yıldönümü münasebetiyle,
Türkiye’de İran ve İranlılarla ilgili günlük gazete yazılarına varıncaya kadar
bütün yayınlar tespit edilmiş ve Türkiye’de Basılmış Farsça Eserler, Çeviriler
ve İranla İlgili Yayınlar Bibliyografyası adıyla basılmıştır. Bu bibliyografyada
1322 künye vardır. Bazı konularda pek az kitap ve makale yer alırken
özellikle dil ve edebiyat ile ilgili yayınlarının sayılarının yüzü aştığı bu arada
Fars dilini öğreten kitaplarla İran menşeli halk hikayelerinin defalarca
basılmış olduğu görülmektedir. Mesela, Muharrem Zeki Korgunal’ın Ah
İsmail adlı hikayesi 1931-1960 yılları arasında 11 baskı yapmıştır. Ferhat
ile Şirin ve Zaloğlu Rüstem de defalarca basılan halk hikayeleri arasındadır.
Çok basılan çeviri kitapları arasında, Feridüddin Attar’ın Pendnâme’si, Kelile
ve Dimne, Cami’nin Baharistan’ı Firdevsî’nin Şehnâme’si, Hâfız’ın Dîvân’ı,
Hayyâm’ın Rubaîleri, Sa’dî-i Şîrâzî’nin Bostan’ı da vardır. Yine Mevlana
Celaleddin-i Rûmî’nin Farsça yazdığı ve defalarca Türkçe’ye de çevrilen ve
basılan eserleri, iki ülke arasında kültürel tanışıklığıa katkı yapan önemli
eserlerdir. Dil ve edebiyattaki bu zenginlik iki dost ülke ve ulus arasındaki
kültürel bağların tarihinin ve kuvvetinin bir delili olarak gösterilebilir.29
Informative Abstract
Turkish-Iranian Relations During The Pahlawi Rule
First of all, it is essential to approach Turkish-Iranian relations within
the perspective of history. The Ottoman Empire and Iran have been a
part to an ideological conflict based on religious sect that has continued
so far. In this term, the opposition between Turks-Iranians reached
28 Yıldırım, Ender; Türkiye İran İlişkileri (1918-1960); Yüksek Lisans Tezi;İstanbul, 2009, s. 132-
133. 29 Yediyıldız, Bahaeddin, Türkiye’de Yapılan Araştırmalara Göre, İran ve İranlılar, İran ve Türkiye Arasındaki
Tarihi Kültürel İlişkiler Konulu Makaleler Mecmuası 1, İslami Kültür ve İlişkiler Teşkilatı,
Uluslar arası Kültürel İncelemeler Merkezi) Türk Tarih Kurumu, Ankara 2002, s. 186-187.
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
139
PEHLEVİLER DÖNEMİ TÜRK-İRAN İLİŞKİLERİ
its peak in Safavid Period (1586-1722). After the collapse of the Safavid
Dynasty, there was turmoil in Iran during 18th century.
During the next centuries, Turkish-Iranian relations experienced petty
frictions creating no change in the borders of both countries. Established
in 1797, Qajar Dynasty had a positive attitude towards the Ottoman
Dynasty and Turkish-Iranian relations of the period have been positively
influenced as a result of the intense pressure by Russian and European
forces to both countries, and this continued until 1850s.with Pahlavi
Dynasty which replaced Qajar Dynasty in 1925, good relations between
Turkey-Iran remained. Despite some little tensions, Turkish-Iran relations
reached the top level in Pahlavi regime. These good relations have been
maintained in language and literature fields as well.
Keywords: Turkey, Iran, Pahlawi, modernisation, international relations
Kaynakça
Aras, Bülent; Türk-İran İlişkileri: Değişim ve Süreklilik, Avrasya Dosyası, 2006.
Can, Aydın, Atatürk Dönemi Türk- İran İlişkileri, s. 3, http://turkoloji.cu.edu.
tr/ATATURK/arastirmalar/aydin_can_ataturk_donemi_turk_iran_iliskileri.pdf
(09/01/2015).
Çetinsaya, Gökhan, (1999), “Atatürk Dönemi Türkiye-İran ilişkileri 1926–
1938”, http://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=354876 (08.01.2005).
G. S. Hodgson, Marshall, İslam’ın Serüveni, İz yayıncılık, İstanbul, 1993.
Golden, Peter B., Türk Halkları Tarihine Giriş, Çeviren: Osman Karatay, s.
314, Ankara 2002.
Harrâzî, Saîd, Târîhçe-i Ravâbıt-i Îrân ve Turkiyye Der Dovre-i Pehlevî, http://
gozarestan.ir/show.php?id=752 (10.01.2015).
Harrâzî, Arman-ı İrân, TDV İslam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi, Tahran,
1327 hş.
Harrâzî, Tarihte Türk-İran İlişkileri, İstanbul.
Pehlevânî, Tal’at, Revabıt-ı İrân ve Turkiye Der Dovre-yi Pehlevî, http:/www.
pajoohe.com/fa/print.php?UID=39490
S B A R D
YIL / YEAR 13
SAYI / ISSUE 25
BAHAR / SPRING
2015/1
140
ERSİN SELÇUK
Saray, Mehmet, Türk-İran İlişkileri, AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara.
Şimşir, Bilal N., Atatürk ve Yabancı Devlet Başkanları, Türk Tarih Kurumu yayınları,
2001.
Taflıoğlu, M. Serkan, “II. Pehlevi Dönemi İran Dış Siyaseti Üzerine Bir Deneme”,
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature
and History of Turkishor Turkic, Volume 8/7 Summer 2013, p. 631-
644, Ankara-Turkey, s. 632.
Üstün, İsmail Safa, “İran”, DİA, c. XXII, İstanbul 2000.
Yediyıldız, Bahaeddin, Türkiye’de Yapılan Araştırmalara Göre, İran ve İranlılar,
İran ve Türkiye Arasındaki Tarihi Kültürel İlişkiler Konulu Makaleler Mecmuası,
(İslami Kültür ve İlişkiler Teşkilatı, Uluslar arası Kültürel İncelemeler
Merkezi) Türk Tarih Kurumu, Ankara 2002.
Yeğin, Abdullah, İran Siyasetini Anlama Kılavuzu, Seta Yayınları, Rapor, Haziran,
2013
Yıldırım, Ender; Türkiye İran İlişkileri (1918-1960), İstanbul, 2009.
Zencanî, AbbasalîAmîd, İnkılâb-i İslâmî ve Rîşehâ-yi An, Neşr-i Kitâb-ı Siyâsî,
Tahran, 1367/1989.

Konular