Hafız-ı Şirazi 2

On dördüncü yüzyılda (1324-1391 yılları arasında) yaşamıştır ve İran’ın Şiraz şehrinde doğmuştur. Asıl adı Şemsettin Muhammed olan Hâfız-ı Şîrazî’nin lakabı Khace Hafız-ı Şirazi’dir. Babasının adı Bahaeddin’dir. Bazı tarih yazarları Hafız’ın babası Bahaeddin’in ticaretle uğraştığını, annesinin ise Kazerun halkından olduğunu belirtmektedir.

Atabekan fars saltanatı döneminde Isfahan şehrinden Şiraz şehrine göç etmişlerdir. Babası Bahaeddin vefat ettikten sonra oğulları her biri bir tarafa dağıldı, ancak henüz bir çocuk olan Şemseddin Muhammed annesi ile birlikte Şiraz’da kaldı. O dönemde bu iki insanın hayatı yoksulluk içinde devam ederken, birden eğitim aşkı genç Muhammed’i sardı. Meyhane tezkeresinde beyan edildiği gibi o dönemde genç Şirazi bir yandan eğitimine devam ederken bir yandan da geçimlerini sağlamaya çalışıyordu. Daha sonra Hafız’ın yaşamı değişti ve bilim talebeleri sınıfına katıldı. Şiraz şehrinde çağın âlimlerinden ve edebiyatçılarından ders almaya dini ve edebi eserleri irdelemeye başladı.

Hafız küçüklüğünden beri bilime ve öğrenmeye açık bir kişiliye sahipti ve kendi döneminde tanınmış bilim adamların ve ulemaların yanlarından bir türlü ayrılmazdı. Özellikle Gavamaddin Abdullah adlı bilim adamından çok şey öğrenmiştir. Hafız’ın çağdaşı ve aynı zamanda en yakın arkadaşı Muhammed Gülendam, Hafız’ı çağın önde gelen Kavameddin Ebulbeka ve Abdullah Şirazi gibi ünlü âlimler ve ediplerin derslerinde gördüğünü ve kendisinden o dönemde bazı gazeller dinlediğini belirtiyor. Muhammed Gülendam’ın sözlerinden anlaşıldığı üzere genç Hafız o dönemde hem dini konular hem edebi bilimler üzerinde çalışıyordu ve üstadı Kavameddin bizzat Kur’an-ı Kerim âlimlerinden olduğu için Hafız da Kur’an-ı Kerim’i ezberlemeye ve 14’lü kıraati öğrenmeye başladı ve bu bilgisi yer yer şiirlerine de yansıdı.

Gençlik yıllarında dini ve edebi bilimlere çok vakıftı. Zor şartlarda okuyabilmiş, şeriat, tasavvuf ve edebiyat konularında kendisini yetiştirmiş bir âlimdir. Keskin zekâsı ve okuduğu gazellerle herkesi hayrete düşüren kişiliğiyle, toplumları etkilemeyi başarmış olan Hafız, İran sınırlarını aşan bir üne sahipti. Yirminci yüzyılda bilim ve edebiyat dalında yaşadığı diyarın en ünlü şairlerinden birine dönüştü.

Kendisi bilim ve edebiyat birikimine ilaveten Kuran-ı Kerim’i de ezbere bildiğinden dolayı “HAFIZ“ mahlasını ona layık bulmuşlardır. Hafız’ın en yakın arkadaşı Muhammed Gülendam, büyük şairin adı ve lakaplarını şöyle sıralıyor: Mevlana-ül Azam, El-Merhum El-Şehid, Mufahhir-ul Ulema, Üstad Nahayir-ul Udeba, Şems-il Mille Veddin, Muhammed Hazfız Şirazi.

Hafız’ın yaşadığı dönemi Şiraz kenti gerçi siyasi açıdan pek istikrarlı sayılmazdı, lakin ilim ve edebiyat açısından İslam dünyası ve İran’ın önemli kentlerinden biriydi. Evli ve bir kaç çocuğu olan Hafız bazen şiirlerinde evladının ölümünden de söz ediyor. Hafız’ın Şah-i Nebat adında bir kıza olan aşkı hakkında da bazı efsaneler yaygındır ve yine aynı efsanelere göre Hafız, bu kızla evlenir. Kimileri de Şah-i Nebat’ı Hafız’ın manevi ve ruhani sevgilisi ve kimileri de bu kızın aslında şairin şiir zevkinin ürünü olduğunu belirtiyor. Hafız’ın en önemli şaheseri ise, gazelleridir. Büyük şair Hafız eserlerinde Mevlana, Kemal, Sadi, Humam, Ohadi, Hacu gibi büyük şairlerin en güzel şiirlerini kullanarak onlara yine şiir kalıbında cevaplar vermiştir. Şair şiirlerinde en seçkin sözcükleri ve zarif biçimde kullanmış ve her birini yerli yerine oturtmuştur.

Hafız’ın yaşadığı çağı aslında Fars dili ve edebiyatı ve İslam kültürü büyük bir değişim yaşadığı çağdır. Bu yüzden şairin kullandığı dil ve düşüncesi kendisinden önce gelen şairlerin dili ve düşüncesine kıyasla bize biraz daha yakın durmaktadır. Belki de bu yüzden günümüzde bu büyük şair Horasan ve Irak’ta yaşayan ve Farsça şiir yazan şairlere nazaran daha fazla benimsenmektedir.

Hafız’ın kelamının belli başlı özelliği, irfan ve hikmet manalarını çok latif hayalleri ile birleştirerek en güzel ve en doğru biçimde beyan etmesidir. Hafız kendi çağında büyük üne kavuşan İran’ın ender şairlerinden biridir, öyle ki ünü İran’ın en ücra köşelerine ve hatta Fars dilini konuşan komşu diyarlara kadar yayıldı. Gerçekte Hafız’a küresel boyutta ün kazandıran konu, kendisinin cihanşümul ve insan sever düşüncesiydi. Öyle ki birçok büyük düşünür ve şair dünya genelinde Hafız’ın etkisi altında kalarak kalıcı eserlere imza attılar.

Hafız’dan etkilenen Alman şairi Goethe West-Östlicher Divan (Batı-Doğu Divanı) adlı eseri kaleme almış. Şairimiz Yahya Kemal Beyatlı ise Rind’lerin Ölümü şiirinde Hafız’dan bahseder:

Hafız’ın kabri olan bağçede bir gül varmış,
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece bülbül, ağaran vakte kadar ağlarmış,
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

Eserlerinin toplamı yirmiyi geçmektedir. Bostan, Gülistan, Akl u Aşk, Takrîr-i Dibace, Nasihatü’l-Mülûk ve Havatim öne çıkan eserlerindendir. Eserleri vefatından sonra “Bîsütûn” adı altında külliyat olarak bir araya toplanmıştır. Farsçayı mükemmel bir ustalıkla kullanarak şiirlerinin başka dillere çevrilmesini bizzat kendisinin imkânsızlaştırdığı da söylenir. Hafız’ın şiir divanının en belirgin ve emsalsiz özelliği, bu kitapla fal bakmaktır. Hafız’ın şiir divanı ile fal bakmak yeni bir gelenek değildir ve çok eskiden beri Fars dilini konuşanlar ve hatta başka dilleri konuşanların arasında yaygın olan bir gelenektir. Çünkü gerçekte Hafızın divanında yer alan her gazelde falına bakan insanın o anki durumunu beyan edecek bir mana içermektedir. Bu yüzden Hafız’a gaybi lisan anlamına gelen Lisan-ul Gayb lakabı verilmiştir.

Şair, İran’ın Şiraz şehrinde bulunan ve şairin de çok sevdiği Golgaşt mosalla adlı semt te defnedilmiştir ve o zamandan beri o bölgeye Hafiziye adı verilmiştir.

Kaynaklar

http://en.wikipedia.org/w/index.php?title=Hafez&oldid=145270154
http://www.sehirder.org/12-slayt-haber/60-haf-z-sirazi-hayat-ve-siiri
http://turkish.irib.ir/makaleler/edebi-makaleler/item/268224-iranl%C4%B1-b%C3%BCy%C3%BCk-%C5%9Fair-haf%C4%B1z-%C4%B1n-ya%C5%9Fam%C4%B1
http://www.beytoote.com/scientific/scientist/hafezeshirazi.html
Bilge, Kilisli Rıfat, Molla Cami – Baharistan, Meral Yayınları, İstanbul,1970
Bilge, Kilisli Rıfat, Sâdi Şirazi- Bostan ve Gülistan, Can Kitabevi, İstanbul, 1968
Küçük, Ubeydullah, Sadi Şirazi- Bostan ve Gülistan adlı eserin önsözü, Bedir Yayınları, İstanbul, 1978
Tarlan, Ali Nihat, Bostan ve Gülistan adlı eserin önsözü, Can Kitabevi, İstanbul, 1968
Yeni Hayat Ansiklopedisi, Doğan Kardeş Yayınları, İstanbul, 1973

Konular