XXI. YÜZYILDA TÜRKİYE KİŞİ ADLARINA BİR BAKIŞ

ÖZET
Kişi adları her milletin dünya görüşü, gelenek-görenek, dinî inanç ve yakın
komşularına göre değişkenlik göstermektedir. Türkler, en eski Türk kavmi Hunlardan
itibaren Kök Türkler, Uygurlar, Kırgızlar, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar
dönemlerinde farklı farklı kişi adları almışlardır. Bu çalışmada, Türk kişi adları
üzerine kısa bir değerlendirme yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kişi Adları, Türkiye, Türk Kişi Adları
AN APPROACH FOR PERSON NAMES OF TURKEY
IN 21st CENTURY
ABSTRACT
Person names range by nations, customs and traditions, beliefs, religions and
neighbours. Turks since Kök Türks, at the periods of Uighurs, Kyrgyzi, Karakhanids,
Seljuq Turks and Ottomans have used different person names. In this research,
Turkish person names have been examined briefly.
Keywords: Person names, Turkey, Turkish Person Names
İDİL, 2012, Cilt 1, Sayı 5 / Volume 1, Number 5
www.idildergisi.com 2
Kişi adları her milletin dünya görüşü, gelenek-görenek, dinî inanç ve yakın
komşularına göre değişkenlik göstermektedir. Türkler, en eski Türk kavmi
Hunlardan itibaren Kök Türk-ler, Uygurlar, Kırgızlar, Karahanlılar, Selçuklular ve
Osmanlılar dönemlerinde farklı farklı kişi adları almışlardır. Hunlar Orta Asya‟da
iken Çin ve öteki komşu kavimlerin adlarından etkilenmişler, Türk (Hun) adlarının
yanında Çin erkek ya da kadın adlarını da kullanmışlardır.
Kök Türkler döneminde de Çin ad ve sıfatlarını kullanan yüksek düzeyde
kişiler olmuşsada genellikle Türk ad ve sıfatları kullanılmıştır. Uygurlar döneminde
Budizm‟le ilgili adlar dakullanılmış, komşu kavim Tibet ve Çin adlarına da itibar
edilmiştir.
Türklerin İslâmiyeti kabulü ile önce Arapça, daha sonra da İran‟a komşuluk
münasebetiyle de Farsça adlar kullanılmaya başlanmıştır. Selçuklular döneminde
Keykubat, Keyhusrev, Keykâvus gibi Farsça adlar ve sıfatlar hakanlara verilmiştir.
Osmanlıların kuruluş yıllarında genellikle hep eski Türk kişi adlarına itibar edilmiş,
fakat birkaç nesil sonra genellikle Arapça adlar kullanılmıştır. Orta Asya‟dan
getirilen Selçuk, Alpaslan, Çağrı, Ertuğrul, Or Han gibi Türkçe adların yanında
kullanılan Osman adı tartışmaya açıktır. Bu ad, bana göre, Türkçe OTTUMAN (<
Ot „ateş‟ + Tuman „duman‟) adından başka bir şey değildir. Netekim,
imparatorluğun adının İngilizcede OTTOMAN olarak yazılması bizim görüşümüzü
desteklemektedir. OT „ateş‟ adı/sıfatı, eski Türk ve Moğollarda en küçük çocuğa
verilen OTTİGİN / Moğ. OTÇİGİN „ateş prensi‟ adından başka bir şey değildir.
Mısır Memlûk Sultanı TOMANBAY‟ın adı ( < Tü. tuman „duman‟ + bay „güçlü,
kuvvetli; zengin‟) da buna örnektir.
Türklerin tarihî erkek ve kadın kişi adları dünyanın en zengin birikimine
sahiptir. Hele Moğollarla müşterek yaşamaya başladıkları tarihten itibaren Türk ve
Moğol kişi adları köken ayırt edilmeden her iki kavim insanları tarafından
kullanılmaya başlanmıştır. Cengiz (< Çinggiz), Çağatay, Özbek, Kubilây, Hülâgû,
Olcay, Temür/Temir/Timur, Bâbür/Bebür,
Temüçin ( < Temür+çin = demirci), Batu Han (< Moğ. batu „sert, katı‟;
Nogay Han ( < Moğ. nogay „tüylü köpek‟), Tarkan (askerî bir unvan) gibi adların
yüzlercesi ile bahadır ( böke (=pehlivan), cebe (= zırh) begüm (=kraliçe, prenses)gibi Moğolca sıfat ve adlar
Türkler arasında günümüze kadar kullanılmıştır.
Türk kişi adları çok önemli bir konu olmasına rağmen Türkoloji içinde pek
araştırılmamış, bu konuda bilimsel sözlükler hazırlanmamıştır. Bizim 40 yıl önce
Doçentlik tezi olarak hazırlamaya başladığımız “Eski Türk ve Moğol Kişi Adları”
GÜLENSOY Tuncer, XXI. Yüzyılda Türkiye Kişi Adlarına Bir Bakış
3 www.idildergisi.com
adlı çalışmamızın ham malzemeleri bu yıl dizgiye başlanmıştır. Sanırım, 20 binden
fazla tarihî Türk ve Moğol erkek ve kadın adı, anlamları ve etimolojileri ile birlikte
Türkologların ilgi ve bilgisine sunulacaktır.
Bu küçük makalede Yirmi birinci Yüzyılda Türk kişi adlarının durumu
hakkında bilgi verilecek, aynı zamanda yorumu yapılacaktır.
Türkler, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, en az 4000 yıldır dünya tarihi içinde
yer almışlar, Asya‟dan başlayarak Karadeniz‟in kuzeyi, Kafkaslar, Orta Doğu, Doğu
Karadeniz dolayları, Orta Avrupa, Batı Avrupa, İtalya, İber yarımadası, Balkanlar ve
Trakya gibi çok geniş bir coğrafyada yaşamışlar, beylikler, prenslikler ve
imparatorluk kurmuşlardır. Hun Türklerinin uzandıkları topraklarda bugün hiçbir
Hunlunun izi kalmamıştır. Attila ve Hunları adları, gelenek ve görenekleri, töreleri,
halı ve çadır sanatları ile birlikte kaybolmuşlar; tarihin kurganları içinde
kemikleşmiş ya da kömürleşmiş olarak yok olmuşlardır. Hunlardan sonra tarih
sahnesine çıkan Peçenek ve Kuman/Kıpçak Türkleri de aynı şekilde Balkanlar,
Makedonya, Macaristan ovaları, Romanya/Basarabya [ < Türkçe: bas-ar apa],
Ukrayna, Belarusya ve Karadeniz‟in kuzeyindeki topraklarda önce
Hıristiyanlaşmışlar, sonra dillerini, törelerini, gelenek ve göreneklerini kaybederek
Slavlaşmış, Romenleşmış, Macarlaşmış, Bulgarlaşmışlardır. Bugünkü Bulgarların
ataları Tuna Bulgarları TÜRK soylu idi. Bu Türklerin İslâm dinini de unutarak önce
Hıristiyan, sonra da Slavlaşmış olmaları acı bir gerçektir.
Karadeniz‟in kuzeyinde Kuman/Kıpçak adlı bir Türk kavmi yaşıyordu. Uzun
boylu, beyaz tenli, sarı saçlı, mavi ve yeşil gözlü bu Türk kavmi çok savaşçı
oldukları gibi çok da medenî idiler. Çatıları ağaçtan keçe örtülü çadırlarda (=öy, üy,
yut, ger) yaşıyorlar, pantolon
(Eski Türkçede: üm) giyiyorlar, koyun-sığır-at besliyor „kımız‟ içiyorlardı.
Tekerlekli arabalar üstünde taşıdıkları „hamam evler‟de yıkanıyorlar, aynı tip
evlerde kurdukları tezgâhlarda gömlek-pantolon vb. gibi giyecekleri dokuyorlar,
ketenden iplerle ve derilerden at koşumları yapıyorlardı. İşte bu büyük Türk kavmi,
yalnız Balkanlar, Romanya, Ukrayna topraklarında değil, Kafkasya‟da da uzun yıllar
yaşamışlardır. Gürcü Kralı IV. David‟e yardım için Kafkaslar‟a gelen en az 300.000
atlıdan oluşan Kıpçak Türkleri, zamanla dillerini, dinlerini ve törelerini unutarak
Gürcüleştiler ve tarih sahnesinden kayboldular. Bugün Bartın‟dan itibaren Karadeniz
sahillerinde yaşayan pek çok sarışın, mavi gözlü ve beyaz tenli insanın ataları bu
Kıpçaklardır. Yine bugün “Gürcü Türkleri” adı ile anılan Türklerin ataları da
Kıpçaklardır. Gregoryan mezhebini kabul ederek Hıristiyanlaşan Kıpçakların kim
bilir kaç bini Ermeniler arasında eriyip gitmiştir.
İDİL, 2012, Cilt 1, Sayı 5 / Volume 1, Number 5
www.idildergisi.com 4
Yukarıdan beri eski Türklerin tarih içinde nasıl eriyip gittiklerini birkaç
örnekle anlatmaya çalıştım. Ya başka coğrafyalarda Araplaşan, Farslaşan, Kürtleşen,
Çinlileşen, Hintlileşen, Afganlaşan, Amerikanlılaşan, Almanlaşan ve ötekileşen
Türklere ne diyeceğiz…
İşte XXI. Yüzyılda da Anadolu (Türkiye)‟da yaşayan Türklerin adlarına
şöyle bir değinmek istiyorum. Anadolu‟da Türk asıllı insanların yanında başka
kavimlerden azınlık yada öteki kavim insanları yaşamaktadır. Onların kullandıkları
kişi adları onları ilgilendirir ve Türk Medenî Kanunu‟nda da illâ şu adları
kullanacaksın diye bir madde yoktur.
Türk asıllı olup da Türkçenin dışında Arapça, Farsça, Rusça, İngilizce ve
Almanca adlar kullanan insanlarımız vardır. O zamanların siyasî görüşüne göre
çocuğuna Cansın (aslı: ABD Başkanı Johnson‟un adına izafeten), Fidel (Kuba
devrim lideri Fidel Castro‟nun adına izafeten), Herkül (Truva savaşındaki meşhur
kişi) gibi Türklükle hiç ilgisi olmayan adlar daverenler olmuştur.
Bazı insanlarımız artık çok eskimiş olmasına rağmen, “annemin, nenemin,
dedemin adı” diyerek sözlüklerde bile anlamlarını bulamayacağımız adlar vermeye
devam etmektedirler. Genellikle Arapça ya da Farsça olan bu adlar belki bir nesil
sonra ortadan kalkacaktır ama Türk kişi adlarının sürekliliği açısından sakıncalıdır.
Bazı kişiler anlamlarını hiç bilmedikleri adları ya beğendikleri için ya da özenti
olarak çocuklarına takmaktadırlar. Dinî inanışları bakımından Arapça adları tercih
edenlerin bazıları Kur‟ân-ı Kerim‟de geçen Arapça Aleyna, Ahat, Samet gibi
sözcükleri ya da Arap coğrafyasında bulunan Uhut, Medine vb. gibi şehir, dağ, ova,
nehir vb. adlarını çocuklarına vermektedirler. Artık Arap adları içinde bile
bulunmayan Ebu Hureyre gibi söylenmesi zor adları Türklerin kullanmaktan
kaçınmaları gerekir. Zira, Müslümanlık başka, Araplaşmak başkadır. Bu adlardan
pek çoğu da hem Musevî hem de Hıristiyanlar tarafından kullanılmaktadır:
İbrahim/Abraham, Davut/David, Süleyman/Salamon, Yakup/Jacob, Havva/Eva,
Musa/Moses, İsa/Jesus, Meryem/Mary..gibi.
Günümüz Türk insanının ad tercihleri ne dinî inanış ne siyasî görüşlere göre
belirleniyor demiştik. Bunların yanında moda adlar da bulunmaktadır. Meselâ,
geçtiğimiz birkaç yıl içinde erkekler için EFE, kızlar için ECE adları ön sıralarda idi.
Şimdilerde EGE ve EYLÜL adları modadır.
Bir zamanlar tarihî Türk adları: Metehan, Bilge Han/ Kağan, İlterişhan,
Kutalmış, Yolluğ Tigin, Baybars, Aybars, Ötüken, Alpaslan, Çağrı, Kağan/Hakan,
Tarkan, Ayhan, Sancar, Tümen (=pek çok, onbin)…vb. gibi adlar revaçta idi. Bu
adlar halâ pek çok aile tarafından tercih edilmektedir.
GÜLENSOY Tuncer, XXI. Yüzyılda Türkiye Kişi Adlarına Bir Bakış
5 www.idildergisi.com
Kızlar için Asena, İsenbike, Aybike/Aybige, Aybala, Aysun, Ayhatun,
Tolunay, Almıla, Gökçe, Gökçen, Çolpan, Balçiçek, Balkız, Hatun, İpek
(Kırgızlarda: Kızcibek „ipek kız‟), Begüm vb. gibi Türkçe kökenli güzel adlar
kullanılmaktadır.
Türklerin tercih ettikleri adlardan bir grup da “nehir, göl ve deniz” adlarıdır.
Meselâ, Fırat, Menderes, Tunca, Seyhan, Ceyhan, Ceyhun, Orhun/Orkun, Volga gibi
adlar erkeklere; İdil (< İtil), Dicle, Selenga gibi adlar kızlara; Tuna, Meriç gibi adlar
da hem kızlara hem erkeklere verilmektedir.
Ege, Hazar, Baykal gibi büyük deniz ya da göl adları da erkeklere
verilmektedir.
Memleket, şehir ya da kasaba adlarının genellikle kızlara verildiği görülür:
Türkiye,
Türkmen, Bağdat, Cezayir, Kırgız, Sorgun (Yozgat‟ın ilçesi), Ilgın
(Konya‟nın ilçesi) gibi. Fakat, Uygur, Özbek, Azer gibi kavim adları da erkeklere
verilmiştir.
Güçlü, görkemli ve güzel hayvan adları da yüzyıllardır Türklerin ilgisini
çeken adlardandır: Arslan/Aslan, Alparslan, Kaplan, Porsuk, Bozkurt, Börteçinoa (=
Moğ. Bozkurt), Karacabey, Kartal, Doğan, Şahin, Atmaca, Suna/Sona (=yeşilbaş
ördek), Kumru vb. Ayı, tilki, geyik, at, eşek vb. gibi hayvanların adları çocuklara
verilmemiştir.
Başka ülkelerde, meselâ Rusçada Medved „ayı‟ hem ad hem de soyadı olarak
kullanıl-maktadır.
Mevsimlerden Bahar (Farsça „seçilmiş, seçkin‟ demektir]; aylardan Nisan ve Eylül, günlerden yalnız Cuma
Türkler tarafından tercih edilmiştir.
Türk erkek ya da kadın adları içinde hem çok güzel, hem de ilgi çekici
olanlara rastlanmaktadır: Su, Toprak, Kaya, Çakıl, Ada, Yaprak, Budak, Çiçek
[Çiçek adı Kıpçaklar tarafından da çok kullanılmıştır. Gürcü kıralı IV. David‟in
eşinin adı da Çiçek idi.
Bizans imparatorlarının giydiği kaftana da Çiçek adı verilmişti.], Çimen [Bu
bitki adı Farsçaya da geçmiştir.], Gonca, Yonca, Gelincik, Buğday, Başak, Çınar
(Kırgız: Çınara), Ilgın (bir tür ağaç), Itır (=güzel kokulu bir çiçek), Yağmur, Damla,
Rüzgâr (< Farsça), Bora, Bulut, Güneş, Yıldız, Hilâl/Nazlı Hilâl, Aysun, Ayperi, Ay
İDİL, 2012, Cilt 1, Sayı 5 / Volume 1, Number 5
www.idildergisi.com 6
Han, Çolpan (=çoban yıldızı) gibi tabiat ile ilgili adların sayısı oldukça fazladır.
Artık, Türkçe Sözlük‟te bulunan pek çok kelimeyi “kız” ya da “erkek” adı olarak
görmemiz mümkündür: Gerçek, Yurda, Atok, Ezgi, Beste, Güfte, Masal, Öykü,
Özge, Sezgin, Sevinç, Sevgi, Yurdal, Alınterim, Sinem, Didem, Yalman (=kılıçın
Keskin yüzü), Günay (e/k), Deniz, Irmak, Derya (e/k), Nakış, Sırma, Tolga, Evrim,
Sezgin, Sezin, Işıl, Işılay, Pırıl, Yeliz gibi yüzlercesi.
Bu arada hiç aklınıza gelmeyecek adlara da rastlarsınız: Tevrat, Bağdat,
Cezayir, Yemen, Tuvana (=Cennet‟e düşen ilk yağmur tanesi) … gibi.
Kızları çok olan aileler son kıza Yeter, Döndü, Döne; erkek evlâtları ölenler
son doğan oğula Satılmış, Dursun, Durdu, Hak/Allah/Tanrı/Huda (verdi) adlarını
vererek onun yaşaması için dilekte bulunurlar ve kötü ruhlara mesaj gönderirler. Bu
isimler köylerin dışında pek kullanılmamaktadır.
Her Türk boyunun kendi lehçesi ile verdiği kız ya da erkek adlarının sayısı
yüz binlercedir. Hunlardan, Kök Türklerden, Uygurlardan, Kıpçak/Kumanlardan vb.
Türk boylarından günümüze ulaşabilenleri sayısı oldukça fazladır. Büyük Macar
Tarihçi ve Türkoloğu Laszló Rásonyi‟nin “Tarihte Türklük” adlı eseri ile özellikle
Kuman kişi adları üzerine yazdığı makaleler birer adbilim (onomastik)
kaynakçasıdır. Türk kişi adları olduğu kadar, yer, su, nehir, deniz, göl ve dağ adları
da çok ilgi çekicidir. Genç Türk dilci ve halkiyatçılarını bu konulara yöneltmek ve
araştırmaya sevk etmek görevimiz olmalıdır.
Türk kişi adları gerçekten hem güzel, hem anlamlı hem de estetiktir.
Söylenişleri ile birlikte müzikalitesi de çekicidir. Onun için her Türk, yeni doğan kız
ya da erkek çocukları için Türkçe adları tercih etmeli, övünerek kullanmalıdır.
Unutmamalıyız ki hiç bir Arap ya da Fars, Alman, Rus, İtalyan vb. çocuklarına Türk
adı koymazlar. Biz niye koyalım ki…
GÜLENSOY Tuncer, XXI. Yüzyılda Türkiye Kişi Adlarına Bir Bakış
7 www.idildergisi.com
KAYNAKLAR
Erol, Aydil. Adlarımız, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yay. Ankara, 1992.
Gülensoy, Tuncer. (Bu konuda yazılmış pek çok makalesi vardır: bkz.
www.tuncergulensoy.com)
Sakaoğlu, Saim Türk Ad Bilimi, TDK yay. Ankara, 2001.
Sümer, Faruk. Oğuzlar –Türkmenler-, (pek çok baskısı vardır.)
__________, (Bu konuda yazılmış pek çok makalesi vardır).
Rásonyi, Laszló Tarihte Türklük, TKAE yay., Ankara 1971.

Konular