İran-Suriye İlişkileri ve Suriye’de Halk İsyanı

İnceleme
38
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
İran-Suriye İlişkileri ve Suriye’de Halk İsyanı
Iran-Syria Relations and the Popular Unrest in Syria
Dr. Bayram SİNKAYA
Bilkent Üniversitesi
bsinkaya@yahoo.com
Abstract
When the Bashar Asad administration in Syria faced with growing international pressure due to violent
crackdown of anti-government protesters, solely Iran has stood behind him. Iran’s support to the Asad administration has been considered to be in contrast with its apparent sympathy with the popular unrests in Arab
countries, which were branded by the Iranian leadership as ‘Islamic awakening.’ This study aimed at analyzing reasons laying behind Iran’s support to Asad. In order to comprehend the Iranian attitude towards the
unrest in Syria, it analyzed foundations of Iran-Syria relations, which is dubbed as ‘alliance of convenience.’
It maintains that in addition to Iran’s uneasiness with the possibility of losing its only strategic partner in the
Middle East in case of overthrow of the Asad administration, the Iranian leadership’s assessment of the Syrian unrest as part of the continuing Western plots aimed at undermining Iran-Syria friendship determined
Iran’s stance. The article concludes with projections on Syria-Iran relations in the post-turmoil era in Syria.
İran yönetiminden Esad rejimine verdiği koşulsuz desteği azaltacağı yönünde sinyaller geliyor.
İnceleme
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33 39
Suriye’deki halk isyanı İran’ın pozisyonunu tehdit etmektedir. İsyan
bastırılır ve Esad iktidarda kalmayı başarırsa Suriye, işte o zaman tamamen, bu kritik dönemde kendisine tek ve en büyük desteği veren
İran’ın etki sahasına girecektir.
Giriş
Suriye’de rejim karşıtı gösterilerin başlamasından yaklaşık beş ay sonra, Ağustos ayı içerisinde
Beşar Esad yönetimi uluslararası alanda oldukça
zor durumda kaldı. Suriye yönetiminin bu süre
içerisinde yaptığı reformların muhalefeti tatmin
etmemesi nedeniyle devam eden rejim karşıtı
gösterileri bastırmak için aşırı derecede askeri güç kullanması uluslararası alanda büyük bir
tepkiye neden oldu. Arap Birliği Örgütü dâhil
birçok Arap ülkesi, ABD ve Batılı ülkeler Esad yö-
netiminin artık meşruiyetinin kalmadığını iddia
ederek iktidardan çekilmesini istedi. Esad’a bir
müddet destek veren ancak muhaliflerin taleplerinin karşılanmasını isteyen Türkiye de Ağustos
ayı içerisinde Esad yönetiminden desteğini çekti.
Böylece Suriye üzerinde hem iç hem de dış baskı
arttı. Bu kritik ortamda Suriye’ye en büyük destek, otuz yıllık “müttefiki” İran’dan geldi.
“Arap Baharı” kapsamında “İslami uyanış” adını
verdiği ayaklanmaların çoğunu destekleyen İran,
Suriye yönetimine neden destek vermektedir?
İran’ın Suriye’ye verdiği desteğin kapsamı nedir
ve ne zamana kadar devam edecektir? Bu çalış-
mada, İran’ın, muhaliflere karşı Suriye yönetimine destek vermesinin nedenleri tartışılmıştır.
İran’ın politikasının daha iyi anlaşılabilmesi için
öncelikle İran-Suriye ilişkileri incelenmiş, ardından İran’ın Suriye yönetimine verdiği desteğin
kapsamı ve nedenleri analiz edilmiştir. Sonuç
bölümünde ise Suriye’nin geleceğine dair muhtemel senaryolar İran-Suriye ilişkilerine etkileri
açısından kısaca değerlendirilmiştir.
İran-Suriye Ekseninin Temelleri
İran ile Suriye arasında, geçmişi İran devrimine
kadar dayanan iyi ilişkiler vardır. Bu ilişkiler kimi
zaman ittifak, kimi zaman stratejik ortaklık, kimi
zaman da eksen olarak tanımlanmaktadır. 1979
yılında İran’da devrim olduğunda Suriye yönetimi, Mısır’ın İsrail ile barış anlaşması yapması
ve Irak ile gergin ilişkileri nedeniyle İsrail karşı-
sında neredeyse yalnız kalmıştı. Bu şartlar altında İran’da ABD ve İsrail ile iyi ilişkileri olan Şah
rejiminin devrilmesi, Suriye’de memnuniyetle
karşılanmıştır. Devrim sonrası İran’da kurulan
rejimin anti-emperyalist duruşu, Siyonizm/İsrail
karşıtlığı ve Filistin “davasını” sahiplenmesi Suriye için beklenmedik bir “dostun” ortaya çıkagelmesi gibi olmuştur. Nitekim Suriye, yeni İran rejimini Arap dünyasında tanıyan ve desteklediğini
belirten ilk ülke olmuştur. O dönemde Suriye Dı-
şişleri Bakanı olan Abdulhalim Haddam Ağustos
1979’da Tahran’a yaptığı ziyarette İran devrimini
“çağdaş tarih içerisindeki en önemli olay” olarak
nitelendirip, Suriye’nin İran devrimini “daha ortaya çıkmadan önce, devrim sırasında ve sonrasında” desteklediğini ifade etmiştir.1
Eylül 1980’de Irak-İran savaşının patlak vermesi
Suriye ile İran arasındaki dostluğun güçlenmesini sağlamıştır. İran’a karşı Irak’a destek veren bir-
çok Arap ülkesinin aksine Suriye yönetimi açıkça
İran’a destek vermiştir. Irak’ın Suriye üzerinden
petrol ihracatı yapmasını sağlayan boru hattını
kapatmış, Doğu Bloku menşeli silahların İran’a
transfer edilmesinde yardımcı olmuştur. İran’a
verilen bu desteğin altında İran karşısında muzaffer bir Irak’ın Suriye’yi de tehdit edeceği kay-
İnceleme
40
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
gısı ile İran’dan temin etmesi muhtemel çıkarları
etkili olmuştur. Bu yardımları karşılığında Suriye, İran’dan bir kısmı karşılıksız olmak üzere ucuz petrol ve kayda değer maddi yardım almıştır.
İsrail’in 1982 yılında Lübnan’ın bir kısmını işgal
etmesi, Suriye-İran dostluğunun adeta bir ittifaka dönüşmesine yol açmıştır. Lübnan’da askeri
varlığı bulunan, ancak İsrail ile sıcak çatışmadan kaçınan Suriye, Lübnan’ın güneyinde İsrail’e
karşı mücadele eden Şii militanları desteklemek
ve eğitmek amacıyla bir grup İranlı Devrim
Muhafızı’nın Lübnan’a girmesini sağlamıştır.
Devrim Muhafızları burada İran devrimi ideolojisi ekseninde Hizbullah hareketinin kurulmasına
yardımcı olmuştur. Bu tarihten sonra da Suriye,
İran’ın Hizbullah’a lojistik destek ulaştırmasında
ve diğer direniş örgütleri ile ilişkilerinde önemli
bir güzergâh ve bağlantı noktası olmayı sürdürmüştür. Her iki ülkenin İsrail karşıtlığının farklı
kaynakları vardır. Suriye’nin Lübnan ve Filistin’e
müdahil olmasının altında pan-Arabizm, bölgesel ihtiraslar ve İsrail ile ihtilaf yatmaktadır. Oysa
İran rejimi için İsrail düşmanlığı adeta onun varlık nedenidir.2
Her iki ülke de farklı nedenlerle Hizbullah’ı desteklemiş olsa da Hizbullah’ın ortaya çıkması
İran-Suriye eksenini güçlendiren bir faktör olmuştur. Suriye, Hizbullah’ı Lübnan’daki karşıtlarının etkisini sınırlamak ve İsrail’e karşı askeri
zayıflığını telafi etmek için uygun bir fırsat olarak
görmüştür. İran ise Hizbullah’ı, devrimini Arap
dünyasına ihraç etmek için uygun bir kapı, Suriye ile ilişkilerini perçinleyen bir tutkal ve İsrail
ve ABD gibi düşmanlarına karşı caydırıcı bir güç
olarak görmüştür.3
İran ile Suriye arasındaki güçlü ilişkilere karşın
tarafların yapısal farklılıkları ile farklı nedenler
ve beklentilerle işbirliği yapıyor olmaları nedeniyle İran-Suriye ekseni “mantık evliliği” olarak
değerlendirilmiştir.4 Gerçekten de İran-Suriye
ekseninin önemli zafiyetleri vardır.
İlk olarak, her iki ülkede hâkim olan rejimlerin
farklı ideolojilere sahip olmaları, İran-Suriye
ilişkilerinin en zayıf yönünü teşkil etmektedir.
Suriye’de iktidarda bulunan Baas rejiminin dini
değerlerle pek bir alakası yoktur. Şiiliğin devlet
dini olduğu ve birçok politikayı büyük ölçüde etkilediği İran’daki “İslami” rejimin aksine Suriye
rejimi laiktir. Sosyalist Arap milliyetçisi kimliği
ile bilinen Suriye rejimi, iç ve dış siyasetinde “dini
kimliği” hiç bir zaman ön plana çıkarmamıştır.
Dolayısıyla, Esad ailesinin Şiiliğin bir kolu olan
Nusayri (Alevi) mezhebine mensup olmasına
rağmen Şiilik hiçbir zaman ve surette İran-Suriye ilişkilerine temel oluşturmamıştır.
Esad ailesinin, Sünni Arap dünyasının çoğunlu-
ğundan farklı mezhebe mensup olması ve Nusayrilerin azınlık oldukları halde Esad yönetimi
sayesinde iktidarda etkin olması, Esad yönetimine karşı içeriden ve dışarıdan tepki oluşmasında
etkili faktörlerden birisi olmuştur. Ancak Baas
rejiminin İran’ın bayraktarlığını yaptığı siyasal
İslama karşı mesafeli duruşu ve İran’da hakim
olan Caferilik ile Nusayrilik arasındaki köklü faklılıklar nedeniyle, İran-Suriye ilişkilerini mezhep
ekseninde değerlendirmek yanıltıcı olacaktır.
Bununla birlikte Şiilik, İran ile Suriye arasındaki kültürel ilişkilerin önemli bir boyutunu oluş-
turmaktadır. Hz. Hüseyin’in kızkardeşi Zeynep
ve kızı Rukiye’nin Şam’daki türbeleri yüzlerce
İranlı hacının buraları ziyaret etmesine neden
olmaktadır. Hatta bu türbelerin bakım ve onarım
ve günlük işlerini İranlılar yürütmektedir. İran,
bu türbelerdeki etkisini ve Suriye rejimi ile yakın
ilişkilerini kullanarak Suriye’de öncelikle Nusayriler ve İsmaililer arasında olmak üzere yaygın
bir şekilde mezhep değiştirmeyi teşvik etmektedir. Hafız Esad, İran’ın bu çabalarını kontrol
altında tutmaya çalışmışsa da Beşar Esad döneminde İran’ın misyonerlik faaliyetleri yoğunlaş-
mış ve Şiiliğe dönüşler artmıştır.5
İran-Suriye ilişkilerinin ikinci zayıf yönü, İran ile
Suriye arasındaki sözde ittifakın hiçbir zaman
resmi hale gelmemiş olmasıdır. Taraflar arasında çok sayıda iktisadi, kültürel ve siyasal anlaşma
yapılmış olsa da İran-Suriye ittifakını kurumsallaştıran bir anlaşma yapılmamıştır.6 Bu nedenle
taraflar, bölgesel pozisyonlarını belirlerken tamamen bağımsız ve kendi çıkarlarına göre hareket etmektedir.
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33 41
Üçüncüsü, İran ile Suriye’nin bölgesel çıkarları her zaman örtüşmemekte, hatta kimi zaman
çatışmaktadır. 1980’li ve 1990’lı yıllarda Hizbullah fazla ileri gidip Suriye’yi çatışma riskine
attığında Suriye, Hizbullah’a karşı tavrını sertleş-
tirmiştir. 1990’lı yıllarda Suriye’nin İsrail ile barış
görüşmelerine dâhil olması ve Batı ile iyi ilişkiler kurmaya çalışması, İran-Suriye ekseninin zayıflamasına neden olmuştur. Suriye Hizbullah’a
verdiği desteği kâh İsrail’e karşı, kâh İran’a karşı
elinde önemli bir koz olarak tutmuştur.7 Suriye, muhafazakâr Arap rejimleri ya da Batılılarla
görüşmelerinde, onlara Lübnan’daki nüfuzunun
tanınması karşılığında sahip olduğu imkânlar ile
Hizbullah’ı kontrol edebileceği mesajını vermiş-
tir. Yani Suriye, Hizbullah sayesinde bir taraftan
Lübnan’daki etkisini sürdürmüş ve İran ile ilişkilerini canlı tutmuş, ama diğer taraftan Hizbullah
üzerindeki etkisini barış karşılığında kullanabileceği bir koz olarak görmüştür. Diğer taraftan
Suriye, Hizbullah üzerinden İran’ın nüfuzunun
“kontrolsüz” şekilde artmasından son derece rahatsız olmuştur.8 Suriye ile İran’ın çıkarlarının
ve politikalarının açıkça farklılaştığı örneklerden birisi ABD’nin 2003 yılında müdahalesinden
sonra Irak’ta görülmüştür. İran, yeni Irak yönetimini tanıyıp onunla ilişkilerini geliştirirken, mü-
dahaleye karşı çıkan Suriye uzun bir süre Baasçı
ve Sünni direniş hareketlerine destek vermiştir.
Irak’ta Şiilerin kontrolünde “İslami” bir rejim kurulmasını isteyen İran’a karşın Suriye, Baasçıların da içinde bulunduğu laik bir iktidardan yana
tavır almıştır.9 Keza Suriye, İran ile BAE arasındaki Abu Musa ve Tunb adaları anlaşmazlığında
Arap iddialarını desteklemiştir.10
Bu zafiyet noktaları, Suriye ile İran arasında gü-
venin zedelenmesine neden olmuştur. Bu şartlar
İran yönetimi Suriye muhalefeti ile kontrollü bir ilişki kurma niyetinde. Resimde, 15 Eylül’de İstanbul’da toplanan ve
Esad’a karşı ortak cephe oluşturduklarını deklare eden Suriyeli muhalifler görünüyor.
İnceleme
İnceleme
42
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
altında Şam yönetiminde İsrail ile barış ve Batı
ile diyalog eğiliminin artması, İran’ı da benzer
adımlar atmak yada Suriye ile ilişkilerini tehlikeye atmak arasında tercih yapmaya zorlamıştır.11
Ancak barış görüşmelerinin kesintiye uğraması
ve Suriye’nin Batı ile ilişkilerinin bozulması İranSuriye ilişkilerini güçlendirmiştir.
2003 yılından sonra Suriye’nin Batı ile ilişkilerinin bozulmaya başlaması, İran-Suriye eksenini yeniden canlandırmıştır. Bir taraftan Irak’ta
direnişe destek vermesi, diğer taraftan Filistin
direnişçilerine sahip çıkması ve İsrail’in çekilmiş olmasına rağmen Lübnan’da askeri varlığı-
nı sürdürmesi Suriye ile Batı ülkeleri arasında
gerginliğe yol açmıştır. Nihayet Suriye, Şubat
2005’te Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’nin
Beyrut’ta öldürülmesinden sorumlu tutuldu ve
Lübnan’dan çekilmeye zorlandı. Batı dünyası
ile ilişkilerinin bozulması üzerine Suriye doğuya
yönelerek Hindistan, Çin ve Rusya ile ilişkilerini
güçlendirmeye çalışmıştır.12 Bu süreç içerisinde
en büyük desteği İran’dan aldı. Suriye Başbakanı Naci el-Itri krizin doruğa tırmandığı esnada
Tahran’a giderek Şam ile Tahran arasındaki eksenin hala ayakta ve güçlü olduğunu gösterdi.
Suriye hükümetine yönelik suçlamaları reddeden İran, Suriye ile dayanışma içinde olduğunu
belirterek Suriye yönetimine destek verdi.
2005 yılında dış politikada radikal bir söylem
benimseyen Mahmud Ahmedinecad’ın iktidara
gelmesinden sonra İran ve Suriye daha da yakınlaşmıştır. Esad, Ahmedinecad’ı ziyaret eden ilk
devlet başkanı oldu ve “İran ve Suriye’ye yönelik
ortak tehditlerin iki ülkenin her zamankinden
daha fazla birlikte hareket etmesini gerektirdi-
ğini” söyleyerek İran-Suriye ilişkilerinin önemine işaret etmiştir.13 Ahmedinecad Ocak 2006’da
Şam’a yaptığı ziyarette Esad ve Hizbullah lideri
Hasan Nasrallah’ın yanı sıra, Hamas, İslami Cihad ve diğer Filistin “direniş” örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelmiş ve “direniş cephesi”ni
güçlendirmiştir.
İran’ın liderliğine soyunduğu “direniş cephesi,”
2006 yılında Hamas’ın Filistin seçimlerinden
başarıyla çıkması ve Temmuz 2006’da İsrail’in
Hizbullah’a karşı giriştiği askeri müdahalede ba-
şarısız olmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Aynı
dönemde Irak’ta Şiilerin kontrolünde ve İran’ın
etkili olduğu bir hükümetin kurulması, İran’ın
bölgesel rakiplerini endişelendirmiştir. İran ve
Suriye’nin direniş cephesi olarak adlandırdığı bu
oluşum, lider ülkelerin rakipleri tarafından Şii
ekseni olarak adlandırılmıştır. İran-Suriye ekseninin yükselişi bölgedeki statüko yanlısı güçleri,
Batı’nın bölgedeki çıkarlarını ve İsrail’in güvenliğini tehdit etmiştir. Bu nedenle İran-Suriye ekseninin karşıtları, yani statükocu muhafazakâr
Arap rejimleri, ABD/Batı ve İsrail, bu eksenin
yükselişini durdurmak için “direniş cephesini,”
diğer bir tabirle “Şii eksenini” zayıflatma arayışı-
na yöneltmiştir.14 Bu arayış içerisinde üç politika
öne çıkmıştır; İran’ın kuşatılması, Hizbullah’ın
kuşatılması ve Suriye ile angajman siyaseti güdü-
lerek Suriye’nin bu eksenden çıkarılması.
Batı’nın Suriye ile Angajman Siyaseti
Hizbullah’ın Lübnan siyasetinde etkisinin artması, İran-Suriye ekseninin yükselişinin en
önemli yansıması olarak görülmüştür. ABD,
Batı ve İsrail’in terörist ve İran’ın “kuklası” olaEsad yönetimi geri dönülmez şekilde düşmeye başladığı anda İran
Esad’dan desteğini çekebilir. İran’ın Suriye’deki çıkarlarının korunması, hem de Suriye’de kurulması muhtemel rejimi kendisine düşman
etmemek için İran Esad’dan desteğini çekebilir.
İnceleme
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33 43
rak gördükleri Hizbullah’ın kuşatılması ise Suriye-İran ekseninin kırılmasını gerekli kılmıştır.
Çünkü Suriye, İran ile Hizbullah arasındaki baş-
lıca bağlantı noktasıdır. İran, Suriye üzerinden
Hizbullah’a mali, askeri ve lojistik destek sağladı-
ğı için Suriye’nin bu eksenden koparılması, hem
Hizbullah’ın kuşatılmasını sağlaması hem de
İran’ın Lübnan’daki nüfuzunun kırılması açısından kritik olarak görülmüştür.
Yukarıda değinilen zafiyetleri nedeniyle Suriye ile İran asındaki ittifak ilişkisi, Batılı güçler
tarafından gayritabiî, dolayısıyla geçici olarak
görülmüştür. Bu görüşe göre ortak düşmanları
(Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak ve İsrail)
ve her iki ülkenin de uluslararası sistemden izole edilmiş olması İran ile Suriye arasındaki bu
“anormal” ilişkinin kurulmasına neden olmuş-
tur. Dolayısıyla 2003 yılında Saddam rejiminin
devrilmesi ile İran-Suriye ittifakına yol açan ortak düşmanlardan en önemlisi ortadan kalktığı
için ittifakın öneminin azaldığı düşünülmüştür.15
Diğer taraftan Suriye’yi İran ile ittifak yapmaya
iten en önemli bölgesel çıkarı 1967 yılında İsrail’e
kaybettiği toprakları, Golan tepelerini geri almaktır. Ancak İran-Suriye ittifakının bu konuda
Suriye’ye yardımcı olamadığı bu zamana kadar
ortaya çıkmıştır.16 Suriye’nin İran ile yakın ilişki
kurmasının bir sebebi de uluslararası baskı ve
izolasyondur.17
Bu savlara dayanılarak, iki ülkenin ortak düşmanı Saddam Hüseyin rejiminin yok edilmesinden
sonra Suriye ile barış yapılması, yani Golan tepelerinin Suriye’ye geri verilmesi ve ABD ile yakınlaşması karşılığında İran ile ittifakını sona erdireceği düşünülmüştür.18 Bu düşünceden hareketle, Suriye’nin İran ile ittifakını bozmak amacıyla Batı’da ve ABD’de bazı siyasetçiler Suriye ile
angajman politikasını savunmuştur. Mesela hem
ABD Başkanı Barack Obama, hem de Başkan
Yardımcısı Joe Biden şimdiki görevlerine gelmeden önce, Suriye’nin İran ile yaptığı “mantık evliliğinin” sona erdirilmesi için angajman siyaseti
güdülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.19 Angajman siyasetine bir destek de 2007 yılında BM
Ortadoğu Özel Temsilcisi Michael Williams’dan
gelmiştir. Williams, Şam’a yaptığı bir geziden
sonra “barış yolunun kurulması yönünde mesafe
alınması durumunda Suriye’nin İran, Hizbullah
ve Hamas konularındaki tutumunda bazı deği-
şiklikler görülebileceği” izlenimi edindiğini ifade
etmiştir.20
Obama iktidara geldiğinde, angajman siyaseti
çerçevesinde Suriye’ye dört yıl aradan sonra ilk
defa büyükelçi atamış ve üst düzey ABD’li yetkililer Suriye’ye ziyaretlerde bulunmuştur. (Ancak
terörizme destek verdiği iddiasıyla Suriye aleyhindeki yaptırımlar devam etmiştir.) Amerikan
yönetimi, Suriye’yi İran’dan uzaklaştıracağı beklentisiyle Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinin geliş-
mesini de teşvik etmiştir. Ancak İsrail ile Suriye
arasındaki dolaylı barış görüşmelerinin İsrail’in
Gazze saldırısından sonra kesilmesi nedeniyle
angajman siyaseti beklenilen sonuçları vermemiştir.
Şubat 2010’da Suriye’yi ziyaret eden İran cumhurbaşkanı Ahmedinecad angajman siyasetini
küçümseyerek ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesini ve bölge işlerine karışmamasını istemiştir.
Ahmedinecad, Esad ile birlikte düzenlediği basın toplantısında ABD’nin bölgede hâkim olmak
istediğini, ancak İran ve Suriye’yi bu isteğinin
önündeki engel olarak gördüğünü söylemiş-
tir.21 Ahmedinecad’ın ifade ettiği bu bakış açısı,
İran’ın Suriye’deki halk isyanına karşı tutumunun
belirlenmesinde etkili olmuştur. Zira İran yönetimi Suriye isyanını, bölgeye yönelik emperyalist
projelerin önündeki Suriye engelini aşmak ve Suriye-İran eksenini kırmak için yabancı güçlerin
tezgâhladığı bir komplo olarak görmüştür.
Suriye İsyanına Karşı İran’ın Tutumu
Suriye’de hükümet karşıtı gösteriler patlak verdi-
ğinde Suriye ile “stratejik” ilişkilerine dayanarak
İran önceleri Suriye rejimine kayıtsız şartsız destek verdi. Bu desteğin altındaki en önemli nedenlerden birisi isyanın, yabancı güçler tarafından İ-
ran-Suriye eksenine karşı tezgahlanan bir komplo olarak görülmesi belirleyici olmuştur. Zira
Esad rejiminin düşmesi durumunda İran sadece
bölgedeki en önemli müttefikini kaybetmeyecek,
aynı zamanda dış politika ve savunma strateji-
İnceleme
44
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
sinde kritik öneme sahip Hizbullah ile bağlantısı
noktasından mahrum kalacaktı. Bu nedenle İran,
Arap devrimlerinin etkili olduğu diğer ülkelerin
aksine Suriye’deki muhalif harekete karşı ilgisiz
kalmış ve bütün gayretini Suriye’de istikrarın
sağlanması üzerine yoğunlaştırmıştır.22
Rehber Hamanei İran’ın tutumunu Haziran
2011’de şu sözlerle net bir şekilde ifade etmiştir:
“Bizim düşümüz açık; her nerede İslami, halkçı
ve Amerikan karşıtı bir hareket varsa onu destekleriz.” “Eğer bir yerde bir hareket Amerika ve
Siyonistler tarafında kışkırtılmışsa onu desteklemeyiz. Her nerede Amerika ve Siyonistler bir
ülkeyi işgal etmek ve bir rejimi devirmek üzere
sahneye çıkarsa biz karşı tarafta yer alırız.”23
Suriye’ye verilen kayıtsız desteğe karşı İran’da
önceleri cılız bir muhalefet oluştu. Eski diplomat
ve uluslararası ilişkiler uzmanlarından oluşan
bir grup Suriye’ye verilen kayıtsız desteğin, Esad
rejiminin düşmesi durumunda İran’ı zor durumda bırakacağını savundu. Ayrıca, Esad rejimine
verilen desteğin, İran’ın “yeni” Arap dünyasında halk hareketlerini destekleyen imajını zedeleyeceği ileri sürüldü. Esad’ın ciddi ve kapsamlı
reform yapmasının gerekli olduğuna işaret eden
bu kişiler, İran yönetiminin daha kompleks bir
siyaset izleyerek Suriye muhalefeti ile de ilişki
kurmasının gerekli olduğunu vurguladı.
Bu eleştirilere karşılık İran yönetimi Esad rejiminin iktidarının süreceğine inanarak destek vermeye devam etmiştir.24 Buna göre Esad rejimi
birçok krizde ayakta kalma başarısı göstermiştir.
Mesela Irak, Ürdün ve Suudi Arabistan destekli Müslüman Kardeşler 1982 yılında bugünküne
benzer şekilde kalkışma içine girdiğinde Suriye
yönetimi bu kalkışmayı bastırmıştır. 1982’den
sonra da dış güçler, Batı yada muhafazakar Arap
Suriye, İran rejimi açısından en önemli bölgesel müttefik.
İnceleme
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33 45
rejimleri Suriye’de karışıklık çıkarmak için çok
sayıda girişimde bulunmuş, ancak hepsi sonuç-
suz kalmıştır. Eski Suriye Devlet Başkanı Yardımcılarından ve şimdi muhalefetin önde gelen
isimlerinden olan Abdulhalim Haddam’ın 2005
yılında yönetimden ayrılması da bu minvalde
değerlendirilmektedir.25 Yine tarihte birçok defa değişik nedenlerden dolayı Suriye üzerindeki
uluslararası baskı oldukça yoğunlaştığında dahi
Suriye rejimi direnebilmiştir. Suriye’nin istihbarat ve güvenlik örgütlerinin yaygın, güçlü ve
kontrol altında olması da isyanın kolaylıkla bastırılabileceği düşüncesine yol açmıştır.
İranlı yetkililere göre Suriye’yi direniş cephesinde tutan sadece Esad yönetimi değil, Suriye
halkının kendisidir. Dolayısıyla Esad yönetiminin Siyonizme karşı durması ve Filistin davasına
sahip çıkması, aynı düşünceleri paylaşan Suriye
halkıyla arasında güçlü bağlar oluşmasına neden
olmuştur.26 İran, bu bağlar sayesinde Esad yönetiminin ayakta kalacağına inanmıştır. Rejim kar-
şıtı muhalefetin zayıf, örgütsüz ve iddiaya göre
dış destekli olması da İranlı yetkililerin, Beşar
Esad’ın bu badireyi atlatacağına dair inancını
güçlendirmiştir.27
İran’ın bakış açısına göre Suriye muhalefeti üç
farklı kesimden oluşmaktadır. Birincisi, gerçekten reform, özgürlük ve demokrasi isteyen bir
halk hareketi vardır. Suriye halkının adalet, özgürlük, serbest seçim gibi reform talepleri meş-
rudur ve yönetimden karşılık bulmalıdır. Bu nedenle İran, Esad’ın “reform” programını memnuniyetle karşılamıştır.28
İran’a göre Suriye muhalefetinin içerisinde meş-
ru halk hareketinin yanı sıra dış destekli Selefi
gruplar vardır. İddiaya göre yıllardır Esad yönetimine karşı mücadele veren ve İhvan-e Müslümin
ile iç içe olan Selefiler, gerçekten demokrasi ve
reform talebiyle ortaya çıkan halk hareketinin
arasına sızarak Beşar Esad yönetimini devirmeyi amaçlamıştır. Suudi Arabistan’dan finansal ve
lojistik destek alan Selefiler silahlanarak ölüm
timleri kurmuş ve güvenlik birimlerine karşı “terör” faaliyetleri başlatmıştır.29 Üçüncü grup ise
dışarıdan destek alarak Esad yönetimine karşı
mücadele eden rejim karşıtı muhalefettir. Nitekim Nisan 2011’de yayınlanan bir Wikileaks belgesi ile ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2006 yılından
itibaren Suriye’li rejim muhaliflerine gizli destek
verdiği ortaya çıkmıştır.30 Dışarıdan destek alarak gerçek halk hareketini yönlendirmeye çalı-
şan bu kimseler, Suriye’deki karışıklıktan istifade
ederek yabancı güçleri ülkeye müdahale etmek
için provoke etmektedir.31
Diğer Arap devrimlerinde protesto gösteriler neredeyse eşzamanlı olarak Ocak ayında başladığı
halde Suriye’deki gösterilerin üç ay sonra başlamış olması, İranlı yetkililere göre, bu gösterilerin
dışarıdan yürütülen bir proje olduğunu göstermektedir. İran Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve
Fars Körfezi Genel Müdürü Hüseyin Emirabdullahiyan, rejim karşıtı protestoların başkentlerde
ve büyükşehirlerde yoğunlaştığı Arap devrimlerinin aksine Suriye’deki gösterilerin öncelikle taşrada, sınır bölgelerinde ve dağınık şekilde
meydana gelmesinin gösterilerdeki yabancı etkinin varlığını gösterdiğini ileri sürmüştür.32 Bu iddiaya paralel bir şekilde, İran’ın Beyrut Büyükel-
çisi Gazanfer Roknabadi, Suriye’de göstericilerin
silaha başvurduğuna işaret ederek, bu durumun
Suriyeli göstericilerin devrimci değil dış güçlerin
ajanı olduğunu gösterdiğini iddia etmiştir.33
İran açısından bakıldığında, İran’ın uluslararası rakipleri, Suriye’deki krizden istifade ederek
yalnızca Esad yönetimini baskı altına almayı de-
ğil, aynı zamanda İran’ın Suriye’deki çıkarlarını
sonlandırmayı hedeflemiştir. Suudi Arabistan ve
Körfez ülkeleri ile Batılı ülkeler, isyana yardımcı olarak Suriye’yi İran’ın öncülük ettiği “direniş
cephesinden” çıkarmayı ve Suriye’de kendilerine
yakın bir rejim kurmayı hedeflemiştir.34 Dolayı-
sıyla, İranlı yetkililere göre Suriye’de dışarıdan
desteklenen muhalif hareket “direniş cephesi”ne
karşı yeni bir saldırıdan farklı bir şey değildir.35
Bu nedenle Esad yönetimine sahip çıkmak, İran
için direniş cephesini ayakta tutmanın en önemli
unsurudur.
Ayrıca, Esad rejiminin devrilmesi sonrasında
İran üzerinde uluslararası baskının artacağı kaygısı, İran yönetimini Suriye’ye destek vermeye
İnceleme
46
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
yönlendirmektedir. Nitekim İran “angajman”
stratejisini ve Suriye-İsrail barış görüşmelerini
de benzer şekilde değerlendirmiş, bu nedenle
Suriye ile stratejik ortaklığını sürdürmek için
gayretlerini yoğunlaştırmıştır.36
İran, Beşar Esad yönetimine desteğini değişik
şekillerde göstermiştir. İranlı yetkililer yaptıkları açıklamalarla Suriye’ye diplomatik destek
vermiştir. Mesela Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ramin Mihmanperest Suriye’deki gösterilerin Batı,
özellikle ABD ve Siyonist kışkırtması olduğunu
ileri sürmüştür ve Batılı basın kurumlarını haberleri abartmakla suçlamıştır.37 Bu arada İran’ın
Şam’daki Büyükelçisi Seyyid Ahmad Mousavi
parlamento seçimlerinde milletvekili adayı olmak istediği için Ağustos ayı içerisinde görevinden istifa etmiştir. Onun yerine İran yönetimi
derhal Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu sorumlusu
Muhammed Raif Şeybani’yi yeni Şam büyükel-
çisi olarak görevlendirmiştir. Dışişlerinden üst
düzey bir diplomatın derhal Şam’a gönderilmesi,
İran’ın Suriye rejimine verdiği desteğin devamı
olarak görülmüştür.38
İran ayrıca Esad yönetimine diplomatik kanallardan uluslararası destek sağlamaya çalışmıştır.
İranlı liderler muhataplarına Suriye’de istikrarsızlığın bütün bölgeyi istikrarsızlaştıracağını ve
yabancı güçlerin bölgeye müdahalesine neden
olacağını ileri sürerek Esad’a refomları hayata
geçirmesi için yardımcı olunmasını istemiştir.
Meclis Ulusal Güvenlik ve Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Alaadin Burucerdi, 16 Ağustos’ta
Kahire’ye yaptığı ziyarette, bölge ülkelerinin
Suriye’nin iç problemlerinin çözülmesini için
yardımcı olmasını ve Suriye’nin ABD veya NATO müdahalesine karşı desteklenmesini istemiş-
tir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mihmanperest Suriye’de güvenlik ve istikrarın sağlanması
için bölge ülkeleri arasındaki işbirliğinin önemine dikkat çekmiştir.39 Benzer şekilde İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, Başbakan Erdoğan’ı
22 Ağustosta telefonla arayarak Batılı ülkelerin
bölge işlerine müdahalesinin durumu daha karmaşık hale getirdiğine işaret ederek bölgesel sorunların çözümü için iki ülke arasında daha sıkı
işbirliği yapılmasını istemiştir.40 Irak’ta Maliki
hükümetinin Beşar Esad yönetimine destek vermesinin arkasında da İran’ın etkisi olduğu iddia
edilmektedir.41 Ayrıca, Hamas’ın Esad yönetimine destek vermeyi reddettiği için İran’ın Hamas’a
verdiği maddi desteği çektiği ileri sürülmüştür.
Batılı istihbarat kurumları İran’ın Suriye’ye gösterileri bastırmak için silah verdiği ve İran güvenlik birimlerinin gösterilerin bastırılmasında aktif
şekilde yardım ettiğini ileri sürmektedir. Hatta
Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs ordusunun
bazı üst düzey yetkilileri, Suriye’deki gösterilerin
şiddetle bastırılmasındaki rolleri nedeniyle yaptırıma tabi tutuldu. Ancak bu iddia hem Suriyeli
hem de İranlı yetkililer tarafından sürekli reddedilmiştir. İran istihbarat kaynakları Suriyeli meslektaşlarına psikolojik savaş ve istihbarat yönetimi alanlarında destek verdiklerini kabul etseler
de İran yönetiminin Suriye’nin işlerine doğrudan
karışmaktan kaçındığını ifade etmiştir.42 İran’ın
Esad yönetimine muhalefeti kontrol edebilmesi
için sosyal medya ve iletişim teknolojilerini izleme teknikleri konusunda yardımcı olduğu ileri
sürülmektedir.43
Rejim karşıtı gösterilerin kitleselleşmesi ve uzun
süre devam etmesi, isyanın dış güçler tarafından
kışkırtıldığı argümanlarını zayıflatmıştır. Başlangıçta öyle dahi olsa kitleselleşen gösterilere karşı
güç kullanımı ve İran’ın sessizliği İran kamuoyunda da tartışılmaya başlamıştır. Batılı ülkelerle
birlikte Arap ülkelerinin gösterileri bastırmak
için aşırı güç kullanması nedeniyle Suriye üzerindeki baskıyı artırması ve Esad’ın iktidardan
çekilmesini istemesi üzerine hem Cumhurbaş-
kanı Ahmedinecad, hem de Dışişleri Bakanı
Salehi, Suriye hükümetinden halkın meşru taleplerine cevap vermesi taleplerini yinelemişlerdir.44 Reformlar yoluyla bir taraftan muhaliflerin
sorunlarının çözülmesi, diğer taraftan bu sayede
istikrarın sağlanarak dış güçlerin müdahalesinin önünün alınması öngörülmüştür. Böylece
hem Esad yönetiminin sürmesi sağlanmış, hem
de “direniş cephesinin” sürekliliği garanti altına
alınmak istenmiştir.
Sonuç
Suriye’den önce Arap devrimleri dalgası genellikle İran için olumlu olmuştur. Amerika’nın böl-
İnceleme
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33 47
gedeki nüfuzunun kırılması ve bölge ülkelerinde
İslamcıların karar alma mekanizmasında olması İran dış siyasetindeki en önemli iki unsurdur.
Dolayısıyla, Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi Arap
devrimleri ile Batı ile iyi ilişkileri olan rejimlerin
devrilmesi ve buralarda siyasal İslamcıların da
dâhil olduğu “demokratikleşme” sürecinin başlaması İran için önemli kazanımlar olmuştur.
Ancak Suriye’deki halk isyanı İran’ın pozisyonunu tehdit etmektedir. İsyan bastırılır ve Esad
iktidarda kalmayı başarırsa Suriye, işte o zaman
tamamen, bu kritik dönemde kendisine tek ve en
büyük desteği veren İran’ın etki sahasına girecektir. Fakat Suriye’de istikrarsızlık devam ederse
İran, Lübnan ve Filistin’deki çıkarlarını korumak
için alternatif yollar arayabilir. Yukarıda tartışıldığı gibi İran ile Suriye arasındaki ilişki pragmatik esaslar üzerinden seyretmektedir. Bu nedenle
Esad yönetimi geri dönülmez şekilde düşmeye
başladığı anda İran Esad’dan desteğini çekebilir.
İran’ın Suriye’deki çıkarlarının korunması, hem
de Suriye’de kurulması muhtemel rejimi kendisine düşman etmemek için İran Esad’dan desteğini
çekebilir.45 Ancak Suriye muhalefeti hakkındaki
olumsuz görüşleri, muhalefetle hiçbir şekilde bu
zamana kadar iletişim kurmaması ve uzun süre
boyunca Esad’a destek vermiş olması nedeniyle
İran’ın muhtemel yeni Suriye rejimi ile ilişkilerini
düzeltmesi kolay olmayacaktır.
Suriye’de Esad’dan sonra istikrarlı bir rejimin
kurulması durumunda bu yeni rejimin İsrail’e
bakışı, İran-Suriye ilişkilerinin geleceğini etkileyecektir. İsrail ile barış arayan bir rejim kurulursa
İran bu rejimi sabote etmenin yollarını arayabilir.
Ancak, kurulması muhtemel yeni rejimin İsrail
karşıtlığının devam etmesi halinde, İran bu rejimin en büyük destekçisi olacaktır. Dolayısıyla
İsrail ile Suriye arasındaki düşmanlığın sürmesi
durumunda “direniş cephesi” yeni bir formda ortaya çıkabilir.
Esad rejiminin isyanlar ve dış baskı neticesinde
düşmesinden sonra Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesi ihtimal dâhilindedir. Suriye muhalefetinin radikal kanadı ve Selefiler, Esad yönetiminin
devrilmesi durumunda intikam amacıyla Alevi
ve Şiilere saldırabilir. Nitekim Selefilerin şimdiden Alevi ve Şiilere saldırdığı ileri sürülmektedir.
Böyle bir durumda Suriye’de mezhepler arası çatışma baş gösterebilir.46 Muhtemel çatışmaların
mahiyeti mezhep çatışması olmasa bile, iç sava-
şın patlak vermesi durumunda çatışan gruplardan bazıları İran’ın desteğini arayacaktır. Nitekim İran, Lübnan ve Irak iç savaşları sırasında bu
konuda oldukça tecrübe kazanmıştır ve iktidar
için yarışan grupların bir kısmını desteklemekte
tereddüt etmeyecektir. Bu durumda Esad’ın iktidarı son bulsa dahi Suriye’de İran etkisi sınırlı
ama etkili bir şekilde devam edecektir.
O
1 Sami Mobayad, “Syria’s One True Friend-Iran,” Asia Times, 12 Temmuz 2006. Suriye gerçekten de 1970’lerde Şah’a
karşı mücadele veren aynı zaman Lübnan’da üslenen Mustafa Çamran, İbrahim Yazdi, Sadık Kutbzade gibi öncü
İran devrimcilerine destek vermiştir. Bu bağ ilk olarak 1970’li yılların başlarında Lübnan’a giderek oradaki Şii hareketi örgütleyen İmam Musa Sadr tarafından kurulmuştur.
2 Richard Javad Heydarian, “Iran-Turkey-Syria: An Alliance of Convenience,” Foreign Policy in Focus, 19 Temmuz
2010, http://www.fpif.org/articles/iran-turkey-syria_an_alliance_of_convenience (Erişim: 15 Ağustos 2011).
3 Reva Bhalla, “Syria, Hezbollah and Iran: An Alliance in Flux,” Stratfor, 14 Ekim 2010, http://www.stratfor.com/weekly/20101013_syria_hezbollah_iran_alliance_flux (Erişim: 15 Ağustos 2011).
4 Zvi Bar’el, “Are relations between Syria and Iran cooling off?” Haaretz, 10 Kasım 2010.
5 Bkz., Khalid Sindawi, “The Shiite Turn in Syria,” Current Trends in Islamic Ideology, vol.8, 23 Haziran 2009.
6 Degang Sun, “Brothers Indeed: Syria-Iran Quasi-Alliance Revisited,” Journal of Middle Eastern and Islamic Studies
(in Asia), vol.3, no.2 (2009).
7 A. William Samii, “Syria and Iran: An Enduring Axis,” Mideast Monitor, vol.1, no.2 (Nisan/Mayıs 2006).
DİPNOTLAR
İnceleme
48
Eylül 2011 - Cilt: 3 - Sayı: 33
8 Bar’el, “Are relations between Syria and Iran cooling off?”;Bhalla, “Syria, Hezbollah and Iran: An Alliance in Flux.”
9 Bhalla, “Syria, Hezbollah and Iran: An Alliance in Flux”
10 Ali Bigdeli, “Iran’s Irreversible Path in Syria,” Iran Diplomacy, 9 Ağustos 2011, http://www.payvand.com/news/11/
aug/1082.html (Erişim: 15 Ağustos 2011).
11 Kaveh L. Afrasiabi, “Iran-Syria alliance on uncertain ground,” Asia Times, 21 Temmuz 2007.
12 Mobayad, “Syria’s One True Friend-Iran,”
13 Samii, “Syria and Iran: An Enduring Axis.”
14 Bayram Sinkaya, “Şii Ekseni Tartışmaları ve İran,” Avrasya Dosyası, vol.13, no.3 (2007).
15 Mohammad Tabaar, “Breaking the Syria-Iran Alliance,” BBC World Service, 26 Ağustos 2006, http://news.bbc.
co.uk/2/hi/middle_east/5263800.stm (Erişim: 15 Ağustos 2011).
16 Heydarian, “Iran-Turkey-Syria: An Alliance of Convenience.”
17 Tabaar, “Breaking the Syria-Iran Alliance.”
18 Tabaar, “Breaking the Syria-Iran Alliance”; Tony Badran, “The Syria-Iran Alliance,” Focus Quarterly, Bahar 2009,
http://www.jewishpolicycenter.org/825/the-syria-iran-alliance (Erişim: 20 Ağustos 2011).
19 Badran, “The Syria-Iran Alliance,”
20 Aktaran Afrasiabi, “Iran-Syria alliance on uncertain ground.”
21 “Ahmadinejad, Assad escalate rhetoric,” Jerusalem Post, 26 Lubat 2010.
22 Bigdeli, “Iran’s Irreversible Path in Syria,”
23 Robin Pomeroy, “Iran sees ally Syria surrounded by U.S., Arab “wolves”,” Reuters, 15 Ağustos 2011, http://www.
reuters.com/article/2011/08/15/us-syria-iran-idUSTRE77E1E320110815 (Erişim: 20 Ağustos 2011).
24 Mahan Abedin, “Iran banks all on Assad’s survival,” Asia Times, 17 Ağustos 2011.
25 Hasan Hanizadeh, “Saudi Arabia, Jordan behind Syria unrest,” Press TV, 9 Nisan 2011.
26 “ABD Suriye’yi Direniş Ekseninden Koparmaya Çalışıyor,” Mehr Haber Ajansı, 21 Ağustos 2011.
27 “Suriye’deki hareket, inkılapçı bir halk hareketi değildir,” Mehr Haber Ajansı, 17 Ağustos 2011.
28 “Iran says expects Syria to respond to public demands,” Tehran Times, 7 Temmuz 2011.
29 Hasan Hanizadeh, “Syria in the throes of religious war,” Press TV, 26 Temmuz 2011.
30 “U.S. secretly backed Syrıan opposition groups,” The Washington Post, 18 April 2011.
31 Mohyeddin Sajedi, “‘Nature of Syria protests suspicious’,” Press TV, 1 Ağustos 2011, http://www.presstv.ir/detail/191751.html (Erişim: 20 Ağustos 2011).
32 “ABD Suriye’yi Direniş Ekseninden Koparmaya Çalışıyor,” Mehr Haber Ajansı, 21 Ağustos 2011.
33 “Suriye’deki hareket, inkılapçı bir halk hareketi değildir,” Mehr Haber Ajansı, 17 Ağustos 2011.
34 “Ghozarashe Neshaste ba mavzouye ‘Menabege taghyer va tedavom dar Suriye,” Markaze Pajoohashaye
Khavarmeyane, 15 Ağustos 2011, http://fa.merc.ir/archive/article/tabid/62/articleType/ArticleView/articleId/1364/--------2.aspx (Erişim: 29 Ağustos 2011). “West needs Syria in Turmoil ,” Press TV, 15 Ağustos 2011, http://
www.presstv.ir/detail/194113.html (Erişim: 20 Ağustos 2011).
35 “ABD Suriye’yi Direniş Ekseninden Koparmaya Çalışıyor,” Mehr Haber Ajansı, 21 Ağustos 2011.
36 Afrasiabi, “Iran-Syria alliance on uncertain ground,”
37 “Iran calls Syrian protests a Western plot,” Reuters, 12 Nisan 2011.
38 “Payame Entekhabe Safire Jadede Iran dar Suriye,” Sharq, 21 Ağustos 2011, http://www.irdiplomacy.ir/fa/
news/32/bodyView/15626/ . هیروس.رد.ناریا.دیدج.ریفس.باختنا.مایپhtml (Erişim: 29 Ağustos 2011).
39 “Iran Urges West to Avoid Interference in Syria’s Internal Affairs,” Fars News Agency, 16 Ağustos 2011.
40 “Ahmedinejad: İran ve Türkiye bölgede sıkı işbirliği yapmalı,” Mehr Haber Ajansı, 22 Ağustos 2011.
41 “Iraqi Leader Back Syria, with a nudge from Iran,” The New York Times, 12 Ağustos 2011.
42 Mahan Abedin, “Iran banks all on Assad’s survival,”
43 Geneive Abdo, “How Iran Keeps Assad in Power in Syria,” InsideIran, 29 Ağustos 2011, http://www.insideiran.
org/featured/how-iran-keeps-assad-in-power-in-syria/ (Erişim: 29 Ağustos 2011).
44 “Payame Entekhabe Safire Jadede Iran dar Suriye.”
45 Meir Javedanfar, “Khamenei won’t support Assad to the end,” Guardian, 13 Ağustos 2011.
46 Hasan Hanizadeh, “Syria in the throes of religious war,” Press TV, 26 Temmuz 2011, http://www.presstv.ir/detail/190923.html (Erişim: 29 Ağustos 2011).

Konular