KARABAG SORUNU ÜZERİNE BİR NOT

KARABAG SORUNU ÜZERİNE BİR NOT
Prof.Dr. Şükrü S. GÜREL
Sovyetler Birliw'nin 1991 sonunda dagılıp, Bagımsız Devletler Toplulugu~na
dönüşmesi, 1992 yılında Kafkaslar ve Orta asya 'daki yeni bagımsız Türk devletleriyle
Türkiye arasında yepyeni ilişki ufuklarının açılmasını sagladı. Eski 'Sovyet
cumhuriyetleri çok hızlı fakat kansız bir sürecin sonunda bagımsız devletlere dönüştüler
ama, bu devletler arasındaki ilişkilerin uyum ve işbirligi içinde sürdürülmesinin de pek
kolay olmayacagı kısa sürede ortaya çıktı. Kafkasya ve Orta Asya'daki belirsizlik ve
istikrarsızlık başlıca şu üç nedene bilgianarak yorumlanabilir: r;
ı. Bagımsız Devletler Toplulugu'nun J}asıl bir siyasal çerçeve oluşturacagının
belirlenememesi : Sovyetler Birligi, bu birlige üye olan cumhuriyetler arasında Rus
unsurun başat oldugu bir düzen saglamış, siyasal ve iktisadi ilişkiler, eşitsizlik ve
üstünlük ilişkilerine dayan sa da, belirli bir düzenlilik içinde yürütülebilmişti. Şimdi,
Bagımsız Devletler toplulugu, benzeri bir işlevi üstlenmekten uzak oldugu gibi. henüz
gevşek bir siyasal çerçeve oluşturmaktan bile uzak görünmektedir.
2. Şimdi, yeni bagımsız devletlerin yepyeni bir siyasal ve ekonomik düzen
kurmakta zorlandıklan ve bunun toplumsal istikrarsızlık yarauıgı görülmektedir.
3. Sovyetler Birligi'nin oluşturdugu kısıtlayıcı çerçeve ortadan kalkınca, yeni
devletlerin tarihten süzülüp gelen karşıtlık ve sorunları alevlenip, su yüzüne çıkmışur.
Bu sorunlar arasında kuşkusuz en önde gelenleri, toprak anlaşmazlıklandır.
. Azerbaycan ile Ermenistan ar~ında 1980'Ierin sonlarında yeniden alevlenen ve 1992
yılı içinde de Ermenistan devletinin desteginde bölgedeki Ermeni silahlı grupların
girişti~i ve soykırım niteligini alan bir katliamla doruguna ulaşan' Daglık Karabag
sorunu, yukarıda ana çizgileri belirtilmege çalışılan yeni siyasal gerçeklerin ortaya
çıkartugı en önemli sorunlardan biridir. Bu kısa not ile, Daglık Karabag sorununa genel
bir tanım ve çerçeve getirilmege çalışılmaktadır.
182
TARtH
ŞÜKRÜ S. GÜREL
Bugün Azerbaycan diye anılan bölgenin bütünü, uzun bir süre Pers egemenligi
altında kalmıştır. Yedinci Yüzyıldan, yani bölgede Arap egemenligi başladıktan sonra,
bölgede yaşayanlann Zerdüşı dininden ayrılarak, Islamı bcnimsedikleri bilinir. Onbirinci
Yüzyılda ise, bölgeye gelen oguz Türkleri, bölgenin dilini Türkçele~Lİrıniş ve burada
lslamiyeti kabul etmiştir. Türklerin (Selçukluların) bölgedeki egemenligine son veren
Mogol islilası olmuştur. Onüçüııcü Yüzyıl, Mogol istilasının yaşandıgı ve ardından
gelen ııhanlı egemenliginin başla:1lg1 dönemdir. ııhanlıların ardından ise, Türkmenlerin
devletleri olan Karakoyunlu 'e Akkoyunlu devletleri bölgeye egemen olmuşlardır.
Onbeşinci Yüzyılda bölgesel bir devlet olan Şirvan Şahların Azeri devleti ortaya
çıkmıştır. Onaltıncı Yüzyıı başlarında ise Azerbaycan, Safevi soyunun kurdugu
imparatorlugun merkçz güç bölgesi durumuna gelecektir. Safevi soyunun bölgedeki
egemenligi iki yüz yıldan fazla sürecek ve bu devlet, 1722'de iç kargaşa ve Mgan istilası
sonunda yıkılacaktır.
Onsekizinci Yüzyıl ortalann:!an başlayarak, bölgede (bugünkü Azerbaycan ile Iran
Azerbaycanı'nda) dokuz hanlık kurulmuştur. Bunlardan biri olan Karabag Hanlıgı,
Ondokuzuncu Yüzyıl başlarına kadar bagımsızlıgını sürdürecektir.
Ruslar, Onsekizinci Yüzyıl sonlarından başlayarak Kuzey Karadeniz ve Kafkasya'da
yayılmaga başıamışlardır. Önce, Karabag da dahil bazı hanlıkları, 1800'lerin başlarında
'himaye antlaşmaları'yla kendisine baglayan Rusya, ardından da öteki Azeri hanlıklarını
silah zoruyla ele geçirmege çalışm ıştır.
Rusya, Azerbaycan'ı ülkesine katmaga çalışırken, Azeri hanlıklarının dışında,
başlıca iki büyük engeli alteırnek zorunda kalacaktı. Bunlardan birincisi, Iran olmuştur.
Ikincisi ise, Azerbaycan'ı hiçbir zaman denetimi altına almamış olmasına karşın,
bölgenin öteki önemli gücü olal1 Osmanlı Devleti'dir. Rusya, önce Iran'ı yenilgiye
ugratıp, bu devletle 1828 Türkmençay Antlaşması'm yapmış, ardından da 1828 - 1829
Savaşında yendigi Osmanlı Devleti ile Edirne Barışı'nı imzalamıştır. Rusya'nın, Iran '
Azerbaycanı dışında kalan Azerbaycan'a -yani bugünkü Azerbaycan'a- egemen olması
böylece gerçekleşmiştir.
Daha önce Karabag'da çok az sayıda bulunan Ermenilerin bu bölgedeki varlıgı,
1828'den sonra izlenen Rus politikasıyla hızla artmıştır. Zaten, Ermeniler de 1978'de
Karabag'daki varlıklarının IS0'nci yıldönümünü kutlamışlardır. Daglık Karabag'da, 1919
yılında, Ingiliz verilerine göre, A;~eri - Ermeni nüfus oranı üçe iki Azerilerin Iehineydi.2
Ermeni nüfusun Daglık Karahag'da bugünkü gibi çogunluk durumuna gelmesi, Sovyetler
Birligi yönetimi altında olmu~tur.
Birinci Dünya Savaşı sonunda bölgeyi önce Osmanlılar, ardından da ıngilizler işgal
etmişler ve 28 Mayıs 19l8'de kuruluşu ilan edilmiş bulunan Azerbaycan,Devleti de
1Azerbaycan larihi için özellikle bkz. : Tadeusz Swieıochowski, Russİan Azerbaijan. 1905 -
1920. The Shaping of Naıional rd,~nıiıy in a Muslim Communily. Cambridge, Cambridge
University Press, 1985.
2lbid., s. 142 - 143.
KARABAG SORUNU ÜZERİNE BıR NOT 183
ıngiliz üsıünlügüallına girmiştir. Bunun ardından, 1920 Nisan'ı sonunda Sovyetler
Birligi bölgede egemen olmuş ve Azerbaycan da bu devletin içindebir Cumhuriyet olarak
yer almıştır. '
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Kafkaslardaki komşulanyla bir dizi
antlaşma imzalayarak bu bölgedeki sınırları belirlemiştir. TBMM Hükümeti ile
Ermenistan araSında 2 Aralık 1920 tarihinde imzalanan Gümrü Barış Antlaşması
yürürlüge girmemiştir. Moskova'da 16 Mart 1921'de imzalanan Türkiye - Sovyet Rusya
Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması ile ise, taraflar, Türkiye'nin üç Sovyet<:umhuriyeti ile,
yani Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ile olan sınırlarını"belirlemişlerdir. Bu
antlaşmanın 3. maddesUle, ayrıca, Nahcivan'ın (koruyuculuk hakkını üçüncü bir devlete
hiçbir zaman bırakmamak koşulu ile, Azerbaycan'ın koruyuculugunda bir özerk bölge
oluşturması da kabul edilmiştir. 13 Ekim 1921'de Kars'ta imzalanan) Türkiye ile
Ermenistan, Azerbaycan ve.Gürcistan Arasında Dostluk Andıaşması da bir yandan bu üç
Sovyet Cumhuriyetiyle Türkiye arasındaki sınırları ve ilişkileri düzenlerken, aynı
zamanda da 5. maddesiyle Moskova Antlaşması'nın Nahcivan'la ilgili hükümlerini
tekrarlamaktaydı.3
Karabag, 7 Haziran 1923 tarihinden başlayarak, Azerbaycan sınırlan içinde bir özerk
ii olarak tanımlandı.
YAKIN GEÇMtş4
Karabag.bunaİımının son dönemi 1987 - 1988'de başladı. Ermeniler, Sovyetler
Birligi'nin içine düşlügü durumdan ve Soguk Savaş koşullannın ortadan kalkmaga yüz
tutmasındancesaret alarak, önce 1987'de Karabag ile ilgili isteklerini gündeme getirdiler,
ardından da i988'de Karabag'da gösteriler yapmaga ve Dagiık Karabag'da bir Ermeni -
Azeri çatışmasını tahrik etrnege başladılar. Bu olaylar sırasında Ermenistan'da yaşayan
Azeriler de katledilip, göçe zorlandı.
1989 yılı başında Azerbaycan Hükümeti Karabag'ın özerk statüsünü kaldırdıgını
açıkladı. 1 Aralık 1989'da i~e Ermenistan Karabag'ı i1hak etme karannı ilan etti. 1992
başında da Azerbaycan Cumrurbaşkanı Mu~talibov, bu bölgeyi dogrudan do~uya
Cumhurbaşkanlıgına bagladıgını açıkladı. Bunun ardından yeni bir Ermeni hareketi
Karabag'ı sardı. Ermeni milisler 26 Şubat 1992 tarihin4en başlayarak saldırıya ve bir
soykırım boyutlarını alan katliama yeniden başladılar. tıkbaharda Dagiık Karabag
bütünüyle Ermenilerin eline geçtigi gibi, Ermenistan ayrıca Karabag ile Ermenistan
arasında uzanan Azeri topraklarını da denetlerneye başladı. Artık fiilen, Ermenistan,
Karabag ile topr~k baglantısını kurabilmişLi. Bu gelişmelerin ardından Ermenistan'ın
Nahçivan'a da saldırdıgı ve Türkiye'nin bu bölgeyle baglantısını kopartmak için bir
deneme yaptıgı görüldü. Ancak, belki de bu Ermeni hamlesi, özellikle Karabag'da ve
Karabag ile Ermenistan arasındaki Azeri topraklarındaki işgalini saglamlaştırmak, bir
pazarlık kozu elde etmek için atılmış bir adımdı.
3lsmll:.il Soysal, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile birlikte Türkiye'nin Siyasal Andıasmaları.
LCilı (1920 - 1945), Ankara, TTK Basımevi, 1989, s. 19 - 47.
4Bu konud'a özellikle bkz. : Scrhat Aksen, 'Karabağ Sorunu', Uluslararası Iliskilerde Olaylar ve
Yorumlar, 3 (Mart 1992), s. 21 - 24.
184
ŞÜKRÜ S. GÜREL
Karabag Azerbaycan sınırları içinde yer alan bir bölge olduguna göre, öncelikle
Azerbaycan Hükümeti'nin burada düzeni saglaması gerekirdi. Oysa, kendisine ait bir
ordusu bulunmayan, kendi içinde bölünmüşlük yaşayan, devlet deneyimi kıt olan
Azerbaycan, Karabag'da aci'C düşmüştür. Azerbaycan'da, eski komünist kadroların bir
bölümü Muttalibov'un istifasına kadar iktidardaydı. Oysa, bu kadrolar, öteki eski
komünist partisi üyeleriyle bile anlaşmazlık içindeydiler. Öte yandan, eski partili
kadroların hepsini karşısına alan bir Halk Cephesi grubunun politikalarının da istikrara
ve iş~irligine katkıda bulunduklarını söylemek zordur. Bu karşıtlık ve iktidar
mücadeleleri, eger demokratik bir yapıda ve oturmuş bir devlet düzeni içinde yer alsaydı,
herhalde Azerbaycan'da böyksine bir siyasal kargaşa yaşanmazdı.
SONUÇ:
Bugün Ermenistan'ın niyoeti, Karabag'da 'bagımsız' bir Ermeni devletinin
kuruluşunu saglayacak koşulları yaratarak, daha sonra buradaki Ermeni çogunlugun istegi
dogrultusunda bölgeyi kendisine baglamanın yollarını açmaktır. Herhalde Ermeniler,
Daghk Karabag'da bu yüzden bagımsızlık ilan etmiştir. Ermenistan Cumhurbaşkanı
Levon Ter Petrosyan da herh,ılde böyle bir amaç için Dağlık Karabag'da Ermenilerin self
- determination haklarını kullandıklarını söylemektedir.5
Ennenistan ve Azerbaycan, Bagımsız Devletler Toplulugu çerçevesinde, başta 21
Aralık 1991 Alma Ata Anılaşması ve 14 Şubat 1992 Minsk Bildirisi olmak üzere,
'aralanndaki anlaşmazlıkları barış(;ı yollarla çözmek' konusunda belgeler imzaIamışlardır.
B.D.T. ne kadar gevşek bir y;ıpı olursa olsun, bu yapı içinde yer alan öteki devletlerin de
bu anlaşmazhgın giderilmesi için çaba göstenneleri gerekir. Ancak, şimdiye dek, öteki
Türk cumhuriyetleri de dahil, B.D.T. üyelerinin bu dogrultuda ciddi bir çabası
görülmemiştir .
Belki de soruna kalıcı bir çözüm, daha önce Türkiye'de de önerildigi gibi, bölgede
Ermenistan ile Azerbaycan arasında toprak ve nüfus degişimi ile saglanabilirdi.
Ermenistan Karabag'a hakim oldukça böyle bir çözüme yanaşması uzak bir olasılıktır
ama, yine de bu çözüm fonnülünden kısaca söz edilmesi gerekir. Buna göre: Azerbaycan,
Karabag'ın bir kısmını elinde tutmakla birlikte, gerisi Ennenistan'a bırakılaca~tlr.
Ermenistan'a ayrıca -Karabag ik Ermenistan arasındaki koridor da bırakılacaktır.
Azerbaycan ise, bumın karşılı~ında Zengezur'u (yanı Azerbaycan ile Nahçivan'ı ayıran ve
şimdi Ennenistan'ın elinde tulunan topragı) alacaktır. Toprak degişimiyle birlikte bu
bölgelerde nüfus degişimi de gerçekleştirilerek, Ermeni bölgesinde Azeri, Azeri
bölgesinde de Enneni bırakılmayacakur.
Türkiye, Karabag'daki Erm'~ni saldırıları karşısında, başla AGtK olmak üzere,
uluslararası düzeyde yogun diplomatik çaba harcamışur. Bu' çabalar sonunda Türkiye,
uluslararası alanda, Karaba,g'daki Ermeni oldu - binisinin kabul gönnemesini ve
Karabag'ın Azerbaycan topragıolarak yeniden tanımlanmasını saglayabilmiştir. Ancak,
Ennenilerin bölgedeki yayılmacı saldırganlıgı, hem de yalnızca Karabag'ı degil, başka
yerleri de hedef alacak şekilde, büyürnek eğilimindedir.
5Cumhuriyeı 4 Haziran 1992.
KARABAC SORUNU ÜZERİNE BıR NOT 185
Ermenistan, hukuken, Türkiye ile olan sınırlarını 1921 Kars antlaşmasıyla kabul
etmiş görünmektedir. Ancak, bir yandan Ermenistan'ın bölgede giriştigi saldırganlık, öte
yandan da Ermeni yetkililerinın bir türlü Tükiye'den toprak istekleri olmadıgına ilişkin
bir resmi açıklama yapmamakta direnmeleri, Ermenistan'ın Türk topraklanyla ilgili
niyetleri konusunda güven vermemektedir. Böyle bir güven ortamını oluşturmadan
Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerini geliştirmesini beklemek dogru olmayacakur.

Konular