Pir Mehmet b. Evrenos b. Nfireddi'n, Kitab-ı Bosta'!-ı Nasayih,

TANITMALAR 309
. Erciyes Üniversitesi Yayınları No: 91, Kayseri: Erciyes Üniversitesi
Basımevi, 1996, 295 s. (ISBN 975-8013-15-7)
Kitabın müellifi, Karatovalı Za'i'fi adıyla tanınan Pfr Mehmet b. Evrenos b.
NCıreddin Zaifi, 16. yüzyıl şairlerimizdendir. Bu şairimizin Kitab-ı Bostan-ı Nasayih
adını taşıyan eseri, Feri'düddi'n Attar'ın pend-name sinin manzum tercümesidir. Eserin
biri müellif hattı iki yazma nüshası vardır. Amerika nüshası, müellif hattı olan
Topkapı nühasından istinsah edilmiştir.
Zaifi, pend-name yi genişleterek tercüme etmiş. , bu sebeple, kendisini eserin
musannifi olarak göstermiştir. Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyelerinden, Doğu Dilleri ve Edebiyatları B,ölüm
Başkanı Doç. Dr. Ümit Tokatlı tarafından yayıma hazırlanan ve incelenen bu eser
"Önsöz"(IX-X), "Bibliyografya" (XI-XIII), "Kısatmalar" (XV), Transkripsiyon
Alfabesi (XVII), "Giriş) (XIX-XXII), "Metin" (1-19), "Ayetler" (121-124),
"Açıklamalar" (125-138), "Dil Notları" (139-164), "Dizin" (165-291), "Ekler Dizini"
(293-295) "Tıpkı Basım" ve "Farsça Metin"den oluşmaktadır. Burada tanıtmaya
çalışacağımız eser, bir metnin transkribe edilip özellikleri üzerinde durulmasından
ziyade, yaygın olarak kullanılan bazı çeviri-yazı bilgilerinin yanlış olduğunu
belirterek bu yanlışlıkları düzeltmeye yönelik olması bakımından da dikkat çekicidir.
Arap harfleriyle yazılmış eserleri Latin harflerine aktarırken kullanılan çeviriyazı
(transkripsiyon) sistemimizde, henüz bütün bilim adamlarımızca üzerinde
mutabakata varılamayan bazı hususların olduğunu biliyoruz. Tokatlı, eserin önsö-
zünde bu konuya temas ederek, "üzerinde henüz mutabakata vanlamayan husus"lardan
biri olarak belirttiği "hemze ve benzerinin imHidaki fonksiyonunun
açıklığa kavuşmamasından kaynaklanan husus" üzerinde durmaktadır. Tokatlı'nın bu
konudaki görüşleri kısaca şöyle:
"Hemze, Arapçaya mahsus bir ünsüzdür; alfabede özel bir işareti (harfi)
yoktur. Bunun sebebi de, çoğu kez üzerinde yazıldığı uzun ünlü veya aynı ünlünün
ünsüz sesine dönüşmesidir: şe'n >şan, şu'm > şCtm, mü'errib :> müverrib ....
Burada bizi ilgilendiren kürsülü hemzedir ; yani noktasız ye üzerinde gösterilen
ve sa 'il > say il örneğinde olduğu gibi, y sesine dönüşen şeklidir.
Farsça'da, kelime içinde ve sonunda hemze sesi yoktur. Kelime içinde ve
sonunda yf seslerini karşılayan yan yana iki ye yerine, kimi zaman, aynı ses değerini
taşıyan y sesi, kürsülü hemze ile gösterilir. Her iki imianın okunuşu aynıdır, yani yi
dir. O halde ister y, isterse kürsülü hemze olsun, Neviiyi herciiyi ... gibi kelimelerin tek
çeviri-yazıları olmalıdır.
Eski Farsça kelime sonu -eg (ag/-ak) ekinin ünsüzü düşüp, geriye kalan kısmı,
Arapçada aynı görevi üstlenen, kendinden önceki üstün sesini imiada belirten işaretle
karşılanmıştır.
Arapça ve farsça kısa ünlüler harekelerle gösterildiklerinden, kelime sonunda
e(a) ünlüsünü, kelime sonunda yazıldığı şekliyle temsil etmesinden dolayı, h harfine,
yazıda olan, okunuşla olmayan anlamındaha'-i resmiyye ismi verilmiştir.
Arapça kelimelerle kısa ünlüler ve uzun a ünlüsünden önce t sesi ; Farsça
kelimelerde uzun a ve uzun i ünlülerinden önce ekin aslı, ortaya çıkar : A. medrese >
medresetÜ, medresete, medreseti, medresetan; F. aViice > bViicegiin, zinde > zindegl
310 TANITMALAR
H ii '-i resmiyye ile biten isimlere eklenen Farsça tamlama ekinden önceki
yardımcı y harfinin kelime sonunda yazıldığı şekli küçültülüp hemzeye benzetilerek,
ha 'i resmiyye üzerinde yazılması, yanlış çeviri-yazılara yol açmış ve bu yanlış
umi.imileşmiştir.
Ünlü ile biten isimlere eklenen Türkçe akkuzatif eki de bazen aynı imla ile
yazılmıştır. Ama bu işaretin hemze ile karıştırılması sonucu, " ... div bu kazaziyye'i
işitdi ... ", " ... bu kaziyye'i anlara bildürdi ... " gibi çeviri-yazılara rast! anmaktadır.
Şunu da belirtmeliyiz ki, ha'-i resmiyye Türkçeye geçince, lafzıyye (okunan)
haline gelmiş ve ünlü harflerin dördüncüsü olmuştur. Kelime içinde -yazıldığı
yerlerde- e, kelime sonunda (kalınlık-incelik uyumuna göre) a veya e seslerini ifade
etmiştir. "1
Tokatlı, yukarıda yaptığımız alıntıdan da anlaşılacağı üzere, Ha'-i resmiyye ile
biten isimlere eklenen Farsça tamlama ekinden önceki yardımcı y harfinin kelime
sonunda yazılışını sistemli olarak y ile göstermiştir. Bilindiği gibi, bu işaret genellikle
hemze olarak düşünülmekteydi. Ünlü ile biten isimlerden sonra gelen Türkçe
akkuzatif ekinin Ha'-i resmiyye ile yazılması ve hemze ile karıştırılması yüzünden
çevin-yazıda bazı yanlış okumalara rastlanmaktadır. Tokatlı, bu konu üzerinde
önemle durmakta ve kitabın bütününde uygulamaktadır. Kitab-ı Bostan-ı Nasayih adlı
eserin bazı özelliklerinden hareketle kaleme alınan bu ve benzeri konularla ilgili ileri
sürülen görüşler ılginç ve orijinal olup, bu konularda Tokatlı'nın geniş ve doyurucu
makaleler yazması gerekmektedir.
"Giriş"te, "Kutadgu Bilig", "Atebetü'l Hakayık", "Divan-ı Hikmet", "Risaletü'nNushiyye",
"Usi.il-name", "Hayriyye" gibi nasihat-name özelliği taşıyan eserler
hakkında kısa bilgiler verilmiş, bazı nasihat-narnelere pend-name adının verilmesinin
Feridüddin Attar'ın (1 ı ı 9?-1190?) Pend-namesi'nden kaynaklandığı ileri sürülmüş­
tür. Pend-name hakkında genel bilgiler de veren Tokatlı Türkçe'ye yapılan tercü-
melerin dört grubta ele alındığını belirterek tercüme şekillerini şöyle sıralamaktadır:
"ı- Aslını bozmamak amacı ile kelime kelime,
2-Kelime kelime olmamakla birlikte aslına uygun,
3- Konusu aktarılarak,
4- Genişletilerek, yapılan tercümelerdir. 2
Zalfı'nin Kitab-ı Bostan-ı Nasayih"i dördüncü gruba dahil edilmektedir. Zalfı,
daha önce de belirtildiği gibı, pend-name yi genişleterek tercüme etmiş, bu sebeble,
kendini eserin musannifi olarak göstermiştir.
Giriş'te "Zalfi ve Eserleri", "Eserin Nüshaları" ve "Eserin Muhtevası" hakkında
da bilgiler verılmektedir.
Tokatlı, sözü edilen çalışmanın "Metin" kısmında, eserin iki nüshası üzerinde
çalışmış, nüsha farklarını dipnotlada göstermiştir. Metni Latin harflerine aktarırken,
Arapça ve Farsça kelimelerle yapılan zihafları dikkate almadan, uzun ünlüleri kendi
ses değerlerı ile göstermiştır.
2
Umıt Tokatlı, Pir Mehmed b. Evrenos b. NCıreddin Za'ifi, Kitab-ı Bostan-ı Nasayılı,
Kayseri, 1996, s. IX.
Tokatlı, a.g.e., s. XX
TANITMALAR 311
"Ayetler" demetinde yer alan ayetler ve mealieri hakkında bilgiler vermektedir.
Ayetlerle ilgili olarak yapılan açıklamalar arasından ilginç gördüğümüz bir örneğı
aşağıda gösteriyoruz:
"488. beyit : Gizlenür sanma her iş kıl ihtiyat
Menfez olmaz üştüre semm-i !Jıyiit
Doğrusu' ayetlerimizi yalan sayıp, onlara karşı büyüklük taslayanlara, göğiın
kapıları açılmaz; deve iğnenin deliğinden geçmedikçe cennet'e de giremezler. ' AraJ
suresi ( 40. ayet)
Buradaki cemel (deve) kelimesini İbn Abbas cümmel okumuştur. [AI-Zamahşeri:
El- Keşşaf 3/103; El-Lisan: "cemel" mad. ] Arapça cem'-i teksirde (kırık
çoğul), fu "al vezninin tekili ancak fa 'il olabilir. [rukka-raki '], halbuki cümmelin
tekili cümldür; anlamı da iptir. Ebu's-semmal ise kelimeyi aynı anlamda "cemi"
okumuştur [İbn Haleveyh: Muhteşaru Şevazi '1-Kur'an]. Böyle bir d üzeitme Metti
ineili'nde yapılmış ve (cemel) e ip anlamı verilmiştir. [Bar Behlül, lexicon 500]" .3 "Açıklamalar"da, metinde yer alan peygamber, kavim, tarihi şahsiyetler vb.
altında, "Peygamberler", "Din Büyükleri", "Tarihi isimler", "Tarihi Kavimler", "Yer
isimleri", "Fıkıh", "Kimya", "Hikaye Kahramanı", "Telmih Yolu İle" başlıkları altında,
açıklayıcı, bilgiler verilmektedir.
"Dil Notları "nda, Türkçe Kelimeler le İlgili Bazı Özellikler", "Arapça Kelimelerle
İlgili Bazı Özellikler", "Farsça Kelimelerle İlgili Bazı Özellikler" ve "ilaveler"
üst başları altında toplam 52 konuda bilgiler ve bu bilgileri destekleyen örnekler
metinden hareketle verilmektedir. Bu konuları şöyle sıralayabiliriz: 1. Ünlü
uzatılınası (imale), 2. Ünlü düşmesi, 3. Ünlü Birleşmesi", 4. Ünsüz Düşmesi, 5.
Sedalılaşma, 6. Hece Düşmesi, 7. Aitlik eki-ki, 8. Ek uyumsuzluğu, 9. Arkaik
şekiller, lO. sin< sen, ll. o< oı, 12. Ünlem eki-a, 13. İçün, 14. İle, 15. Teklik birinci
şahıs eki-am/-em, 16. Gelecek zaman eki-acak/-ecek, 17. u-iktidarİ fiil, 18. -ınca/­
ince, 19. Türkçe kelimelerle Farsça tamlama, 20. Bağlama grubu, 21. Bazı ilgi çekıci
kelimeler, 22. y-sesi, IIArapça Kelimelerle İlgili Bazı Özelliklerll: 23. Ünlü türemesi,
24. Ünlü Değişmesi, 25. Ünlü kısalması, 26. Ünsüz değişmesi, 27. Ünsüz düşmesı,
28. İkileme, 29. Tesniye (ikilik), IIFarsça Kelimelerle İlgili Bazı Özelliklerii: 30.
Ünlü türemesi, 31. Ünlü uzatılması, 32. Ünlü kısalması, 33. Ünlü değişmesi ü < i, 34.
Ünlülerin yer değiştirmesi, 35. Emir kipi, 36. İzafet kesresi, 37. (-d) düşmesı, II
İlaveler II: 38 İmla yanlışları, 39. Tamlama yanlışı, 40. Okunmayan ünsüz, 41. Cali
masdar, 42. İki şekilli kelimeler, 43. Ünlü uyumuna girme temayülü, 44. Peltek z
(d), 45. Bağlama edatı u, 46. Vav-ı ma'dı1Ie, 47. Farsça imla te'siri, 48. Yardımcı fiil
horden, 49. Çatı eki görevindeki Arapça kalıplar, 50. Partisİp görevindeki Arapça
kalıplar, 51. Farsça partisİp grupları, 52. Kuralsız çokluk.
"Dil Notları"nda ilgimizi çeken bazı hususları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Ca'li masdar: "Arapça masdar kelimesinin anlamı, hem fiilierin zaman ve
şahıs ifadesi taşımadığı kelimeler hem de soyut isimlerdir. Birinci anlamda Türkçe
-mak 1-mek, Farsça -tan 1 (-dan) dan; ikinci anlamda Türkçe *lık (*lik 1 *luk 1 *liik),
Farsça *i ekieriyle yapılan kelimelerdir. Arapçada bağlılık ve aitlik *i < *iyy ve
dişilik, dolayısıyla çokluk bildiren *e(t) eklerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır:
3 Tokatlı, age., s 124.
312 TANITMALAR
*iyye(t). İstisnasız, soyluluk kavramı istenen her isim ve sıfata, hem de ek olarak
gelebilmesi, Arapça açısından tabii ki sun'i (ca'li) bir durumdur ve bu ekle yapılan
isimler de (soyut isimler) ca'li masdarlardır. ( .. .)"4
2. Farsça derslerimizde masdar ekinin -denli ve -tenli olmak üzere iki şeklinin
olduğunu görmüştük. Ancak Tokatlı, Farsça'da masdar ekinin sadece -ten olduğunu
ve ses uyumu sonucu -den şeklinde ortaya çıktığını vurgulamaktadır: "( ... ) Farsça
mastar ekini -den'li ve -ten'li diye ikiye ayırmak, pratik bir tasnif olarak doğru
olabilir. 9kat dilbilgisi açısından yanlıştır. Çünkü Farsça mastar eki sadece -ten'dir.
Ünsüzlere eklenerek aynen korunmuş (ünsüz uyumu); ünlülere eklenerek, t sesi
önce peltek z, sonra da d olmuştur. Sızıcı titrek r ünsüzünden ve Ca'li masdar ekinin
uzun i ünlüsünün düşmesiyle n ünsüzünden sonra da ek -den'dir: averden,
handiinden. ( ... )"5
3. Viiv-ı ma'dfile: " ( ... ) Eski Farsçanın asli seslerinden !Jw birleşik ünsüzü de,
Farsçanın bazı ağızlarında yaşamasına rağmen, edebi dil ve te'sirindeki konuşma
dilinden düşüp, yerini h sesi almıştır. Çift dudak ünsüzü w ise, imiada korunup,
okunuşta, kendisine en yakın ünlü olan o sesine geçmiştir. Bir süre sonra, o ünlüsü
düzleşerek a'ya dönüşür : !Jw > !Jo > !Ja. Düzleşen veya şekil değiştiren w( o)
anlamına gelen vav-ı ma dille ismini de işte o zaman alır. Bu değişikliği imliida,
w'den sonra eklenen ve üstün görevinde olan elif harfi gösterir. Ancak bu harf, imlii
te'siriyle uzunluk kazanmıştır: !JVab, !JVar, !JVan, üstü!JVan ... vb. Bazı kelimelerde ise,
gelişmenin a safhası benimsenmeyerek o sesi hakim olmuştur: !Joş, !Jod, !Jurşld,
( ile va v-ma 'ruf arasındaki fark, kelimenin anlamı ile belirlenir: !Jon (yemek; sofra),
!Jun (kan), !Joy (ter), !Juy (yaradılış) ... vb. iki ses arasında kesin tercih yapmayan
kelimelerde var: !Jonf!JVan; !Jorf!JVar, ... vb. ( ... )6
Yaptığımız alıntılardan da görüldüğü gibi, "Dil Notları"nda çok önemli konular
metindeki örneklerden hareketle ele alınmıştır. Tokatlı'dan, başka örneklerle de
besleyerek, bu konuları inceleyen müstakil bir kitap çalışması bekliyoruz.
"Dizin "de, metinde yer alan kelimelerin indeksi, "Ekler Dizini''nde de metinde
yer alan e-klerin indeksi verilmektedir.
Kitabın sonunda metnin "Tıpkı Basım"ı ve "Farsça Metin" yer almaktadır.
Kitabı hazırlayan Ümit Tokatlı'yı bu önemli çalışmasından dolayı kutluyor, yeni
çalışmalarını bekliyoruz.
4
5
6
Tokatlı, a.g.e., s. 152-153.
Tokatlı, a.g.e., s. 154.
Tokatlı, a.g.e., s. 155.
Bayram DURBİLMEZ

Konular