Hafız-ı Şirazi

Adı Şemseddîn bin Kemaleddîn’dir. 1318 (H. 720)de Şiraz’da doğdu. Küçük yaşta Kur’an-ı kerîm okumayı öğrendi. Çeşitli kıraatlara göre okuduğu rivayet edilir. Tefsir ve gramer ilmiyle meşgul olmuş ve bazı kitapları incelemiştir. Kelam ve fen ilminden bahseden meşhur Mevakıf adlı eseri iyice incelemiş ve zamanının medrese tahsilini tamamlamıştır. Yazdığı şiirler, Seyid Kasım Envar tarafından toplanmış ve Dîvan halinde basılmıştır. Şiirleri gazel türünden olup, sade, daha çok dervişane, aşıkane ve tasavvufîdir. Şiirlerinde Allahü Teala’ya, Peygamber Efendimiz’e ve İslamiyet’e karşı duyduğu derin muhabbet ve sevgiyi halisane bir dil ile anlatmıştır. Nakşibendî yoluna mensup olduğu rivayet edilir. Gazellerinde, Ahmed Cami, Kemaleddîn Ebü’l-Vefa gibi tasavvuf alimlerinin isimlerine yer verir. Hafız’ın Dîvanı, kendisinin zamanındaki hükümdar ve vezirler ile olan münasebetlerini anlamak için zengin bir kaynaktır. Divan çeşitli dillere çevrilmiştir. Türkçeye de Bosnalı Sûdi, Şem’i ve Surûrî tarafından çevrilmiştir. Bunlardan başka, Türkçeye çevirenler de olmuş ve şerhleri yapılmıştır.

Hafız-ı Şirazî, Timur Han ile görüşmüştür. Bu hususta şöyle bir hikaye nakledilmiştir: Tîmûr Han 1387’de Şiraz’ı fethettiğinde şehir halkını vergiye bağlamıştı. Hafız-ı Şirazî’ye de bir miktar vergi düştü. Vergiyi verecek durumda olmadığı için Timur Han’a giderek iflas ettiğini ve fakir olduğunu söyledi. Timur Han ona söylediği bir beytini hatırlatarak; “Maşûkunun yüzündeki bene Semerkant ve Buhara’yı bağışlayan insan müflis olmaz!” deyince; Hafız-ı Şirazî; “İşte bu yüzden iflas ettik ya!” diye cevap verince; Timur Han bu zarîf ve nükteli cevabı çok beğenip, fakir olması sebebiyle Hafız-ı Şirazî’yi vergiden muaf tutmuştur.

Bu büyük İslam şairi doğduğu yer olan ve şiirlerinde çok methettiği Şiraz’da 1389 (H. 791)da vefat etti ve oraya defnedildi. Daha sonra Şiraz’ı zapteden Sultan Ebü’l-Kasım Behadır’ın veziri Muhammed Muammûî tarafından kabri üzerine mükemmel bir türbe yaptırılmıştır.

Dîvan’ındaki bir Farisî beyit şöyledir:
Feryadı boşuna değildir Hafız’ın,
Şaşılacak şey çok, dili altında anın (onun).

Yahya Kemal de ona şiirlerinde yer vermiştir:

Hafız’ın kabri olan bağçede bir gül varmış,
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece bülbül, ağaran vakte kadar ağlarmış,
Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle.

Konular