18. YÜZYILA AİT BİR SİYER-İ NEBÎ’DEKİ “Kİ” Lİ CÜMLELER

The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Volume 5 Issue 4, p. 133-144, August 2012
"Kİ" SENTENCES IN THE SIYER-I NEBÎ BELONGING TO 18TH CENTURY
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Abstract
In this paper “ki” sentences are dissected in Abdülbâkî Ârif Efendi’s work Siyer-i Nebi.
Scanning the whole work the dissection was started with the classification of “ki” sentences connecting
forms. In these unities connected with the connecting preposition “ki”, one of the element of the unity is
situated as the other’s either an element of the sentence or determiner of an element of the sentence.
With the samples gathered from the work the mentioned cases are exemplified enough. Each sample is
also translated into contemporary Turkish.
Key Words: Siyer-i Nebî, Abdülbâkî Ârif Efendi, “ki”sentences, main sentence, subordinate
sentence.
Öz
Bu yazıda Abdülbâkî Ârif Efendi’nin Siyer-i Nebî adlı eserindeki “ki”li cümleler
incelenmiĢtir. Ġncelemeye eserin tamamının taranarak “ki”li cümlelerin bağlanma Ģekillerine göre tasnif
edilmesiyle baĢlanmıĢtır. “ki” bağlama edatı ile bağlanmıĢ olan bu birliklerde, birliğin bir ögesi
diğerinin ya bir cümle ögesi ya da bir cümle ögesinin niteleyicisi konumundadır. Eserden elde edilen
örneklerle söz konusu bu durumlar yeteri kadar örneklendirilmiĢtir. Ayrıca herbir örnek günümüz
günümüz Türkçesine çevrilmiĢtir.
Anahtar Kelimeler: Siyer-i Nebî, Abdülbâkî Ârif Efendi, “ki”li cümle, ana cümle, yan
cümle
18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 134
1. Giriş
Siyer-i Nebî Abdülbâkî Ârif Efendi tarafından yazılmaya başlanmış ancak eser parça
parça yazıldığından Damat İbrahim Paşa’nın emriyle Ârif Efendi’nin vefatından sonra damadı
Faiz Efendi tarafından Hicri 1131, miladi 1719 yılında tamamlanmıştır. Eserde peygamber
efendimizin ecdadından başlayarak peygamberliğinin dördüncü yılına kadarki olaylar yirmi üç
bölümde anlatılmıştır. Eserin değişik kütüphanelerde on üç yazma nüshası bulunmaktadır.
İncelememizin esasını oluşturan nüsha İstanbul Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde 34 nk 3337
numarada kayıtlı bulunan ve Hasan bin Abdullah tarafından 1723 yılında istinsah edilen
nüshadır.
Eserin dili, içinde geçen bazı manzum parçalar hariç tutulacak olursa oldukça ağırdır.
Fiiller ve yardımcı fiiller dışında eserde neredeyse hiç Türkçe kelime kullanılmamıştır. Metni
oluşturan cümleler bir hayli çeşitlilik arz etmektedir. Metinde Türkçede var olan cümle
tiplerinin hemen hemen hepsine rastlamak mümkündür. Eser yoğun olarak Farsça ve
Arapçanın etkisi altında bulunduğu için “ki”li cümlelerin sayısı bir hayli fazladır.
Biz bu çalışmada söz konusu eserde geçen “ki” bağlama edatı ile bağlanmış olan
cümlelerin bağlanma şekilleri üzerinde duracağız.
2. “ki” Bağlama Edatı ve “ki”li Cümleler
Bilindiği gibi 18. yüzyıl Osmanlı Türkçesinde Farsça ve Arapçanın etkisinin en üst
seviyeye ulaştığı bir dönemdir. Çalışmamızın esasını oluşturan Siyer-i Nebî adlı eser bu
dönemin eğilimlerini yansıtmaktadır. Eserde “ki” bağlama edatı yoğun bir şekilde kullanılmış,
bu edatla cümleler birbirine bağlanmış ve hatta bu edatla bağlanan cümlelerin oluşturduğu
cümle üstü birim diyebileceğimiz yapılar meydana gelmiştir.
Bir bağlama edatıyla cümlelerin bağlanması ve bu edatlarla bağlanan yardımcı
cümlelerin ortaya çıkması ilk olarak Uygurca döneminde başlamıştır.1
“Ki” bağlama edatı ile ilgili Muharrem Ergin bu edatın Farsça asıllı olduğunu,
Türkçeye çok eskiden geçtiğini ve Türkçeye daima yabancı kalan bir birleşik cümle sistemi
soktuğunu dile getirmektedi. Bu durumun ortaya çıkmasında ise sadece yabancı dillerin etkisi
altında kalmanın değil ondan daha önce tercüme eserlerin rolü olduğunu belirtmektedir.2
Muhammet Yelten, dilimize çok eski dönemlerde giren “ki”li cümlelerin Türkçe
kurallı müstakil cümleler hâline çevrilmesinin daima mümkün olduğunu belirtmektedir. Buna
Türkçenin zengin zarf-fiil ve isim-fiil sistemine sahip olmasının imkân verdiğini söylemekte,
söz konusu cümlelerin Türkçe yapılışlı cümleler hâline getirilirken yardımcı cümlenin ana
cümlenin çeşitli unsurlarını oluşturduğunu kaydetmektedir.3
“Ki” edatı ile bağlanan dil birliklerinden biri ana cümle/cümleler, diğeri de ana
cümle/cümleleri zaman, tarz, nesne vb. bakımlardan tamamlayan yardımcı
cümle/cümlelerdir.”4 İkinci cümle ana cümle yükleminden sonra gelebileceği gibi ana cümle
yükleminden önce de gelebilmektedir. Her iki durumda da çekimli bir fiil ve bu fiile bağlı olan
ögeleriyle ikinci cümle tam bir yargı bildirir. Ancak bu yargı hiçbir zaman bağımsız bir yargı
değildir. Anlam bakımından ana cümlenin bildirdiği yargıya bağlı durumdadır. İkinci cümlenin

1 Bakınız: Janos Eckmann, “Çağataycada Yardımcı Cümleler”, TDAYB 1959, TDK, Ankara 1988, s.27-
58. Mecdut Mansuroğlu, “Türkçede Cümle Çeşitleri ve Bağlayıcıları”, TDAYB 1955, TDK, Ankara
1988, S. 59-81. Şinasi Tekin, “Uygurcada Yardımcı Cümleler Üzerine Bir Deneme”, TDAYB 1965,
TDK, Ankara 1966, s. 35-66.
2 Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, s. 363, Bayrak yay., İstanbul 2002.
3 Muhammet Yelten, Şirvanlı Mahmud, Kemâliyye, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
İstanbul 1993, s. 44.
4 Leylâ Karahan, Türkçede Söz Dizimi, Akçağ Yayınları, Ankara 2008, s. 86.
135
Fatih KAYA

ana cümle ile olan bu bağlantısı onu çeşitli bakımlardan tamamlamak şeklinde bir bağlantıdır.
Bu bağlantı ya doğrudan ana cümlenin fiiliyle olur ya da ana cümlenin bir isim unsuruna bağlı
olup, onu belirten, tamlayan bir unsur durumundadır. Bu nedenle ana cümleyi veya ana
cümlenin bir isim unsurunu tamamlayan, bütünleyen, çeşitli bakımlardan destekleyerek
yardımcı olan, şekil ve anlamca yardım eden bu ikinci cümleye “yardımcı cümle”
denmektedir.5
3. Siyer-i Nebî’de geçen “ki”li cümlelerin bağlanma şekilleri
“ki” bağlama edatı ile bağlanan bu tür cümlelerde “ki”nin bağladığı iki veya daha
fazla cümle arasında bütünüyle bir bağlantı söz konusudur. Birbirine bağlanan bu cümlelerde
yardımcı cümle dediğimiz unsur ana cümleye özne, nesne, yer tamlayıcısı, zarf veya yüklem
ismi ilgisi ile yahut da bu ögelerin niteleyicisi konumuyla bağlanmaktadır.
3. 1. Yardımcı cümlesi ana cümleye özne ilgisiyle bağlananlar:
“ki” ile bağlanmış bu tür birliklerde “yardımcı cümleler, ana cümlenin öznesi
durumundadırlar. Yani ana cümlede özne olarak görev yapan cümlelerdir.”6 “kim”li
cümlelerden bazılarında ana cümlede özne olarak görev yapan yardımcı cümlelerin zaman
ifadesi taşıyan kiplerle kurulmuşlardır. Bu tür “ki”li cümleler Türkçe cümle yapısına
çevrilirken yardımcı cümlenin yükleminin kip durumuna göre isim-fiil ya da sıfat-fiil
eklerinden uygun olanı eklenir.
MesmūǾuñ olmuş mudur ki, ĥālā Muĥammed bin ǾAbdu’l-lāh iddiǾā-yı
nübüvvet idüp bizi tasfiye vü techįl ve eslāf ve ecdādımızı tažlįl ider. (Siyer-i Nebî,
115a/17)
“Muhammed bin Abdullah’ın peygamberlik iddia edip bizi tasfiye ettiği,
cahillikle itham ettiği ve geçmişimizi ve atalarımızı sapkınlıkla suçladığı senin bilgin
dahilinde midir?”
Ve Ǿalāyim ve āŝārıñ taǾaddüd ve tekeŝŝüründen ve tekerrür-i teveffüründen
maǾlūmı ve meczūmı oldı ki, mutaraśśıd-ı ķudūmı oldıġı peyġamber-i muntażır-ı
sütūde-eŝer cenābı ol cemāǾate şeref-baħş-ı refāķatdir. (Siyer-i Nebî 74a/1)
“İşaretlerin hızlı bir şekilde çoğalmasından ve çoklukla tekrar etmesinden
dolayı geleceğini beklediği eseri övülmüş beklenen peygamberin o cemaat içinde
olduğu onun tarafından anlaşıldı.”
Zįrā kitāb-ı nāŧıķ ve Ǿilm-i sābıķdan mažbūŧumdur ki, ħıŧŧa-i mübāreke-i
Yeŝrib ol mihr-i sipihr-i saǾādetiñ maŧlaǾ-ı istihkām-ı emri ve burc-ı iǾtilā ve ķadri
olacaķdır. (Siyer-i Nebî 67a/21)
“Mübarek Yesrib memleketinin o saadet güneşinin doğuş yeri ve güç ve
yükseliş burcu olacağı, bu hususu anlatan kitaplardan ve geçmiş ilimlerden aklımda
kalmış.”
MesmūǾuñ mudur ki, rıžāǾen velediñ olan Muĥammed bin ǾAbdu’l-lāh zuǾm
ider. (Siyer-i Nebî 58b/22)

5 Mertol Tulum, Sinan Paşa – Ma’arif-nâme, Metin ve Ki’li Birleşik Cümleler Üzerine Bir İnceleme,
(basılmamış doçentlik tezi), İstanbul 1978, s. 1.
6 Muhammet Yelten, Pars-Nâme’deki Ki’li Birleşik Cümleler Üzerine, Modern Türklük Araştırmaları
Dergisi, Cilt: 2, S: 4, Aralık 2005, s. 49.
18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 136
“Süt çocuğun olan Muhammed bin Abdullah’ın batıl bir şüphe içinde olduğu
bilgin dahilinde midir?”
Bazı “ki”li cümlelerin yardımcı cümleleri zaman ifadesi taşımayan istek
kipiyle kurulmuşlardır. Bu kip şekil ifadesi taşıyan bir kip olduğu için bu tür “ki”li cümleler
Türkçe cümle yapısına çevrilirken yardımcı cümleler yine zaman ifadesi taşımayan –mak/-mek
ya da –ma/-me isim-fiil ekleriyle ana cümleye bağlanırlar.
Pes sizden kimdir ki, bu ħuśūśda baña icābet ve bu emri temşiyyetde
muvāfaķat ide. (Siyer-i Nebî 125b/20)
“Sizden bu hususta bana katılacak olan ve bu işi yürütmede bana izin verecek
olan kimdir?”
Cāǿizdir ki, ol vāķıǾayı iki birāderler daħį görmüşler olalar. (Siyer-i Nebî
122a/23)
“O olayı iki kardeşin de görmüş olmaları mümkündür.”
Ve ĥālā maķśūdumdur ki, ticāret içün saña māl-i vāfir teslįm idüp ŧaraf-ı
Şām’a firistāde ķılam. (Siyer-i Nebî 83a/17)
“Ve ticaret için sana bol miktarda mal teslim edip seni Şam tarafına elçi
olarak göndermek hâlâ benim maksudumdur.”
Pes münāsib ve şāyestedir ki, anı tekrār bu perestār-ı śadāķat-kāra teslįm ü
sipāriş idesiz. (Siyer-i Nebî 52b/6)
“Onu tekrar bu sadakatli hizmetçiye gönderip teslim etmeniz münasiptir.”
3. 2. Yardımcı cümlesi ana cümleye nesne ilgisiyle bağlananlar:
“ki” ile bağlanmış bu tür birliklerde yardımcı cümle ana cümleye nesne olarak katılır.
Yani temel cümlenin nesnesi durumundadır.
Pes senden niyāz-mendiz ki, anı tebennį idesin. (Siyer-i Nebî 128b/7)
“Senden onu oğulluğa kabul etmeni rica ediyoruz.”
Sizden niyāz-mendiz ki, ol bābda muķtežā-yı semāĥat-i seciyyetiñiz üzre
mekremet-sāz olasız. (Siyer-i Nebî 111b/6)
“Sizden tabiatınızdaki cömertliğinizin gerektirdiği üzere ihsanda
bulunmanızı diliyoruz.”
Ħadįce ol eŝnāda server-i enbiyādan niyāz-mend olup iltimās eyledi ki,
Cibrįl-i Emįn’iñ nüzūli vuķūǾ bulduķda kendüyi āgāh buyuralar. (Siyer-i Nebî
105a/16)
“Hatice o sırada server-i enbiyadan Hz. Cebrail geldiğinde kendisine haber
vermesini rica etti.”
Ey Ǿammizāde-i mükerrem! Saña müjde-resānım ki, ol meşhūduñ olan źāt-ı
muĥteremiñ saña ŧaraf-ı ilāhįden firistāde melek-i mükerrem oldığında el-ān şāǿibe-i
şek ve irtiyāb ķalmamışdır. (Siyer-i Nebî 105b/12)
“Ey muhterem amcaoğlu! O gördüğün muhterem kişinin sana Allah
tarafından gönderilen melek olduğunda şimdi şüphe olmadığını sana müjdeliyorum.”
Gördüm ki, sābıķan Ĥirā’da muǾāyene ķıldıġım melek-i mükerremdir.
(Siyer-i Nebî 108a/2)
137
Fatih KAYA

“Daha önce Hira’da gördüğüm muhterem melek olduğunu gördüm.”
3. 3. Yardımcı cümlesi ana cümleye yer tamlayıcısı ilgisiyle bağlananlar:
Bu şekildeki “ki”li cümlelerde yardımcı cümleler ana cümle yükleminin ifade ettiği
hareketin yerini ve yönünü gösteren, onu yer ve yön bakımından belirleyen cümlelerdir. Bu tür
cümleler Türkçe cümle yapısına çevrildiklerinde yardımcı cümle ana cümleye “yönelme” ve
“ayrılma” ekleriyle katılırlar.7 Fakat özne ve nesne ilgisiyle bağlanan yardımcı cümlelerde
olduğu gibi önce özel fiil şekilleriyle isimleştirilip kelime grupları hâline getirilmeleri gerekir.
Hâl eklerini taşıyan bu kelime gruplarının temel fonksiyonu zaman ve mekân içinde “yer ve
yön” ifade etmekle birlikte, bu temel fonksiyon birlikte kullanıldığı fiilin anlamına bağlı olarak
yönelme ve ayrılma eklerinin taşıdığı çeşitli ifadeler hâlinde görülür.8
Sebeb nedir ki, el-ān āvān-ı Ǿunfuvān-ı şebābıñ iken sende teǿehhül ve
tezevvüce raġbet żāhir degildir. (Siyer-i Nebî 86b/17)
“Henüz gençliğinin baharında iken sende evliliğe bir istek olmamasına sebep
nedir?”
Ey Baĥįrā! Bu reh-güźārdan mürūr-ı Ǿubūr iden ebnā-i sebįli senden daǾvet
ile’l-ān sebķat itmemiş iken şimdi sebeb nedir ki, ħilāf-ı maǾhūd mühim-sāzį-i iŧǾām
ile mutaśaddį-i teŧayyüb ü ikrām olduñ. (Siyer-i Nebî 74a/10)
“Ey Buheyra! Bu yol üzerinde gelip geçen yolcuları bu zamana kadar davet
etmemişken şimdi bilinenin aksine önemli bir hazırlıkla lütuf ve ikramda bulunmana
sebep nedir?”
Ve nām ve nişānına żafer-yāb-ı fevz ü ıŧŧılāǾ olmaķ pey-bürde-i ser-menzil-i
yeǿs ü imtināǾ olıcaķ ķarār virdi ki, keyfiyet-i ĥāli maǾrūž-ı pįş-gāh-ı ǾAbdu’l-muŧŧalib
ķıla. (Siyer-i Nebî 54b/20)
“Ve varlığından habardar olmak ümitsizliğine düşünce durumu
Abdulmuttalib’e haber vermeye karar verdi.”
Lākin ħudā şāhiddir ki, ol źāt-ı sütūde-simātıñ śıdķı bį-iştibāh ve muħālifįni
olan kūr-dilān-ı ĥased-kįşiñ kāźib idigi bį-irtiyābdır. (Siyer-i Nebî 120b/6)
“Lakin o övülmüş zatın şüphesiz doğru olduğu ve muhalifleri olan kıskanç
kör gönüllülerin yalancı olduğunun da şüphesiz olduğuna Allah şahittir.”
3. 4. Yardımcı cümlesi ana cümleye zarf ilgisiyle bağlananlar:
Bu tür “ki”li cümlelerde yardımcı cümle ana cümlenin yükleminde bildirilen
hareketin ne zaman, niçin, ne şekilde, hangi vasıta ile yapıldığını veya meydana geldiğini
belirten cümlelerdir. Bu yapıdaki “ki” li cümlelerde ana cümlenin zarfı durumunda bulunan ve
ana cümledeki fiilin zamanını ya da farklı durumlarını ortaya koyarak onu çeşitli bakımlardan
niteleyen yardımcı cümleler, zarf-fiil şekline sokulmadan ya da isim-fiil veya sıfat-fiil
biçimine getirilip bir çekim edatı ya da hâl ekine bağlanmadan bunların sahip oldukları
anlamları hiçbir zaman üzerlerinde taşıyamazlar. Ana cümle fiilinin anlamına göre belirlenen
anlamları “ki”nin, bazı çekim edatlarının, ve eklerin sahip olduğu ifadeleri yüklenmiş olması,

7 Mertol Tulum, Sinan Paşa, Maarifnâme ve Ki’li Birlesik Cümleler Üzerine Bir İnceleme, Basılmamış
Doçentlik Tezi, İstanbul 1978, s. 54.
8 Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul 1997, 691.
18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 138
bazen de yardımcı cümle içinde yer alarak “izah ve netice” fonksiyonuyla bu anlamlara delalet
etmesi ile ortaya çıkar.9
Ey Baĥįrā, baña Lāt ve ǾUzzā ile suǿāl-sāz olma ki, va’l-lāhi anlar benim
ķatımda menfūrum olan nesneleriñ mebġūž-ı terįnidir. (63b/15)
“Ey Bahîra, vallahi onlar benim katımda en çok nefret ettiğim şeyler olduğu
için bana Lat ve Uzza ile soru sorma.”
Ancaķ ŧaraf-ı ilāhįden عشيزتك اوذر االقزبيه kelām-ı müttesaķu’n-niżāmı ile
meǿmūrum ki, āl-i ǾAbdu’l-muŧŧalib’i ferāhim-sāz olup anları ĥažret-i ħālıķ-ı bį-
enbāza daǾvet-sāz olam. (124b/11)
“Ancak, Abdulmuttalib’in sülalesini bir araya getirip onları şeriki olmaya
yüce yaratıcıya davet etmek için Allah tarafından عشيزتك اوذر االقزبيه kelamı ile
memurum.”
Ve benim şeref-i ķarįn-i ħilǾat-i įmān oldıġımda mefħar-i kāǿināt bir mertebe
mesrūr oldılar ki, belde-i ĥarem-i muĥteremde mevcūd olanlardan gūyā andan ziyāde
mesrūr bir kimse olmaya. (115b/13)
“Ve benim iman gömleği ile şereflendiğimde kâinatın övüncü muhterem
Harem beldesinde bulunanların olamayacağı kadar mutlu oldu.”
Be-her-ĥāl sen emįn ve fāriġu’l-bāl ol ki, ŧaraf-ı ilāhįden seniñ içün śūret-i
luŧf u merāĥim ve emārāt-ı meĥāsin ve mekārimiñ ħilāfı żuhūr etmek pey-bürde-i
derece-i taǾaźźür ve istiĥāletdir. (96b/19)
“Allah tarafından senin için lütuf ve merhamet ile güzellik ve ikramın
amarelerine muhalif bir şeyin zuhur etmesi çok düşük bir ihtimal olduğu için her
hâlükarda sen emin ve gönül rahatlığı içinde ol.”
Ve baǾžı kütüb-i siyerde meźkūr oldıġı üzre ol eŝnālarda deǿb-i meǿlūf-ı
nebevį ol vecih üzre ķarār-dāde olmuş idi ki, her sene Mekke’den Ĥirā cānibine
teveccüh buyurup ol cebel-i mübārekde vāķıǾ ġārda bir āy ķadar vaķit bi’l-istimrār
meşġūl-i Ǿibādet-i perverdigār olurlar idi. (97a/11)
“Ve bazı siyer kitaplarında bahsedildiği gibi o sıralarda Peygamberin
alışkanlık edindiği adeti her sene Mekke’den Hira tarafına doğru gidip o mübarek
dağda bulunan mağarada aralıksız bir ay kadar Allah’a ibadet meşguliyeti olarak
şekillenmişti.”
Kendüye beyhūde meşaķķat-resān olma ki, ol źāt-ı nażįf Ǿāleme pāk u ŧāhir
firistāde ķılınmışdır. (39a/16)
“O temiz zat âleme temiz ve pak olarak elçi gönderildiği için kendine boşu
boşuna eziyet etme.”
Ve ol devlet-ħāneye vāśıl ve derūn-ı menzile dāħil olduķda Āmine’yi
gördüm ki, āfitāb-ı ruħsārında envār-ı ĥusn ü behcet mültemiǾ ü dıraħşān ve māhsįmāsında
āŝār-ı melāĥat ü necābet żāhir ü nümāyān bir źāt-ı Ǿālį-şāndır. (49a/9)
“Ve yüce haneye ulaştığımda ve içeri girdiğimde Amine’yi yüzünün
güneşinde güzelliğin nurları parlayan ve ışıldayan ve ay simasında asalet ve güzelliğin
izleri ortaya çıkan bir şanı yüce zat olarak gördüm.”

9 Mertol Tulum, Sinan Paşa, Maarifnâme ve Ki’li Birlesik Cümleler Üzerine Bir İnceleme, Basılmamış
Doçentlik Tezi, İstanbul 1978, s. 62.
139
Fatih KAYA

3. 5. Yardımcı cümlesi ana cümleye yüklem ismi ilgisiyle bağlananlar:
Bu tür “ki”li cümlelerdeki yardımcı cümlelerin durumunu Muhammet Yelten “Bu
cümleler bir isim cümlesi olan ana cümlelerin yüklem ismi durumunda bulunan cümlelerdir.
Ana cümle yükleminde bu, ol, anlar gibi zamirlerle temsil ve işaret olunmuşlardır. Bu zamirler
çok defa bildirici -dur/-dür ile birliktedirler.” şeklinde ifade etmektedir. 10
Bu yardımcı cümlelerin de ana cümleye katılabilmeleri için bir isim şekline
büründürülmeleri gerekmektedir. Bunlar ancak –mak/-mek ya da –ma/-me eklerini almış isimfiillere
veya –an/-en eklerini alan sıfat-fiillere dönüştürülürse ana cümle içinde kendilerini
temsil edebilirler.
Sonuç olarak yüklemleri isim-fiil veya isim-fiil şekline konan yardımcı cümleler fiile
bağlı diğer unsurlarla bir takım kelime grupları oluştururlar. Böylece bu gruplar isim
niteliğiyle yüklem ismi olarak ana cümlelere katılırlar.11
Ve baǾžı muĥaķķiķįn-i ehl-i tefsįr taĥķįķ ve taĥrįri üzre rūĥdan suǿāliñ żāhiri
oldur ki, ya ĥaķįķatinden veyāħūd ķadem ve ĥudūŝünden suǿāl oluna. (Siyer-i Nebî
135b/17)
“Ve bazı tefsir ehlinin muhakkiklerinin araştırmalarına göre ruhtan sualin
zahiri, ya hakikatinden veyahut gelişi ve ortaya çıkışından sual olunmasıdır.”
Senden meǿmūlümüz oldur ki, ol ġāǿileyi berŧarāf-sāz olasın. (Siyer-i Nebî
115a/19)
“Senden beklentimiz o belayı bertaraf etmendir.”
Ey şābb-ı vālā-cenāb! Senden derħāste ve maķśūdum oldur ki, suǿāl ve
istifsār ķıldıġım ħuśūśı bi’l-lāt ve’l-Ǿuzzā baña Ǿalā ĥaķįķate mucįb olup iħbār idesin.
(Siyer-i Nebî 75b/5)
“Ey şerefi yüce genç! Senden isteğim, sorduğum hususu Lat ve Uzza için
bana hakikat üzere heber vermendir.”
Pes bu mecmūǾdan mütelaħħıś oldur ki, ecdād-ı nebevįden bir ferd dāmen-
ālūde-i çerkāb-ı küfr ü şirk olmaya. (Siyer-i Nebî 62b/12)
“Bunun bütününün özeti Hz. Peygamberin atalarından bir ferd küfür ve şirk
pisliğine bulaşmamış olmasıdır.”
Ümmįdim oldur ki, andan bį-nihāye āŝār-ı ħayr müşāhedesi ile muġtenim
olasın. (Siyer-i Nebî 50a/10)
“Ümidim, ondan sonsuz hayırlı eserler müşahedesi ile ganimet elde
etmendir.”
Ve Ǿalāmeti oldur ki, ol vaķit ki ol mihr-i enver maŧlaǾ-ı raĥm-i māderden
ŧulūǾ ile basįŧ-i Ǿāleme pāy-tā-ser nūr-güster ola, anıñla tevǿem bir nūr-ı mütelālį żuhūr
idüp ķuśūr-ı buśrā anıñla müstenįr ola. (Siyer-i Nebî 34b/2)

10 Muhammet Yelten, Şirvanlı Mahmud, Kemâliyye, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
İstanbul 1993, s. 51.
11 Mertol Tulum, Sinan Paşa, Maarifnâme ve Ki’li Birlesik Cümleler Üzerine Bir İnceleme, Basılmamış
Doçentlik Tezi, İstanbul 1978, s. 94.
18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 140
“Ve işareti, o nurlu güneşin anne rahminden doğmasıyla dünyaya bütünüyle
nur saçtığı vakit onunla eş bir nurun ortaya çıkıp Busra kalelerinin onunla
aydınlanmasıdır.”
3. 6. Yardımcı cümlesi ana cümle öznesinin sıfatı olanlar:
“ki” bağlama edatı ile bağlanmış bu gibi cümlelerde yardımcı cümleler ana cümlenin
öznesini niteleyen cümlelerdir. Ana cümle öznesinin sıfatı olan bu cümleler ana cümle
yükleminden sonra gelebildikleri gibi ana cümle içerisinde de bulunabilirler.
Ĥālā bu remede bir ġanem yoķ mıdur ki, bār-dār olmayup žarǾı lebinden ħālį
ola. (Siyer-i Nebî 119b/17)
“Hâlâ bu sürüde yüklü olmayıp memesi dudağından ayrı olan bir koyun yok
mudur?”
Ammā İbn-i İsĥāķ naķli üzre ol vaķitde SaǾįd bin ǾĀś’ıñ mevālįsinden
Mekke’de bir ķıbŧįyyü’l-aśl miǾmār-ı mühendis-şiǾār vār idi ki, ĥaźāķatı maǾlūm-ı
śıġār u kibār idi. (Siyer-i Nebî 91b/12)
“İbn-i İshak nakli üzere o vakitlerde Mekke’de Said bin As’ın kölelerinden
aslı Kıbtî olan ve ustalığı herkesin malumu olan mühendisliği üstün bir mimar vardı.”
… aĥcārından bir ĥaceri taĥrįk etdiklerinde taĥtında bir nār-ı pür-iltihāb żāhir
ü nümāyān oldı ki, müşāhedesi mübāşirān-kāra įrāŝ-ı dehşet etmekle taǾarruždan
keşįde-i dest-i ferāġ olup ol mertebe ile iktifā olundı. (Siyer-i Nebî 95a/3)
“… temelinden bir taşı hareket ettirdiklerinde altında izleyenlere dehşet
vermekle daha fazla ileri gitmelerine mani olmalarına ve bu seviye ile yetinmelerine
sebep olan alev dolu bir ateş ortaya çıktı.”
ǾAceb ne maķūle emr-i müdhiş meşhūduñ olmaķ gerek ki, sende bu ĥāletiñ
żuhūrunı įrāŝ itdi. (Siyer-i Nebî 48a/2)
“Acaba sende bu durumun ortaya çıkmasına neden olan ne çeşit dehşetli bir
olay gördün?”
Bazen ana cümle öznesinin sıfatı ana cümle öznesinden sonra da gelebilmektedir.
Ahālį-i Medįne’den Benį ǾAbdu’n-neccār ki, ķabįle-i ümm-i ǾAbdu’lmuŧŧalib
oldıġı cihetden aħvāl-i sencįde-ħıśāl-i ǾAbdu’l-lāh’dır, bį-tāb u tüvān anlarda
mihmān olup, rüfekāsı cānib-i ārām-gāha revān oldılar. (Siyer-i Nebî 33b/3)
“Medine ahalisinden Abdulmuttalib’in annesinin kabilesi olduğu cihetten
Abdullah’ın iyi tabiatlı dayıları olan Beni Abdunneccar yorgun ve bitkin bir şekilde
onlarda misafir olup beraberlerindekiler dinlenme yeri tarafına doğru yola devam
ettiler.”
… ŧuyūrdan bir gürūh-ı enbūh ki, minķārları zümrüdden ve per ü bālleri
yāķutdan idi, pįrāmen menzile bāl-efşān-ı teveccüh olup eŧrāf-ı ħāneyi iĥāŧa eylediler.
(Siyer-i Nebî 36b/15)
“Kuş taifesinden gagaları zümrütten ve kanatları yakuttan olan bir grup
çevreden hedeflerine kanat çırpıp evin etrafını çevirdiler.”
Ol sefįr-i vaĥy-i ilāhį ki, benden esbaķ mebǾūŝ olan enbiyā-yı kirāma ħiźmeti
sefāretde müstaħdem olan melek-i Ǿażįmü’ş-şāndır, iħbār eyledi. (Siyer-i Nebî
115b/18)
141
Fatih KAYA

“Benden önceki muhterem peygamberlere elçilik hizmetinde
görevlendirilmiş olan şanı yüce melek olan o ilahi vahyin elçisi haber verdi.”
3. 7. Yardımcı cümlesi ana cümlenin nesnesinin sıfatı olanlar:
Bu tür “ki”li cümlelerde yardımcı cümleler ana cümlenin nesnesini niteleyen, onun
hareketinin hangi nitelikte gerçekleştiğini bildiren cümlelerdir. Metinde tespit edilen bu türdeki
yapılarda yardımcı cümle temel cümlenin yükleminden sonra gelebildiği gibi temel cümle
içerisinde de yer alabilmektedir.
Bi’l-āħire refǾ-i Ǿaķįre ile bu şiǾri inşād eyledi ki, maŧlaǾı budur: … (Siyer-i
Nebî 42b/5)
“Daha sonra sesini yükselterek matlağı şöyle olan bu şiiri okudu:….”
Ve maŧāvįsinden bir ħātem-i mükerrem iħrāc itdi ki, ĥüsün ve behceti çeşm-i
neżżār-ı keyāna ħįregį-baħş-ı ĥayret olurdı. (Siyer-i Nebî 37b/20)
“Ve iyilik ve güzelliği nice uluların bakışlarına şaşkınlık veren bir mükerrem
hatem (Hz. Muhammed) doğurdu.”
… üç Ǿalem-i muǾażżam gördüm ki, biri maşrıķda ve biri maġribde ve biri
bām-ı beytü’l-ĥarām-ı müstevcibü’l-iĥtirāmda manśūb olmuşidi. (Siyer-i Nebî 37a/4)
“Biri doğuda, biri batıda ve biri de hürmete layık olan Beytülharam’ın
üzerine yerleştirilmiş olan üç büyük alem gördüm.”
Ve fi’l-ĥaķįķa müteǾahhid olduķları veche üzre incāz-ı vaǾd idüp ķırķ nefer
ricāli irhān u teslįm itdiler ki, Ĥakįm bin Ħırām ol cemāǾatde dāħil idi. (Siyer-i Nebî
80b/19)
“Doğrusu sorumlu oldukları taraf üzere sözlerini yerine getirip Hâkim bin
Hıram’ın da içlerinde bulunduğu kırk ileri gelen kişiyi rehin ve teslim ettiler.”
Yukarıda da belirtildiği gibi bazen yardımcı cümle, yani ana cümle nesnesinin sıfatı
ana cümle içerisinde de bulunabilmektedir. Bununla ilgili örnekler de şu şekildedir:
Fe-li-hāźā ǾAbdu’l-muŧŧalib daħį ol defǾa Yemen’den Mekke’ye Ǿavdet
eyledikde kendi, (içün) Hāle bint-i Veheb bin ǾAbd-i Menāf bin Zühre’yi ve insānu’l-
Ǿayn-ı ķabįle-i Benį Zühre olan Āmine bint-i Veheb bin ǾAbd-i Menāf bin Zühre’yi ki,
Ǿammi olan Veheb’iñ ĥücer-i terbiyetinde mürebbā idi, ǾAbdu’l-lāh içün ħāst-gār oldı.
(Siyer-i Nebî 31b/13)
“Bunun için Abdulmuttalib de o defa Yemen’den Mekke’ye dönerken,
kendisi için Hâle bint-i Veheb bin Abd-i Menaf bin Zühre’yi ve Beni Zühre kabilesinin
göz bebeği olan ve amcası Veheb’in terbiyesiyle büyümüş olan Amine bint-i Veheb
bin Abd-i Menaf bin Zühre’yi Abdullah için istedi.”
mevāyid-i Ǿamįmü’l-fevāyid-i islāma her ķanķı müsteǾidd-i niǾmet-i hidāyeti
ki, e’ś-śalā-ħān-ı daǾvet olmuşdur, evvel emirde ķabūl ve icābetde nevǾ-i tevaķķuf u
tereddüd itmişdir. (Siyer-i Nebî 113a/1)
“İslam’ın kazançlarının umumi sofrasına davet ettiği her hangi hidayet
niğmetinin taliplilerini öncelikle kabul ve icabette tereddüt etmiştir.”

18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 142
3. 8. Yardımcı cümlesi ana cümlenin yer tamlayıcısının sıfatı olanlar:
Bu tür “ki”li cümlelerde yardımcı cümleler ana cümlenin yer tamlayıcısını niteleyen,
yani ana cümlenin yer tamlayıcısının sıfatı olan cümlelerdir. Bu yapıdaki cümlelerde yardımcı
cümle ana cümleden sonra ya da ana cümle içerisinde yer alabilir.
Ve el-ān sizi ol kelimeteyn-i ħafįfeteyn-i Ǿale’l-lisān ve ŝaķaleteyn-i fi’lmįzāna
daǾvet-sāzım ki, ol iki kelime lā ilāhe illa’l-lāh, ve ennį resūla’l-lāh, kelāmıdır.
(Siyer-i Nebî 125b/18)
“Ve şimdi sizi o dil ile söylenen ve biri la ilahe illallah diğeri de ve enni
resullallah olan iki güzel gelimeyi söylemeye davet ediyorum.”
Anda bir rāhib-i murtāža mülāķį oldum ki, hemvāra śavmaǾasında muǾtekif
bir mücāhid-i pįr idi. (Siyer-i Nebî 118b/14)
“Orada sürekli hücresinde ibadetle meşgul bir ihtiyar olan muhterem bir
rahibe ulaştım.”
Ehl-i fetret ol ŧāǿifeye ıŧlāķ olunur ki, hüdāt-ı şāh-rāh-ı tevĥįd ü įmān olan
peyġāmberān-ı źį-şānıñ debdebe-i kūs-ı daǾvetleri anlarıñ resįde-i gūş u hūşları olmuş
olmaya. (Siyer-i Nebî 61a/3)
“Ehli fetret tevhid ve iman yolunun hadileri (yol gösterenleri) olan şanlı
peygamberlerin davet davullarının debdebelerinin kulaklarına erişmediği kimselere
denir.”
… nāgāh cāsūs-ı nigāhım bir şaħś-ı pür-vaķār-ı sütūde-eŧvāra dūçār oldı ki,
nāśiyesinde envār-ı necābet hüveydā ve āşikār idi. (Siyer-i Nebî 48a/20)
“… birden nazarım alnında asalet nurları aşikâr olan iyi tavırlı ve vakarlı bir
şahsa ilişti.”
Yukarıda da belirtildiği gibi ana cümlenin yer tamlayıcısının sıfatı niteliğindeki
yardımcı cümle bazen de ana cümle içerisinde bulunabilmektedir. Bununla ilgili örnekler de şu
şekildedir:
… meźbaĥ olan mevžiǾe ki, pįş-gāh-ı İsāfe ve Nāǿile’dir, müteveccih oldı, ve
ǾAbdu’l-lāh daħį ser-nihāde-i bālįn-i teslįm ü iŧāǾat olup ol maĥalle geldiklerinde
derĥāl ǾAbdu’l-lāh’ı zemįne ilķā eyledi. (Siyer-i Nebî 23b/16)
“İsafe ve Naile’nin önündeki, hayvan kesilen yere yöneldi ve da teslim ve
itaat yastığına başına koyup o bölgeye geldiklerinde derhal Abdullah’ı yere attı.”
Ve ŚavmaǾa’ya nezdįk maĥalle ki, resįde oldılar, muǾāyene ķıldı … (Siyer-i
Nebî 73a/14)
“Ve Savmaa’ya yakın olan o ulaştıkları bölgeye baktı.”
3. 9. Yardımcı cümlesi ana cümlenin zarfının sıfatı olanlar:
Bu tür “ki”li cümlelerde yardımcı cümleler ana cümlede zarf görevindeki kelimelerin
veya kelime gruplarının niteleyicisi durumundadır. Ana cümlede zarf görevi yapan kelime
grupları genellikle sıfat unsuru “ol, şol, bu, bir, ne” gibi kelimelerin olduğu bir sıfat
tamlamasıdır. Bu yapıdaki cümlelerde yardımcı cümle ana cümleden sonra gelebildiği gibi ana
cümle içerisinde de yer alabilmektedir.
Velākin beynlerinde bu vecihle girih-bend-i unşūŧa-i taǾahhüd oldı ki, ol
naħl-i nāz-perverd-i ĥadįķa-i Ǿafāf baǾde vuķūǾu’z-zifāf muķadder olup bār-āv(er)
143
Fatih KAYA

olıcaķ važǾ-ı ĥaml żuhūr itdikde peder ve māderi menzil-gāhına įśāl eyleye. (Siyer-i
Nebî 17a/21)
“Velakin aralarında o iffet bahçesinin hurma ağacının (Hz. Amine) zifaftan
sonra hamile kalınca anne ve babasının evine gönderilmesi yönüyle bir taahhüd bağı
oluştu.”
Rāvį-i ĥikāyet bu vecihle irvā-i leb-teşnegān-ı naķl u rivāyet ider ki, hengām-
ı itmām-ı duǾā resįde olup dest-i niyāzı sūde-i vech-i žarāǾat ķılmazdan muķaddem
vücūh-ı evdiye ve ĥıyāžı mįzāb-ı seĥābdan nāzil olan süyūl u emŧār bir vefķ-i dil-ħāh-ı
sįr-āb-sāz oldı. (Siyer-i Nebî 68b/18)
“Hikâyenin ravisi duanın tamamlanması anı gelip niyaz elini indirmeden
önce vadi ve havuzlar tarafından yağmur bulutlarından inen seller ve yağmurları suya
kanmış gönüllerin tılsımı olarak nakil ve rivayet eder.”
Ve cümlesine bu vecihle naśįĥat-fermā oldı ki, herkes Ǿiyāl ve etbāǾı ile
Mekke’den taĥannį idüp bir cānibde ħazįde-i peyġūle-i inzivā ve kemer-i kühsāra destyāz-ı
ilticā olup her biri firāz-ı cibālden bir maǾķılda temekkün ve kehfü’l-emān-ı
menįǾde taĥaśśun eyleyeler. (Siyer-i Nebî 28b/9)
“Ve hepsine, herkesin aile ve yakınlarıyla Mekke’den ayrılıp bir tarafta gizli
olarak ve bir dağın yamacına sığınıp her birinin dağların yukarısına doğru bir yerde
yerleşmelerini ve iyi korunmuş bir mağarada konaklamalarını söyleyerek nasihat
verdi.”
Zarfın sıfatı niteliğinde olan bu tür yardımcı cümleler bazen ana cümle içerisinde de
bulunabilmektedirler. Bununla ilgili örnekler şu şekildedir:
Ve ķuvvet ile kendüye žamm idüp bir mertebe füşürde-sāz oldı ki,
şiddetinden ķarįb oldı ki, bį-hūş olam. (Siyer-i Nebî 100b/13)
“Ve kuvvetle beni kendine doğru çekip şiddetinden kendimden geçmeye
yaklaşacak mertebede sıktı.”
Ammā ǾAmmār ol vaķitde ki, ħānesine gelüp vālideynine mülāķį oldı, peder
ve māderi anıñ ķande oldıġın suǿāl itdiklerinde, ǾAmmār daħį tāc-ver-i dįhįm-i įmān
oldıġın anlara iǾlām idüp ve anlara Ǿarž-ı įmān eyledi. (Siyer-i Nebî 123a/4)
“Ammar evine gelip anne ve babasıyla karşışaştığı zaman anne ve babası
onun nerde olduğunu sorduklarında Ammar iman tacını giydiğini onlara bildirip onları
da iman etmeye davet etti.”
Mihter-i Ǿālemiyān ĥažreti daħį Ħadįce’niñ meǿmūlüne müsāǾade-fermā olup
bir vaķitde ki, ĥāmil-i vaĥy ü tenzįl, yaǾni Ĥažret-i Cibrįl’iñ nüzūli vuķūǾ buldı,
server-i enbiyā incāz-ı vaǾd buyurup anı āgāh buyurdılar. (Siyer-i Nebî 105a/19)
“Âlemlerin büyüğü (Hz. Muhammed) Hatice’nin isteğine müsaade edip Hz.
Cebrail nüzul ettiği vakitte nebiler serveri vaadini yerine getirip ona haber verdiler.”
3. 10. Yardımcı cümlesi ana cümlenin yüklem isminin sıfatı olanlar:
Bu tür cümlelerde yardımcı cümle, bir isim cümlesi olan ana cümlenin yüklem
isminin niteleyicisi yani sıfatı durumundadır. Yine bu tür cümlelerde yardımcı cümle ana
18. Yüzyıla Ait bir Siyer-i Nebî’deki “ki” li Cümleler 144
cümleden sonra gelmektedir. Ayrıca ana cümlenin yüklemi bir isim, bir isim tamlaması veya
bir sıfat tamlaması olabilir.
Ve Ħālid’iñ menāķıbındandır ki, زحيمّ ال زحمانّ ال هللا بسم andan vuķūǾ bulmuşdur.
(Siyer-i Nebî 122a/10)
“Ve Halid’in زحيمّ ال زحمانّ ال هللا بسم ’in vuku bulduğu menkıbelerindendir.”
Ve yine sābıķįn-i ĥalbe-i islāmdan biri daħį Śuheyb’dir ki, vālidi ǾAmmāl
devlet-i Kisrā’dan olup bir vaķitde ġāret-gerān-ı rūm anı śıġar-ı sinnį ĥālinde seby
eylemişdir. (Siyer-i Nebî 122b/5)
“Ve yine ilk müslüman olanlardan birisi de Kisra devletinden olup Rum
yağmacılarının küçük yaşta esir ettiği Ammal’ın oğlu olan Suheyb’dir.”
DefǾa-i ūlā melāǿike-i kirām bināsıdır ki, tārįħ-i Ezraķį’de ħilķat-i Ādem’den
muķaddem oldıġı manśūśdur. (Siyer-i Nebî 95b/14)
“İlk defa yapılışı Ezrakî’nin tarihinde Hz. Adem’in yaratılışından önce
olduğu belirtilen meleklerin binasıdır.”
KAYNAKÇA
Abdülbâkî Ârif Efendi (1723). Siyer-i Nebî, Ġstinsah eden: Hasan bin Abdullah, Ġstanbul:
Nuruosmaniye Yazma Eser Kütüphanesi 34 nk 3337.
ECKMANN, Janos (1959). “Çağataycada Yardımcı Cümleler”, Türk Dili AraĢtırmaları
Yıllığı-Belleten.
ERGĠN, Muharrem (1997). Türk Dil Bilgisi, Ġstanbul: Bayrak Yayınları.
KARAHAN, Leylâ (2008). Türkçede Söz Dizimi, Ankara: Akçağ Yayınları.
MANSUROĞLU, Mecdut (1988) “Türkçede Cümle ÇeĢitleri ve Bağlayıcıları”, Türk Dili
AraĢtırmaları Yıllığı-Belleten 1955, Ankara 1988, s. 59-72.
TEKĠN, ġinasi, “Uygurcada Yardımcı Cümleler Üzerine Bir Deneme”, TDAYB 1965, Ankara
1966, s. 35-63.
TULUM, Mertol, Sinan PaĢa, Maarifnâme ve Ki’li Birlesik Cümleler Üzerine Bir Ġnceleme,
BasılmamıĢ Doçentlik Tezi, Ġstanbul 1978.
YELTEN, Muhammet, ġirvanlı Mahmud – Kemâliyye, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayınları, Ġstanbul 1993.
YELTEN, Muhammet, “Pars-Nâme’deki Ki’li BirleĢik Cümleler Üzerine”, Modern Türklük
AraĢtırmaları Dergisi, cilt: 2, sayı: 4, Ankara 2005, s. 45-56.

Konular