ARAP HARFLE YENİ TÜRK EDEBİYATI ANTOLOJİLERİNEN (1839-1928) KARŞILAŞTIRMALI İNCELEMESİ*

Muğla Üniversitesi SBE Dergisi
Güz 2000 Cilt:1 Sayı:2

ÖZET
Türk edebiyatında antoloji olarak değerlendirebileceğimiz en eski eserler şiir
mecmuaları ile şairlerin şiirleri yanında biyografileri hakkında da bilgi içeren şuara tezkireleridir.
Halk edebiyatında ise bu türün işlevini cönkler gerçekleştirmiştir.
Batıdaki anlamıyla ilk antolojiler bizde 19.yy.’da verilmeye başlanmıştır. Bu eserler
içerdikleri antolojik, biyografik ve tenkidi malzemeyle hem edebiyat tarihi hem de tenkidi
açısından büyük önem taşırmaktadırlar. Bu antolojilere bakarak estetik anlayışımızın gelişimi
hakkında da bilgi edinmek mümkündür.
Bu çalışmada, Yeni Türk edebiyatının başlangıç tarihi olan 1860 yılından Latin
harflerinin kabul edildiği 1928’e kadar basılmış Arap harfli Yeni Türk edebiyatı antolojilerinin
içerik ve metod yönünden karşılaştırılması yoluna gidilmiştir. Antolojilerde en sık yer alan
şahsiyetler Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Tevfik Fikret
vb.dir. Yazıda tekrarlanan eserler de belirtilmiştir. Eserlerin metodik açıdan bir çok kusur taşıdığı
ve bu dönemi konu edinen günümüz antolojileriyle benzerlikler gösterdiği bir diğer tesbittir.
ABSTRACT
The oldest works of Turkish literature which we can apprecate as anthologies are poetry
periodicals and biographical memoirs (şuara tezkireleri) which inform the biographies of poets
and their poems. Manuscript collections of folk poems (cönkler) have the same function of şuara
tezkireleri in the Folk literature.
The anthologies like the western ones started to appear in the 19th century. Those works
which contain anthological, biographical and critical information have a great importance to both
the history of the literature and to its critism. By studying these anthologies, it is also possible to
be informed about the progress of our aesthetical understanding.
In this article, anthologies written in Arabic of the New Turkish literature from 1860-
the beginning year of the new Turkish literature to 1928- the year when Latin characters were
accepted- have been discussed and compared according to their contents and methods. The
famous personalities which are mentioned in the anthologies most are Recaizade Ekrem,
Abdülhak Hamid, Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Tevfik Fikret etc. In this article, the repeated
works are also mentioned. It is also shown that there are lots of methodical deficiencies in the
works and that these works have similarities with the present anthologies which deal with that
period.
Tanzimat’ın ilanından (1839), Latin harflerinin kabul edildiği 1928
yılına kadar antoloji sayılabilecek birçok eser basılmıştır. "Numuneler",
“seçmeler", "müntahabat" adı altında yayımlanan bu eserlere "kıraat kitapları"
ile bir şahısa ait örneklerden oluşmuş müstakil derlemeler de ilave edilirse bir

**Araş.Gör.Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü.
Safiye AKDENĐZ
hayli kabarık bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple bu incelemede tek bir
yazarın eserlerinden seçmeler içeren kitaplar (külliyat vb.) araştırmanın sınırları
dışında bırakılmış, ilk koşul olarak birden çok yazardan örnekler içermesine
dikkat edilmiştir. Araştırmanın konusunu teşkil eden 16 antolojinin
belirlenmesinde ise, yukarıdaki koşul da gözönünde bulundurularak edebiyat
tarihleri ve benzer kaynaklarda devamlı zikredilmeleri ölçü alınmıştır.
Yukarıda da belirtildiği üzere araştırmamızın sahası geniş, ancak ele
alabileceğimiz eser sayısı sınırlıdır. Bu sebeple söz konusu eserler üzerinde
yapacağımız incelemelerden elde edilecek sonuçlar bu dönemde basılmış
antolojilerle ilgili genel bir fikir edinilmesini sağlamasına rağmen özelde,
doğrudan doğruya, seçilmiş antolojileri bağlayan sonuçlardır. Gerekli görülen
bu açıklamalardan sonra şimdi, ele alınacak antolojilerin bir listesi, basım
tarihlerine göre edebi devirlere dağılımı yapılmak suretiyle verilecek, ardından
bu eserlerle ilgili açıklamalar yapılacak ve son olarak da metod ve muhteva
yönünden karşılaştırmaları yoluna gidilecektir.
I.Tanzimat Döneminde (1860-1896) Basılmış Antolojiler1
: Harabat (1874),
Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye (1879), Hadikatü’l Üdeba (1882), Müntahabat-ı
Cedide (1885), Asar-ı Meşahir (1886), Muharrerat-ı Nadire (1890), Osmanlı
Edebiyatı Numuneleri (1894), Mahşerü'n Nefais (1895)
II.Fecr-i Ati (1909-1913) ve Milli Edebiyat (1911-1923) Döneminde
Basılmış Antolojiler:Müntahabat-ı Bedayi-i Edebiye (1909-1910), Edebiyat-ı
Cedide (1912), Nefais-i Edebiye (1913), Resimli Müntahabat-ı Edebiye (1913),
Milli Edebiyata Doğru (1918), Resimli Asar-ı Nefise (1919), Güzel Yazılar
(1920-1923)
III.Cumhuriyet Devrinde (1928'e kadar) Basılmış Antolojiler:Türk
Edebiyatı Numuneleri (1926)2
Tanzimat dönemine ait ilk önemli eser Ziya Paşa'nın üç ciltten oluşan
Divan şiiri antolojisidir. Đlk kez 1874'de Đstanbul'da basılan eserde diğer
antolojilerden farklı olarak Türkçe şiirler yanında Arapça ve Farsça şiirler de
bulunmaktadır3
. Eserde, Sami Paşa'nın takrizinden sonra mesnevi tarzında
aruzun mefülü/mefailü/feülün kalıbıyla yazılan ve antolojinin en önemli

1 Refik ve Tevfik tarafından beş cilt olarak hazırlanan Letaif-i inşa adlı antoloji basım tarihi
itibarıyla (1865) ele aldığımız dönemin ilk ürünlerinden olmasına rağmen yalnızca Divan
edebiyatı yazarlarının mektuplarını içermesi sebebiyle araştırmamıza dahil edilmemiştir.
2
Yukarıda yer alan eserlerin edebi dönemlere göre dağılımı yapılırken Kenan Akyüz'ün "Modern
Türk Edebiyatının Ana Çizgileri", (Istanbul, 1990) adlı kitabında bu dönemler için kabul edilen
tarihler esas alınmıştır. "Fecr-i Ati" ve "Milli edebiyat"ın bazı yılları ortak olduğu için ayrı
maddeler halinde değil birlikte verilmiştir.
3Harabat, Ziya Paşa, Matbaa-i Amire, Istanbul 1291 (1874), 3+25+285 syf.
2.cilt: Matbaa-i Amire, Istanbul 1292 (1875), 11+506 syf.
3.cilt: Matbaa-i Amire, Istanbul 1292 (1875), 1+436 syf.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
35
bölümlerinden biri sayılan manzum önsöz yer alır. Tevhid-i bari ve münacat,
na't-ı nebevi, sebeb-i terkib-i Harabat, ahval-ı eş'ar-ı Türki, meşrut u ahval-i
şairi, ahval-i şuara-yı Rum, Ahval-i şuara-yı Đran, ahval-i şuarayı Arab ve hadisi
ni'met ve ihtar u ma'zeret olmak üzere dokuz başlık altında tertip edilen önsöz
795 beyitten meydana gelmektedir.
Ziya Paşa, Harabat'ı her bir cildi belli nazım şekillerine ayırmak suretiyle
tasnif etmiştir. Buna göre Harabat'ın birinci cildinde 22 şairin Türkçe, 38 şairin
Farsça, 37 şairin de Arapça kasideleri yer alır. Đkinci ciltte 393 Türk, 374 Đran,
345 de Arap şairinden manzumeler bulunmaktadır. Türkçe şiirler, terkibat,
terciat, tesdisat, tahmisat, kıtaat, rubaiyyat, gazeliyyat ve ebyattan meydana
gelir. Eserin son cildi ise sadece mesnevilere ayrılmıştır. Mesneviler 17'si
Türkçe, 36'sı Farsça olmak üzere toplam 53 tanedir.
Daha çok eski şairlerin yer aldığı eserde Nevres Efendi, Kazım Paşa,
Cevdet Paşa, Halet Efendi, Hersekli Arif Hikmet Bey, Şeyhülislam Arif Hikmet
Bey, Mütercim Asım Efendi, Keçecizade Đzzet Molla, Avni Bey, Galib Bey,
Kazım Paşa, Mahmud Nedim Paşa, Namık Kemal, Nevres Efendi ve Yusuf
Kamil Paşa çağdaşı olup şiirlerine yer verdiği şairlerdir. Bir edebiyat tarihi
denemesi sayabileceğimiz sebeb-i tertib-i Harabat kısmında Ziya Paşa, şiire
nasıl başladığını, kimleri kendine örnek aldığını, eserini nasıl düzenlediğini,
Harabat adını verişinin nedenini açıklar. Meşrut u ahval-i şairi başlığı altında
şiir sanatından ve iyi bir şairde bulunması gereken özelliklerden bahseder.
Ahval-ı eş'ar-ı Türki ve Ahval-i şuara-yı Rum bölümlerinde ise Divan şiirinin
çeşitli açılardan -edebi dil, nazım tekniği, devreler vb.-değerlendirmesini yapar.
Bu değerlendirmeleri sırasında Ziya Paşa, kendisinin de içinde bizzat görev
aldığı Türk şiirindeki Tanzimatla başlayan yenileşme hareketinden hiç söz
etmez. Onun özellikle vurguladığı konu Divan edebiyatının büyüklüğüdür.
Övdüğü ve beğendiği şairler ise Ahmed Paşa, Necati, Zati, Baki, Nabi, Nedim,
Şeyh Galip, Ragıp Paşa ve Đzzet Molladır.
Ziya Paşa, Divan şiirini övmek suretiyle Hürriyet Gazetesi'nin 7 Eylül
1868 tarihli 11. sayısında yayımlanan “şiir ve inşa” makalesindeki
düşünceleriyle çelişkiye düşer. Önceleri Divan edebiyatının milli bir edebiyat
olmadığını, asıl edebiyatımızın Halk edebiyatı sayılması gerektiğini savunurken
antolojisinde eski beğeni ve alışkanlıklarına döner. Divan şiirini "bütün edebi
nevilerin en üstünü, dilin aynası” diye yüceltir. Bütün bunları geriye dönüş
olarak değerlendiren Namık Kemal, Tahrib-i Harabat (1330-1887-88) ve Takibi
Harabat (1312/1896-97) isimli eserleri ile Harabat’ı eleştirir.
Bu dönemin bir diğer önemli antolojisi Numune-i Edebiyat-ı
Osmaniye’dir. Ebuzziya Tevfik'in hazırladığı bu nesir antolojisinin ilk baskısı
1879’da altıncı ve sonuncu baskısı ise 1912 yılında yapılmıştır.Altı kez
Safiye AKDENĐZ
basılmış olan eserin baskıları arasında bazı içerik farkları bulunmaktadır4
.
Örneğin, "Birinci baskıda bir örnekle yer almış bulunan Đsmet Bey (H.1215-
M.1800) diğer baskılarda yoktur. Cevdet Paşa ilk üç baskıda üç örneği ile
verilmişken, dördüncü ve altıncı baskılarda yoktur. Đlk baskılarda olup da
sonradan çıkarılan yazılar, kısmen Abdülhamit sansürünün endişesiyle, kısmen
de esere alınan edibin ilk seçilen parçasına kıyasla daha önemli bir örneğinin
tercih edilmiş olmasındandır. Sansür endişesiyle ilk baskıda alınmış iken sonra
çıkarılan yazı, Naima’dan seçilmiş "Hal-i Sultan II.Osman parçasıdır"5
.
Eser, antolojinin içeriğinin ve özelliklerinin açıklandığı bir önsözle başlar.
Bu önsözde yazar eserini niçin yazdığını ve yazarken ne gibi bir yol izlediğini
açıklar. Ebüzziya Tevfik'e göre "Hüsn-i ifade, birinci derecede güzel
düşünmekle ve ikinci derecede güzel düşünüp de güzel yazanların asarını
numune tutmakla müyesser olur". Bu sebeple yazar, "milletimizin edebiyatına
hizmet için emsali havi bir mecelle tertibini her türlü teşebbüsatın en mühimi
addeyledim" der. Eserini oluştururken tuttuğu yolu ve sebebini ise şöyle
özetler: "Bu mecellede tuttuğum usul halden maziye nazardır, fikrimin sahih
olup olmadığını ise asar-ı münderice arae eder sanırım. Ecdadımıza bakmalı da
ne olmaklığımız lazım geldiğini ondan anlamalı. Yoksa yazdığımız şeylere
Veysi'lerin, filanların asarı mehek addolunursa edebiyatımızın istikbali emin
olmaz".
Önsözden sonra eser Sinan Paşa'dan alınan beş örnekle devam eder. Fuzuli
3, Koçi Bey, Naima, Nedim 1, Kani 6, Hakkı Paşa 2, Cevdet Paşa 4, Edhem
Pertev Paşa 4, Şinasi 6, Ziya Paşa 6, Sadullah Paşa 4, Kemal Bey 26
parçalarıyla eserdeki yerlerini alırlar. Böylece toplam 19 sanatçının 96 eserini
inceleme fırsatı buluruz.Görüldüğü gibi antolojide eserlerine en çok yer verilen
edebi şahsiyet Namık Kemaldir. Çünkü Ebuzziya, Tanzimattan sonra oluşan
nesir anlayışını benimsemiş ve bu tarzın en yetkin temsilcilerinden biri olarak
Namık Kemal'i kabul etmiştir. Eserin önemli özelliklerinden biri her yazarın
biyografisine yer verilmesi ve edebiyatımız açısından değerlendirilmelerinin
yapılmasıdır. Ayrıca seçilen örnekler üzerinde dikkate değer yorumlar da
yapılmıştır.
Hadikatü'l Üdeba, Emin Osman tarafından derlenmiş Tanzimat devri
antolojilerindendir6
. Đki ciltten meydana gelen eserin oldukça hacimsiz olan 1.

4
Bizim bu incelememizde esas aldığımız baskı, ikinci baskıdır. Diğer baskıları ise şöyledir:
1.baskı: Mihran Matb., Istanbul 1296 (1879), 512+7 syf.
2.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1302 (1885), 540+6 syf.
3. baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1306 (1889), 3+493 syf.
4.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1308 (1890), 3+500 syf. (resimli)
6.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1329 (1913), 544 syf.
5
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 7.cilt,Dergah Yay., Istanbul 1990,s. 94
6
Hadikatül Üdeba (cüz 1-2), Emin Osman, Matbaa-i Aramyan, Istanbul 1299 (1882), 160 syf.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
37
cildinde (80 syf.) sadece beş yazarın eserine rastlamaktayız. Eserin baş
kısmındaki Şinasi'nin 3, Sultan Veled ve Đmam Fahreddin Razi'nin birer
şiirlerinin dışında kalan parçalar nesir örnekleri olduğu için bu cilde nesir
antolojisidir diyebiliriz.Yukarıda bahsedilen şiirler ve Recaizade Mahmud
Ekrem'in iki küçük makalesi dışında kalan tüm örnekler Namık Kemal'den
seçilmiş nesir parçalarıdır. Bunlardan “Hukuk” ve “Maarif” adlı makaleler daha
önce ele aldığımız Ebüzziya Tevfik'in antolojisinde de yer alan yazılardır.
Görüldüğü gibi Emin Osman zaten bir hayli kısa olan eserinin büyük bir
kısmını tıpkı Ebuzziya gibi Namık Kemal'e ayırmıştır.
Mustafa Reşid’in "Müntahabat-ı Cedide”si nazım ve nesir olmak üzere iki
kısımdan meydana gelmiştir7. Her iki bölümde de eserlerine yer verilen edebi
isimler Tanzimat edebiyatının ileri gelen şahsiyetleridir. Bu özelliği ile eser
devrini en çok yansıtan antolojilerden biridir. Toplam 768 sayfalık eserin 384
sayfalık nazım kısmında 33 şairin 181 eseri yer almaktadır. Bunlardan 6'sı
Fransız edebiyatından yapılmış çevirilerdir. 384 sayfalık nesir kısmında ise
çoğu manzum bölümde de yer alan isimlerin oluşturduğu 17 yazarın 56 metni
bulunmaktadır.
Büyük bir kısmını resmi yazılar, mektuplar ve makalelerin meydana
getirdiği nesir kısmının diğer önemli bir bölümünü ise Namık Kemal'in Cezmi
(60 syf.) romanıyla Akif Bey (21) ve Zavallı Çocuk (18) adlı tiyatro eserleri
oluşturmaktadır. Böylece roman veya tiyatro türünden bir örneğe en çok sayfa
ayıran antoloji Müntahabat-ı Cedide olmaktadır.Antolojide Namık Kemal'in
"Sa'y", "Vatan", "Nüfus", "Gelibolu", "Aile" ve "Medeniyet" adlı yazıları da
bulunmaktadır. Bunlar Ebüzziya Tevfik'in eserinde de yer almış metinlerdir.
Tanzimat devri antolojilerinden bir diğeri Mustafa Reşid'in
tamamlanmamış "Asar-ı Meşahiri"dir8
. Eserin büyük bir kısmını Cevdet,
Sadullah ve Sırrı Paşaların yazıları oluşturmaktadır. Bunlar daha çok mektuplar
ve bazı resmi yazışmaları içermektedir. Ahmed Rasim'in Lamartin'den yaptığı
tercümelerle Racine ve Bernardin de Saint Pierre'den yapılan çeviriler ise eserin
bir diğer önemli bölümünü meydana getirir. Toplam 41 eserin bulunduğu
antolojide 10 eserin tercüme olması Mustafa Reşid'in "Şark ve Garb üdeba-yı
meşhuresinin asar-ı bergüzidesini toplayarak bir mecmua-i mükemmele vücuda
getirmek" isteğinden kaynaklanmaktadır. Ancak, maalesef bu dileğini
gerçekleştirememiştir. Cevdet Paşa, Sadullah Paşa, Şinasi ve Ziya Paşa'nın
portrelerinin de bulunduğu esere bir de Şinasi'nin "Münacaat"ıyla, Abdülhak
Hamid'in "Fatihi Ziyaret" şiirleri eklenmiştir.

7
Müntahabat-ı Cedide, Mustafa Reşid, kısmı evvel (nesir), Civelekyan Matb- Dikran Karabetyan
Matb., 1302 (1885), 384 syf.; Kısm-ı sani (nazım), Karabet ve Kasbar Matb., 1303 (1886), 384
syf.
8
Asar-ı Meşahir, Mustafa Reşid, Matbaa-i Ebüzziya, Istanbul 1303 (1886), 192 syf.
Safiye AKDENĐZ
Đlk defa 1307 yılında basılan Muharrerat-ı Nadire 128 sayfadan meydana
gelmiş bir nesir antolojisidir9
. Baş kısmında eserin niçin yazıldığını anlatan kısa
bir önsöz yer almaktadır. Tanzimat devri nesir antolojilerinin çoğunda olduğu
gibi bu eserde de seçilmiş parçaların büyük bir kısmı karşılıklı yazılmış
mektuplar ve diğer nesir örneklerinden oluşmaktadır.
Antoloji türünün tüm özelliklerini üzerinde barındırmayan daha çok bir
belagat kitabı kimliği taşıyan Mehmet Celal'in "Osmanlı Edebiyatı Numuneleri"
aynı zamanda biyografik ve antolojik malzeme de içermektedir10. 615 sayfadan
oluşan kitap yazarın kendi yayın faaliyetlerinden bahsettiği "ifade-i tab’ı" adlı
kısım ile mukaddime ve bundan sonra yer alan dokuz bölümden meydana
gelmiştir. Bu bölümler ve içeriklerini şöyle özetleyebiliriz :
1-Medhal:Yazar bu kısımda Osmanlılar devri Türk edebiyatı hakkında kendi
görüşlerini açıklar. Mehmed Celal, özellikle Osmanlı şiirini Fuzuli ile başlatan
görüşlere karşı çıkarak bunun başlangıcının çok daha eskilere dayandığını
savunur. Daha sonra Sinan Paşa'dan başlayarak Muallim Naci'ye kadar belli
başlı şair ve yazarlar hakkında kısa ve kişisel değerlendirmeler yapar.
2-Edebiyat:Bu bölümde yazar, Recaizade Mahmud Ekrem'in Talim-i
Edebiyat’ını kendine esas alarak belagatla ilgili kavramlar hakkında bilgi verir.
3-Aksam-ı muharrerat:Edebi türlerle ilgili bilgi içeren bu bölümde sırasıyla
mektup, tezkire, taziyetname, makale-i fenniye, makale-i edebiye, tarih, büyük
hikayeler ve aksamı, muaheze name, letaife müteallik muharrerat, takrizler
mütalaaname, nutuk, mensur şiirler ve tiyatro incelenir.
4-Aksam-ı eşar:Şiirimizde kullanılan eski ve yeni nazım şekillerinin incelendiği
bu kısımda Divan edebiyatında kullanılan 24 nazım şekli hakkında bilgi
verilmiştir. "Eş'ar-ı cedidenin aksamı" başlığı altında ise Batı edebiyatından
alınmış bazı nazım biçimleri örneklerle açıklanmıştır.
5-Osmanlı aruzu:Yazar, Faik Reşad'ın "Numune-i Şiir ve inşa" adlı eserinde
uyguladığı taksimi kendine esas alarak Osmanlı aruzunu incelediğini söyler.
6-Akval-i hakimane:Bu kısım bir bölümü tercüme olan manzum ve mensur
hikmetli sözlerden meydana gelmiştir.
7-Eş'arımızdan bir nebze:Mehmed Celal'in seçtiği şiir örneklerinden oluşur.
Eserlerin büyük bir kısmını Divan şiirinin ünlü isimlerinden seçilmiş parçalar
ile Münif Paşazade Vehbi ve Recaizade Mahmud Ekrem'in şiirleri meydana
getirir.

9
Muharrerat-ı Nadire yahut Hazine-i Müntahabat, Faik (Reşad)-Ihya Efendi Hafidi, 2.baskı,
Kasbar Matb., Istanbul 1307 (1890), 128 syf.
10 Osmanlı Edebiyatı Numuneleri, Mehmed Celal, Matbaa-i Safa ve Enver, Istanbul 1312 (1894),
15+615 syf.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
39
8-Asar-ı mensureden bir nebze:Halid Ziya Uşaklıgil, Recaizade Mahmud
Ekrem, Muallim Naci ve Ahmet Midhat Efendi'den seçilmiş nesir parçalarından
oluşur.
9-Udeba ve şuara-yı Osmaniye’den bir kısım:Alfabetik sıraya göre verilmiş
şair ve yazarlar hakkında biyografik bilgi ve eserlerinden örnekler içerir. Son
olarak esere içindekiler kısmı eklenmiştir.
Değişik okuyucu kitlesine hitap edecek şekilde hazırlanmış bu eser farklı
konularda derli toplu bilgi içermesi bakımından önemlidir.
Faik Esad Andelip'in Mahşerü'n-Nefais’i küçük ebatta 107 sayfadan
oluşmuştur11. Daha çok nazım parçalarının yer aldığı eserde az da olsa nesir
örnekleri de bulunmaktadır. Tanzimat dönemi yazarlarının çoğunlukta olduğu
kitap 21 yazarın 32 eserini içermektedir.
Üç ciltten meydana gelen Müntahabat-ı Bedayi-i Edebiye'nin ilk cildi
manzum, ikinci cildi mensur parçalardan oluşmuştur12. Döneminin tanınmış
antolojilerinden olan eser, Abdülhak Hamid'in Bulgurluzade Rıza’ya
gönderdiği bir mektupla başlar. Mektup, yazarın Hamid'den antolojisinde
basılmak üzere bazı şiirlerini istemesi üzerine cevaben yazılmıştır. Bundan
sonra, eserin yazılma amacını anlatan önsöz kısmı yer almaktadır. Daha çok
Tanzimat ve Servet-i Fünun’a ait şair ve yazarların örneklerinin bulunduğu
antolojinin nazım kısmı 380 sayfadan oluşmakta ve toplam 22 şairin 174 şiirini
içermektedir. Bunlardan Abdülhak Hamid (42), Namık Kemal (25), Đsmail Safa
(18), Hersekli Arif Hikmet (18), Tevfik Fikret (17) ve Recaizade Mahmud
Ekrem (13) eserlerine en çok yer ayrılan edebi şahsiyetlerdir. 208 sayfadan
oluşan nesir kısmında ise toplam 9 yazarın 32 eseri bulunmaktadır. Yazar
kadrosu Şemseddin Sami dışında nazım kısmında da yer alan isimlerden
seçilmiştir.
Reşid Süreyya’nın hazırladığı Edebiyat-ı Cedide’nin büyük bir kısmı
manzum metinlerden oluşmaktadır13. Sayıları az olan nesir örneklerinin
çoğunluğu ise kısa hikayelerdir. II.Meşrutiyetten sonra hazırlanan eserde
Tanzimat döneminde yazılmış antolojilerde tekrarlanmasına alıştığımız isimlere
rastlamayız. Edebiyat-ı Cedide, Servet-i Fünun edebiyatının alışık olduğumuz
iki ünlü isminden çok Cenap Şehabeddin, Hüseyin Siret, Faik Ali, Hüseyin
Cahid, Süleyman Nazif, Celal Sahir gibi diğer temsilcilerine ve çağdaşı şair ve
yazarlara yer ayırır. Böylece eser, yazar kadrosu ve sunulan örnekler
bakımından kendinden önceki antolojilerden farklılıklar gösterir.

11 Mahşerü'n Nefais, Faik Esad Andelip, Kasbar Matb., Istanbul 1313 (1895), 108 syf.
12 Müntahabat-ı Bedayi-i Edebiye (Nazım Kısmı), Bulgurluzade Rıza, Mürettibin-i Osmaniye
Matb., Istanbul, 1325 (1909), 384 syf. 2. baskı: Şems. Matb., Istanbul 1329 (1913), 384 syf.
2.cilt (nesir kısmı), Sancakcıyan Matb., Istanbul 1326 (1910), 208 syf.
13 Edebiyat-ı Cedide, Reşid Süreyya, Sancakcıyan Matb., Istanbul 1328 (1912), 352 syf.
Safiye AKDENĐZ
Eserin bizim esas aldığımız 1912 yılındaki 352 sayfalık baskısında 52 şair
ve yazarın toplam 190 eseri yer almaktadır. Bunlardan biri Fransız
edebiyatından yapılan tercüme bir şiirdir. Kitapta önsöz ve içindekiler kısmı
bulunmamaktadır. Basım yılı itibariyle Fecr-i Ati dönemine rastlayan Nefais-i
Edebiye 478 sayfalık nazım ve 424 sayfalık da nesir kısmıyla şimdiye kadar ele
aldığımız antolojiler içinde -Harabat dışında- en hacimli olanıdır14. Derlemenin
nazım kısmında 107 şairin 318 eseri, nesir kısmında ise çoğu nazım cildinde de
yeralan 25 yazarın 57 metni yer almaktadır. Ayrıca bu sayılara adları
verilmeyen 5 şair ve bunlardan seçilen beyitleri de eklemek gerekir.
Midhat Cemal, kendinden önce derlenmiş antolojilerden farklı olarak
eserinde Divan edebiyatı şairlerine de büyük ölçüde yer ayırmıştır. Bunlar,
Fuzuli, Baki, Nedim, Nabi, Nefi, Naili, Şeyh Galip, Yenişehirli Avni gibi Divan
şiirinin en ünlü isimleridir. Örnekler ise daha çok gazel ve kıtalardan seçilmiş
parçalardır.
Mekteb-i Sultani muallimlerinden Rıfat Avni ve Süleyman Bahri
tarafından hazırlanan Resimli Muntahabat-ı Edebiye’nin baş kısmında
Galatasaray Lisesi’nce kabul ve Mekatib-i Sultaniye ve Đdadiye programına
tevfiken tertip olunmuştur” ibaresi bulunmaktadır15. Bu cümleden de
anlaşılacağı üzere antoloji, daha çok lise öğrencileri için hazırlanmış ve onlara
örnek metin sunmayı amaçlamıştır. 509 sayfadan oluşan antolojide manzum ve
mensur metinler birlikte verilmiş, ayrıma tabi tutulmamıştır. Yazar hakkında
kısa bir değerlendirmeden sonra o kişiye ait tüm örneklerin ard arda sıralanması
yoluna gidilmiştir. Şinasi’yle başlatılıp Celal Sahir Bey ile bitirilen antolojide,
Recaizade Mahmud Ekrem (16), Abdülhak Hamid (16), Tevfik Fikret (25) ve
Halid Ziya Uşaklıgil (15) eserlerine en çok yer ayrılan edebi kişiliklerdir.
Toplam 167 eserin yer aldığı antolojide 101 manzum, 66 tane de mensur parça
bulunmaktadır. Nesir örneklerinin büyük bir kısmı Samipaşazade Sezai ile
Halid Ziya’ya aittir. Resimli olan kitapta, içindekiler ve önsöz kısımları
bulunmamaktadır.
Mehmed Cevdet tarafından derlenen Resimli Asar-ı Nefise aynı cilt içinde
nazım ve nesir olmak üzere ikiye ayrılmıştır16. Önsözün bulunmadığı antolojide
ilk olarak nazım, daha sonra nesir kısmı yer almaktadır.Antoloji, her yazarın
resmini de içermektedir.Bu özellik, daha önce yazılmış olan Numune-i
Edebiyatı Osmaniye’nin 6. baskısı, Asar-ı Meşahir ve Resimli Müntahabat-ı
Edebiye’de de görülmektedir. Daha çok Milli edebiyat dönemi şair ve
yazarlarının eserlerini içeren bu antolojinin nazım kısmı 11 şairin 26 şiirinden,

14 Nefais-i Edebiye, Midhat Cemal Kuntay, Araks Matb., Istanbul 1329 (1913), 430 syf. (nesir
kısmı), 478 syf. (nazım kısmı).
15 Resimli Müntahabat-ı Edebiye, Refet Avni, Süleyman Bahri, Kanaat Matb., Istanbul 1329
(1913), 509 syf.
16 Resimli Asar-ı Nefise, Mehmet Cevdet, Necm-i Istikbal Matb., Istanbul 1335 (1919), 128 syf.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
41
nesir kısmı ise 8 yazarın 11 eserinden yani toplam 37 parçadan oluşmaktadır.
Görüldüğü gibi antoloji, gerek yazar kadrosu, gerekse içerdiği eser sayısı
bakımından fazla zengin değildir.
Nüzhet Haşim Sinanoğlu tarafından hazırlanan “Milli Edebiyata Doğru”
manzum ve mensur olmak üzere iki cilt halinde planlanmış fakat, yalnız şiir
örneklerinden oluşan ilk cildi tamamlanabilmiştir17. Uzun bir önsözle başlayan
antolojide yazar, Tevfik Fikret ve Halid Ziya‘yı “zarif bir salon edebiyatı”
vücuda getirmekle suçlayarak “Milli edebiyat” anlayışını benimseyen kişileri
savunmuş ve faaliyetlerinin başlangıcı ve gelişimi hakkında bilgi vermiştir.Bu
kısımdan sonra kitaba, Mehmed Emin Yurdakul’dan Faruk Nafiz Çamlıbel’e
kadar hece vezniyle şiirler yazan ilk şahsiyetlerin eserleriyle devam edilmiştir.
Ancak, şiirlerden önce her şairin hayatı, edebi kişiliği ve eserleri sunulmuş,
daha sonra o kişiye ait örneklerin sıralanması yoluna gidilmiştir. “Milli
Edebiyata Doğru” belli bir anlayışı paylaşan kişilerin eserlerini içermesi
bakımından homojen bir özellik taşımaktadır. Aynı zamanda eser, yazıldığı
devrin edebi görüşlerini de kendinde en çok hissettiren antolojilerdendir. Küçük
ebatta 175 sayfadan oluşan kitap, 28 şairin 64 eserini içermektedir.
Güzel yazılar, Süleyman Şevket Tanlı tarafından 1336-1338 yılları
arasında lise öğrencileri için hazırlanmış dört ciltlik bir antolojidir18. Eski harfli
bu baskısının yanında Cumhuriyet devrinde yeni harflerle yapılmış baskıları da
vardır. Antoloji, Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatının temsilcileri, ara nesle
mensup şairler, Meşrutiyet dönemi isimleri, Milli edebiyatın ileri gelenleri ile
az da olsa Divan şairlerine ait örnekler de içermektedir. Yazar, hitap ettiği
kitlenin niteliğine uygun olarak her örnek parçadan sonra açıklayıcı bilgiler
vermiştir. Bunlar, metnin türü, vezni, içindeki yabancı kelimeler, verilmek
istenen düşünceler vb.dir. Ayrıca, her cildin sonunda yazarlar ve edebi terimler
hakkında açıklamalar bulunmaktadır. Yani eser, antolojik malzeme yanında
belagatla ilgili bilgiler de içermektedir.
Eserde, 98 şair ve yazarın toplam 323 eseri bulunmaktadır. Tevfik Fikret
(31), Mehmed Akif (17), Namık Kemal (14), Rıza Tevfik (13), Cenap
Şehabeddin (12), Süleyman Nazif (10), Halid Ziya (9), Recaizade Mahmud
Ekrem (9), Refik Halid (7), Hüseyin Cahid (7) ve Muallim Naci (7) kendilerine
en çok yer ayrılan şahıslardır.Bu rakamlar eserin eski harfli (1920-1923) baskısı
için geçerlidir. Çünkü kitabın diğer yıllarda örneğin 1934 yılında yapılan yeni
harfli baskısı yazar kadrosu ve verilen örnekler bakımından söz konusu
basımdan bazı farklılıklar göstermektedir.
Türk Edebiyatı Numüneleri, Cumhuriyet dönemine ait seçtiğimiz tek
örnektir. Bunun sebebi Cumhuriyet döneminde oluşturulmuş antolojilerin

17 Milli Edebiyata Doğru, Nüzhet Haşim Sinanoğlu, Nefaset Matb., Istanbul 1918, 175 syf.
18 Güzel Yazılar, Süleyman Şevket Tanlı, Matbaa-i Amire, Istanbul 1336/1339 (1920-1923).
Safiye AKDENĐZ
sayıca azlığı değil, bizim konumuzun 1928 yılıyla sınırlandırılmış
olmasıdır.Eser, Hıfzı Tevfik Gönensay, Hasan Ali Yücel, Hammamizade Đhsan
tarafından oluşturulmuştur19. Önsözünde “müntehabat mecmuası” olarak
nitelendirilen eser “liselerin ikinci devre ikinci sınıfları” için uygun görülmüş
bir ders kitabıdır. Söz konusu lise programlarında okutulan edebiyat tarihi
derslerine örnek metin sunmayı amaçlayan antolojinin ilk cildi 1926 yılında

19Türk Edebiyatı Numüneleri, Hıfzı Tevfik Gönensay, Hasan Ali Yücel, Hammamizade Ihsan,
Milli Matbaa, Istanbul 1926, 400 syf. **Araş.Gör.Dr.Safiye Akdeniz, Adnan Menderes
Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Aydın.
19 Refik ve Tevfik tarafından beş cilt olarak hazırlanan Letaif-i inşa adlı antoloji basım tarihi
itibarıyla (1865) ele aldığımız dönemin ilk ürünlerinden olmasına rağmen yalnızca Divan
edebiyatı yazarlarının mektuplarını içermesi sebebiyle araştırmamıza dahil edilmemiştir.
19Yukarıda yer alan eserlerin edebi dönemlere göre dağılımı yapılırken Kenan Akyüz'ün "Modern
Türk Edebiyatının Ana Çizgileri", (Istanbul, 1990) adlı kitabında bu dönemler için kabul edilen
tarihler esas alınmıştır. "Fecr-i Ati" ve "Milli edebiyat"ın bazı yılları ortak olduğu için ayrı
maddeler halinde değil birlikte verilmiştir.
19Harabat, Ziya Paşa, Matbaa-i Amire, Istanbul 1291 (1874), 3+25+285 syf.
2.cilt: Matbaa-i Amire, Istanbul 1292 (1875), 11+506 syf.
3.cilt: Matbaa-i Amire, Istanbul 1292 (1875), 1+436 syf.
19 Bizim bu incelememizde esas aldığımız baskı, ikinci baskıdır. Diğer baskıları ise şöyledir:
1.baskı: Mihran Matb., Istanbul 1296 (1879), 512+7 syf.
2.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1302 (1885), 540+6 syf.
3. baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1306 (1889), 3+493 syf.
4.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1308 (1890), 3+500 syf. (resimli)
6.baskı: Matbaa-i Ebuzziya, Istanbul 1329 (1913), 544 syf.
19 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 7.cilt,Dergah Yay., Istanbul 1990,s. 94
19 Hadikatül Üdeba (cüz 1-2), Emin Osman, Matbaa-i Aramyan, Istanbul 1299 (1882), 160 syf.
19Müntahabat-ı Cedide, Mustafa Reşid, kısmı evvel (nesir), Civelekyan Matb- Dikran Karabetyan
Matb., 1302 (1885), 384 syf.; Kısm-ı sani (nazım), Karabet ve Kasbar Matb., 1303 (1886), 384
syf.
19Asar-ı Meşahir, Mustafa Reşid, Matbaa-i Ebüzziya, Istanbul 1303 (1886), 192 syf.
19Muharrerat-ı Nadire yahut Hazine-i Müntahabat, Faik (Reşad)-Ihya Efendi Hafidi, 2.baskı,
Kasbar Matb., Istanbul 1307 (1890), 128 syf.
19Osmanlı Edebiyatı Numuneleri, Mehmed Celal, Matbaa-i Safa ve Enver, Istanbul 1312 (1894),
15+615 syf.
19 Mahşerü'n Nefais, Faik Esad Andelip, Kasbar Matb., Istanbul 1313 (1895), 108 syf.
19Müntahabat-ı Bedayi-i Edebiye (Nazım Kısmı), Bulgurluzade Rıza, Mürettibin-i Osmaniye
Matb., Istanbul, 1325 (1909), 384 syf. 2. baskı: Şems. Matb., Istanbul 1329 (1913), 384 syf.
2.cilt (nesir kısmı), Sancakcıyan Matb., Istanbul 1326 (1910), 208 syf.
19 Edebiyat-ı Cedide, Reşid Süreyya, Sancakcıyan Matb., Istanbul 1328 (1912), 352 syf.
19 Nefais-i Edebiye, Midhat Cemal Kuntay, Araks Matb., Istanbul 1329 (1913), 430 syf. (nesir
kısmı), 478 syf. (nazım kısmı).
19 Resimli Müntahabat-ı Edebiye, Refet Avni, Süleyman Bahri, Kanaat Matb., Istanbul 1329
(1913), 509 syf.
19 Resimli Asar-ı Nefise, Mehmet Cevdet, Necm-i Istikbal Matb., Istanbul 1335 (1919), 128 syf.
19 Milli Edebiyata Doğru, Nüzhet Haşim Sinanoğlu, Nefaset Matb., Istanbul 1918, 175 syf.
19 Güzel Yazılar, Süleyman Şevket Tanlı, Matbaa-i Amire, Istanbul 1336/1339 (1920-1923).
19 Türk Edebiyatı Numüneleri, Hıfzı Tevfik Gönensay, Hasan Ali Yücel, Hammamizade Ihsan,
Milli Matbaa, Istanbul 1926, 400 syf.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
43
basılmış, planlanan diğer kısımları ise gerçekleştirilememiştir. Fuad
Köprülü’nün tasnifine uygun olarak birini cilt, islamiyetten önceki ve sonraki
Türk edebiyatı olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Orhun Abideleri ve Oğuz
Kağan Destanı, islamiyetten önceki Türk edebiyatı için verilmiş örneklerdir.
Bunlardan Orhun Abideleri yazılı, Oğuz Kağan Destanı ise sözlü edebiyata ait
eserlerdir. Đslami devrin ilk ürünleri olan Divan-ı Lugati’t-Türk, Kutadgu Bilig
ve Atabetü’l Hakayık’la başlayan antolojinin islamiyetten sonraki kısmı ise
Çağatay ve Garb Türkleri edebiyatı olmak üzere iki bölümde ele alınmıştır.
Garb Türklerinin edebi ürünleri Azeri ve Anadolu sahasından seçilmiştir.
Kitapta metinlerin sunulmasından önce eser, devir veya yazar hakkında
bilgi verilmiştir. Ayrıca bilinmeyen kelimeler için sayfanın alt kısmında
açıklamalar yapılmış ve kitabın sonuna küçük bir sözlük eklenmiştir. Ele
aldığımız diğer antolojiler içinde Türk edebiyatının eski devirlerine ait
örneklere yer ayıran tek eser Türk Edebiyatı Numuneleri’dir. Bu, eserin yazılma
amacıyla olduğu kadar, yazıldığı devirle de ilgilidir. Çünkü Cumhuriyetle
birlikte o güne kadar ihmale uğramış Türk edebiyatının Đslamiyetten önceki
kısmıyla Halk edebiyatı yeniden incelenmeye başlanmıştır.
401 sayfadan oluşan kitapta 51 şair ve yazarın toplam 244 eseri
bulunmaktadır. Çoğunluğunu manzum parçaların meydana getirdiği antolojide,
diğerlerinden farklı olarak verilen örneklerin nerden alındığı
belirtilmiştir.Şeyhi (14), Ali Şir Nevai (13), Şehzade Cem (13), Seyyid Nesimi
(12), Ahmed Paşa (12), Mesihi (11), Yunus Emre (10), Cemal (9), Melihi (9),
Ahmedi (8), Elvan Şinasi (8) eserlerine en çok yer verilen edebi şahsiyetlerdir.
Ele alınan antolojiler hakkındaki bu açıklamalardan sonra şimdi
malzemenin elverdiği ölçüde çeşitli bakış açılarından yola çıkılarak eserlerin
tasnifi yoluna gidilecektir :
1.Genel tür ayrımına göre :Nazım, nesir ve nazım ve nesir örneklerinin
birlikte yer aldığı antolojiler olarak tasnif edebiliriz. Elimizde bulunan
antolojilerin tümünü yukarıdaki sınıflandırmaya göre gruplandırmamız
mümkündür :
Nazım antolojileri :Harabat, Müntahabat-ı Cedide (nazım kısmı),
Mahşerü’n Nefais, Bedayi-i Edebiye (nazım kısmı), Resimli Asar-ı Nefise
(nazım kısmı), Milli Edebiyata Doğru, Osmanlı Edebiyatı Numuneleri (nazım
kısmı)
Nesir Antolojileri:Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye, Hadikatü’l Üdeba,
Müntahabat-ı Cedide (nesir kısmı), Asar-ı Meşahir, Muharrerat-ı Nadire,
Bedayi-i Edebiye (nesir kısmı), Nefais-i Edebiye (nesir kısmı), Resimli Asar-ı
Nefise (nesir kısmı), Osmanlı Edebiyatı Numuneleri (nesir kısmı)
Safiye AKDENĐZ
Nazım-nesir örneklerinin birlikte yer aldığı antolojiler:Edebiyat-ı Cedide,
Resimli Müntahabat-ı Edebiye, Güzel Yazılar, Türk Edebiyatı Numuneleri.
Yukarıda da görüleceği gibi antolojiler genellikle nesir ve nazım olmak
üzere iki ayrı cilt halinde derlenmiştir. Nesir ve nazım örneklerinin birlikte yer
aldığı antolojiler müstakil antolojilere göre daha azdır. Nesir antolojileri
başlangıçta karşılıklı yazılmış mektup veya resmi yazışmaları ve bunun yanında
Batı edebiyatından yapılmış bazı tercümeleri içerirken daha sonraları nesir
türünün bizdeki gelişimine bağlı olarak diğer düz yazı örneklerini de
kapsamıştır. Ancak buna rağmen elimizde bulunan antolojilerde hikaye, roman
veya tiyatro türüne ait eserler fazla değildir. Bu antolojilerin hacimleri ve
amaçlarıyla olduğu kadar, nesir türünün bizde şiire göre daha geç gelişmiş
olmasıyla da ilgilidir.
2.Amacına göre:
a)Belli bir okuyucu kesimine hitap etmek amacıyla yazılmış antolojiler:
Buna örnek olarak “hanımlara mahsus kıraat kitapları ile öğrenciler ve sadece
belli okullar (Tıp fakülteleri, Galatasaray Lisesi vb.) için oluşturulmuş aynı
zamanda edebi bilgiler de içeren ders kitabı mahiyetindeki eserler
gösterilebilir. Genel öğrenci kitlesine hitap eden “Güzel Yazılar” ile
Galatasaray Lisesi öğrencileri için hazırlanmış “Resimli Müntahabat-ı Edebiye”
bu özellikleriyle örneklerimizi oluşturmaktadırlar. Ayrıca yeni bir dil öğrenmek
isteyenler için oluşturulmuş antoloji niteliğindeki eserlerle, tercüme
metinlerden oluşmuş antolojileri de bu gruba dahil edebiliriz. Şinasi’nin
tercüme şiirlerinden oluşan derlemesi de bunun en iyi örneğidir.
b)Belli edebi türlerin tanıtıldığı antolojiler:Bu çeşit antolojilerde belli bir
edebi tür esas alınarak onunla ilgili örnekler verilir. Bizim araştırmamızın
konusu olan antolojilerde bu tarzın tek örneğini birinci cildi kasideye, ikinci
cildi ise mesneviye ayrılmış olan Harabat oluşturmaktadır. Buna sebep olarak
Divan şairlerinin geleneğe olan sıkı bağlılıkları ve nazım şekillerinin
kullanımındaki süreklilik gösterilebilir. Sadece mektuplardan, hikayelerden
veya resmi yazışmalardan oluşmuş antolojiler ise bu türün nesir sahasındaki
örnekleridir.
c)Belli bir konuyu işleyen (tematik) antolojiler:Nüzhet Haşim’in “Milli
Edebiyata Doğru” su bu tür için iyi bir örnektir. Çünkü, bu eserde sadece vatan
sevgisi, hürriyet vb. gibi milli konuları işleyen şiirler bulunmaktadır. Bizim tek
bir eserle örneklendirdiğimiz bu türün sayısı günümüzde oldukça fazladır.
3.Benimsenen zihniyet yönünden:Tanzimat’la birlikte her sahada olduğu gibi
edebiyatta da başlayan eski-yeni kavgası ister istemez antolojilere de yansımış
ve belli anlayışları savunan eserler oluşturulmuştur. Buna göre elimizdeki
malzemeyi iki grupta sınıflandırmak mümkündür.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
45
a)Eski Edebiyat anlayışını savunan ve bu tarzın örneklerine ağırlık veren
antolojiler:Buna en iyi örnek Ziya Paşa’nın Harabat’ıdır. Çünkü Ziya Paşa
kendisinden sonra oluşturulacak birçok antolojiye göre çok daha hacimli olan
bu eserin tamamını, Divan şiiri örneklerine ayırmıştır.
b)Tamamen yeni edebiyat anlayışını benimseyen ve bu zihniyetin
ürünlerine yer veren antolojiler:Tanzimat döneminde yazılan “Numune-i
edebiyat-ı Osmaniye” Ebuzziya Tevfik’in yenilik taraftarlığına bağlı olarak
oluşturduğu ilk önemli antolojidir. Daha sonraki yazarlar, onun bu tavrını
destekleyerek, örneklerini genellikle yenilikçi yazar ve şairlerden seçmişlerdir.
Nüzhet Haşim’in sadece milli konuları işleyen şiirlerinden oluşturduğu “Milli
Edebiyata Doğru” adlı eseri de belli bir anlayışı savunması açısından bu tarzın
bir başka örneğidir.
4.Kullanılan metod yönünden:
a)Sadece örnek vermekle yetinenler:Bu tarz antolojilerde derleyicinin,
malzemeyi açıklamak, sınıflandırmak, belli edebi anlayışlar çerçevesinde
vermek, yazarı ve basım tarihi hakkında açıklama yapmak veya eleştirmek gibi
bir kaygısı yoktur. Yazar, sadece örnekleri ard arda, bazen nesir-nazım ayrımı
yapmaksızın sıralamakla yetinir. Araştırmamıza konu olan antolojilerin çoğu
nesir ve nazım ayrımı yapmakla birlikte genellikle bu tarzda oluşturulmuştur .
b)Örnek eserler yanında açıklayıcı bilgiler de veren antolojiler:Bu tür
antolojilerde genellikle eserlerin nereden alındığı, basım tarihi, yazarları
hakkında bilgi verilip eleştiri yoluna gidilir. Ancak ele aldığımız antolojilerin
hiçbirinde bu kurallara tamamen uyulduğunu görmemekteyiz. Tam anlamıyla
olmasa da bu tarzın en iyi örneğini Ebüzziya Tevfik vermiştir. Yazar, eserine
yazısını ele aldığı her edebiyatçının biyografisini verdiği gibi, her birinin edebi
değeri ile edebiyatımızdaki yeri hakkında da dikkate değer yorumlar yapmıştır.
Ancak, yine bu eserleri nereden aldığını ve basım tarihlerini belirtmemiştir.
Edebiyat-Cedide’de ise basım tarihi verilmiş fakat eserlerin nereden alındığı
söylenmemiştir.
Süleyman Şevket’in “Güzel Yazılar” adlı okuma kitabı yukarıda
bahsettiğimiz antolojilerden farklı bir özellik taşımaktadır. Bu, hitap ettiği
okuyucu kitlesine (liseli öğrenciler) uygun olarak yazarın verdiği örneklerden
sonra o parçada geçen kelimeleri açıklaması ve söz konusu edebi tür hakkında
bilgi vermesidir. Ayrıca 4. cildin sonuna yazarların biyografileri de eklenmiştir.
Daha çok bir belagat kitabı olan Osmanlı Edebiyatı Numuneleri’nde ise yazılış
amacına uygun olarak şiir örneklerinden çok edebi ve biyografik bilgiler
bulunmaktadır.Antolojiler bu şekilde sınıflandırıldıktan sonra şimdi muhteva ve
metod yönünden karşılaştırmaları yoluna gidilecektir.
Safiye AKDENĐZ
Bizim ele aldığımız dönem içinde yazılan antolojiler, bu türün
edebiyatımızda oluşturulmuş avrupai anlamdaki ilk örnekleridir. Bu sebeple
kendi türlerinden beklenen tüm özellikleri üzerlerinde tam anlamıyla
taşımadıkları görülmektedir. Bunun bir diğer sebebi ise sözkonusu eserlerin
sedece bir ihtiyacı karşılamak için değil, farklı amaçlarla yazılmış olmalarıdır.
Yani antolojilerdeki eksiklikler ilk olmanın verdiği oturmamışlıkla ilgili
olduğu kadar kısıtlı imkanlar içinde birden fazla şeyi bir arada gerçekleştirmek
isteyen faydacı anlayışla da ilgilidir. Bu kısa açıklamadan sonra şimdi eserlerin
çeşitli açılardan değerlendirilmesi maddeler halinde yapılacaktır :
1.Bu dönem eserleri metodik açıdan birçok kusur taşımaktadır. Bunların en
göze çarpanları, eserlerin devirlere göre kronolojik bir sıralama yapılmadan ve
çoğu kez tesadüfi yerleştirilmiş olması ve bir yazara ait tüm örneklerin ard arda
sıralanması yerine genellikle dağınık olarak verilmesidir. Bu eksiklik, eserlerin
okuyucu tarafından devir ve kişi bütünlüğü içinde algılanmasına engel teşkil
etmektedir.Bu kurala uyan antolojiler, “Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye”,
“Resimli Müntahabat-ı Edebiye”, “Milli Edebiyata Doğru” ve “Türk Edebiyatı
Numuneleri”dir. Bunlardan Türk Edebiyatı Numuneleri’nde ilk önce devirlere
göre bir tasnif yapılmış, daha sonra eserler kronolojik olarak sıralanmıştır.
Diğer antolojilerde ise örnekler yazarlarına göre bir bütünlük içinde ve tarih
sırasına uygun olarak verilmiştir.
2.Antolojilerde yer alan örneklerin basım tarihlerinin ve nereden alınmış
olduklarının belirtilmemesi bu dönem eserlerinde rastladığımız diğer önemli
eksikliklerdendir. Örnek olarak sunduğu metinlerin basım tarihleri hakkında
bilgi veren tek antoloji “Edebiyat-ı Cedide”, eserleri nerden aldığını belirten ise
Türk Edebiyatı Numuneleridir. Diğer antolojilerin hiç birinde bu kurala
uyulmamıştır.
3.Hitap edilen okuyucu kitlesinin niteliğine uygun olarak antolojilerde
kullanılan metodlar da farklılık göstermektedir. Örneğin, öğrenciler için
oluşturulmuş eserlerde genellikle devir, yazar ve eser hakkında açıklamalar
yapılmış, bilinmeyen kelimelerin anlamları dahi belirtilmiştir “Resimli
Müntahabat-ı Edebiye”, “Güzel Yazılar” ve “Türk Edebiyat Numüneleri” bu
tarzın örneklerini oluşturmaktadır. “Resimli Müntahabat-ı Edebiye” daha çok
biyografik bilgi verirken, “Türk Edebiyatı Numüneleri” eser, dönem ve
bilinmeyen kelimeler hakkında da açıklamalar içerir. “Güzel Yazılar”da ise
bütün bunların yanısıra edebi bilgiler de bulunmaktadır. “Osmanlı Edebiyatı
Numüneleri” ise amacına uygun olarak daha çok belagatla ilgili bilgiler
bulundurmaktadır. Hitap ettiği okuyucu kitlesi farklı olan fakat açıklayıcı
malzeme içeren bir diğer antoloji Numune-i Edebiyatı Osmaniyedir. Biyografik
bilgi içeren bu eserde, asıl dikkati çeken husus, verilen örnekler hakkında
Ebüziya Tevfik’in yaptığı yorumlardır. Bu özelliği ile Numüne-i Edebiyatı
Osmaniye ele alınan antolojiler içinde edebi tenkide yer veren tek eserdir.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
47
4.Bu dönem antolojileri genellikle nazım ve nesir olmak üzere 2 kısımdan
oluşmuştur. Bu kurala uymayan eserler Edebiyat-ı.Cedide, Resimli
Müntahabat-ı Edebiye, “Güzel Yazılar” ve Türk Edebiyatı Numuneleridir.Ele
alınan derlemeler içerisinde sayıca fazla olan nesir antolojileridir. Ancak
bundan yola çıkarak o dönemde nesir türlerinin gelişmiş olduğu yolunda bir
sonuca varmak yanlış olacaktır. Çünkü araştırmamıza konu olan nesir
antolojilerinin çoğu, manzum örneklerin yer aldığı antolojilere göre daha
hacimsiz ve ele alınan edebi türler yönünden de daha fakirdir. Tanzimat
döneminde basılmış olan “Asar-ı Meşahir”le, “Muharrerat-ı Nadire” çok kısa
olmaları ve sadece mektup, hatıra ve bazı resmi yazışmaları içermeleriyle bu
yargımızı desteklemektedirler.
Çalışmamıza konu olan Tanzimat Dönemi antolojilerinde, makaleler ve
mektuplar dışında nesir türüne ait faklı örnekler ilk defa “Numune-i Edebiyat-ı
Osmaniye” ile “Müntahabat-ı Cedide”de yer alır. Bu iki eserde de seçilen
metinler Namık Kemal’dendir. Numüne-i Edebiyatı Osmaniye”, “Cezmi”yi,
“Müntahabat-ı Cedide” ise “Cezmi”ye ek olarak Akif Bey ve Zavallı Çocuk
adlı tiyatro eserlerinden alınmış parçaları içermektedir. Diğer dönemlerden
roman ve tiyatro türüne verebileceğimiz önemli örnekler ise “Nefais-i
Edebiye”, “Asar-ı Nefise”, ve “Güzel Yazılar” da yer alan “Mai ve Siyah” adlı
romandan seçilmiş bir bölüm ile “Abdülhak Hamid’in Asar-ı Nefise”, “Resimli
Müntahabat-ı Edebiye” ve “Güzel Yazılar”daki “Tarık”, “Eşber”, “Nesteren”,
“Zeynep”, “Finten” ve “Tezer” tiyatrolarından alınmış metinlerdir.
Diğer antolojilere göre hikaye türünden metinlere daha fazla yer ayıran
“Güzel Yazılar”dan örnek olarak sunabileceğimiz önemli eserler ise Ömer
Seyfettin’in “Kaşağı”, “Diyet”, “Falaka” ve “Başını Vermeyen Şehid”i,
Hüseyin Rahmi’nin “Ecir ve Sabır”, Halide Edip’in “Efe’nin Hikayesi” ve
“Zeynebim, Zeynebim”i, Reşad Nuri’nin “Porselen Çay Đbriği” ve Yakup
Kadri’nin “Bir Güvercin Avı”dır.
Görüldüğü gibi bu dönem antolojilerinde roman, hikaye, tiyatro vb.
nesir türlerine ait örnekler şiire göre çok daha azdır. Bunun sebebi Türk
edebiyatının o güne kadar daha çok şiire önem vermesi, nesri ise sürekli ihmal
etmiş olmasıdır. Bu, şiirin nesirden çok daha eski ve işlenmiş bir anlatım
biçimi olmasıyla ilgili olduğu kadar Türklerin örnek aldığı edebiyatlarda bu
türün gelişmemiş olmasıyla da ilgilidir. Roman, hikaye, tiyatro, hatıra vb. nesir
türlerinin edebiyatımıza girmesi 19. yüzyılda batının örnek alınmasıyla
olmuştur. Batıdan alınan bu türlerin ilk örnekleri ise Tanzimatla birlikte
verilmeye başlanmıştır. Ancak bunların antolojilere yansıması her türün o
zamana kadar yazılmış örneklerinin miktarıyla doğru orantılı değildir.
5.Antolojilerde eserlerin verilmesi sırasında izlenen yol, eğer metin şiir ise -
uzun olmamak koşuluyla- tümünün, nesir ise küçük bir bölümünün aktarılması
Safiye AKDENĐZ
şeklindedir. Nesir örneklerinde metnin tamamının yer aldığı tür kısa
hikayelerdir. Bunun dışında kalan roman, tiyatro vb.eserlerin aktarılması
gerektiğinde yukarıda da belirtildiği gibi kısa bir bölümü seçilmektedir. Ancak
bu türlerin verilmesi sırasında günümüzdeki derleyiciler tarafından başvurulan
eserin çeşitli yerlerinden alınmış bu metinlerin, okuyucu tarafından bir bütün
halinde algılanmasına yardımcı olacak mahiyette özet bir kısmın eserin başına
ve sonuna eklenmesi yöntemine, bu dönem antolojilerinde rastlanmamaktadır.
Ele aldığımız antolojilerden buna örnek olarak “Müntahabat-ı Cedide”de yer
alan “Cezmi” romanıyla “Akif Bey” ve “Zavallı Çocuk”adlı tiyatro
oyunlarından alınmış metinler gösterilebilir. Bu eserlerin bir hayli kabarık
sayfalarla (Cezmi 60 syf., Akif Bey 21 syf., Zavallı çocuk 18 syf.) temsil
edilmiş olmaları, derleyicinin okuyucuya kitabın tümü hakkında bir fikir verme
kaygısından, dolayısıyla yukarıda bahsettiğimiz özelliğe başvurmamasından
kaynaklanmaktadır.
Eserlerin nasıl sunulduğunu ele aldıktan sonra, değineceğimiz bir diğer
husus, bu metinlerin eserlerin hangi bölümlerinden seçildiğidir.
Biraz önce verdiğimiz örneklerde şimdi bu konuya dikkat edecek
olursak her üç eserde de seçilen metinlerin eserlerin en trajik ve romantik
kısımları olduğunu görürüz. Bu, Cezmi’de Perihan ile Adil Giray arasındaki
mektuplar “Zavallı Çocuk”da Şefika ile Ata arasında ölümlerinden önce geçen
konuşmalar, “Akif Bey”de ise Akif Bey’in eşini öldürmeden önce kendisiyle
yaşadığı çatışma bölümleridir. Daha çok diyalogların hakim olduğı kısımların
verilmesinin sebebi pedagojik kaygılıdır. Çünkü buralarda dil genellikle sade,
anlaşılır ve canlıdır.
Servet-i Fünun dönemi romanlarından olan Mai ve Siyah’ın “Nefais-i
Edebiye”de yeralan metninde şiirin nasıl bir lisan olduğunun anlatıldığı bir
sayfalık kısım, Resimli Asar-ı Nefise’de ise Ahmet Cemil’in tanıtıldığı bölüm
yer alır. Bu örneklerden yola çıkarak, eğer metin için ayrılan yer uzun ise eserin
en dikkat çekici bölümü, kısa ise okunduğunda bir fikre varılabilecek herhangi
bir kısmın seçildiğini söyleyebiliriz.
6.Araştırmamızın konusu içine giren antolojileri içinde yer aldıkları edebi
devirle ilişkileri açısından değerlendirecek olursak bir çoğunun o dönemin
özelliklerini taşımadıklarını görürüz. Eserlerin ait oldukları edebi devirle
ilişkileri çoğu kez sadece o dönemde basılmış olmalarından ibarettir. Tanzimat
döneminde basılan Ziya Paşa’nın Harabat’ı bunun en bariz örneğidir. Sadece
Divan şiiri örneklerini ihtiva eden eser bu özelliğiyle devrinin yenilikçi ruhuna
ters bir içerik taşımaktadır. Aynı dönemin bir diğer antolojisi olan Osmanlı
Edebiyatı Numuneleri’ndeki nazım örneklerinin tümü de Divan şiirinden
seçilmiştir.
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
49
Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat dönemlerinde basılan antolojilerde ise
daha çok Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatçılarına yer verilmiştir. Bunda
Servet-i Fünun edebiyatının 5 yıl gibi kısa bir dönemi kapsamasının ve söz
konusu zaman içinde de kendini temsil eden antolojiler oluşturamamasının
büyük rolü vardır.
Đçinde bulunduğu devri zihniyet, yazar ve eser açısından temsil eden
antolojilere örnek olarak Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye, Müntahabat-ı Cedide,
Milli Edebiyata Doğru ve Türk Edebiyatı Numüneleri verilebilir. Numune-i
Edebiyat-ı Osmaniye ve Müntahabat-ı Cedide temsil ettikleri edebi döneme
uygun olarak Tanzimat metinlerinden, Milli Edebiyata Doğru hece vezniyle
yazılmış milli konuları işleyen şiirlerden oluşmuştur. Türk Edebiyatı
Numüneleri ise Cumhuriyet devrindeki tarih anlayışına uygun olarak Türk
edebiyatının Đslamiyetten önceki devirlerine de eğilmiş, sadece Türkiye’de
yaşayan Türklerin değil, Asya’da yaşayan Türklerin de edebiyatlarına yer
vermiştir. Ancak eser yarım kaldığından 15.yüzyıla kadar gelmiştir.
Eserleri zihniyet açısından ele alırsak bazı istisnalar dışında hemen
hepsinin Tanzimatla başlayan yenilikçi edebiyat anlayışını benimsediklerini
görürüz. Devre hakim olan bu anlayış sayesinde eski edebiyat görüşünü
savunan antolojilerde bir azalma, diğerinde ise bir artış görülür.
7.Tanzimatla birlikte başlayan dildeki sadeleşme hareketine bağlı olarak bu
dönem antolojilerinde yeralan örneklerde kullanılan dilin de daha anlaşılır
olduğu görülür. Zor olarak değerlendirilebilecek metinler ise, nesir
antolojilerindeki resmi birtakım yazılarla Servet-i Fünun döneminin bazı
şiirleridir.
8.Zamana bağlı olarak antolojilerde, kullanılan metodlar açısından pek bir
gelişme görülmez. Cumhuriyet devrine kadar oluşturulmuş en hacimli eser
dönemin ilk örneklerinden olan Ziya Paşa’nın Harabat’ıdır. Bundan sonra
oluşturulan antolojilerin çoğu bu esere ilave olacak yeni bir şey getirmemiştir.
Çünkü bu dönem antolojilerinin büyük bir bölümünde, örneklerin seçimi
sırasında neyin ölçü alındığı, eserin nereden aktarıldığı, yazım tarihi veya
tenkidi açıklamalar bir yana önsöz veya içindekiler kısmı bile
bulunmamaktadır.
“Edebiyat-ı Cedide” dışında eserlerin basım tarihi “Türk Edebiyatı
Numuneleri” dışında örneklerin nereden alındığı ve “Numüne-i Edebiyat-ı
Osmaniye” dışında da edebi tenkid içeren antoloji bulunmamaktadır. Ancak,
yazarlar hakkında açıklama yapan antoloji sayısı bundan fazladır. “Numüne-i
Edebiyat-ı Osmaniye”, “Resimli Mutahabat-ı Edebiye”, “Güzel Yazılar”, “Türk
Edebiyatı Numüneleri” yazar hakkında ve ayrıca “Türk Edebiyatı Numüneleri”
eser ve devir hakkında da bilgi içerir.
Safiye AKDENĐZ
Görüldüğü gibi kullanılan metodlar açısından antolojilerde pek bir
gelişme yoktur. Hatta, erken dönemlerde derlenmiş antolojilerden bazıları geç
dönemlerdekine göre daha vasıflı olabilmektedir. Sonuç olarak eserlerde
kronolojiye bağlı olarak bir gelişme söz konusu değildir.
9.Antolojilerde en çok yer alan edebi isimleri şöyle sıralayabiliriz:Recaizade
Mahmud Ekrem (15), Abdülhak Hamid (12), Namık Kemal (12), Şinasi (8),
Ziya Paşa (8), Tevfik Fikret (8), Cenap Şehabeddin (8), Rıza Tevfik (8),
Muallim Naci (8), Sadullah Paşa (7), Cevdet Paşa (6), Ali Ekrem (6), Halid
Ziya (6), Arif Hikmet (6), Đsmail Safa (6), Ahmed Midhat (5), Faik Ali (5),
Fazıl Ahmed (5), Đbrahim Alaaddin (5), Mehmed Emin (5), Nabizade Nazım
(5), Said (5), Samipaşazade Sezai (5), Süleyman Nazif (5), Ahmed Hikmet (4),
Ahmed Rasim (4), Emin Bülend (4), Fuzuli (4), Hamdullah Suphi (4), Hüseyin
Cahid (4), Hüseyin Siret (4), Hüseyin Suad (4), Münif Paşa (4), Nedim (4),
Ömer Seyfettin (4).
Görüldüğü gibi antolojilerde eserlerine en sık rastlanılan edebi
şahsiyetler daha ziyade Tanzimat ve Servet-i Fünun edebiyatının ileri
gelenleridir. Bu edebi şahsiyetler yerlerini diğer edebiyatçılara ancak Milli
edebiyat döneminden sonra bırakmaya başlamışlardır.
10.Antolojilerde sıkça yer alan şair ve yazarlardan bazılarının bizim elimizdeki
eserlerde en çok tekrarlanan örneklerini ise şöyle sıralayabiliriz :
Şinasi: “Münacat”, “Đstanbul Sokaklarının Tenvir ve Tathiri”,
Ziya Paşa: “Şiir ve Đnşa”, “Terci-i Bend”, “Terkib-i Bend”,
Sadullah Paşa: “19. Asır”, “Paris Ekspozisyonu”, “Taziyetname”,
Namık Kemal: “Sa’y”, “Vatan”, “Nüfus”, “Gelibolu”, “Aile”,
“Medeniyet”, “Hukuk”, “Maarif”, “Đstibal”, “Đttihad-ı Đslam”, “Vaveyla”,
“Cezmi”, “Hürriyet Kasidesi”, “Murabba”, “Çamlıca”,
Abdülhak Hamid: “Kürsi-yi Đstiğrak”, “Ordu-yu Hümayunda”, “Nesteren”,
“Makber”, “Mersiye”, “Hasbihal”, “Ziraat”, “Ticaret”, “Tarık”, “Tecelli yahud
Teselli”, “Bir Đğbirar”, “Fatih Sultan Mehmet Türbesini Ziyaret”, “Külbe-i
Đştiyak”,
Recaizade Mahmud Ekrem: “Makber”, “Nevbahar”, “Bu da Bir Şi’r-i Muhzin-i
Diğer”, “Tasvir”, “Yakacıkda Akşamdan Sonra Bir Mezarlık Alemi”, “Vicdan”,
“Yad Et”, “Nijad Ekrem”,
Tevfik Fikret: “Nefi”, “Ramazan Sadakası”, “Abdülhak Hamid”, “Sis”,
“Haluk’un Bayramı”, “Mavi Deniz”, “Ferda”, “Balıkçılar” “Verin Zavallılara”,
Arap Harfli Yeni Türk Edebiyatı Antolojilerinin (1839-1928) Karşılaştırmalı Đncelemesi
51
Halid Ziya: “Mezar”, “Mai ve Siyah”, “Fırtına”,
Nabizade Nazım: “Anadolu Hisarında Mezarlık”.
11.Son olarak elimizdeki antolojilerin birbirinden etkilenmeleri hususuna
değinecek olursak, nesir sahasında Tanzimat dönemi için örnek alınan eserin
Ebüzziya Tevfik’in “Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye”si olduğunu
söyleyebiliriz. Ancak nazım sahasında böyle bir eser tespit etmemiz mümkün
değildir. Tüm nazım antolojilerinde tekrar edilen bazı ortak örnekler
bulunmasına rağmen hepsi birbirinden farklı özellikler taşımaktadır.
Günümüzde söz konusu dönemler için oluşturulmuş antolojilerde yer
alan örneklerle, bizim ele aldığımız eserlerde bulunan örneklerin paralellikler
taşıdığını görmekteyiz. Örneğin “Batı Tesirinde Türk Edebiyatı Antolojisi” ile
“Şiir Tahlilleri I” bu yargımızı destekler mahiyettedir. Dolayısıyla geçmiş
dönemlere ait beğeni anlayışlarının günümüze aktarılmasında bu antolojilerin
de büyük rolü olduğunu söyleyebiliriz.
KAYNAKLAR
Asar-ı Meşahir, Mustafa Reşid, Matbaa-i Ebüzziya, Đstanbul 1303
Edebiyat-ı Cedide, Reşid Süreyya, Sancakcıyan Matb., Đstanbul 1328
Güzel Yazılar, Süleyman Şevket Tanlı,Matbaa-i Amire, Đstanbul 1336-1339
Hadikatül Üdeba (cüz 1-2), Emin Osman, Matbaa-i Aramyan, Đstanbul 1299
Harabat, Ziya Paşa, Matbaa-i Amire, Đstanbul 1291-1292
Mahşerün Nefais, Faik Esad Andelip, Kasbar Matb., Đstanbul 1313
Milli Edebiyata Doğru, Nüzhet Haşim Sinanoğlu, Nefaset Matb., Đstanbul 1918
Modern Türk Edebiyatı’nın Ana Çizgileri, Kenan Akyüz, Đstanbul 1990
Muharrerat-ı Nadire yahut Hazine-i Müntahabat, Faik (Reşad)-Đhya Efendi
Hafidi, 2.baskı, Kasbar Matb., Đstanbul 1307
Müntahabat-ı Bedayi-i Edebiye (nazım kısmı), Bulgurluzade Rıza, Mürettibin-i
Osmaniye Matb., Đstanbul 1325, (nesir kısmı), Sancakcıyan Matb.,
Đstanbul 1328
Müntahabat-ı Cedide, Mustafa Reşid, kısm-ı evvel, Civelekyan Matb.-Dikran
Matb.,1302, Kısm-ı sani (nazım), Karabet ve Kasbar Matb.,1303
Nefais-i Edebiye, Midhat Cemal Kuntay, Araks Matb., Đstanbul 1913
Numune-i Edebiyat-ı Osmaniye, Ebuzziya Tevfik, 4. baskı, Đstanbul 1380
Safiye AKDENĐZ
Osmanlı Edebiyatı Numuneleri, Mehmet Celal, Matbaa-i Safa ve Enver,
Đstanbul 1312
Resimli Müntahabat-ı Edebiye, Refet Avni-Süleyman Bahri, Kanaat Matb.,
Đstanbul 1335
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 7. cilt, Dergah Yay., Đstanbul 1990
Türk Edebiyatı Numuneleri, Hıfzı Tevfik Gönensay, Hasan Ali Yücel,
Hammamizade Đhsan, Milli Matb., Đstanbul 1926

Konular