FUZÛLÎ, RİND İLE ZÂHİD

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009
Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı
        ~ 119 ~ 
*
rind ü Zâhid Fuzûlî’nin Farsça mensur eserlerindendir. Tanrı’ya
ibadet ve züdhle ulaşmayı öngören zâhidlik ile bunun ancak aşkla
mümkün olacağını savunan rindlik kavramlarının kişileştirildiği
bu alegorik eserde Rind gönlü, Zâhid’se aklı temsil etmekte; bu iki kavramın
şairin iç dünyasındaki çatışması
işlenmektedir. Kahramanların babaoğul
olması ve hikâyenin bir babanın
oğluna öğütlerinden meydana gelmesi
eseri eğitim ve öğretim açısından da
kıymetli kılmaktadır. Eser boyunca en
ağır inanç konularını Rind ile Zâhid’in
ağzından geniş bir çerçevede tartışan
Fuzûlî, tefsir, hadis, kelam, fıkıh, ve
tasavvuf bilimlerine ait derin bilgisini
göstererek bu konular hakkındaki
düşüncelerini ortaya koymaktadır.
İçerisinde 75 rubâî, 54 kıta, 18 beyitlik
mesnevî, çeşitli yerlere serpiştirilmiş
beyitler, 1 mısranın yer alması ve
diyalog tekniğiyle kaleme alınmış
olmasıyla eser, sahnelenmeye elverişli
bir yapıya sahiptir.
R
Rind ü Zâhid Üsküdarlı Sâlim
Efendi tarafından 1869’da tercüme
edilmiştir. Ancak bu çeviride oldukça
ağır bir dil kullanılmış ve sanat yapma
arzusuyla eserin aslına sadık kalınmamıştır.1
Tenkitli metni Kemal Edip
Kürkçüoğlu tarafından 1959’da yayımlanan eser, Prof. Dr. Hüseyin Ayan
tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

*
Fuzûlî, Rind ile Zâhid, Çeviren: Hüseyin Ayan, MEB Yayınları, Ankara 2001. ∗∗ Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü: Doktora Öğrencisi 1
Fuzûlî, Rind ü Zâhid, Metni Hazırlayan: Kemal Edib Kürkçüoğlu, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1956, s. 8.
TAED 39, 2009, 119-122
~ 120 ~                      N. TANÇ. Fuzûlî: Rind ü Zâhid
TAED 39, 2009, 119-122
H. Ayan’ın MEB yayınlarından çıkan 104 sayfalık çalışması “Ön Söz”,
“Fuzûlî’nin Eserleri Arasında Rind ile Zâhid’in Yeri” ve “Rind ile Zâhid”
bölümlerinden oluşmaktadır. H. Ayan, Nisan 1989’da kaleme aldığı “Ön Söz”de
Farsça bilgisini ilerletmek amacıyla 1965’te çevirmeye başladığı Rind ile
Zâhid’in Kemal Edip Kürkçüoğlu’nun tenkitli metnine dayandığını
söylemektedir. Çalışmanın “Fuzûlî’nin Eserleri Arasında Rind ile Zâhid’in Yeri”
başlıklı bölümünde önce Fuzûlî, eserleri ve şairin edebî şahsiyeti hakkında bilgi
verilmiş daha sonra Rind ve Zâhid tiplerinin ortaya çıkışı üzerinde durulmuştur.
H. Ayan, Fuzûlî’nin Rind ile Zâhid’de mükemmel bir tenkitçi ve eğitimci
olduğunu, tasavvuf havası vererek dünya ve kâinata dair görüşlerini bu eserinde
ortaya koyduğunu, Rind ve Zâhid’in ağzından kendi felsefesini aktardığını
söylemektedir. Eserde Rind, şairin gönlünden geçenlere Zâhid’se düşüncesine
tercüman olmaktadır. Çalışmanın 13-16. sayfaları arasında eserin özetine de yer
verilmiştir:
“Acem diyarında, vakar sahibi, gayetle Allah’tan korkan ve çekingen bir
Zâhid ve bu kişinin Rind adlı bir oğlu vardır. Zâhid, oğlunun zekâ ve istidadının
farkına varınca ona öğütler vermeye başlar. Oğlan bu nükteli öğütlerin biraz
daha açık ve kendi anlayacağı biçimde olmasını ister.. Nesirden ziyade nazımdan
hoşlandığını imâ eder. Zâhid Kur’an-ı Kerim ve hadisten şiir ve şairle ilgili
hükümleri okur.
Baba, oğlunu, şeriat bilimlerini öğrenmeye teşvîk eder. Rind, öğrenme ve
davranışların nelerden ibaret olması gerektiğini öğretmesi için babasını
sıkıştırır.
Yazı sanatını öğrenmesinin iyi olacağını söyleyen babasına, Hazreti
Peygamberin “ümmî”liğini hatırlatır.
Yazı yazmayı öğrenmenin gerekliliğini kavrayamayan Rind’e
padişahlara yakın olmanın yollarını öğrenmesini öğütler. Rind: “Yaradılmışın
varlığında maksat Yaradana kulluktur.” cevabını verir.
Bu arada, "Var çiftçilik yap " öğürünü de benimsemeyen Rind, ticarete
de yanaşmaz. Sanatla uğraşmanın, belirlenmiş bir kısmet için sıkıntıya
düşmekten başka bir şey olmadığım söyler.
Bu tutumuyla, oğlunun cahil kalmasından korkan baba, bilimin
faziletlerinden, cehaletin kötülüklerinden örnekler verirse de oğlunda söylenenleri
kabule dair bir emare göremez. Zâhid, Rind'in her söylenene bir ters cevap
vermesinden dolayı üzüntüye kapılır, çektiği emeklere yanar. Dünya nimetlerini
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 39, Erzurum 2009
Prof. Dr. Hüseyin AYAN Özel Sayısı
        ~ 121 ~ 
elde edebilmek için çalışmanın mecburiyetini söyler. Oğluna daima iyilik ettiğini,
kendisinden ise daima sıkıntıya düştüğünü ifade eder.
Babasının bezginliğini anlayan Rind, "Meşakkat sırası bana ulaşıncaya
ve geçim sıkıntısını çekinceye kadar, benim rızkımı senin üzerine yazmışlar.."
der.
Zâhid'in "babalık hakkım" ileri sürmesine karşılık da, başının çaresine
bakabileceğini, yolculuğa çıkabileceğini söyler. "Sefer" için alınacak tedbirleri
sorar! Zâhid, yolculuğun tehlikelerini sayıp döker. Rind de onlardan korunmanın
çarelerini anlatır. Eserin bu kısmında, medreselerde usulleri öğretilen cedelin
mükemmel örnekleri bulunmaktadır. Bu karşılıklı konuşmalarla devam eden
yolculuklarında, önlerine bir m e s c i d çıkar. Rind, burasının ne olduğunu
sorar.
Zâhid: "Burası Allah'ın evidir. Temiz kalpli sûfîlerin mabedidir. Kulluk
yeridir. İblis'e buradan geçit yoktur!" der.
Rind: "Mademki bu Allah evidir. Doğruluk ve temizliğin de başıdır... Bu
ev, teklik, doğruluk ve temizlik makamıdır.. Bir kimse, ev sahibi için gerekeni
bilmeyince, O'nun evine nasıl girebilir?" der.
Zâhid: "Bozguncularla oturup kalkmazdan, dinden çıkmışlarla karışıp
görüşmezden önce bu eve gelmesini, buradakilerin hidayet nurlarından faydalanmasını..."
ister. Rind, mescide girmeye razı olmaz. Baba ve oğul birlikte
dolaşırlarken, önlerine "feleğe baş çekmiş... cennet bahçelerinden bir bahçede
kurulmuş bir binaya rastlarlar. Her tarafından neşeli sesler fışkırmakta.,
kahkahalar arasında sazın sesi duyulmakta...
Rind: "Bu gönül açan yer neresidir? Duyduğum ne biçim sestir?" der.
"Bu şeytanın evidir!" cevabını alır! Zâhid şarapla ilgili âyeti okur. Bunun
üzerine, Rind'in, aklı başında insanlar gibi sözler söylemeye başladığını görünce
de m e y h a n eye girmesine izin verir.
Rind, meyhanede gönlü aydınlık olan bir ihtiyar (Pîr) görür. Onu
incelemeye başlar. Bu ihtiyarın görüşü, sır cevherlerinin hazinesini açar; aşk,
onun namlılığının, adının süsüdür; akıl, onun çocukluğunun öğüncesidir!
Bakışıyla, şarabı aranan şey yapmış, yaradılışa: "Elde etmeyi ve kalbin
cezbesini" vermiş!... Rind, selâm vererek oturur.
Pîr: "Ey delikanlı, garip görünüyorsun, ne iddian var, nereden
geliyorsun? Yolunu kaybetmişsen sana kılavuz olayım, bir hacetin varsa yerine
getireyim!" der. Burada Pîr'le Rind arasında karşılıklı konuşmalar olur. Rind,
Pîr'in dediklerinde, derdinin dermanını bulur. Acele olarak, sıkıntısının hallini
TAED 39, 2009, 119-122
~ 122 ~                      N. TANÇ. Fuzûlî: Rind ü Zâhid
TAED 39, 2009, 119-122
ister. Pîr, sakiye işaret ederek: "Dertsizlik maddesi olan, ruhu cilalayan şerbeti
getirtir! Buna katılan "özel katkılarla" da "yavaş yavaş inanç bağını şekilden
kesip mânâya ulaştırması, saplantı ipini mecazdan kesip gerçeğe
bağlaması.." istenir.
Rind, burada gördüklerinden ve duyduklarından hoşlanır. Babasına
dönerek, evvelce kendisine söylediklerini bir daha hatırlatır.
Rind: "Dikkatle fikir gözümü açınca düşündüm ki, mescittekiler,
kendileriyle gururlanmaktadır; meyhaneye çekilenler ise kendilerinde değiller!
Mescitte ibadet edenlerin ibadetlerine olan güvenleri, onları gurur sarhoşluğuna
atmış! Meyhanenin gafillerini, hatayı itiraf etmeleri, gaflet uykusundan
uyandırmış!..." gibi sözlerle karşılaştırmalar yapar. Baba ve oğul "iyi". "kötü",
"hakikat", "mecaz", "nefis", "hevâ ve heves", "günâh", "sevâb"... gibi deyimleri,
sağlam bir mantıkla tartışırlar.
Sonunda Zâhid ile Rind, birbirlerine karşı gelmekten vazgeçip "teklik"
mertebesine ulaşırlar.
Fuzûlî, son söz olarak: "Fânilik köyünde, akıllı ile deli birdir. Denizin
dibinde taş ile inci danesi birdir. îyi ve kötü sayma işi ortadan kalkınca mescid
ile meyhane birdir" der.”
H. Ayan bir klâsik Türk edebiyatı uzmanı olarak Rind ve Zâhid hakkında
herhangi bir fikir ileri sürmeden, Fuzûlî’yi inceleyebilmek için, onun bu eserinin
mutlaka okunması gerektiğine inanmaktadır. Bu sebeple, uzman gözüyle
hazırlanmış Rind ile Zâhid çevirisi, eseri Farsça aslından okuma imkânına sahip
olmayan büyük çoğunluk için önemli bir boşluğu doldurmuştur.

Konular